Zıt Kutuplar - Kitap kapağı

Zıt Kutuplar

L.T. Marshall

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Emma Anderson hayatındaki her şeyi yoluna koymuştur. Manhattan'daki bir iş imparatorluğunda sessiz, düzenli ve güvenli bir yaşam sürmesini sağlayan mükemmel bir işi vardır ki istismarla dolu bir çocukluktan sonra bu, bir gerekliliktir. Bulunduğu yere gelmek için çok çalışmıştır ve harika bir terfi almıştır. Sadece bir sorun vardır: Terfi, hayatında ihtiyaç duyduğunu düşündüğü her şeyi sarpa sardıracak bir patronu da beraberinde getirir. Milyarder playboy Jake Carrero'yu… Jake, Emma'nın tam tersidir. Zorlayıcı, baskın, kendinden emin, seks ve flört konusunda rahat… Hayatları giderek iç içe geçerken sınırlar bulanıklaşır ve Emma'nın özenle inşa ettiği duvarlar çatırdamaya başlar.

Yaş Sınırıı: +18

Fazla göster

Birinci Bölüm

Koridor aynasında, dudaklarımdaki koyu renk ruja derin bir teslimiyet duygusuyla son bir rötuş yapıp kalem eteğimle özel dikim gri ceketimi düzelttim.

Sımsıkı topuz yaptığım sarı saçlarımın düzgün, pürüzsüz göründüğünden, görünüşümdeki her detayın yerli yerinde olduğundan emin oldum.

Bir kez daha derin bir nefes alıp içimi kemiren endişeyi, huzursuzluğu bastırmaya, kendimi önümdeki göreve hazırlamaya çalıştım.

Başaracağım.

Olabildiğince iyi görünüyordum, aynada gördüğüm şeyden memnun sayılırdım. Soğukkanlı, etkili bir imaj ve içimdeki duygu fırtınasından hiçbir iz taşımayan, otoriter bir hava yayan gri bir takım...

Tertemiz kılığımda herhangi bir kusur olup olmadığını görmek için dikkatle kendime baktım. Üstümde ne bir toz ne bir saç teli ne bir kırışıklık vardı.

Genç görünüşüme, soğuk mavi gözlerime, somurtkan dudaklarıma hiçbir zaman çok bayılmadım. Ama bugün, her şeyim yerli yerindeydi ve üst düzey patronumun kişisel asistanı olarak yeni rolüme uygun görünüyordum.

Dışarıdan profesyonel, yetenekli görünüyordum ki sanırım önemli olan da buydu. Sakin, tavizsiz, derli toplu ve kusursuz bir kılık içinde...

İçten içe nasıl hissettiğimi saklamakta her zaman başarılı olmuştum.

Bir elimi duvara koyup yavaş, dikkatli bir hareketle topuklu ayakkabılarımı giydim. Arkamdaki odada bir hareketlilik olunca aynaya baktım.

“Günaydın, Ems. Tanrım, her zamanki gibi çok profesyonel görünüyorsun!”

Sarah odasından çıkarken esnemesini bastırdı ve aynadan gördüğüm kadarıyla elinin tersiyle çocuksu bir biçimde gözlerini ovuşturdu.

İzin gününde bu kadar erken kalkması onun için alışılmadık bir durumdu. Ben bildim bileli sabahları hiç sevmezdi.

Üstünde bol, pembe sabahlığı vardı ve dağınık, kısa, açık sarı saçları her zamanki gibi sevimli bir şekilde dağınıktı. Bu mutlu enerji yumağını görünce içim ısındı.

Parlak mavi gözlerinde uyku mahmurluğuyla, yüzünde aptal bir gülümsemeyle dikkatle beni izliyordu. Hatta biraz fazla yakından izliyordu.

“Günaydın, Sarah.” Bakışlarını görmezden gelmeye çalışarak hafifçe gülümseyip doğrulup omuzlarımı dikleştirdim.

Dönüp yerden çantamı aldıktan sonra açık planlı dairemizde ilerledim.

Arkadaşımın önündeyken bile zarafetimin, davranışlarımın mercek altında olduğunun her zaman farkındaydım ve bugünkü görüşmeden kaynaklanan gerginliğimi, huzursuzluğumu bastırıp karnıma giren krampları durdurmaya çalıştım.

Arkamdan oturma odasına gelirken daha fazla aval aval bakmaması için, “Unutma, saat onda burada olman gerekiyor... Kombi tamiri,” diye hatırlattım.

Programımı bir kontrol listesi gibi aklımdan geçirmek gerginliğimi biraz olsun unutmamı sağlıyordu.

Sarah, “Biliyorum, biliyorum! Buzdolabının üstüne not bırakmıştın, unuttun mu?” deyip neredeyse hoşgörülü bir şekilde kaşlarını kaldırarak çocukça kıkırdadı.

Olduğundan çok daha genç görünüyordu. O kadar ki bazen üniversiteyi birlikte okuduğumuzu unutuyordum. Bugünlerde ev arkadaşından çok velisi gibiydim. Doğrusunu söylemek gerekirse belki de hep öyleydim.

İçimde büyüyen endişeyi bastırmak için tekrar iç çekip hafif cüretkâr bir bakışla gülümsedim.

Sertçe, “Unutma!” dedim ama tepki vermedi. Ciddi ses tonuma, hayatımızın sürekli düzen içinde olmasına alışkındı.

İşleri bu şekilde yaptığımı, her şeyi kontrol edip her şeye hükmetme ihtiyacımın kendimi daha yeterli hissetmemi sağladığını biliyordu.

“Unutmam, yemin ederim. Akşama kadar işim yok o yüzden biraz takılıp rahatlayacağım. Arka arkaya Netflix izleyeceğim.”

Parlak beyaz-gri mutfakta yavaşça yanıma gelip kendine bir kahve yapmaya başladı. Başka bir güzel, mahmur gülümsemeyle, bu sabah erkenden yıkadığım kupayı raftan aldı.

Evdeyken kendi alanında kendinden emin, rahat hareketlerini izlemek insanı sakinleştiriyordu.

Sarah, ihtiyacım olduğunda kendimi biraz daha aklı başında hissetmemi sağlama konusunda her zaman iyiydi. Negatif enerjimi atmak istediğimde onun o sade, rahat tavırlarının nasıl işime yaradığının farkında bile değildi.

Barın yanından salona açılan küçük koridora ağır adımlarla yürürken, “Ben işe gidiyorum,” deyip bugün henüz bakmadığım birkaç açık mektubu tezgâhtan aldım.

Her zamanki verimli rutinime kıyasla oyalandığımı, kararsız davrandığımı biliyordum. Normalde, erken olmasına rağmen çoktan metro istasyonuna yürüyor olurdum.

Sarah tost makinesinin arkasından beyaz bir zarf çıkarıp ifadesiz bir yüzle uzatarak, “Al bakalım,” dedi.

Işıl ışıl gözlerinde sevecen, muzip bir ifadeyle ekledi: “Unutmadan... Her zamanki gibi onları çoktan hallettiğini biliyorum ama…”

Üstünde herhangi bir yazı olmayan uzun zarfı yavaşça elinden alıp kaşlarımı çatarak inceledim. “Nedir bu?”

“Faturalarla kiranın yarısı. Erken ödeme aldım,” deyip gülümseyerek kendine kahvaltı hazırlamaya koyuldu. Bir somun ekmek çıkarıp dilimleyerek tost makinesine yerleştirdi.

“Doğru. Ve evet, çoktan hallettim... Teşekkür ederim.” Parayı alıp öğle yemeğinde bankaya yatırmak üzere çantama attım ve unutmamak için aklıma yazdım.

Her ayın başında maaşımı aldığımda faturalarımızı ödemek gibi bir alışkanlığım vardı. Birçok avantaj sunan harika bir şirkette çok iyi maaşlı bir işe sahip olmak, faturaları günü gününe yatırdığımızdan emin olmayı kolaylaştırıyordu.

“O zaman şaşırmadın?” deyip bir kez daha sevgi dolu bir bakış attı. Nazik bir iç çekişle, yüzünde sevecen bir ifadeyle beni süzdüğü gözümden kaçmadı.

Karşılığında başımı salladım. Yaşam masraflarımızı benim kontrol etmemi tercih ettiğinin gayet farkındaydım. Parayla arası hiçbir zaman iyi olmadı ve ben olmasam kirayı zamanında ödeyeceğinden şüpheliydim.

İşlerle ilgilenmek benim de hoşuma gidiyordu. Bana bir amaç, kontrol duygusu veriyordu, hayatımı geliştirmek için çok ihtiyaç duyduğum bir odaklanma sağlıyordu.

“Altıya kadar evde olmayacağım, Sarah. Sanırım o zamana kadar sen de işe gitmiş olacaksın. Umarım senin için de güzel bir gün olur.”

Kahvaltı tezgâhından uzaklaşıp dairemizin dış kapısına yöneldim. Yemek masasını geçerken kabanımı aldım ve koyu gri kapıya ulaştığımda gülümseyerek arkamı döndüm.

“Ah, bir dakika... Süper seksi patronunuzla ilk tanışmanızda iyi şanslar, Bayan Anderson!”

Sarah kaşlarını kaldırmış heyecanla yüzüme bakıyordu. Tezgâha eğildiği için tek görebildiğim, mutfaktan komik bir açıyla görünen kafasıydı.

Dağınık, sevimli ve bugüne özel fazlasıyla zinde görünüyordu. Duygularımı belli etmek ya da herhangi bir zayıflık göstermek istemediğim için boş boş gülümsedim.

“Teşekkürler.” Yüzüm, yine mideme vuran gerginliğim yüzünden hafifçe yansa da görmezden geldim ve tüm hislerimi deneyimli bir oyuncunun uzmanlığıyla gizledim.

Kaşlarını çatarak, “Gergin misin?” diye sorarken tezgâha eğilmiş, çantamın kolunu ayarlayıp takım elbisemin üstüne kabanımı giymemi izliyordu.

Sorusuna kaşlarımı çatarak karşılık verirken midem daha da sıkıştı. Cevap olarak hayır der gibi kafa salladım.

Gerginliğimi ona itiraf edersem kendime de itiraf etmiş olurdum. Hislerime yenik düşüp sakinliğimi kaybedebilirdim.

Bu, işime yaramaz.

Sırıtarak çabucak, “Tabii ki değilsin. Asla değilsin!” deyip bugünkü tuhaf ruh hâlimden habersiz, mutfaktaki küçük dünyasına döndü.

Uzaklaşmasını izlerken tekrar gülümsedim ve işe gitmek üzere kapıdan çıkmadan önce parmak uçlarımla el salladım.

Tatlı Sarah... Yeteneklerimden, ~sakinliğim~den~, ~öz güvenli duruşumdan o ~kadar emin ki bazen eski beni ~unuttuğunu düşünüyorum.

Beni yıllar önce tanıştığımız zamanki hâlimle~ özdeşleştiriyor mu acaba? ~

Kapıyı arkamdan sessizce kapatırken bir an için kapı kolunu tutup derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Duygularıma yenilip güçlü duruşumu bozmak istemiyordum.

Kendimi bir kez daha sakinleştirmenin bir yolu olarak soğuk gümüş kapı tokmağına bakıp tüm kaygılarımı, korkularımı bastırıp gerginliğimi kontrol altına almaya çalıştım.

Bunu yapabilirim.

Bunun için çok emek verdim. Yıllarca çok sıkı çalışıp şirket merdivenlerini birer birer tırmandıktan sonra nihayet yeteneklerim fark ediliyordu.

Önümdeki hedeflere, bugünden sonra üstleneceğim sorumluluklara odaklanmak için içimdeki tüm şüpheleri ve ergen Emma’dan kalan son izleri yok etmem gerekiyordu.

Bu, çok sersemletici, bunaltıcı bir durum olsa da son on yılda defalarca tekrarladığım gibi, ellerimi göğsüme bastırıp sinirlerimi içten içe çelik gibi sağlamlaştırmaya çalıştım.

Her gün, Emma Anderson olarak bilinen bu soğukkanlı, kendinden emin kişiliğe sahip olmak için çok çalıştım.

Kapıdan uzaklaşabilmem biraz zaman alsa da uzaklaştığımda içsel zırhım yukarı kaydı, maskem yüzüme tam oturdu.

Her adımda daha kararlı hissediyordum. Her zamanki pratik tavrıma ve içimdeki bana geri dönerek bunu her gün başarmak için gereken irade gücünü topladım.

Böylece metro istasyonuna ilerledim.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok