logo
GALATEA
(30.7K)
FREE – on the App Store

Hayatını, eşini asla bulamayacağı endişesiyle geçiren Alexia sonunda onunla tanışır. Ancak artık daha da endişelidir! Southridge Sürüsü’nün Alfası Rainier Stone acımasızlığıyla nam salmış bir katildir. Her zaman istediğini alan Rainer, şimdi de Alexia’yı istemektedir. Daha da kötüsü, Alexia da onu! Alexia, Rainier’in kalbindeki öfkeyi yatıştırabilecek mi? Onu kendinden kurtarabilecek mi?

Yaş Sınırlaması: 18+

 

Alfa’nın Cezası by Lunababy is now available to read on the Galatea app! Read the first two chapters below, or download Galatea for the full experience.

 


 

Uygulama, patlayıcı yeni romanlar için en sıcak uygulama olduğu için BBC, Forbes ve The Guardian’dan takdir aldı.

Ali Albazaz, Founder and CEO of Inkitt, on BBC The Five-Month-Old Storytelling App Galatea Is Already A Multimillion-Dollar Business Paulo Coelho tells readers: buy my book after you've read it – if you liked it

Kitabın tamamını Galatea uygulamasında okuyun!

1

Özet

Hayatını, eşini asla bulamayacağı endişesiyle geçiren Alexia sonunda onunla tanışır. Ancak artık daha da endişelidir! Southridge Sürüsü'nün Alfası Rainier Stone acımasızlığıyla nam salmış bir katildir. Her zaman istediğini alan Rainer, şimdi de Alexia’yı istemektedir. Daha da kötüsü, Alexia da onu! Alexia, Rainier'in kalbindeki öfkeyi yatıştırabilecek mi? Onu kendinden kurtarabilecek mi?

Yaş Sınırlaması: 18+

Orijinal Yazar: Lunababy

ALEXIA

Fazlasıyla ihtiyaç duyduğum kahveyi içmek için aşağıya iniyorum. Haftalardır gözüme uyku girmiyor ve nedenini çok iyi biliyorum. O. On yıl önceki ilk dönüşümümden beri onuarıyorum.

Annem hep evleneceğim kişinin her şeyim olacağını söylerdi. Tabii önce onu bulabilirsem… Şu an 26 yaşındayım ve daha onun izine bile rastlayamadım. Kim bilir, belki ölmüş bile olabilir.

Wisconsin'de yaşıyorum ve şimdilik sürü evinde kalıyorum. Burası çok güzel bir yer. Karla kaplı ormanlar ve pırıl pırıl donmuş göller, sürümdeki toprakların büyük bir kısmını oluşturuyor.

Küçük bir sürümüz var, tam olarak yirmi dört kurt. Sürü evi, güzel bir mutfağın ve henüz eşini bulamamış kurtların, ki sayıları pek fazla değil, sığacağı büyüklükte bir kulübe.

Sonunda aşağı inip mutfağa yürüyorum, paslanmaz çelik eşyalarla dolu ve güzel parkelerle döşenmiş bir oda. Tam bir şaheser.

Biraz kahvemi yudumlayıp lavabonun önündeki pencereden dışarı bakıyorum. Tek gördüğüm kilometrelerce uzanan donmuş bir kırlık alan.

Burayı gerçekten seviyorum. O kadar sessiz ve huzurlu ki arkamdan birinin mutfağa girdiğini zar zor fark ediyorum.

“Günaydın, Lex,” diyor kardeşim Adam.

“Günaydın,” diye cevap veriyorum. “Kahve ister misin?”

“Sorman hata,” deyip sırıtıyor.

Adam her zaman en iyi arkadaşım ve akıl hocam olmuştur. Babamız biz çok küçükken öldü ve annemiz birkaç yıl önce ölene kadar bizi elinden gelen en iyi şekilde yetiştirmeye çalıştı.

Babam bir betaydı, bu yüzden Adam’ın yeterince büyüdüğünde bu rolü üstlenmesi bekleniyordu.

Alfamız, Greg onu kanatları altına alıp gerektiğinde nasıl savaşılacağı ve çatışmalardan mümkün olduğunca nasıl uzak kalınacağı gibi bilmesi gereken her detayı öğretti. Ona nasıl gerçek bir lider olunacağını öğretti.

“Dün gece neredeydin?” diye soruyor.

“Koşuya çıktım. Kafamı boşaltmam gerekiyordu ama kurdum beni bir türlü rahat bırakmadı.”

Eşimi bulma konusunda neler hissettiğimi biliyor. Geçen yıl benim için çok yıpratıcı geçse de sabırlı olmamı ve bir gün mutlaka onu bulacağımı söylüyor.

Ona inanmak istiyorum fakat eğer benim kadar uzun süredir arayış içindeyseniz buna inanmanız zor olur. Çoğu kurt ilk dönüşümlerinden kısa bir süre sonra eşlerini bulur.

“Ah, unutmadan söyleyeyim. Yarın, Southridge bölgesinin alfası ve birkaç savaşçısı bazı toprak meselelerini konuşmak için buraya gelecekler.”

“Tamam da neden bana bunu anlatıyorsun?” diye soruyorum biraz gergin bir şekilde.

Southridge sürüsünü herkes tanır.

Alfalarının acımasız bir canavar olduğunu duymuştum. İstediğini alıp, onu durdurmaya çalışan herkesi öldürüyormuş.

“Yeni alfaları görevi devraldığından beri Southridge sürüsünden kimse bizi ziyaret etmedi, bu yüzden ne beklememiz gerektiğini gerçekten bilmiyorum. Millet hakkında neler anlatıyor biliyorsun. Alfa herkesin gözünü ve kulağını dört açmasını istiyor. Kavga çıksın istemiyoruz.”

Başımı sallayıp devam etmesini bekliyorum.

“Ayrıca, Linda ve Julie'ye de herkese yetecek kadar yemek pişirmelerini söylemeni istiyorum.”

Kendime bir fincan kahve doldurup Adam’a dikkatlice bakıyorum.

“Söylerim ama o ikisini biliyorsun.” Konuşurken ona da bir fincan kahve dolduruyorum. “Onlara bir şey yaptırabilmek için yalvarmak gerekir. Gennie yardım edemez mi?”

Gennie kardeşimin eşi ve benim tek arkadaşım. Burada pek fazla kurt yok, bu yüzden ne kadar yalnız olunabilirse o kadar yalnızım.

“Eder etmesine de zaten yemekhanenin temizlik ve düzeninden sorumlu.”

Kahvesini alıp gitmek için arkasını dönüyor. Kapıdan çıkmadan önce omzunun üzerinden bana bakıyor.

“Başını dik tut. Yakında onu bulacaksın ve sana kesinlikle tapacak,” deyip gidiyor.

Gözlerimi devirip bir simit alıyorum ve kahvemi bitiriyorum. Saate bakınca, işe hazırlanma vaktinin geldiğini anlıyorum.

Odama geri dönüp üstümü çıkarıyorum.

Büyük banyo aynasının önünde belime gelen uzun siyah saçlarımı ve içi boş bir şekilde bana bakan büyük zümrüt yeşili gözlerimi inceliyorum.

Gözlerim vücudumu şekillendiren uzun kıvrımlara kayınca derin bir iç çekiyorum.

Duşu açıp sıcak suyun altına giriyorum. Kendimi ovalarken gelecekteki eşimi düşünmeden edemiyorum.

Onu hiç bulamayacağım düşüncesi kurdumu huzursuz ediyor. Son zamanlarda benden iyice uzaklaştı, sadece eşinin izini sürebileceğini düşündüğü anlarda ortaya çıkıyor.

Duştan çıkar çıkmaz havluyu fırlatıyorum ve üzerime yırtık bir kot pantolonla siyah yakası açık bir badi geçiriyorum. Saçlarımı kurutup çok az maskara sürüyorum.

Botlarımı bağladıktan sonra dışarı çıkıp 78 model Pontiac Firebird'üme gidiyorum ve kontağı çalıştırıyorum. Alice in Chains'in “Rainier Fog’u” bangır bangır çalmaya başlayınca kısa bir süreliğine de olsa her şeyi unutuyorum.

İşe gitmek sadece beş dakikamı alıyor. Büyürken bir barda çalışmayı hayal etmemiştim ana en azından dışarı çıkıp yeni insanlarla tanışmamı sağlıyor.

Gider gitmez tezgâhın arkasına geçip müşteriler doluşmadan etrafı temizlemeye başlıyorum. Ön kapıdan birinin girdiğini duyunca kafamı kaldırıp bakıyorum.

Kardeşimin eşi ve iş arkadaşım olan Gennie içeri giriyor ve bana sorgulayıcı bir bakış atıyor.

“Dün gece neden telefonuna cevap vermedin?”

“Aklımda çok şey vardı. Ufak bir koşuya çıktım ve geç saatlere kadar da dönmedim,” diye cevap veriyorum.

Bana acıyarak bakıyor.

“Bana öyle bakma.”

“Sadece mutlu olmanı istiyorum,” deyip buruk bir şekilde gülümsüyor.

Barın arkasına gelip yıkadığım bardakları kurulamaya başlayınca ona kocaman bir gülümseme veriyorum.

“Bana bir şey olmaz. Sadece biraz meşgul olmam lazım ki aklım dağılmasın.

Sonunda konuyu kapatıyor ve müşteriler gelmeden temizliği bitiriyoruz. Birkaç saat sonra gecenin temposu artıyor.

Barın müdavimleri, insanlar ve kurtlar bara akın ettiğinde uzun bir gece olacağını anlıyorum.

 

Kitabın tamamını Galatea uygulamasında okuyun!

2

RAINIER

Yatağımda yuvarlanıp çalar saatime basıyorum. Saat tam dört. Her gün aynı; uyan, duş al, kahvaltı et ve savaşçılarla talime git. Ama bugün farklı.

Bugün, Northridge sürüsüyle topraklarımı genişletme konusunu görüşmek üzere kuzeye gidiyorum.

Banyoya girdiğimde ayaklarım fayansa değince üşüyorum ama çeşmeyi açınca oda hızla buhar oluyor. Kaynar su sırtımı yakıyor ama bu içten içe bir ölü gibi hissetmememe yetiyor.

Annem her zaman yalnızlığın bir hayal ürünü olduğunu söylerdi fakat beni içten içe yiyen bu şey yalnızlıktan başka ne olabilir ki?

İhtiyaçlarımı karşılamama yardım edecek pek çok dişi var ama kurdum onlara bakmama bile izin vermiyor artık.

Sadece onuistiyor ama ay tarafından kutsanmış eşimi bulma şansım her geçen gün azalıyor.

Duşu kapatıp çıkıyorum ve birkaç kıyafet alıyorum. Üstüme siyah bir tişört geçirirken midem gurulduyor, bu yüzden kahvaltı bulmak için dışarı çıkıyorum.

Yemyeşil orman beni çağırıyor. Gür bitkilerin içine adımımı atar atmaz giysilerimi çıkarıp içimdeki kurtla bir bütün oluyorum. Onu çağırır çağırmaz, vücudum değişmeye ve çok çok daha güçlü bir bedene dönüşmeye başlıyor.

Ellerim hızla uzun, keskin tırnaklı pençelere dönüşürken cildimin gözeneklerinden simsiyah kıllar fışkırıyor.

Etrafımda büyük meşe ağaçları ve yumuşak yeşil yosunlardan başka bir şey kalmayana kadar koşuyorum.

Başımı indirip yeri kokluyorum ve yakınlardaki bir geyiğin kokusunu alıyorum.

Burnumu yerde tutup izini sürüyorum ve sonunda onu bir çalılıkta böğürtlen yerken buluyorum.

Çok büyük bir geyik ama benim alt edemeyeceğim kadar değil. Hamle yapmak için eğildiğimde koşmaya başlıyor ama ben daha hızlıyım.

Geyiğin sırtına atlıyorum ve dişlerimi boğazına geçiriyorum. Kanın lezzetli bakırımsı tadı ağzıma doluyor ve hayvan sonunda hareketsiz hale geliyor.

Yiyecek bir şey kalmayana dek büyük kahvaltımın tadını çıkarıyorum. Yüzümden damlayan kanları yalıyorum ve sürü evine geri dönüyorum. Giysilerimi bıraktığım yere varır varmaz dönüşüm geçiriyorum.

Sonra betamla telepati yapıp ona ofisime gelmesini söylüyorum.

Çok geçmeden, evraklarla dolu maun masamın arkasına geçiyorum ve betam Lucas kapıyı çalıp başını kapıdan içeri uzatıyor.

“Alfa, beni mi görmek istemiştin?”

“Evet,” diyorum. “Jay'e öğleden sonra ikiye kadar hazır olmasını söylemeni istiyorum. Toby ve Damon da gitmek için hazırlansınlar.”

“Emredersin, Alfa,” diyor. “Hazır olduklarından emin olacağım.”

“Bir de,” diye devam ediyorum. “Sürüye, sadece iki günlüğüne gittiğimizi ilet. Bir an önce geri dönmek istiyorum.” Sürümden ayrı olmaktan nefret ediyorum ama emin ellerde olacaklarını biliyorum.

Lucas başını sallayıp ofisimden çıkıyor ve beni düşüncelerimin karanlığıyla baş başa bırakıyor.

Birkaç saat sonra yola çıkmış oluyoruz.

“Alfa,” diyor Jay, “vardığımızda tam olarak ne yapmayı planlıyorsun?”

“Onlara topraklarının bir kısmını istediğimizi söyleyeceğiz. Duyduğuma göre topraklarına haydutlar dadanmış, biz de onlara bu hususta koruma teklif edeceğiz,” diye cevap veriyorum.

“Ya teklifinizi reddederlerse?”

“O zaman topraklarını zorla alırız,” diyorum ve Jay, Toby, ve Damon hiçbir şey söylemeden birbirlerine bakıyorlar.

Sürüme sahip çıkmak için elimden gelen her şeyi yaparım. Bize daha çok toprak lazım ve Northridge sürüsünde de fazlasıyla toprak var.

Onlardaki kurt sayısı bizimkinin çeyreği etmez ama arazileri birkaç eyalete yayılacak kadar büyük.

İhtiyaç bile duymadıkları topraklar için koruma teklif edilmesi onlara kesinlikle büyük fayda sağlayacak.

Önümüzdeki birkaç saat boyunca sessizce yola devam ediyoruz, yemyeşil gür ormanlar yavaş yavaş karla kaplı yeşilliklere dönüşüyor.

Hedefimize yaklaştıkça kurdum huzursuzlanıyor ve sebebinin sürümle aramızdaki mesafenin artmış olması olduğunu düşünüyorum.

Sonunda çıkış tabelası görünüyor. “Bu arabada bu kadar saat tıkılı kaldıktan sonra birkaç içkiyi hak ettiğimizi düşünüyorum,” diyor Toby ve Damon hemen kabul ediyor.

Vaktinden önce vardığımız için geceyi kasabada bir otelde geçiririz ve sabah ilk iş Northridge sürüsüyle buluşuruz diye düşünüyorum.

Kasabanın sonundaki küçük barın önünde durup arabayı park ediyorum. “Gelin. Otele gitmeden önce birer içki içelim,” diyorum.

Arabadan önce Damon iniyor ve geriniyor, ardından da Toby ve Jay iniyor. “Umarım burada birkaç güzel hatun buluruz,” diyor Toby kollarını başının üzerine uzatıp esneyerek.

“Sanki onlarla ne yapılacağını biliyorsun da,” diyor Damon kısık bir sesle.

Toby ensesine bir şaplak atıyor ve ikisi didişmeye devam ediyor. İki kardeş sürekli çocuk gibi didişiyorlar.

Bazen kendimi bir kardeşim olsaydı nasıl olurdu diye düşünürken buluyorum ama sonra bu fikirden hemen vazgeçiyorum.

Büyürken annemi korumak için yeterince zorluk çektim.

Nedense, bara doğru yürürken kurdumun huzursuzluğu garip bir heyecana dönüşüyor. İçeri girer girmez bütün hücrelerim orkide ve böğürtlen kokusuyla doluyor.

Art arda derin nefesler alıyorum, ilahi bir koku ben buradayım diye bağırıyor. Bakışlarım barın hemen arkasındaki inanılmaz güzel kadına takılıyor ve onun kim olduğunu anlar anlamaz geriliyorum. Eşim.

 

Kitabın tamamını Galatea uygulamasında okuyun!

Son Umudu

Lake’in mükemmel bir planı vardı. Eşini bulacak, yerleşik hayata geçecek ve bir yuva kuracaktı. Ancak sevgilisi onu başkası için terk ettiğinde, Lake’in planı da kalbi de paramparça oldu. Tanrıça’nın onun için başka bir planı olduğuna inancını koruyabilecek mi? Belki de bu plan, onunkinden çok daha iyidir…

Yaş Sınırlaması: 16+

Requiem Şehri

Maddie, Requiem City’nin acımasız ve büyülü sokaklarında koşuşturan bir yankesicidir. Aşırı zengin Dobrzycka ikizlerinden çaldığında, onu bir seçim yapmaya zorlarlar: hâkimiyet veya yıkım.

Yaş Sınırlaması: 18+

Kovboy Çizmeleri ve Savaş Botları

Afganistan gazisi Lincoln, sağlıklı yaşam danışmanı Lexi ile karşılaştığında, doğru kişiyi bulduğunu anlamıştır. Fakat geçmişine dair kötü anılar güzel bir gelecek yaratmasının önünde engel olabilir.

Yaş Sınırlandırması: 18+

Eşimin Tutsağıyım

Belle’nin şekil değiştirenlerin varlığından haberi yok. Paris’e giden bir uçakta, kendisine ait olduğunu iddia eden Alfa Grayson ile tanışır. Sahiplenici alfa, Belle’i işaretler ve onu süitine götürür. Burada umutsuzca içindeki tutkuyla savaşmaya çalışır. Belle arzularına yenik düşecek mi, yoksa kendini tutabilecek mi?

Yaş Sınırlaması: 16+

Torian Savaşçıları

Evrendeki en büyük galaktik gözlemevinin tiz sesli alarmları çaldı.

Göz, yüz binlerce yıl boyunca uçsuz bucaksız alanda yüzlerce ilkel uygarlığı izlemiş ve yüzlerce türün ilerlemesini, evrim geçirmesini ve yıkılmasını incelemişti.

Şu anda alarmlar, evrenin sunduğu en büyük beyinler tarafından izlenen ilkel dünyalardan birine saldırı olduğuna dair uyarıyordu.

Her Şey Seninle İlgili Değil

Maya Hamilton, küçük yaştan beri ipi koyvermekten ve istediğini yapmaktan başka bir şey sevmeyen vahşi bir parti kızıydı. Jace Parker, çok parti yapanlara karşı zaafı olan sorumsuz bir çocuktu. Birbirleri için mükemmellerdi; ta ki bir şekilde Jace Maya’yı mesajla terk edene kadar. Şimdi, iki yıl sonra, öğrenci ve öğretmen olarak tekrar karşılaşıyorlar ve Maya, Jace’ten hayatını değiştirecek bir sır saklıyor!

Yaş Sınırlaması: 18+

Cesur Rus Kurdu

Anna altı yaşındayken avcılar ailesini öldürdükten sonra büyükbabasının yanına taşınır. Sonunda, yirmi yılın ardından, katilleri yakalanır ve idam edilir. Nihayet Anna için hayatına devam etme zamanı gelmiştir. Yirmi altı yaşında, hala eşiyle tanışmamıştır ve bu konuda umudu yoktur. Sonra Oborot Sürüsü, Noel için ziyarete gelir ve hem Alfa Viktor hem de Beta Erik Anna’nın kendi eşleri olduğunu iddia eder! Anna’nın vermesi gereken önemli bir karar vardır ama iki yakışıklı Rus kurdu arasında nasıl seçim yapacaktır?

Yaş Sınırlaması: 18+

Çarpık Zihinler

Elaina Duval annesiyle son derece mutlu ve sıradan bir hayat yaşamaktaydı, ta ki on sekiz yaşına girene kadar. Elaina doğum gününde, yakında İtalyan Mafyasının patronu olacak zalim ve kalpsiz Valentino Acerbi’yle evlendirileceğini öğrenir. Bu durum karşısında başka bir seçeneği ya da söz hakkı olmadan, mafya babasının çarpık dünyasına sürüklenir ve hiçbir insanın katlanmaması gereken şeylere katlanmak zorunda kalır, peki ama ya Elaina bundan hoşlanmaya başlarsa?

Risk Al

Kara sıradan bir lise son sınıf öğrencisi: ne popüler biri ne de yalnız. Bir erkek arkadaşı var: Adam. Ta ki onu aldatana kadar. Şimdi onu tamamen unutmak istiyor, ama Adam karşısına çıkıp duruyor. Bir partide onun yanında olmaya başladı. Ne yazık ki Jason Kade’in partisi. Adam’ın kıçını ona verdikten sonra Jason gözlerini Kara’ya dikmiş ve hayır kelimesini kabul etmiyor. Şimdi Kara ve Jason bir kedi fare oyununa düştüler, ama hangisi kedi hangisi fare?

Yaş Sınırlaması: 18+

Günahın Sırları

Annesi öldükten sonra, Marcella Sinclair on sekiz yaşındaki abisine yük olduğunu hisseder. Striptizci olarak bir yığın para kazanma teklifi aldığında, bunu yapmaya karar verir. Ama bu bir sır olarak kalmalıdır. Özellikle de hayatının geri kalanında onu saf ve masum tutmaya kararlı olan abisinin, Marcella’nın yeni işinden haberi olmamalıdır.

Yaş Sınırlaması: 18+