logo
GALATEA
(30.7K)
FREE – on the App Store

Güzel Hata

Kyla eski erkek arkadaşı tarafından aldatıldıktan sonra, arkadaşları onu kafasını dağıtması için tek gecelik bir ilişkiye girmeye ikna eder. Kyla aşk ve şehveti sonsuza dek sisteminden çıkardığına emindir. Sonunda pazarlama asistanı olarak kariyerine odaklanabilir. Ama dünyasını sallayan yakışıklı yabancının yeni patronu olduğundan haberi yoktur. Kyla ilişkilerini profesyonel tutmaya karar verir, ancak milyarder patronu ondan kolayca vazgeçmeyecektir…

Yaş Sınırlaması: 18+

 

Güzel Hata by Mel Ryle is now available to read on the Galatea app! Read the first two chapters below, or download Galatea for the full experience.

 


 

Uygulama, patlayıcı yeni romanlar için en sıcak uygulama olduğu için BBC, Forbes ve The Guardian’dan takdir aldı.

Ali Albazaz, Founder and CEO of Inkitt, on BBC The Five-Month-Old Storytelling App Galatea Is Already A Multimillion-Dollar Business Paulo Coelho tells readers: buy my book after you've read it – if you liked it

Kitabın tamamını Galatea uygulamasında okuyun!

1

Özet

Kyla eski erkek arkadaşı tarafından aldatıldıktan sonra, arkadaşları onu kafasını dağıtması için tek gecelik bir ilişkiye girmeye ikna eder. Kyla aşk ve şehveti sonsuza dek sisteminden çıkardığına emindir. Sonunda pazarlama asistanı olarak kariyerine odaklanabilir. Ama dünyasını sallayan yakışıklı yabancının yeni patronu olduğundan haberi yoktur. Kyla ilişkilerini profesyonel tutmaya karar verir, ancak milyarder patronu ondan kolayca vazgeçmeyecektir…

Yaş Sınırlaması: 18+

Orijinal Yazar: Mel Ryle

Kyla
Ben çok kötü biriyim
Kyla
Benden nefret etme
Kyla
Bay Leach son dakikada iş çıkardı bana
Alden
bebeğim. cidden mi?
Alden
3. yıldönümümüz bugün
Alden
bu işi yarın yapamaz mısın?
Kyla
Kyla
Yapamam; biliyorsun, Alden
Kyla
Sülük Leach iş çıkardı diyorum
Alden
ölüyorum şu anda
Kyla
Söz veriyorum, telafi edeceğim
Kyla
Alden
iyi. sonra görüşürüz.
Kyla
Görüşürüz aşkım!

Çoğu kadın için aşk ilk sırada, kariyer ikinci plandadır. Ama ben çoğu kadın değilim. 26 yaşındayken şirketimizdeki en genç pazarlama asistanıydım ve bu pozisyon için o kadar çok çalıştım ki küçük bir yıldönümünün bunun önüne geçmesine izin verecek değildim.

Beni yanlış anlamayın, Alden'ı seviyordum. Ve planlarımızı bozduğum için kendimi kötü hissettim. Ama biliyordum ki eğer beni gerçekten seviyorduysa, durumumu anlardı.

İş her şeyden önce gelir. Her zaman.

Kız arkadaşlarım güler ve bunun sadece “tam orgazm potansiyelimi” fark etmediğim için öyle olduğunu söylerlerdi. Coleen her zaman, “Kyla. Eğer gerçekten tatmin edilseydin; iş aklındaki en son şey olurdu.” derdi.

Buna cevap olarak da dudak büküp kafamı sallardım. Coleen ve diğer kızlar hiçbir zaman anlamadılar. Seks mi? Aşk mı? Önceliğim bunlar değildi. Sorun bunun neresinde?

Ama itiraf ediyorum… Derinlerde bir yerde, aklımdan geçmişti. Ben neyi kaçırıyordum? Alden kötü bir partner olduğundan değildi. Alden tutkulu olmaktan çok pratikti.

İstikrar isteyen kariyerli bir kadın olarak ihtiyacım olan şey tam da buydu!

Peki geceleri Alden bana oral yaptığında… Neden neredeyse hiçbir şey hissetmiyordum? Neden içime her girdiğinde aklım müşteri değerlendirme raporlarına gidiyordu?

Benim sorunum neydi?! Yatak odasında işleri başlatan kişi neden ben olamıyor ve Alden’a ondan ne istediğimi söyleyemiyordum?

Önemi yok. Bu gece kendime söz verdim; bir kez olsun, Alden'a ve kendime ilişkimizin önemli olduğunu kanıtlayacaktım. Hayatının en iyi seksini yapacaktı.

“Bir kez olsun” dedim kendi kendime, “önce aşk gelsin, Kyla.”

Alden buna değerdi.

Ya da ben öyle düşünmüştüm.

Alden'dan gelen mesajları tekrar tekrar okuduktan sonra bu yıldönümünün onun için ne kadar önemli olduğunu fark ettim ve patronum Bay Leach'i beni erken çıkarması için ikna etmeyi başardım. Alden'a eve geleceğimi söylemeyi düşündüm.

Ama ona sürpriz yapabilecekken neden söyleyeyim ki?

Eve dönerken en iyi arkadaşım Coleen ile buluştum ve bir iç çamaşırı mağazasına uğradık. Bulabildiğim en seksi külotu seçmeme yardım etti. Siyah danteldi ve tam da olması gerektiği yerde transparandı.

Kalem eteğimi üzerimden çıkardığımda Alden'ın yüzündeki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyordum. Kendinden geçecekti.

Kasaya geldiğimizde çalışan, külotu çantaya koymak üzere paketlemeye başladı; ama ben kafamı sallayıp, “Paketlemeye gerek yok.” dedim.

Kasiyer bir kaşını kaldırdı, imalı bir şekilde gülümsedi ve külotu olduğu gibi verdi.

Coleen’e veda edip neredeyse boş olan otobüse atlar atlamaz üstümdeki sıradan külotumu çıkardım ve seksi olanı giydim. Tabi soyunma odasında da giyebilirdim ama aynı derecede heyecan verici olmazdı.

Şimdi hazırdım. Olabildiğince hızlı bir şekilde eve gitmek için acele ediyor, kendimi saf bir beklenti içinde azıcık ıslanmış hissediyordum. ”Alden’a sakla.” dedim kendi kendime.

Otobüsten indim ve asansöre atladım; heyecanla dolmuş taşıyordum. Bütün gün çalışmaktan ve Bay Leach ile tartışmaktan yorgun düşmüş olsam da enerjimin yeniden yükseldiğini hissedebiliyordum.

Sevdiğim adama yapacağım her şeyi hayal ederken kendimi birdenbire çok heyecanlı ve edepsiz hissettim.

Asansör kapıları sonunda açıldığında evimize doğru koştum; Alden’ı düşünmek bile ağzımdan salyalar akmasına neden oluyordu.

Anahtarı çevirdim, kapıyı açtım ve çok seksi ve hınzır bir şekilde gülümsemeye başladım.

“Sürpriz, bebeğim!” diye haykırdım.

Ancak, asıl sürprizle karşılaşan bendim. Çünkü koridordan yatak odamıza adımımı attığımda, sevdiğim, üç yıldır birlikte olduğum, en sonunda ilk sıraya koyduğum adamı başka bir kadınla çırılçıplak buldum.

Ayakta kalakaldım; donmuştum ve öylesine bakıyordum, gözlerime inanmayı reddediyordum. Bu olamazdı. Bu bana olamazdı. Bu, filmlerdeki o sahnelerden biriydi, kanlı canlı gerçek hayattaki bir ihanet değil.

“Bebeğim.” dedi heyecan içinde, “Tanrım, ben sanmıştım ki… burada olmaman gerekiyordu…”

“Bu. Ne. Böyle.” diye bir fısıltı çıktı ağzımdan.

Sesim çıkmıyordu. Zar zor nefes alabiliyordum. Diğer kadın Alden’ın üstündeydi ve kovboy tarzı yapıyordu; arkasını dönüp bana baktı, irkilmişti.

“Sen.” dedim, küplere binmiştim.

O, herhangi bir başka bir kadın değildi. O, Mallory Cornfield’dı. Üniversite boyunca en çok nefret ettiğim kızdı. Beni aldatabileceği onlarca kadın varken… O mu olmak zorundaydı?

Yaşadığım şokum yerini saf erimiş öfkeye bırakıyordu. Ellerim titredi. Dişlerim takırdadı. Geçen her saniyeyle gözlerimin daha da büyüdüğünü hissettim.

“Kyla, öyle değil.” diye başladı.

“Çık dışarı, sürtük.” dedim, buz gibi soğuk bir şekilde.

Mallory tereddüt etmedi. Alden'ın kasıklarından kaydı ve eşyalarını topladı; odadan kaçtı, travma geçirmiş gibi görünüyordu. Güzel. Hayatının geri kalanında bu utançla yaşamak zorunda olacağını umdum.

Hiçbir şeyin gördüklerimi gözlerimden silemeyeceğini biliyordum; bu kesindi.

“Bebeğim.” dedi Alden, baksırını giyip ayağa kalktığında ve bana yaklaşırken, “Bunun üstesinden gelebiliriz. Sen ve ben, biz buna değer…”

“Bir adım daha atma.”

Durdu. Hayatım boyunca kontrolün bu şekilde tamamen bende olmadığını hissetmemiştim. Sanki başka bir güç beni tümüyle ele geçirmişti ve benim tek yapabileceğim orada durup güçsüz bir şekilde izlemekti.

Alden, “Mallory, hiçbir şey ifade etmiyor.” dedi. “Bana yakınlık gösteren oydu. Biz sadece kahve içiyor, sohbet ediyorduk. Sonra… Bir anda bir şey oldu… Sonrasında…”

Gözümü kırptım. O kaltağın adının anılması beni hayata döndürmüştü. Bir bacağımı kaldırdım ve topuklularımdan birini çıkardım. Alden kaşlarını çattı.

“Sen ne yap…?”

Sonra ayakkabıyı tüm gücümle suratına fırlattım. Suratını ıskalayıp lambayı devirdi; yere düşen lamba kırıldı.

“Tanrım, Kyla!” dedi bir adım geri atarak.

Suratını ıskaladığım için hayal kırıklığı yaşıyordum; sakince diğer bacağımı kaldırdım ve diğer topukluyu çıkardım.

“Hey, dur bir saniye.”

Bu sefer ıskalamadım. Topuklum Alden’ın suratının tam ortasına geldi. Acı içinde eğilip burnunu tuttu.

“Aaaa! Ne yapıyorsun ya?!”

“Alden, beni dinle.” dedim. “Bir günün var.”

“Ne için bir gün?” dedi boğuk bir sesle; elleri hâlâ kırık burnunu kapatıyordu.

“Bütün eşyalarını toplayıp bu evi terk etmek için.”

Gözleri büyüdü ve ellerini indirdi. Öne doğru bir adım attı.

“Lütfen Kyla.” dedi gözyaşları içinde. “Pişman olacağımız bir şey yapmayalım..”

Ve o anda, bir şekilde o ana kadar bozulmadan tutmayı başardığım soğuk, sakin duruşum yıkılmaya başladı. Durumumuzun gerçekliği fırlatılmış bir topuklu gibi yüzüme çarptı. Boşa giden üç yıl. Bu şerefsiz için.

“Pişman mı?!” Boğuldum. “PİŞMAN MI?! Bana PİŞMANLIĞI mı anlatıyorsun?!”

“Kyla” dedi.

“Hayır. Senin daha fazla konuşmaya hakkın yok. Pişmanlıklardan bahsetmeye hakkın yok. Ya da aşktan. Sen mahvettin o işi. Bizi. Her şeyi. Bahsetmeye değer tek bir pişmanlık var. Seni sevdiğim için duyduğum pişmanlık.”

Çıplak dizleri bükülecek gibiydi. Dudağı titriyordu. Sonunda anladı; bu, sondu.

“Bir gün.” dedim, nefessiz ve fısıltı içinde.

Sonra arkamı döndüm ve yalınayak dışarı çıktım, arabama doğru yürüdüm. Bir saat sonra bir otele giriş yapıp yabancı bir yatağa oturana kadar gelmeyen gözyaşları o an akmaya başladı.

Ne kadar ağladım bilmiyorum ama ağlamayı bıraktığımda kendime bir söz verdim. Bir daha asla sevmeyecektim. Kariyerim her zaman önce gelecekti. Ben hayatta olduğum sürece hiçbir erkek benim üzerimde böyle bir güce sahip olmayacaktı.

Ta ki daha sonra öğreneceğim gibi, sözler hakkında bilmek gereken de budur.

Hiç kimse sözünü hiçbir zaman tutmaz.

***

ÜÇ AY SONRA…

Megan
hazır mıyız kızlar?
Megan
bu gece o gece!
Coleen
ayyyyneeennn SONUNDA
Rose
Marie
ohaa, kyla, sıra sonunda sana geldi, inanamıyorum
Kyla
Kyla
Kızlar, bunu yapmak zorunda mıyız?
Megan
kuralları biliyorsun…
Megan
kimse oyundan çıkamaz.
Kyla
Siz benim ölümüm olacaksınız kızlar
Coleen
LOL hayır
Coleen
biz seni YATAĞA attırıyoruz
Marie
Megan
Bize daha sonra teşekkür edersin, sessiz orospu
Kyla
Cidden emin değilim
Kyla
Alden'la olanlardan sonra bunlar cidden gereksiz şeyler.
Coleen
KYLA. sen bize güven.
Megan
tecrübe konuşuyor burada.
Kyla
Öyle olsun bakalım

Dışarı çıktığıma inanamıyordum. Evet, üç ay, seks yapmadan geçirmek için uzun bir süre. Ama Marc Jacobs topuklularımı giyerken düşünebildiğim tek şey Alden'a fırlattığım topuklu ayakkabılardı.

Bu nedenle de onu ve Mallory'yi o yatakta tekrar hatırladım. Hatırlayınca da o korkunç gece kafamın içinde tekrar tekrar oynadı.

Tanrım, bu anıyı hafızamdan nasıl silecektim? Kendimi işime adadım, tüm enerjimi müşterilerimize odakladım ve dikkatimi dağıtmak için elimden geleni yaptım. Buna rağmen, üç ay sonra, hâlâ canım yanıyordu.

Arkadaşlarım çözümün ne olduğunu bildiklerine eminlerdi. Oyun . Birkaç ay önce sıranın kısa zaman içinde bana geleceğini söyleseydiniz, size deli derdim.

Ama işte oradaydım, süsleniyordum; rastgele bir bara gidip rastgele bir yabancıyla seks yapmak üzereydim.

Ne zamandan beri tek gecelik ilişki bir sorunu çözer olmuş ki?

Bir taksi çağırdım ve gelmesini beklerken kendimi hazırladım. Kızlar oyun mu oynamak istiyordu? Peki, sorun değil. Ama bu oyunu onların kurallarına göre oynamak zorunda değildim.

Derin bir nefes alıp dışarı çıktım, gece için hazırdım. “Hiçbir erkek benim yatağıma giremeyecek.” dedim kendime. “İmkânı yok.”

Ama yakında öğreneceğim üzere gecenin başka planları vardı.

 

Kitabın tamamını Galatea uygulamasında okuyun!

2

Coleen
NEREDESİN???
Kyla
Neredeyse oradayım
Kyla
Merak etme
Coleen
oh. megan bizi ekeceğini sandı.
Kyla
Kyla
Korkmuyorum
Coleen
iyi.
Coleen
ARTIK zamanı gelmişti kızım. diyorum öylesine.
Kyla
Seks her şey değildir
Coleen
emin misin?

Telefonumu kapattım ve başımı salladım; canım sıkılmıştı. Coleen, bir kızın isteyebileceği en iyi arkadaştı ama bu beni anladığı anlamına gelmiyordu. Sevgilisinden ayrıldığından beri, ribaund turundaydı. Onun için böylesi daha kolaydı.

Ve aynı binada çalışıyor olmamız nedeniyle Coleen üç aylık kasvetli iyileşme sürecimi olduğu gibi görmüştü. Bütün kızlar arasında bu geceyi benim için en çok o istiyordu.

Taksinin arka koltuğuna oturdum; dışarı çıkmış olan gece yaratıklarını ve şehrin ışıklarının onların açlık ve arzularını ışıtmasını izliyordum. Bu gece bu yaratıklardan biri olmam gerektiğini biliyordum.

Ama tek yapmak istediğim ofiste geç saate kadar çalışmakken nasıl onlardan biri olabilirdim?

Sonunda bara vardık ve derin bir nefes aldım. “Sen yaparsın.” dedim kendime. “Oyunu oynuyormuş gibi yap. Sonra da çık git.”

* Bunu sen aldın *Kendi kendime dedim ki. Oyunu oynuyormuş gibi yap. Ve oradan çık.

Özgüveni yüksek görünmek için elimden geleni yaparak içeri girdim. Ve kızlar orada bir köşede oturuyorlardı; çoktan çakırkeyif olmuşlardı ve dedikoduya kapılmışlardı. En iyi arkadaşlarım.

Megan, “Sonunda geldi!” dedi ve elini salladı. “Hadi Kyla. Bizi yakalaman lazım.”

***

Bu oyun, biz üniversitedeyken yaşanan bir ayrılıkla başladı. Birlik yıldızı erkek arkadaşı Rose’u kısa mesajla terk edince zavallı kız yıkılmıştı. Ne yemek yiyordu ne de doğru düzgün uyuyabiliyordu. Sert bir eylem gerekmişti.

Bir gece Rose'u dışarı çıkarıp bir hevesle gün aydınlanmadan önce bizim seçtiğimiz bir adamla tek gecelik bir ilişkiye gireceğine dair Rose’a söz verdirmiştik.

Şaşırtıcı derecede işe yaramıştı.

Biz adamı işaret etmiştik, Rose da harekete geçmişti. Ve böyle basit bir şekilde Rose ribaundunu almıştı.

Daha sonra Rose, başka bir durumda böyle bir şeyi yapmaya cesaret edemeyeceğini itiraf etti. Ve seçimi bizim yapmamıza izin vermesi eski sevgilisiyle karşılaştırma yapma baskısını ortadan kaldırmıştı.

Rastgele bir seksti, başka bir şey değil.

Birkaç hafta içinde Rose eski şamatacı hâline geri dönmüştü.

Birkaç ay sonra Marie de rezil bir ayrılık yaşadığında aynı fikri ortaya atmıştık. Ve böylece yeni ve garip bir gelenek oluşmuştu.

O andan sonra arkadaş grubunda bir ayrılık yaşandığında oyunu oynayacağımıza hepimiz yemin ettik. Ben de bu noktaya böyle geldim.

Megan “Şuradakiler nasıl?” diye sordu. Başıyla bilardo masasını işaret etti.

O tarafa döndüğümde üç yakışıklı erkek gördüm; görünüşlerinden spor salonu bağımlısı oldukları belli oluyordu ve bilardo oynarken sohbet ediyorlardı. İçlerinden biri masanın üzerine eğilmiş, istekayı baş parmağı ve işaret parmağı arasında ileri geri kaydırıyordu.

Sadece bu manzara tek başına bir kızın yüzünü kızartmaya yeterdi.

Tek nefeste “Olmaz.” dedim. “Saçları… Bilmiyorum… Saçlarını çok güzel yapmışlar.”

Marie burun kıvırdı, “Ciddi misin sen? Çok yakışıklı olmaları mı senin için sorun?”

Kaşlarımı çatıp, “Hayır.” dedim. “Yakışıklı olduklarını bilmeleri benim için bir sorun. Yakışıklı olduğunu bilmeyen hiçbir erkek kendini böyle hazırlamaz.”

Coleen martinisinden bir yudum alıp, “Neresi kötü bunun?” diye sordu.

“Aman Kyla.” diye çıkıştı Rose, zaten çok sarhoştu. “Kız gibi davranma.”

Megan sırtımı sıvazlayarak iyi polisi oynamaya çalıştı. “Biliyorum, dışarı çıkıp tekrar böyle arayışta olmak garip geliyor. Ama göreceksin, o kadar da kötü değil.”

Coleen, “Her neyse, kuralları biliyorsun.” dedi. “Landon'dan sonra ben de oyunu oynamak istemedim. Ama oyunu bana oynattınız ve ben de bunun için minnettarım.”

Tabii ki bütün kızlar haklıydı. Kural kuraldı. Ama ben diğer kızlar gibi değildim. Hayatımda sadece bir adamla çıkmıştım. Ve hayatımda hiç tek gecelik ilişki yaşamamıştım. Yani, burası tamamıyla keşfedilmemiş bir bölgeydi.

Rose, aklımı okumuş olacak ki kokteylimi elime yaklaştırdı ve, “İçersen daha kolay olur.” dedi.

Kafamı salladım, hepsine iğrenerek baktım. Ardından tüm içkiyi tek seferde içtim ve ayaklandım.

“Peki. Gidiyorum. Allah belanızı versin kızlar. Sizi sevdiğim için şanslısınız.”

Hepsi kurnazca sırıttı, Rose coşkuyla sarhoş çığlığı attı. Ben masadan ayrılmadan önce Coleen elimi tuttu. “Sarışın olana söyle, onunla ilgilendiğimi bilsin.” dedi göz kırparak.

Gözlerimi devirdim, arkamı döndüm ve tek kelime etmeden bilardo masasındaki üç erkeğe yaklaştım.

Kalbim küt küt atıyordu. Önümü zor görüyor ve çok korkuyordum. Alden'ın ihaneti profesyonel düzeyde beni incitmemişti; hatta yalnız olmak daha da fazla odaklanmama neden olmuştu. Ama bu?

Artık bir erkekle nasıl konuşacağımı bilmiyordum. Ne diyecektim ki?

Bilardo masasına vardığımda üç erkek benim geldiğimi fark edip döndüler. Tanrım, yakından bakınca daha da yakışıklıydılar.

Biri sarışındı ve eğlenceli görünüyordu; sanki bir golden retrieverın insan hâliydi. Bir diğeri koyu saçlı ve koyu gözlüydü; öfkeli ve baskın bir görünümü vardı ki benim için çekici değildi ama Rose beğenirdi.

Ortadaki erkek; istekayı tutan, en başından beri dikkatimi çeken… Onu nasıl tarif edeceğimi bilemedim. Saçları açık kahverengi ve dağınık, gözleri okyanus mavisi, fiziği heybetli ve güçlüydü.

Ve arkadaşlarının aksine, ortadaki adamın yüz ifadesini okumak imkânsızdı. Poker yüzünün tanımı buydu.

Sarışın flörtöz bir şekilde gülümsedi. “Sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı?”

Arkadaşlarımın dikkatle izlediğini bilerek derin bir nefes aldım. Eğer bu oyunda hile yapacaktıysam, bu erkeklerin beni açığa çıkarmaması için dua edecektim.

“Peki.” dedim. “Kısa keseceğim. Karşıdaki köşede oturan dört kızı görüyor musunuz? Biriniz ile tek gecelik bir ilişkiye girmemi bekliyorlar.”

Sarışın ile koyu saçlı erkek bana inanmadı ve hayretler içinde bakakaldılar. Ortadaki erkek sadece baktı, yüzünde ifade yoktu. Hızlıca ayrıntıları açıkladım.

“Tabi böyle bir şey olmayacak bu arada. Ama benimle bu oyunu oynarsanız ve biriniz bana bir numara verirse; ki bu numara herhangi bir numara, loto numarası bile olabilir, umurumda değil, ben de karşılığında size bir şey veririm.”

Koyu saçlı erkek sırıttı. “Tam olarak ne vereceksin?”

“Sarı giysili kızın numarasını. Adı Coleen. Ve bununla ilgileniyor.” dedim başımla sarışını işaret ederek.

Sarışın adam Coleen’i değerlendirdi, gözleri onun üstünde geziniyordu. Hızlı davranmam gerekiyordu yoksa cesaretimi kaybedecektim.

“Ee?” dedim. “Ne diyorsunuz?”

Sonunda ortadaki erkek konuştu ve, “Yani.” dedi. “Bu bir ilk.”

Öylece baktım. Bir an için şaşırdım. Poker suratlı erkeğin taştan yapılmış olduğunu düşünmeye başlıyordum. Ama karşımdaydı, içkili ve kendinden emin bir sesi vardı. Arkadaşlarıyla göz göze geldi, sonra bana baktı.

Başını sallayıp, “Tamam.” dedi. “Oynayalım bakalım. Ama önce şunu söyle. Kimin numarasını istiyorsun?”

Işığa yaklaştıkça okyanus mavisi gözlerinde bir muzırlık izi gördüm. Kalbim hızlıca çarptı.

“Hiç fark etmez.” dedim. “Herhangi biri olabi…”

“Seç.” dedi.

Dudağımı ısırdım, aşağıya baktım, sonra tekrar gözlerinin içine baktım. Buraya geldiğim andan itibaren cevabımı biliyordum. Neden dürüst olmayacaktım?

“Senin.” dedim bir nefeste.

Dudaklarının kenarları yükselip kendinden emin bir gülüş oluşturdu. Bilerek göz kırptı.

“İste; alırsın.”

Siktir ya. Ufacık bir ilgi gösterisine kaptırmıştım kendimi. Numarasını istemiyordum ki ben. Onu istiyordum. Rasyonel tarafımın yerini saf ilkel dürtülere bıraktığını hissedebiliyordum. Ama bu dürtüleri silkeleyip üstümden attım.

Onunla bilardo masasının üstünde seks yapmayacaktım. Ne kadar istesem de.

Yakındaki bir peçeteyi kaptı, numarasını yazdı, sonra da bilardo masasının diğer tarafından bana gönderdi. Küçümseyerek baktım.

Kafasını salladı, “Bu iş gerçek değilse beni nasıl arayacaksın peki?” diye sordu.

Lanet olsun, o çok hoştu. Utangaç bir ergen gibi yüzümün kızardığını hissettim. Kağıda baktığımda adının da yazılı olduğunu gördüm.

“Sen Jensen mısın?”

“Evet, sen?”

“Kyla.”

“Kyla, Grant'in yüzündeki ifadeye bakılırsa o da senin masadaki arkadaşına aynı derecede ilgi duyuyor. Neden numarasını arkadaşına götürmüyorsun?”

Grant (sarışın olan) numarasını çabucak yazdı ve verdi. Sanki bu adam, Jensen, derin mavi gözleri ve ince ifadeli yüzüyle beni bir ipe bağlamış ve adeta kukla gibi oynatıyordu.

Boğazımı temizledim, onun için kafamı salladım ve kontrolü yeniden kazanmaya çalıştım, “Bir kıza yardım ettiğin için teşekkürler.” dedim.

“Her zaman, Kyla,” dedi, gözleri parlıyordu. “Beni nerede bulacağını biliyorsun.”

Tüm bunlardan sonra dönüp masamıza doğru yürüdüm. Kayıp yüzümün üstüne düşmemek için dua ediyordum. Jensen'ın hâlâ beni izlediğini biliyordum.

Sonunda hain ama en iyi dört arkadaşıma ulaştım. Yüzlerindeki birbirine benzer sırıtışlardan kartlarımı doğru oynadığımı anlayabiliyordum.

“Ee?” dedi Coleen, sersem sersem.

“Bu senin için Coleen.” dedim ve Grant'in numarasını verdim. “O da seninle ilgileniyor.”

“Sonra?” diye Megan bastırdı. “Ötekinden ne haber? Konuştuğun çocuktan?”

“Numarasını aldım. Bu gece ona mesaj atacağım. Hepimiz eve giderken.”

Zil zurna olmuş hâliyle Megan, şüpheyle gözlerini kısıp, “Sen oyundan çıkmaya mı çalışıyorsun Kyla?” diye sordu.

Herkes bana bakmaya başladı. Sıçtım. Planım öyle kolay ilerlemeyecekti, belli oldu. Omzumun üzerinden Jensen’a baktım; masanın üzerine eğilmiş başka bir bilardo topuna vuruyordu.

“Pekala.” dedim. “Ona şimdi mesaj atacağım.”

Ve telefonumu çıkardım.

Kyla
Arkadaşlarım bana inanmıyor
Jensen
Kyla sen misin?
Jensen
Bana hemen mesaj atmana şaşırdım.
Kyla
Önerin var mı?
Jensen
Tabii.
Jensen
Neden buradan ayrılmıyoruz?

Jensen'a baktım; kafasını telefonundan kaldırmış bana bakıyordu ve dudaklarında küçük bir gülümseme vardı. Tüm bedenimden bir cevap haykırıyordu ama aklımın başka fikirleri vardı.

Kyla
Tamam. Ama ben eve gidiyorum.
Kyla
Herhangi bir otobüs durağına gidebiliriz
Kyla
Başımın çaresine kendim bakarım
Jensen
Ama istediğin bu mu Kyla?

Bu sefer ona bakmadım. Eğer baksaydım, içimi göreceğini biliyordum. Bunun yerine telefonumu çantama soktum, paltomu aldım, arkadaşlarıma döndüm ve muzipçe gülümsedim.

“İşte buyurun kızlar.” dedim. “Oyun başladı.”

Sonra dönüp okyanus mavisi gözleri olan yabancıya doğru yürüdüm. Kızlar arkamdan alkışlıyor ve tezahürat yapıyorlardı.

Mekandan çıkıyorduk, tamam. Ama tam olarak nereye gidiyorduk?

 

Kitabın tamamını Galatea uygulamasında okuyun!

Milenyum Alfası

Eve her zamankinden daha güçlüdür ancak ona mükâfatını reddedemeyeceği bir görev verildiğinde, üstesinden gelebilecek kadar güçlü olup olmadığı konusunda şüpheye düşer. Vampirler, haydut kurt adamlar ve onun peşindeki kötü tanrılar, Eve’in kararlılığını sorgulamasına yol açar ve tüm bunlar eşini bulmadan önce olur…

Milenyum Kurtları Dünyası’ndan

Yaş Sınırlandırılması: 18+

Ejderha’nın Kölesi

Orta çağa tanıklık etmek için gizemli Requiem Şehrine zamanda yolculuk! Madeline, küçüklüğünden beri Requiem Sürüsü’nün güçlü Ejderha şekil değiştirenlerine hizmet etmektedir. On sekizinci doğum gününde, Ejderha Lordu Hael, zümrüt yeşili gözlerini Madeline’e diker. Hael’in onun için daha büyük planları vardır. Madeline, Hael’in ihtiyaç duyduğu itaatkar seks kölesi mi olacak? Yoksa bu ultra seksi hizmetçi, eşiyle karşı karşıya mı gelecek?

Yaş Sınırlaması 18+

Çarpık Zihinler

Elaina Duval annesiyle son derece mutlu ve sıradan bir hayat yaşamaktaydı, ta ki on sekiz yaşına girene kadar. Elaina doğum gününde, yakında İtalyan Mafyasının patronu olacak zalim ve kalpsiz Valentino Acerbi’yle evlendirileceğini öğrenir. Bu durum karşısında başka bir seçeneği ya da söz hakkı olmadan, mafya babasının çarpık dünyasına sürüklenir ve hiçbir insanın katlanmaması gereken şeylere katlanmak zorunda kalır, peki ama ya Elaina bundan hoşlanmaya başlarsa?

Aşk Isırıkları

Annemin tanıdık bağırışı merdivenlerden yukarı geliyordu, “Scarlet Rose Wrett, hemen aşağı in, yoksa bir ay cezalısın!”

Bu bir süredir beni aradığı anlamına geliyordu. Sızlanarak, Netflix’i duraklattım ve aşağı inmek için yatağımın rahat sığınağından ayrıldım.

Kendimi tanıtayım. Benim adım Scarlet Rose Wrett, bunu zaten biliyorsunuz. Yirmi bir yaşındayım. Evet, yaşlı olduğumu biliyorum. Başıma kakmanıza gerek yok.

Mason

İngiltere’nin en güçlü adamlarından biri olan Mason Campbell soğuk ve sert bir kişiliğe sahipti. Kimseden özür dilemezdi. Rüzgâr adının fısıltılarını taşısa, herkes korkudan titrerdi. Acımasız, merhametsiz ve kimseyiaffetmeyen biri olarak nam salmıştı. Lauren Hart onun asistanı olarak yeni çalışmaya başladığında kendini onun öfke nöbetlerine, nefretine ve kibrine hedef olarak buldu.. Erkekler tarafından kıskanılan ve kadınlar tarafından arzulanan Mason Campbell için çalışmasaydı hayatı daha iyi olurdu. Ama Mason’ın gözü ondan başka kimseyi görmüyordu, özellikle de geri çeviremediği bir anlaşma yaptığında.

Yaş Sınırlaması: 18+ (İstismar, Cinsel İstismar)

Dünyanın Sonunda

Savannah Madis, ailesi bir araba kazasında ölene kadar şen şakrak ve gelecek vaat eden bir şarkıcıydı. Yeni bir kasaya yerleştikten ve yeni bir okula başladıktan sonra, bu yeterince kötü değilmiş gibi, okulun kötü çocuğu Damon Hanley ile yolları kesişti. Damon’ın kafası tamamen karışmıştı. Her fırsatta onu şaşırtan bu ukala kız da kimdi? Onu kafasından atamıyor ve her ne kadar itiraf etmekten nefret etse de Savannah da aynı şekilde hissediyordu! Birbirlerini apaçık heyecanlandırıyorlardı. Ama bu yeterli miydi?

Yaş Sınırlaması: 18+ (Grafik Cinsel İçerik, Şiddet)

Uyarı: Bu kitap üzücü veya rahatsız edici olabilecek materyaller içerir.

Olumsuz örnek oluşturabilecek davranış öğeleri içerebilir.

Requiem Şehri

Maddie, Requiem City’nin acımasız ve büyülü sokaklarında koşuşturan bir yankesicidir. Aşırı zengin Dobrzycka ikizlerinden çaldığında, onu bir seçim yapmaya zorlarlar: hâkimiyet veya yıkım.

Yaş Sınırlaması: 18+

Alıkonulmuş

Clarice, hayatı boyunca aşırı korumacı babası tarafından, içindeki kurttan kopuk şekilde yetiştirilir. Bir dönüşümü sırasında kontrolünü kaybeden Clarice, kurt adamların azılı lideri Kral Cerberus Thorne’a rehin düşer. Cerberus’un kalesinde kapana kısılan Clarice, kaderinin azılı liderin ellerinde olduğunu fark edecek, fakat her şey için çok geç olmadan eşini evcilleştirmenin bir yolunu bulabilecek mi?

Yaş Sınırlandırması: 18+

Anlaşma

Xavier Knight, bir kızı etkilemeyi garanti eden iki şeyi iyi bilirdi: hızlı arabalar ve para. Her ikisi de onda vardı. Talihsiz bir skandal onu cebi delik Angela Carson ile zorunlu bir evliliğe zorladı. Kadının onun parasının peşinde olduğunu sanan Xavier, kendince onu cezalandırmaya yemin etti. Fakat dışardan görünen bazen aldatıcı olabilir. Ve bazen karşı kutuplar göründüğü kadar farklı değildir…

Yaş Sınırlaması: 18+

Alfa’nın İkinci Şans Perisi

Adelie ait olduğu kurt sürüsünde gölgelerde yaşayarak, sıradan bir hayat sürer. Ancak Alfa eşi onu reddedince işler değişir ve birlikte yaşayabileceği yeni bir sürü arayışına başlar. Alfa Kairos’un sürüsü artık onun yeni evi olacaktır. Habis tabiatı ve öfkeli tutumlarıyla bilinen kurt Kairos, Adelie’nin ikinci şansı olacaktır. Peki, geçmişin korkusuyla içine kapanan Kairos ve daha önce tahayyül bile edemeyeceği güçlere sahip olduğunu keşfetmek üzere olan Adelie ile işler nasıl yoluna sokulacak?

Yaş Sınırlandırması: 16+