logo
GALATEA
(30.7K)
FREE – on the App Store

Clarice, hayatı boyunca aşırı korumacı babası tarafından, içindeki kurttan kopuk şekilde yetiştirilir. Bir dönüşümü sırasında kontrolünü kaybeden Clarice, kurt adamların azılı lideri Kral Cerberus Thorne’a rehin düşer. Cerberus’un kalesinde kapana kısılan Clarice, kaderinin azılı liderin ellerinde olduğunu fark edecek, fakat her şey için çok geç olmadan eşini evcilleştirmenin bir yolunu bulabilecek mi?

Yaş Sınırlandırması: 18+

 

Alıkonulmuş by DzenisaJas is now available to read on the Galatea app! Read the first two chapters below, or download Galatea for the full experience.

 


 

Uygulama, patlayıcı yeni romanlar için en sıcak uygulama olduğu için BBC, Forbes ve The Guardian’dan takdir aldı.

Ali Albazaz, Founder and CEO of Inkitt, on BBC The Five-Month-Old Storytelling App Galatea Is Already A Multimillion-Dollar Business Paulo Coelho tells readers: buy my book after you've read it – if you liked it

Kitabın tamamını Galatea uygulamasında okuyun!

1

Özet

Clarice, hayatı boyunca aşırı korumacı babası tarafından içindeki kurttan kopuk şekilde yetiştirilir. Bir dönüşümü sırasında kontrolünü kaybeden Clarice, kurt adamların azılı lideri Kral Cerberus Thorne’a rehin düşer. Cerberus’un kalesinde kapana kısılan Clarice, kaderinin azılı liderin ellerinde olduğunu fark edecek, fakat her şey için çok geç olmadan eşini evcilleştirmenin bir yolunu bulabilecek mi?

Yaş Sınırlandırması: 18+

Orijinal Yazar: DzenisaJas

Cerberus Thorne

Karanlık orman boyunca bir ses yankılandı, can havliyle alınan nefesler ve vahşi hırıltılar birden birbirine karıştı.

Derisi yüzülmüş ve gelişigüzel parçalanmış et parçaları, kanla kaplanmış garip zemine saçılmıştı.

Yarı sessiz gecede, yerde yatan vücudu deşip et parçalarını bedeninden ayırmadan önce yumuşak deriyi yavaşça tırmalayan pençelerin sesleri durmaksızın yankılanıyordu.

Manzara tek kelimeyle kan dondurucuydu. Çimenler acımasızca parçalanmış ve derisi yüzülmüş et parçalarıyla kaplı yoğun, kıpkırmızı bir göl haline gelmişti.

Etin parçalanma sesleri üzerine kemiklerin kırılma sesi, sonrasındaysa yerini acı bir sessizliğe bırakmadan hemen önce tüyler ürpertici bir çığlık duyuldu.

Paramparça edilmiş ve deşilmeye devam eden bedenden bir uzuv daha kopartıldı ve doğruca yere savruldu.

Zulme uğrayan adamın yardım çığlığı atmaya dahi mecali kalmamıştı, o esnada vücuduna bakıp durumunun ne kadar kötü olduğunun farkına vardı.

Elinin koptuğunu ve vücudunun yarısından çoğunda artık deri ve et olmadığını gördü.

Ayrıca karşı karşıya olduğu kişinin ormanın zifiri karanlığında olmalarına rağmen kendisi her ne kadar net şekilde yüzünü göremiyor olsa da onun birçok efsanede bahsedilen ve anlatılan her korku hikayesinde yer alan yaratık olduğundan emindi.

Ona acımasızca işkence eden adam Borne Kurtları’nın Alfasıydı ve adamı bırakmaya hiç niyeti yokmuş gibiydi.

Adamın gözleri yuvasından ayrılmıştı ve vücudu kan revan içindeydi, yüzü gitgide daha soluk bir renk alıyordu. Kaderini kabullenmekten başka bir seçeneği yoktu, çünkü savaşacak ne gücü ne de isteği vardı.

Bıçak gibi keskin pençeleriyle onu dört bir yana ayırmaya devam eden yaratık, kimsenin yenemeyeceği, herkesin üzerinde demir yumrukla duran bir yaratıktı.

Yerde yatan adam, hiç değilse onurlu bir ölüm umuduyla başı hafifçe eğmiş acı içerisinde sızlanıyordu.

Alfa Kralı boğuk bir sesle güldü, bu adamdan yayılan korkuyu, pençelerinin deriyi parçalama hissini ve ellerinde hızla birikmekte olan sıcak kan hissini sevmişti.

İşkence saatlerce sürdü, ama adam çığlık atmadan olabildiğince kendini tuttu, orman ürkütücü derecede sessizdi, ancak etraflarındaki rüzgâr şiddetlendikçe uğursuzca uğuldamaya başladı.

Artık sona geldiğini hissettiğinde, kendi kanından oluşan birikintide her iki kolunun da ayaklarının önünde durduğunu görmek kalbini sıkışmasına neden oldu, ölüm anının yaklaştığını hissedebiliyordu.

Verdiği acı Alfa için yeterli değilmiş gibi, adamın kafasını hızla yere bastırdı ve köpek dişlerini boynuna geçirdi.

Adamın yumuşak, hassas etini, boynundan kan emerken deldi ve ölümcül zehrini bıraktı.

Adamın titreyen vücudunu kan gölüne dönmüş çimenlere itmeden önce geri çekilip sırıttı, ağzı ve dişleri kıpkırmızı kan ile kaplıydı.

Duraksayıp son bir kez adama bakan Kral, titreyen bedenden uzaklaştı ve zifiri karanlık ormanla ahenk içinde kapkara bir kurda dönüştü – adamı, vücudunun her organı infilak edene kadar daha fazla acı çekmesi için öylece ardında bıraktı.

Adam elleri olmadan mümkün olduğunca dizlerini göğsüne çekti ve titremeye devam etti.

Kan çanağı gözlerinden hala yaşlar akmaya devam ediyordu ama bu sefer öncekinden daha da şiddetliydi – zehir kanına karışıp içini yakmaya başladığında kafası da titremeye başladı.

Daha fazla dayanamadı, bu çok fazlaydı.

İşkence çok fazlaydı.

Öylece teslim oldu. Ağaçlar sallanana ve dinlenen her kuş korkuyla uçup gidene dek avazı çıktığı kadar bağırdı, vücudu yavaşça eriyordu ve ıslak gözleri yuvasından çıkmak üzereydi.

Sakinleştikten sonra vücudu tamamen pes etmişti ve gözleri fal taşı gibiydi ama ruhu artık orada değildi.

Ölmüştü.

 

Kitabın tamamını Galatea uygulamasında okuyun!

2

Clarice Mont

“Kızım, bence en iyisi eğitim alanlarından uzaklaşıp Sürü evine geri dönüp annene bazı işlerde yardım etmen.”

Yaşlı adam, cümlesini bitirdikten hemen sonra itiraz eden bir homurdanma duydu, kızı kumral saçlarını kulağının arkasına aldı ve gözlerini öylece babasına dikti.

“Gitmek istemiyorum. Burada gayet iyiyim,” dedi ve sırf babası savaşa maruz kalmasını önlemek istediği için eğitim alanlarından ayrılmak istemediğini söyledi.

“Tatlım, burası sana göre bir yer değil. Bunun ilk dönüşüm ayın olduğunu anlıyorum, ancak bu zulme maruz kalmak için çok gençsin,” diye devam etti ve kızı sürekli ona göz devirirken sakinliğini korumak için elinden geleni yaptı.

“Ben çocuk değilim! On yedi yaşındayım ve diğer dişi kurtlar gibi muamele görmek istiyorum… Onlardan çok daha küçük ve biraz daha çelimsiz olmam, daha güçlü olmak için çalışamayacağım anlamına gelmez.”

Babası çilli burnunu ve yüzünü buruşturmadan önce homurdandı, gözlerini kısınca kaz ayakları iyice ortaya çıktı.

“Hadi baba, bırak eğitime gideyim. Sürü üyeleri beni bekliyor ve onlara rezil oluyorum.”

Bir kez olsun babasının ona bebek gibi davranmayı bırakacağını ve büyüdüğü gerçeğini kabul edeceğini umarak ona yalvardı.

“İyi, iyi. Eğitime gidebilirsin. Ama yaralandığını ya da ağladığını duyarsam. Seni buradan bizzat ben uzaklaştıracağım. Anlaştık mı?” dedi, koyu kahverengi gözleri, sorunun tartışmaya kapalı olduğunu belli ediyordu.

Kızı, arkasına dönüp onu bekleyen sürü üyelerine doğru koşmadan önce mutlu bir şekilde başını onaylarcasına sallarken sevinçten ciyakladı.

“Onu dizginlemeye devam demezsin Nathaniel. Öğrenmesi ve içindeki kurdun en güçlü haline ulaşması gerekiyor.”

Kızın babası – Nathaniel – iç çekerken adama bakmak için döndü, bakışlarını hızla küçük kızına çevirdi; gerekirse canını vereceği kızına.

“Bunu biliyorum Mattel, inan bana biliyorum. Ama ona bir baksana…

O henüz çok küçük ve hiçbir şeyin farkında değil. Dünyamızın ne kadar tehlikeli olduğunu bilmiyor ve bu tehlikeyi fark ettiğinde vereceği tepkiden korkuyorum.”

“Önünde sonunda, senle ya da sensiz, ne kadar tehlikeli olduğunu öğrenecek. Hepimiz tehlikeliyiz, kurt olmanın doğası bu. Sonrasında onu ne beklediğini bilmesi için, daha yeni dönüşmeye başlamışken öğrenmesi gerekiyor.,” dedi Mattel, herkesin aksine vücudunu dövüş pozisyonuna almaya çalışan kumral saçlı kıza bakarak.

Nathaniel, sürü üyelerinden birinin kızı utancından kızarırken duruşunu düzeltmesine yardım ettiğini gördüğünde buruk bir şekilde gülümsedi. “Bu doğru. Umarım her şeyin üstesinden gelebilir. Dönüşümün onu çok daha güçlü yapacağını ve daha yapılı bir hale geleceğini düşünmüştüm – ama o küçük ve hala biraz çelimsiz beni endişelendiren de bu,” diye itiraf etti Nathaniel, tüm dikkatini arkadaşına çevirmeden önce.

Mattel başıyla onaylarken iç çekti, elleri gri saçlarının arasında dolaşıyordu.

“Hayır, endişelenme, gelişimi biraz zaman alıyor ayrıca sen ve Kim ona o kadar uzun zamandır bakıcılık yapıyorsunuz ki değişmemiş olması şaşırtıcı değil. Ama kurdu güçlendikçe işler değişebilir ve eğer değişmezse de umalım ki eşi onu koruyabilecek güçlü bir kurdu olan güçlü bir adam olsun.”

Nathaniel başını sallamadan önce derin bir nefes aldı, sürü alanının dışındaki tehlikeler hakkında hiçbir fikri olmayan küçük yavrusuna baktı.

Aniden bastıran sıcak hava dalgası nedeniyle kaşları çatılmış ve alnı terlemiş kız, en iyi arkadaşı Greta’nın yanında duruyordu.

Bacakları omuz genişliğinde açıktı, dizleri hafifçe bükülüydü, sol ayağı Beta'nın durduğu yönü gösteriyordu – rakibi taklit ediyordu – ve sol omzu da onun yoluna doğru duruyordu, yumrukları gevşek şekilde bekliyordu.

Bu pozisyonda kalmakta zorlandı, ancak kurdu onu dengede tuttu ve çenesini aşağı doğrultması ve gözlerini yukarıda tutması için yönlendirdi.

Sürünün geri kalanı pozisyonlarında kolayca duruyorlardı, hepsi ondan çok daha sert ve güçlü görünüyordu, bu da onu biraz korkuttu.

Beta hepsine baktı, duruşlarını kontrol etti, duruşlarında herhangi bir hata, eksiklik veya zayıflık aradı, gözleri uzun kumral saçlı kıza ve – nereye bakmaları gerektiğinden emin değilmiş gibi yukarı ve aşağı devam eden gözlerine ulaşana kadar çok az hata gördü.

“Claire, gözlerin her zaman yukarı çenen ise aşağıya bakmalı. Her zaman rakibinin nerede olduğunun farkında olmalısın, çünkü eğer olmazsan…” kızın ürkek bir şekilde aşağı bakmak için bakışlarını kaçırdığını fark ettiğinde durakladı ve kız farkına bile varmadan onun önünde beliriverdi.

“Eğer farkında olmazsan, bir saniyede ölürsün.”

Beta'sının hayal edebileceğinden çok daha hızlı bir şekilde önünde belirdiğini ve ona bu kadar sessiz bir şekilde yaklaşması için sadece bir bakış atması yettiğini fark edince irkildi.

Gözlerini fal taşı gibi açtı ve boynunu boynu ağrıyacak noktaya gelene kadar yukarı doğru uzattı ve en iyi arkadaşına gözlerini dikerek bakan Greta dışında herkes katıla katıla güldü.

“Gözler yukarı. Çene aşağı.” Beta, kızın çenesini hafifçe aşağıya indirdi fakat bu herkesin bakışlarının doğrudan onun zümrüt yeşili gözlerinin içine doğrultmasına sebep oldu.

Claire, hafifçe kızarırken başını salladı ve Beta hızla ondan uzaklaştı.

“Tamam çocuklar, şimdi eşleşeceğiz. Herkes eşini bulsun…”

***

Claire, minyon vücuduna sarılmış lila rengi bir banyo havlusuyla ve saçlarına doladığı aynı renk başka bir havluyla banyodan çıktı.

Küçük odasının köşesindeki küçük dolabını karıştırdı, sürünün Alfa'sı Yeniay Oku'nun düzenlediği sürü toplantısı için giyebileceği bir kıyafet aradı.

Bembeyaz uzun kollu bir gömlek ve dizlerinin hemen üstüne kadar uzanan kadife kumaştan askeri yeşil bir elbise çıkardı.

Giysilerini giydikten sonra, havluyla saçlarını kuruttu ve saçlarının omuzlarından kalçalarına kadar uzanacak şekilde açık bıraktı.

Saçları her zaman düzdü. En iyi arkadaşının çaba harcamadan sahip olduğu saçlara sahip olmak için bir kıvırıcı kullanmak zorunda kaldı ve kıvırcık saçları için ona imrendi.

Annesi “Clarice! Gidiyoruz!” diye seslendi, saçına şekil vermek ya da cansız yanaklarını biraz renklendirmek için zamanı olmadığını fark edince iç çekti.

Dudaklarını emdi ve şişeceklerini umarak geri bıraktı, fakat dudakları küçük pembe bir somurtma ile eski hallerine geri döndüler, bunun üzerine Claire bir kez daha iç çekti.

Ve gözlerini biraz açarak daha uyanık görünmelerini sağlamaya çalıştı ama gözleri de dudakları gibi anında eski hallerine döndüler.

Bu küçük yüz hareketlerinin bir şeyi değiştirmeyeceğini anlayınca omuz silkti ve kurdunun biraz huzursuz olduğunu hissetti, bu da zümrüt yeşili gözlerinin biraz daha koyu bir renge dönüşmesine neden oldu; bu renk de hemen hemen giydiği elbiseyle aynı renkti.

“Clarice!”

Odasından hızlıca çıkmadan önce, sinirli bir yüz ifadesi takınmış merdivenin önünde duran annesinin yanına homurdanarak gitti.

“Üzgünüm,” diye ciyakladı Claire, saçlarını hafifçe karıştırmadan önce annesinin kıkırdamasını sağlayarak. Claire'in annesinin de tıpkı onun gibi kumral saçları vardı, oysa babasının saçları daha kahverengiydi, annesinin gözleri daha büyük ve deniz mavisiydi ve porselen gibi bir teni vardı, Claire ise babasından ve güneşten aldığı daha bronz tene sahipti.

Claire'in babası, merdiven boşluğunda mavi düğmeli temiz bir gömlek ve siyah kot pantolonla onlara katılırken “Hadi hanımlar, çıkalım” dedi.

Eşinin elini tuttu ve tenleri birbirine değdiği anda gözlerinin rengi açıldı – bu, ömür boyu birbirlerine bağlı olduklarının bir göstergesiydi.

Clarice, eşlerin bu bağlılığıyla ilgili dehşet içindeydi ve yavaş yavaş evlerinden çıkıp toplantının yapılacağı sürü evine doğru yürümeye başlamadan önce anne ve babasının gözlerinin içine derinden bakarken bu korkuyu saklamadı.

“Bunun neyle ilgili olduğunu biliyor musun Nathaniel?” Kim, kocasına bahçeden geçip büyük eve doğru yavaşça yürürken sordu.

Clarice arkalarından yürüdü, gizlice konuşmalarını dinledi – onları gizlice dinlediğini fark etmediklerini umarak.

“Bir fikrim var, ama umarım düşündüğüm şey gerçekten öyle değildir…” Kızının tam arkalarından olduğunu fark edince durakladı, çünkü kızı henüz duymaya hazır olmadığı bir şeyi duyma yetisine artık sahipti.

Bu yüzden zihinlerinden onu uzaklaştırdılar ve Clarice'in gözlerini devirerek tepki vermesine neden olan zihin bağlantısını kurmaya başladılar.

Ona her zaman bir yabancı gibi hissettirdiler ve ona bir bebek gibi davrandılar. Ama o artık bir bebek değildi.

“Hoş geldin Nathaniel, Hoş geldin Kim ve Claire.”

Beta'ları onları sürü evine kabul ederken üç aile üyesi de başlarını hafifçe öne eğdi.

“Merhaba, Beta Lance,” Nathaniel onu ailesi adına karşıladı ve Beta arkalarındaki kapıyı kapatmadan önce sıcak bir şekilde gülümsedi.

Clarice, kurdunun içinde uyanmaya başladığını hissetti, aniden yumruklarını sıktı – çünkü bu ay ilk defa dönüştüğü ve henüz acemi bir kurt olduğu bu yüzden de dönüşümünün üzerinde tamamen kontrol kuramadığı için kurdunun kazara ortaya çıkmasından korkuyordu.

Annesi “İyi misin canım?” diye sordu toplanmaya doğru yürürken, Claire bakışlarını ayaklarına doğru kilitlemeden önce başını onaylarcasına salladı – onu yerde tutan bir şeye konsantre olması gerekiyordu.

Biri “Alfa burada” diye bağırarak sürünün sessizliğini sağladı ve herkes anında başını yere eğerek saygıyla Alfa’nın önünde eğildi. – ayakların aynı anda çıkardığı yere değme sesi odanın yer noktasında yankılandı.

“Herkese merhaba. Umarım hepiniz harika bir gün geçirmişsinizdir. Bu toplantıya son dakika çağrıldığınızı biliyorum, ancak toplantıyı hemen planlamaktan başka çarem yoktu…” Herkes kendine çeki düzen vermesini ve başlarını kaldırıp ona bakana kadar duraksadı.

Odanın önünde gururla durdu, gözleri benzeri olmayan bir şekilde gücü elinde tutuyordu, saçları köklerinden hafifçe beyazlıyordu, yapısı çok erkeksiydi ve boyu Clarice'in alnının üstünü görebilecek kadar uzundu.

Beta Lance “Sormamın sakıncası yoksa, Alfa, bu toplantı neyle ilgili?” diye sordu, sürünün Beta'nın bile bu toplantının ne hakkında olduğunu bilmediğini fark etmesi biraz garipti – bu yüzden konu belli ki ciddi bir konuydu.

“Yarın, öğleden sonra ziyaret edileceğiz. Tek bildiğim tüm doğu sürülerinin ziyaret edileceği idi. Kara Doruk, Kızıl Kan, Renkli Serçe'yi çoktan ziyaret edildi ve bu yüzden biz onun ziyaret edeceği son sürü olacağız.” Alfa cümlesini bitirdiğinde derin nefes aldı, herkes sesindeki tedirginliği hissedebiliyordu.

“Neden ziyarete geliyor?” diye soran rastgele bir sürü üyesinin sorusu, birçok kişinin 'evet, neden?' demesi ve sürü üyelerinin kendi aralarında konuşmalarının patlak vermesine yol açtı.

Alfa “Sessizlik” diye emretti, bu da herkesin neredeyse bir anda suspus olmasına neden oldu.

“Neden ziyaret ettiği hakkında hiçbir fikrim yok. Konsey az önce tüm doğu sürülerini ziyaret edeceğini ve hazır olmamız gerektiğini söyledi.”

“Tamam, ama o kim?” Bu sefer Kim, Clarice'in annesi, bir soru sordu ve herkes kendi arasında tekrar mırıldanmaya başladı – hepsi ziyaret edecek kişinin kim olduğunu bilmek istiyordu.

Clarice bile bunu öğrenmek için can atıyordu.

“O, Borne Kurtları’nın Alfası.” O anda bir iğne düşmüş olsaydı, herkes – kurt olsun ya da olmasın – sesini duyabilirdi.

 

Kitabın tamamını Galatea uygulamasında okuyun!

Kiarra’nın Kaçışı

Kiarra her zaman sorunlarından, duygularından ve kendisinden kaçar. Sonra doğrudan gizemli ve seksi Aidan Gold’un kollarına koşar. Kiarra, Aidan’ın kafasını koparmak mı yoksa elbiselerini yırtmasına izin vermek mi istediğinden emin değildir. Her halükarda, Kiarra yakında Aidan’ın çok büyük ve çok kötü bir sırrı olduğunu öğrenecek ve pençeler dışarıya çıkacaktır.

Yaş Sınırlaması: 18+

Anlaşma

Xavier Knight, bir kızı etkilemeyi garanti eden iki şeyi iyi bilirdi: hızlı arabalar ve para. Her ikisi de onda vardı. Talihsiz bir skandal onu cebi delik Angela Carson ile zorunlu bir evliliğe zorladı. Kadının onun parasının peşinde olduğunu sanan Xavier, kendince onu cezalandırmaya yemin etti. Fakat dışardan görünen bazen aldatıcı olabilir. Ve bazen karşı kutuplar göründüğü kadar farklı değildir…

Yaş Sınırlaması: 18+

Mason

İngiltere’nin en güçlü adamlarından biri olan Mason Campbell soğuk ve sert bir kişiliğe sahipti. Kimseden özür dilemezdi. Rüzgâr adının fısıltılarını taşısa, herkes korkudan titrerdi. Acımasız, merhametsiz ve kimseyiaffetmeyen biri olarak nam salmıştı. Lauren Hart onun asistanı olarak yeni çalışmaya başladığında kendini onun öfke nöbetlerine, nefretine ve kibrine hedef olarak buldu.. Erkekler tarafından kıskanılan ve kadınlar tarafından arzulanan Mason Campbell için çalışmasaydı hayatı daha iyi olurdu. Ama Mason’ın gözü ondan başka kimseyi görmüyordu, özellikle de geri çeviremediği bir anlaşma yaptığında.

Yaş Sınırlaması: 18+ (İstismar, Cinsel İstismar)

Gölgelerin Kavradığı

Gölge insanların korkunç halüsinasyonları on dört yaşındaki Melinda Johnson’ı bir akıl hastanesine gönderdiğinde, kusursuz ailesi çözülmeye başlar ve halının altına süpürülen sorunlar yığılır. Karma sonunda Johnson’ları yakaladı mı? Yoksa gölge insanları mı suçlamalı?

Yaş Derecelendirmesi: 18+

Sahiplenici Muhafız

Kara’nın ev arkadaşı kuzeninin birkaç gece onlarda kalacağını söylediğinde Kara bu konu üzerinde pek durmaz. Birbirlerini görünce ikisi de yanıp tutuşana kadar.

Yaş Sınırlaması: 18+

Aşk Isırıkları

Annemin tanıdık bağırışı merdivenlerden yukarı geliyordu, “Scarlet Rose Wrett, hemen aşağı in, yoksa bir ay cezalısın!”

Bu bir süredir beni aradığı anlamına geliyordu. Sızlanarak, Netflix’i duraklattım ve aşağı inmek için yatağımın rahat sığınağından ayrıldım.

Kendimi tanıtayım. Benim adım Scarlet Rose Wrett, bunu zaten biliyorsunuz. Yirmi bir yaşındayım. Evet, yaşlı olduğumu biliyorum. Başıma kakmanıza gerek yok.

Lanetli

Yeni kız Raven Zheng’in bir sırrı var: hayaletleri görebiliyor. Yerel efsane Cade Woods’un da kendine has özel yetenekleri var. Bir dizi cinayetin ardından gençler katili yakalamak için özel yeteneklerini kullanmaya karar verirler. Fakat Raven, Cade’in karanlık geçmişini öğrenince ona gerçekten güvenip güvenemeyeceğine dair şüpheye düşecektir…

Yaş Sınırlaması: 13+

Kutudaki Jack

Hemşire Riley, psikiyatri koğuşundaki en kötü şöhretli hastalardan biri olan Jackson Wolfe’a atandı. Wolfe’un çevresindeki herkes aniden ölürken, onun uğruna ölünecek kadar seksi olması da oldukça ironikti. Jackson, cazibesiyle Riley’i kendisine çekerken, Riley, katilin kim olduğunu bulabilir mi, yoksa o, tam da aşık olunacak adam mı?

Yaş Sınırlaması: 18+

Alfa’nın Misafiri

Georgie, tüm hayatını kömür madenciliği yapılan bir kasabada geçirmiş, ailesi gözlerinin önünde ölene kadar dünyasının gerçekte ne kadar acımasız olduğunu henüz fark etmemiştir. On sekiz yaşındaki kız, tam işlerin daha da kötüye gidemeyeceğini düşünürken madenlerin sahipleri olarak bilinen münzevi kurt adam sürüsünün topraklarına izinsiz girer. Ve kızı gören alfa bu izinsiz ziyaretten hiç hoşlanmamıştır… En azından onu ilk gördüğünde.

Yaş Sınırlaması: 18+

Alfa’nın Çağrısı

Lyla, Mississippi’nin kalbindeki sürü Zirvesine eşini bulma umuduyla gider. Bugünlerde eş bulmak çok zordur ve açıkçası Lyla çocukluk aşkıyla birlikte olmayı tercih etmektedir. Dolunayın altında, çiftleşme çağrısı başladığında Lyla, gerçek eşi Kraliyet Alfası Sebastian’a, tüyler ürpertici bir ulumayla eşlik eder. Lyla kraliyet lunası olarak kaderini kabul mü edecek yoksa hala kalbinin bir parçasını tutan sevgilisiyle mi kalacak?