Doğum Günü Sürprizi

Doğum Günü Sürprizi

“Sence beğenecekler mi?” diye sordum Varina’ya.

Al benili kıvrımlarımı saran ateş kırmızısı bir elbise giyiyordum. Doğum yaptığımdan beri vücuduma daha fazla güvenmeye başlamıştım.

Evie’yi doğurduğumda vücudumun gevşeyip çatlaklarla dolup mahvolacağından endişelenmiştim. Ama bunun yerine kıvrımlarım belirginleşmiş ve göğüslerim büyümüştü.

Emzirmeyi bıraktığımda göğüslerimin küçüleceğinden emindim. Şimdilik herkese göstermeye değer göğüs dekoltesine sahip olmanın tadını çıkaracaktım.

Varina, “Giydiğin ya da giymediğin her şeye bayılacaklar… Ne demek istediğimi anladın sen,” diye dalga geçti.

“Eminim etrafta çıplak dolaşmamı tercih ederlerdi. Keşke eve sürekli girip çıkan insanlar olmasaydı.”

Kıkırdamaktan kendimi alamadım. Muhtemelen çıplak olmama aldırmazlar diye düşündüm, ~özellikle de Max~. Max’in teşhirciliğe karşı bir ilgisi vardı. Benim de bu dünyayı daha fazla keşfetmemi istediğini biliyordum.

“Doğum günün için ne yaptıklarını biliyor musun?”

“Hayır, sadece belli bir saate kadar hazır olmamı ve giyinip kuşanmamı söylediler.”

“Bana her şeyi anlatacaksın! Hmm, düşündüm de her şeyi anlatmasan da olur. Ne de olsa benim kuzenlerim.”

“Merak etme, üçümüzün arasında olanlar üçümüzün arasında kalır.”

“Mmhm. Bizim hakkımızda konuştuğunu biliyorsun, değil mi?”

“Aman Tanrım! Umarım değildir. Zavallı Ryan.”

Birden kahkaha krizine girdik. Varina her zaman istediğim kız kardeş olmuştu ve yargılanma korkusu olmadan onunla her şeyi paylaşabileceğimi hissediyordum.

Ne yazık ki pek çok insan Max ve Dimitri ile olan ilişkimi yargıladı ama ben onları seviyordum ve nihayetinde önemli olan tek şey de buydu.

Varina’ya, “Aşağıda beni bekliyorlar. Max hazır olup olmadığımı sormak için mesaj attı,” dedim.

“Bekletme! Hadi siz çocuklar biraz eğlenin,” dedi göz kırparak.

Hızla aşağı inmeden önce makyajıma son rötuşları yaptım. Max ile Dimitri merdivenlerin kenarında beni bekliyorlardı.

Takım elbise giymiş olmalarına rağmen, kravatları olmadan ve üst düğmeleri açık, göğüslerinin bir kısmını ortaya çıkaracak şekilde rahat görünüyorlardı. Bu ikisi her zaman nefesimi keserdi.

“Çok güzel görünüyorsun, Küçük Arı,” dedi Max, beni kısa bir süre öptükten sonra Dimitri için kenara çekildi.

Dimitri’nin eli çekilmeden önce hızla popomu sıyırdı.

“Gidelim mi, Myshka?”

Evet demek için başımı salladım. Bu ikisinin benim için ayrı ayrı lakapları olması hoşuma giderdi. Max’in benim için seçtiği isimden nefret ederdim ama ondan nefret etmeyi bıraktıktan sonra bu ismi ben de sevmeye başlamıştım.

Dimitri kapıyı açmak için önümüzde yürürken Max elimi tuttu.

“Beni nereye götürüyorsun?” diye sordum arabanın kapısı kapanır kapanmaz.

“Sadece üçümüzün olacağı bir yere,” diye karşılık verdi Max.

“Yemek dahil mi?” Oldukça acıkmıştım. Planladıkları şey için ne kadar heyecanlı olsam da, eğer yemek içermiyorsa, biraz üzülecektim. Dimitri gülümsedi.

“Yemek var. Birlikte yalnız vakit geçirmeyeli uzun zaman oldu. Hadi rahatlayıp gecenin tadını çıkaralım,” dedi ve dudaklarıma nazik bir öpücük kondurmadan önce çenemi tutarak yüzümü kendisine yaklaştırdı.

Öpücük o kadar yumuşaktı ki neredeyse hissetmedim.

“Sizinle vakit geçirmekten her zaman keyif alıyorum,” diye mırıldandım. Gerçek buydu. Ne yaptığımız ya da seks yapıp yapmadığımız önemli değildi, basit gerçek onlarla birlikte olmayı sevdiğimdi. Doğrusu başka türlüsünü de istemezdim.

Arabayı sürmeye devam ederken, sahil evine gittiğimizi fark etmem uzun sürmedi. Yüzüme anında bir gülümseme yayıldı.

“Sahil evine mi gidiyoruz?”

“Bekleyip görelim,” diye kaçamak bir yanıt verdi Max.

Daha fazla soru sormamak için kendimi zorladım ve sabırla varış noktamıza ulaşmamızı bekledim.

Sahil evini ziyaret ettiğimizde her zaman kullandığımız park yerine yanaştık. Dimitri arabadan inmeme yardım etti. Her ikisi de beni denize yaklaştırırken iki yanımda yürüdüler.

Sahil piknik için hazırlanmıştı. Küçük bir ateş bile yakılmıştı. Yiyecekler de hazır bekliyordu.

“Çok romantik. İçinizde içinde böyle bir şey olduğunu bilmiyordum,” diye takıldım.

“Sadece senin için,” dedi Dimitri şefkatle.

Kendileri oturmadan önce benim yerleşmemi beklediler. Max sağıma, Dimitri ise soluma oturdu. En sevdiğim yemekleri ortaya çıkarmak için yiyecekleri açtılar. Basit bir sofra olsa da tam istediğim gibiydi.

“Hadi yiyelim,” dedi Max.

Yemek yerken, denizin ve gün batımının güzel manzarasının tadını çıkardık. Daha mükemmel olamazdı. Bu şüphesiz şimdiye kadar çıktığım en iyi randevuydu ve henüz yeni başlıyordu.

“Burası çok güzel. Keşke Evie ile burada daha fazla vakit geçirebilseydik.”

Max başımın yan tarafını öptü. Dudakları yüzüme ulaşıp boynuma doğru inmeye başladığında nazikçe, “Bunu yapacağımızdan emin olabilirsin, Küçük Arı,” dedi. Öpücükleri tüylerimi diken diken etti.

Bu sırada Dimitri dudaklarını elimden omzuma getirdi. Sanki bedenim onların içinde eriyordu.

“Ne yapıyorsunuz?” diye sordum nefes nefese.

“Tatlı yerine seni alıyorum, Myshka.”