Milenyum Kurtları - Kitap kapağı

Milenyum Kurtları

Sapir Englard

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Sienna 19 yaşında bir kurt kadın ve bir sırrı var: o bir bakire. Sürüdeki tek bakire. Bu yılki Pus'u ilkel dürtülerine boyun eğmeden atlatma konusunda kararlı ama Alfa Aiden'la tanıştığında kendini kontrol edemeyecek.

Yaş Sınırlaması: 18+

Fazla göster

212 Chapters

Chapter 2

Pus

Chapter 3

Davet

Chapter 4

Elbise
Fazla göster

Nehir Kenarındaki Alfa

Uyarı

Bu şehvet dolu bir hikâyedir ♨️ 1. Bölüm şehvetli seslerle başlar 🎧 ! Kulaklık takarak veya size özel bir yerde dinlemek isteyebilirsiniz 😜

Nereye baksam seks görüyordum.

Nereye dönsem titreyen bedenler, hareket eden uzuvlar ve inleyen ağızlarla karşılaşıyordum.

Beni çağırıyormuş gibi görünen şehvetli hayaletlerden kaçmaya çalışarak, nefes nefese kalmış halde ormanda koşturdum. “Gel,” diyorlardı bana. “Katıl bize.”

Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe orman daha da karanlık ve canlı göründü gözüme.

Ağaçlardan bazıları, âşıklar gibi salınıyordu. Eğri büğrü kökleri ve cılız dalları olan diğer ağaçlarsa yırtıcı hayvanları andırıyordu. Etrafımı kuşatıyor, peşimden koşuyorlardı.

İnsan olmayan bir şey karanlıkta beni kovalıyordu.

Artık ağızlar inlemiyor, çığlık atıyordu.

Etrafımı saran grotesk grup seksler gittikçe vahşileşiyordu. Tehlikeli bir hal aldılar. Etrafta kan vardı.

Karanlığın beni yakalaması an meselesiydi.

Seks beni her an boğabilirdi.

Köklerden birinin bacağıma yılan gibi dolandığını fark ettiğim anda tökezleyip ormanın ortasındaki çukura düştüm. Öyle sanmama rağmen düştüğüm yer, bir çukur değildi.

Bu bir ağızdı. Keskin dişleri ve dudaklarını yalayan siyah diliyle beni bütünüyle yutacak bir ağız…

Çığlık atmaya çalıştım ama sesim çıkmadı.

Düştüm.

Daha aşağılara…

Daha derinlere…

Ta ki o vahşi, cinsel delilikle bir olana ve onun tarafından tamamen ele geçirilene kadar.

***

Gözlerimi kırptım. Ne çiziyordum yahu ben?

Elimde çizim defterimle nehir kenarında oturmuş, çizdiğim şeye bakıyordum. Bunu ben çizmiş olamazdım. Çok rahatsız edici ve cinsel içerikli bir çizimdi bu.

Bunun tek bir anlamı olabilirdi: Pus yaklaşıyordu.

Fakat çizimim ve Pus hakkında daha fazla düşünceye kapılmadan yakınlarımdan gelen bir kıkırdama dikkatimi dağıttı. Arkamı dönünce bir grup kızın onun etrafını sarmış olduğunu gördüm.

Aiden Norwood.

Onu daha önce burada – kafamı dağıtmak için çizim yapmaya geldiğim nehir kenarında – hiç görmemiştim. Bizim türümüze buralarda pek rastlanmaz.

Neden mi? Ben de bilmiyorum.

Belki nehir kenarı, bizden her zaman beklenilen vahşiliğe ters düşen bir sakinliğe sahip olduğundan ötürüdür. Ya da buranın, hepimizin içinde yanan ateşten farklı olarak suyla çevrili olması da etkilidir. Belki de buranın sadece bana ait olduğunu düşündüğüm içindir.

Sürüden biri olarak görülmediğim, kendim olabildiğim gizli bir yer: Sienna Mercer, on dokuz yaşında, kızıl saçlı, kendi kendini yetiştirmiş bir sanatçı. Görünürde normal bir kız.

Alfa, peşindeki kızların çıkardığı seslere aldırış etmeksizin nehre doğru yürüdü. Yalnız kalmak istiyormuş gibi bir hali vardı. Meraklandım, onu çizmek istiyordum.

Alfa’yı çizmek, risk almak demekti; bunun farkındaydım tabii. Ama bu isteğe nasıl karşı koyabilirdim ki?

Alfa’nın ana hatlarını çizmeye koyuldum. 1.93 boyunda, dağınık simsiyah saçları ve başını her hareket ettirdiğinde renk değiştiren altın yeşil gözleriyle Aiden kelimenin tam anlamıyla ağız sulandırıcı görünüyordu.

Gözlerini çizerken birden kafasını çevirip havayı kokladı.

Attığım çizginin devamını getiremedim, donup kaldım. Beni görürse… Hele ne çizdiğimi anlarsa…

Neyse ki Aiden bakışlarını tekrar nehre çevirdi ve kara kara düşünmeye koyuldu. Etrafında birçok insan olsa da Alfa yalnız görünüyordu. Bu yüzden onu tek başına otururken resmettim.

Onu hep uzaktan izlemiştim. Hiç bu kadar yakından gördüğüm olmamıştı. Oturduğum yerden tişörtünden taşan kaslı kollarını, dönüşümüne uyum sağlamak için kıvrılan omurgasını görebiliyordum.

Kurda ne kadar çabuk dönüşebileceğini hayal ettim. Eğilmişti ve gözleri vahşi bir hayvanınkiler gibi delici bakıyordu. Bu haliyle dönüşümün yarısını tamamlamış gibi görünüyordu.

Evet, o bir adamdı fakat bundan daha fazlası yani bir kurt adamdı.

Alfa’yı böyle hayranlıkla izlemek, bana Pus’un hızla yaklaşmakta olduğunu hatırlattı. Pus, on altı yaşından büyük her kurdun şehvetten delirdiği, istisna olmaksızın herkesindeliler gibi sikiştiği bir dönemdi.

Yılda bir veya iki kez bu öngörülemeyen açlık, bu fiziksel ihtiyaçsürüdeki herkesi ele geçirirdi.

Eşi olmayanlar kendilerine geçici partnerler bulup keyiflerine göre onla bunla sürterdi.

Yani sürüde on altı yaşında olup da bakirliğini koruyan kimse yoktu.

Aiden’a bakarken onunla ilgili ortalıkta dolaşan söylentilerin doğru olup olmadığını merak ettim.

Kızları görmezden gelip nehir kıyısında kara kara düşünmesine neden olan bu söylentiler miydi?

Bazıları, Aiden’ın aylardan beri kimseyi yatağa atmadığını, herkesle arasına mesafe koyduğunu söylüyordu.

Niçin böyle yapıyordu? Yoksa herkesten sakladığı bir eşi mi vardı? Gerçi öyle olsaydı sürünün dedikoducuları, söz konusu kadının kokusunu şimdiye kadar alırlardı.

Öyleyse ne olmuştu? Pus geldiğinde eşi olmayan pek sevgili Alfa’mız ne yapacaktı?

Bu seni ilgilendirmez, diye azarladım kendimi. Aiden’ın kimi becerdiği beni neden ilgilendiriyordu ki?

Aiden benden on yaş büyüktü ve çoğu kurt adam gibi yalnızca yaşıtlarıyla ilgileniyordu.

Amerika’nın en büyük ikinci sürünün Alfa’sı Aiden Norwood, varlığımdan bihaberdi. Ona duyduğum, liseli kızlarınkini andıran aşkı bir kenara koyarsak, böyle olması benim açımdan daha iyiydi.

En yakın arkadaşım Michelle bana bir seks arkadaşı bulmayı kafasına koymuştu. O kendininkini çoktan bulmuştu. Henüz biriyle eşlememiş olan bir kurdun, Pus gelmeden kendine bir partner bulması sık rastlanan bir durumdu.

Michelle beni erkek kardeşinin arkadaşlarından üçüne ayarlamaya çalışmıştı; hepsi de gayet yakışıklı, beni yatağa yatmak istediğini söyleyecek kadar açık sözlü erkeklerdi. Michelle, onları niçin geri çevirdiğimi bir türlü anlayamamıştı.

“Of ya.” Michelle’in sesi hâlâ kulaklarımda yankılanıyordu.

“Niçin bu kadar seçicisin be kızım?”

Gerçek şu ki benim herkesten sakladığım bir sırrım vardı.

Sürüdeki on dokuz yaşında olup da bekâretini koruyan tek kurt kadındım. Üç Pus’u arkamda bırakmama rağmen, seks yapmak için yanıp tutuşsam da asla tutkularıma yenilmedim.

“Hisler” ve “ilk seferini düşünmek” bir kurt kadına yakışmıyor, biliyorum. Yine de ben bunları önemsiyordum.

Ahlaka önem verdiğimden falan değil. Kurtların dünyasında ahlak diye bir şey yok zaten. Fakat diğer kızların aksine ben, eşimi bulmadan kimseyle sevişmeyi düşünmüyordum.

Onu bulacaktım.

Bekâretimi ona verecektim.

Artık o kişi her kimse…

Alfa’yı çizmeye devam ederken kafamı kaldırdım ve onun artık orada olmadığını gördüm. Hem şaşırmış hem de telaşa kapılmıştım.

“Hiç fena değil.” Ses yakınımdan geliyordu. “Ama gözler üzerinde biraz daha çalışabilirsin.”

Kim olduğunu anlamak için arkama döndüm. Hemen yanımda, çizimime bakıyordu…

Aiden.

Norwood.

Nefesim kesildi. Bana baktı ve göz göze geldik. Doğrudan göz teması kurduğumun farkına varınca gerildim ve hemen gözlerimi kaçırdım.

Aklı başında olan hiç kimse Alfa’nın gözlerinin içine bakmaya cüret edemezdi.

Bu iki anlama geliyordu: Ya Alfa’nın üstünlüğüne meydan okuyordunuz ve bu, eceline susamışsınız demekti. Ya da Alfa’yı sekse davet ediyordunuz.

İkisini de yapmak istemediğimden elimdeki tek seçenek, çok geç olmadan gözlerimi kaçırıp Aiden’ın bakışlarımı yanlış okumaması için dua etmekti.

“Bağışla beni,” dedim usulca, kendimi sağlama almak için. “Beni şaşırttın.”

“Özür dilerim,” diye cevap verdi. “Seni korkutmak istememiştim.”

Ağzından aklınıza gelebilecek en kibar kelimeler dökülmesine karşın tehditkâr bir ses tonu vardı. Sesi, sanki her an insan dişleriyle boğazınızı parçalayacakmış gibi çıkıyordu.

“Sorun yok,” dedi. “Gerçekten. Isırmam… yani genelde.”

Ona öyle yakın duruyordum ki elimi kaldırsam kaslarına ve altın tenine dokunabilirdim. Başımı kaldırıp ona baktım.

Böylesine vahşi, keskin hatlı bir yüzün yakışıklı olmasına imkân yoktu ama öyleydi işte. Kurt adam olduğunu belli eden sert, kalın kaşları vardı.

Eskiden ettiği kavgalardan birinde kırılmış olan hafif eğri burnuna rağmen aşırı seksi görünüyordu.

Alfa beni test edermişçesine bana doğru bir adım attı. Vücudumdaki tüm tüylerin ürperdiğini hissedebiliyordum. Korkudan mıydı yoksa heyecandan mı?

“Bir dahaki sefere beni çizdiğinde,” dedi Aiden, “bana yaklaş.”

“Ah… Tamam,” diye salak gibi geveledim.

Aiden Norwood geldiği gibi ortalıktan kaybolarak beni nehir kenarında yalnız başıma bıraktı. Derin bir nefes aldım ve vücudumdaki her bir kasın gevşediğini hissettim.

Alfa’yla Sürü Evi’nin dışında bir yerde karşılaşmak, beklenmedik bir durumdu. Genelde onu toplantılar veya balolarda görürdük; hep resmî etkinliklerde yani.

Bugün burada karşılaşmamız sıra dışı bir olaydı.

Onu buraya kadar takip etmelerine rağmen Aiden’ın görmezden geldiği hayranlarının suratlarındaki kıskanç ifadelerden, bu durumun her an kontrolden çıkabileceğini sezebiliyordum.

Aiden’ın bir dişiyle, özellikle benim gibi sıradan biriyle çok kısa da olsa etkileşimde bulunmuş olması, en azgın orospuların çıldırıp sırf Alfa’nın tadına bakabilmek için Sürü Evi’ni yakıp yıkmasına yeterdi.

Bu büyüklükteki bir olay Alfa’yı şüphesiz strese sokardı. Stresli bir alfa demek, işe yaramayan bir alfa demekti ki bu da sürünün sorun yaşamasına neden olurdu. Siz anladınız…

Kimse böyle bir şeyin gerçekleşmesini istemezdi.

Güneş batmadan, kalan ışıkla çizimimi tamamlamaya karar verdim. Böylelikle aklımı boşaltabilecektim. Sadece ben ve nehir; huzur içinde…

Fakat tek düşünebildiğim Aiden Norwood’un gözleriydi.

Onları ne kadar da yanlış resmetmiştim. Alfa haklıydı. Daha iyisini yapabilirdim.

Biraz daha yaklaşabilseydim… Bir daha ona nasıl bu kadar yakın olabilecektim ki?

O zamanlar, şimdi bildiklerim hakkında bir bilgim yoktu. Birkaç saat içinde Pus başlayacaktı.

Seksle kafayı bozmuş bir canavara dönüşeceğimi bilmiyordum. East Coast Sürüsü’nün Alfası Aiden Norwood’un cinsel uyanışımda böylesine büyük bir rol oynayacağını da.

Düşüncesi bile bir kızı ulutmaya yeterdi.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok