Çarpık Zihinler - Kitap kapağı

Çarpık Zihinler

Cassandra Rock

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Elaina Duval annesiyle son derece mutlu ve sıradan bir hayat yaşamaktaydı, ta ki on sekiz yaşına girene kadar. Elaina doğum gününde, yakında İtalyan Mafyasının patronu olacak zalim ve kalpsiz Valentino Acerbi'yle evlendirileceğini öğrenir. Bu durum karşısında başka bir seçeneği ya da söz hakkı olmadan, mafya babasının çarpık dünyasına sürüklenir ve hiçbir insanın katlanmaması gereken şeylere katlanmak zorunda kalır, peki ama ya Elaina bundan hoşlanmaya başlarsa?

Fazla göster

84 Chapters

Chapter 1

Bölüm 1

Chapter 2

Bölüm 2

Chapter 3

Bölüm 3

Chapter 4

Bölüm 4
Fazla göster

Bölüm 1

Elaina

Mutlu musunuz?

Bunun saçma bir soru olduğunu biliyorum ama bir saniye düşünün. Mutlu musunuz?

Eğer öyleyseniz, bu mutluluğa sıkıca tutunun çünkü bu hayatta öğrendiğim bir şey varsa o da hiçbir mutlu anın sonsuza dek sürmediği.

Ohio'lu, normal bir kız olan ben bile, sıradan hayatımda sonsuza dek mutlu olamayacaktım.

Hayatımda babamın olmaması bir yana, annem ve ben her zaman çok yakındık.

Ama bu fotoğrafta babamın olmaması hayatımın normal olmadığı anlamına gelmiyordu. Birçok insanın hayatında sadece bir ebeveyni vardır ve yine de gayet iyi durumdadırlar. Bu benim için de geçerliydi.

Hayatım boyunca, sadece annem ve ben olduk… İradeli bir kadın ve onun tek kızı.

Annem Duval's Cakes adlı bir pastanenin sahibiydi ve liseden mezun olduktan sonra yazları pastanede, anneme yardım ederek geçiriyordum.

Birinin sipariş ettiği mezuniyet pastasının kenarlarına krema ekledim ve tam son rötuşları yapmak üzereyken pastanenin ışıkları söndü.

"Anne?" Başımı kaldırıp etrafa bakmaya çalıştım ama her yer çok karanlıktı.

Personel odasının kapısı gıcırdayarak açıldığında annemin yüzü, en iyi arkadaşım Kira ile birlikte mum ışığında aydınlanmıştı.

Personel odasından çıkıp bana doğru yürürken bana "Mutlu Yıllar" şarkısını söylemeye başladılar, bu gülmeye başlayarak kremayı bir kenara bıraktım.

"Bir dilek tut, Elaina," dedi Kira.

Bugün on sekizinci doğum günümdü. Bu yetişkin olmam gereken gündü ve hayatımın en mutlu günü olmalıydı.

Bugünün doğum günüm olduğu aklımdan çıkmıştı aslında. Pastanede çalışmaya o kadar odaklanmıştım ki. Ama Kira ve annemin yaptığı sürpriz beni bir anda kutlama havasına sokmuştu.

Gözlerimi kapattım ve mumları üflemeden önce bir dilek düşündüm ama hiçbir şey dilemedim çünkü o anda hiçbir şeye ihtiyacım yoktu. Zaten istediğim her şeye sahiptim.

Hayatımı olmasını istediğim gibi kurmuştum ve dilediğim hiçbir dilek bu durumu değiştirmeyecekti.

Gözlerimi açtığımda anneme ve Kira'ya gülümsedim. "Pastayı keselim mi?"

Pastanede pencereye yakın olan küçük bir masaya oturduk. Bu geç saatte kapalı olduğumuz için her yer bize aitti ve bu yalnızlık çok güzeldi.

Annemin benim için yaptığı taze pastanın tadını çıkarırken annem ve Kira bana doğum günü hediyelerini verdiler.

Kira, bana bir arkadaşlık bilekliği annemse en sevdiğim roman olan Muhteşem Gatsby’nin ~sınırlı sayıdaki baskısından almıştı.~

"Ayrıca Pitbull konserine bilet bulmaya da çalışıyorum," dedi Kira, hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu. "Biletler tükendi ama belki New York'taki konser için bir şeyler ayarlayabilirim."

Heyecandan ağzım açık kalmıştı. "Dalga mı geçiyorsun? Kira!"

Annemse sadece kafasını salladı. "Hayır, hayır. Üzgünüm ama Ohio'dan ayrılmayacaksın Elaina."

"Ne?" diye sordum.

"Ohio'dan ayrılmayacağını söyledim. Konsere gidebilirsiniz ama sadece bu eyaletteyse..." Boğazını temizledi. "Ben... Eyaleti terk etmen konusunda rahat değilim."

Hayatım üzerinde böyle bir kontrole sahip olduğunu düşünmesi son derece adaletsiz görünüyordu, özellikle de artık yasal olarak böyle bir hakkı yokken.

"Anne, artık on sekiz yaşımdayım. Bir yetişkinim," diye olabildiğince kibar bir şekilde açıklamaya çalıştım. "Ne olabilir ki. Hem Kira daha bilet bulabileceğinden emin bile değil."

Annemin gözleri Kira'nınkilerle buluştu. "Kira'ya parasını boşa harcamamasını söylüyorum çünkü sen bu eyaletten ayrılmıyorsun. Hiçbir zaman."

Sonsuza kadar Ohio'da kalmak gibi bir niyetim yoktu. Başka bir yerde okumayı ve bu kasabadan kaçmayı planlıyordum.

Ama şu anda annemin bu sözleri beni kapana kısılmışım gibi hissettirmişti. Böyle demesinin arkasındaki nedeni merak ediyordum.

On sekiz yaşıma girdiğim için üzerimdeki kontrolünün azalması onu korkutmuşa benziyordu. Kabul etmese de bunu gözlerinde görebiliyordum.

Kira rahatsız bir şekilde boğazını temizledi. "Eve gitmeliyim. Yarın bu... Şey var."

Kaçıyordu, keşke ben de kaçabilseydim. Annemin bu konuda neden bu kadar katı olduğundan emin değildim ama bunun altında bana karşı aşırı korumacı olmaktan daha fazlası olduğunu biliyordum.

***

Ertesi gün yatağımda oturmuş, hala annemin üzerimdeki kontrolcü tavrının arkasındaki nedeni anlamaya çalışıyordum. Bunu düşünürken aslında annemin bunu sürekli yaptığını fark ettim.

Onuncu sınıfta, sınıf arkadaşlarım Niagara Şelalelerini görmek için Kanada'ya geziye gitmişti ama benim gitmeme izin verilmemişti.

Kira'nın on altıncı doğum günü için ailesi en yakın üç arkadaşını New Orleans'taki bir karnavala götürmüştü ama annem benim gitmeme izin vermemişti.

Bu döngü böyle sürüp gitmişti ama artık on sekiz yaşıma geldiğimden, hayatta zevk almak istediğim şeyleri yaşamama engel olamayacaktı.

Telefonum Kira'dan gelen bir mesajla titredi.

KiraDoğum günü partine geleceğini söyle.

Kendi kendime gülümsedim. Kira benim için bir doğum günü partisi düzenliyordu, neyse ki parti bu eyaletteydi, bu yüzden annem kızmadan ve gitmemi yasaklamadan partiye katılabilirdim.

Tabii ki de benim için düzenlenen bu partiye gidecektim, her ne kadar kutlamak istemesem de. Annemin sebep olduğu stresli modumdan çıkmıştım.

Yasal olarak, söz hakkı olmamasına rağmen benim yaşımdaki gençlerin yaptığı şeylerden beni alıkoymasına kırılarak anneme söylediğim sözler onu incitmişti.

Ne olursa olsun, o benim annemdi ve fikrine saygı duyuyordum, bu yüzden onunla zıtlaşmayacaktım.

Yatağımdan kalkarken annemi kontrol etmeye ve bu akşamki doğum günü partime katılacağımı söylemeye karar verdim.

Yaşadığımız bu olumsuzluğu doğum günümde geride bırakıp tüm bunları daha sonra tartışabilmeyi umuyordum.

Küçük evimizin salonuna inen basamakları aceleyle indim. "Anneciğim?" Kira benim için bir doğum günü partisi düzenliyor. Ben gidiyor…"

Annemin salonda daha önce hiç görmediğim üç adamla birlikte olduğunu görünce birden durdum. Annem son derece resmi giyinmiş bu adamları gördüğüne çok da sevinmiş görünmüyordu.

Pasta siparişiyle ilgili bir şey olabilirdi ama pastanede değildik, bu yüzden bu ev ziyareti biraz özel görünüyordu.

"Anne?" dedim, son basamaktan yere inip annemin gergin yüzüne bakarken.

"Elaina, yukarıya çık." Adamlardan biri annemin sözünü kesmeden önce çabucak cevap verdi.

"Hayır, hayır. Buna gerek yok Fiona. Bırak Elaina kalsın. Eminim ne olduğunu merak ediyordur." Avrupalı gibi görünen adam ağır bir aksanla konuşuyordu.

Diğer iki adam sessiz kalırken, gösteriyi yönetiyormuş gibi görünen adam devam etti, "Ah, tatlı Elaina. Hiçbir fikrin yok, değil mi?"

Bana doğru bir adım daha atarken tereddütle geriye doğru adım attım ve adamın bana yaklaşmasını engellemek için hızla öne çıkan anneme baktım.

"Vadim..."

"Sözümü kesme Fiona. Kızımla konuşurken olmaz." Vadim denen adam bana esrarengiz bir şekilde sırıttı. "Doğru, tatlım. Ben senin babanım."

Babam mı? İncinmiş bir şekilde anneme baktım. Yıkılmış görünüyordu ama hiçbir şeyi inkar etmedi. Bunu bu şekilde öğrendiğime şaşırmış görünüyordu.

"Anne! Yalan söylüyor...” dedim ve bir şey söylemeyince, sesimi tekrar yükselttim. "Anne!"

"Ah, ne kadar çabuk parlıyorsun. Bu huyunu benden almışsın," dedi Vadim eğlenerek. "Arayı kapatmaya ne dersin, canım?"

"Kapatmayalım, ~diye tersledim onu. "Evimden defol!"~

Merdivenlerden yukarıya doğru koşmak için arkamı döndüğümde bir el bileğimi sıkıca kavradı ve beni hızlıca geri çekti. Tüm bunlar saniyeler içinde olmuştu.

"Benimle bu şekilde konuşma," diye beni azarladı Vadim, son derece sert bir ses tonuyla. Buz gibi gözleri sanki üzerimde bir tür otoriteye sahipmiş gibi gözlerimi delip geçmişti.

Babama bakıyordum, annem tek kelime etmiyordu. Diğer iki adamın da sesi çıkmıyordu. Bunca zamandır ortalıkta olmayan babam aniden ortaya çıkmıştı.

"Neden buradasın?" diye sordum sakince. "Neden şimdi?"

Sanki ona dünyanın en saçma sorusunu sormuşum gibi kaşlarını çattı. "Annen geleceğimi biliyordu. Plan hep buydu, Elaina. Artık on sekiz yaşındasın."

"On sekiz yaşımda olmamın bununla ne ilgisi var? Daha dün on yedi yaşımdaydım. Bir günde ne değişmiş olabilir?" Haklı olduğumu kanıtlamaya çalışıyordum ama bu imkansız görünüyordu.

"Aslında birçok şey değişti."

"Vadim, lütfen önce onunla konuşmama izin ver," diye yalvarırken şaşırmış bir şekilde anneme baktım. Bir erkeğin bu saçma gerekçesine neden boyun eğiyordu? Bu adam korkunç birine benziyordu.

Devam etmeden önce annemi susturmak için elini kaldırdı. "Onunla konuşmak için on sekiz yılın vardı Fiona. O artık benim."

"Senin mi?" Vadim Rusça olduğunu tahmin ettiğim bir dilde konuşmaya başlamadan önce gözlerim kocaman açıldı. Aksanına bakılırsa Rusça gibi görünüyordu ve Vadim’in Ruslara benzeyen pek çok özelliği vardı.

Genelde klişelere kapılmam ama bu dil kendini oldukça belli ediyordu.

Eğer biyolojik babamsa, o zaman bende de Rus kanı var demektir.

Kendi dilinde bağırarak bir şeyler söyledikten sonra adamlardan biri bana doğru yürüdü ve hareket etmemem için beni sıkıca tuttu, diğer adamsa annemin bir şey yapmasını engellemek için onun önünde duruyordu.

Bu gerçek olamazdı. Tüm bunlar eşek şakası olmalıydı.

"Görüyorsun, Elaina, annen sana sadece on sekiz yıl sahip olacağını biliyordu..." Vadim açıkladı.

"On sekiz yaşına girdiğinde benimle gelmen şartıyla bunca zamandır ikinizi de rahat bir hayat sağlıyordum."

Ama neden şimdi beni istiyordu ve annem bunu neden kabul etmişti? Hayatımın her anında, annem bunun olacağını biliyordu ve bana bunu söylemek için hiçbir girişimde bile bulunmamıştı.

"Özür dilerim," derken yanaklarından yaşlar süzülen anneme baktım.

Özür dilerim mi? Annem ciddiydi. Özür dilemen şu anda hiçbir işe yaramıyor.

"Gitmek istemiyorum. Bu yüzden teklifinizi nazikçe reddediyorum," dedim Vadim'e, diğer adamın pençesinden kurtulmaya çalışarak.

"Elaina, onu dinlemen gerek," diye uyardı annem beni ama söylediği şeyleri dinlemekten bıkmıştım.

Beni oyuna getirmişti. Sözde babam olan bu adamdan kaçabilir ya da saklanmaya çalışabilirdim ama şimdi nasıl bir tuzağa düşmüştüm, Tanrı bilir.

Vadim çenemi kaldırdı ve tüyler ürpertici bir şekilde gülümsedi. "Tatlım, kiminle konuştuğun hakkında hiçbir fikrin yok, değil mi?"

"Babamla değil," diye çıkışırken başka yöne bakarak hızla çenemi geri çektim.

Bana bakarken odayı bir süreliğine ölümcül bir sessizlik kaplamıştı. Bu onun için dramatik bir sahne olabilirdi ama benim için ne olacağını bilmediğim korkunç bir andı.

"Ben Vadim Vasiliev, Rus Mafyasının patronuyum, canım. Sen de tek çocuğum Elaina Vasiliev oluyorsun."

Her yer karanlıktı. Her şey bir anda karardı. Ama düşündüğünüz gibi değil. Bayılmadım. Dehşet içinde yere düştüğüm için o kadar ~da şoke olmamıştım.~

Gözlerim kararırken, kolumda kan tahlili veya aşı yaptırdığınızda hissettiğiniz duyguya benzer bir acı hissettim.

Karşımda duran adamın Rus Mafyası olduğunu duyduktan sonra, anında bayılmama neden olan bir şey koluma enjekte edilmişti, hepsi bu.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok