Şeytan Oyunu - Kitap kapağı

Şeytan Oyunu

Elithra Rae

İkinci Bölüm: Gezgin

SARAH

İkisi de bir ağızdan, “Ne?” derken babam pantolonundaki kahve lekesini çıkarmaya çalışıyordu.

Annem aniden ayağa fırlayıp yanıma gelerek yüzümün yan tarafına dokundu. “Yaralandın mı? Kötü mü yaralandın? Nereye gittin?”

Babam kahvesini masaya bırakmış, dikkatle bana bakıyordu.

“Nereye gittiğimi bilmiyorum. Kötü yaralanmadım, bu sefer sadece morluklarla kurtuldum. Aynı adamı daha cüsseli bir hâliyle gördüğümü sanıyorum.”

Annemle babam bakıştı.

Önce annem lafa girdi. “Evdeki koruma büyüsünü yenilemeliyiz. Zayıflamış olabilir.”

Babam başını onaylarcasına sallayarak anneme cevap verdi. “İstersen yapabiliriz Amy, ama Sarah bir hafta sonra yirmi bir yaşına basacak. Yetenekleri artık zirveye ulaşıyor, bu yüzden ruhunu daha fazla dizginleyemeyiz.”

Babam oldukça ciddi bir ifadeyle bana baktı. “Gördüğün adamın ruh eşin olduğunu mu düşünüyorsun? Yoksa yalnızca seni tuzağa düşürmeye çalışan bir tehditten mi ibaret?”

Arkama yaslanıp o anda pek açlık hissetmesem de pastırmamdan bir ısırık daha aldım.

“Dün gece gördüğüm ruh eşim ama aynı zamanda bir tehdit. Yine de benim için bir tehdit olduğunu sanmıyorum. Yaydığı bir güç, bir enerji var. O korkutucu biri baba.” Babam beni başıyla onaylarken annem bana yaklaşıp yan tarafımdan sarıldı.

“Hayatım, sana zarar vereceğini düşünüyor musun?” Annem bana sarılırken ona iyice sokularak sorusunu düşündüm.

“Açık konuşmak gerekirse, düşünüyorum anne. Bunu kasıtlı olarak yapar mı bilmesem de canımın yanacağını düşünüyorum. İçimden bir ses bunun bana zarar vereceğini söylüyor ama yine de sonuna kadar gitmek zorundayım.”

Önce babama, sonra anneme baktım. “Tüm bu rüyaların sona ermesi için onu bulmam gerektiğini hepimiz biliyoruz.”

Annemin hafifçe gözleri doldu. “Gel buraya, Amy.”

Babam annemi yanımdan çekerek ona sıkıca sarıldı.

“Sarah. Haklısın ama bunu tüm bu yükü tek başına sırtlanmak zorunda değilsin.”

“Yeteneklerinin elementsel büyüler yerine rüya gezginliği üzerine kurulu olduğunu öğrendiğimizde, annenle görev zamanın geldiğinde senin arkanı kollayacak bir arkadaş grubu oluşturduk.”

Gözlerimi kırpıştırarak babama baktım. “Baba… Sen ne yaptın?” Oluşturduğu grupla ilgili endişeliydim. “Herhangi bir anlaşma yapmadın, değil mi?”

Bizim dünyamızda anlaşmalar normalde bizim ırkımız, yani şu ana kadar anlamadıysanız cadı ve büyücü ırkı ile diğer ırklar arasında yapılırdı.

Ama anlaşmalar bir cadı ile başka bir ırk arasında da yapılabilirdi: vampirler, şekil değiştirenler, şeytanlar, feyler ve hatta tanrılar.

Babam başını onaylarcasına salladığında yüzümü buruşturarak iç geçirsem de o ikinci soruma cevap vermeyi seçti.

“Gruptan bazılarını görevlerimizde ve okul günlerimizde yaptığım iyiliklerin karşılığını almak için çağırdım. Diğerlerine gelince, özellikle iki kişiyi biraz daha zor ikna ettiğimi itiraf etmem gerek.”

Annemin babamın omzuna vurduğunu duydum. “David! Sen ne yaptın?”

Sırıttı. En azından olaylardan bihaber tek kişi ben değildim.

“İki kişi. Anlaşmanın şartlarını yerine getirmelisin, Sarah.”

Annem ona tekrar vurunca tek kaşımı kaldırırken, babam anlatmaya devam etti.

“Kurt şekil değiştirenlerden birinin iki yıldır bitkisel hayatta olan bir kız kardeşi var ve buna bir lanet yol açmış. Ona bir rüya gezgini göndermek dışında her şeyi denemişler.”

Öfkesi gittikçe yoğunlaşan annem babamın kollarından uzaklaştı. “Lanetli bir bedene rüya gezgini gönderemezsin. Rüya gezgini rüya âleminde sıkışıp kalabilir!”

Apaçık kızmıştı.

“Ama Sarah yalnızca bir rüya gezgini değil Amy, o aynı zamanda tam anlamıyla donanımlı, savaş eğitimi almış bir cadı.”

“Savaş büyüsü yetenekleri sayesinde akademinin ilk yirmisinde, ayrıca senin elementsel büyülerini de kullanabiliyor, öyle ki kızımız çok güçlü olduğu için bunu cadı meclislerinden bile sakladık.”

“O dişi kurdun zihnine girip bu lanetin kaynağını öğrenebilecek biri varsa o kişi Sarah’dan başkası değildir.”

Annemin öfkesi iyice köpürünce masadaki tüm bardakları kırdı.

Masanın kenarından dökülen sıvılardan kaçınmak için sandalyemi hızla geriye çektim. Pastırmamın kalanını da almayı ihmal etmedim.

“Yani sırf özel olduğu için kızımızı başka birinin zihnindeki lanetli bir tuzağa ellerinle göndermek istiyorsun! Sen kafayı yemişsin, David!”

Annemin kavga esnasında kontrolü kaybetmesine alışıktık. Nihayetinde o donanımlı bir cadıydı ve duyguları yoğunlaştığında güçleri de kontrolden çıkardı.

Babam ise cadı akademisinde profesördü ve savaş büyüsü dersleri veriyordu.

Savaş büyüsü daha çok enerjimizi saldırı ve savunmaya dönüştüren büyülerden oluşuyordu, bu yüzden neredeyse tüm cadılar ve büyücüler bunu bir dereceye kadar kullanabilirdi.

Ama babamın sınıfta öğretmemesine rağmen bana özel olarak öğrettiği bazı şeylerden annemin haberi yoktu.

Babam bana lanetleri nasıl bozacağımı öğretmişti; lanetlerden bazıları çözülebiliyor ya da bozulabiliyordu, bazılarını yapanı öldürebiliyorduk ve bazılarını da belirli koşullar altında savuşturabiliyorduk.

Gelgelelim bazılarına da hiçbir şey tesir etmiyordu.

Annem daha fazla sinirlenmeden, “Bunu yapacağım,” dedim.

“Sarah! Sen…”

“Anne, bu benim vazifem. Babam belli ki anlaşmalar yapmış, olur da oradan canlı çıkamayacağımı düşünürsem bunu onlara söyleyip basar giderim. Ama sahiden elimden bir şey geliyorsa kızı kurtarmalıyım.”

Annem huzursuzlanarak sandalyeye oturdu. Hâlâ kızgındı ve ben evden çıktıktan sonra babamla bu yüzden kavga etmeye devam edeceğini gayet iyi biliyorduk.

“İki kişi olduğunu söylemiştin baba. Diğer anlaşma ne?”

Sorum üzerine babam sandalyesini annemden uzaklaştırdı.

“Enerji paylaşım koşuluyla bir şeytana üç yıl sürecek bağlılık sözü vermen gerekiyor.”

Zaman bir anlığına durduktan sonra evin tüm enerjisi âdeta annemin etrafında yoğunlaştı.

Babam odanın diğer ucuna savrulurken, ellerimi başımın üzerine götürerek yere eğilip bir savunma büyüsü mırıldanmaya başladım. Annemin öfkesi dolup taşınca evin tüm pencereleri dışarı doğru patladı.

“David!”

Ardından evdeki tüm mobilyalar tuzla buz oldu.

Kafamı kaldırdığımda odanın köşesinde sinmiş babamı gördüm.

Bir elini anneme doğru kalkan olarak uzatırken, diğer elini annemin gücünü evin sınırları içinde tutmak için duvarlara büyü örerek hafifçe hareket ettirip hızla bir şeyler mırıldanıyordu.

“BUNU NASIL YAPARSIN?”

Devasa bir güç parıltısı babamın kalkanına savrulsa da neyse ki sekti.

“BEBEĞİMİ BİR ŞEYTANA MI SATTIN? SEN AKLINI MI KAÇIRDIN?”

Bu konuda annemle aynı fikirdeydim. Şeytanların berbat varlıklar olduğu biliniyordu. Babam evi korumak için yaptığı büyü bitince bana baktı.

“Sarah, bir el atar mısın?”

İç çektim. Şu anda eğlendiğim için yardım etmek istemiyordum ama doğrulup bir elimi kaldırarak anneme baktım.

İşaret parmağımı başının üzerinde dört kez döndürüp enerjimi suyu kontrol etmek için kullandım.

Ardından yumruğumu sıkmamla yaklaşık on beş litre su annemin üzerine yağdı. Annem sırılsıklam olmuş hâlde kalakalınca, aktive ettiği büyü de kesildi.

“Onu bir şeytana satmadım, Amy. Sadece büyülerini, sihirlerini ve enerjilerinin bir kısmını paylaşacakları bir anlaşma yaptım.”

“Şeytan onun görevinde hayatta kalmasını sağlayacak. İkisi birbirine bağlı olunca Sarah’yı bir tanrıdan başka hiçbir tür öldüremez.”

Bunun epey zekice bir hamle olduğunu düşünerek gözlerimi kırpıştırdım. “Vay canına baba, bunu gerçekten etraflıca düşünmüşsün. Peki kurt şekil değiştirenlerden ne alacağım?”

Annem hâlâ olduğu yerde duruyor, üzerinden sular akarken yeni bilgileri sindirmek için bizi dinliyordu.

“Ömür boyu onursal sürü statüsü. Dişi kurdu kurtarma zorunluluğun yok. Sadece denemek zorundasın.”

Sessizce ıslık çaldım. “Bu grupla başka ne anlaşmaları yaptın?”

Babam anneme baktı. “Cadı meclisi sana arşivlere erişim izni verecek. Vampirler, onlara adını söylediğin sürece kendi bölgelerinden güvenlikle geçmeni sağlayacak.”

“Feyler oldukça ağır şartlar koştu ve aldatıcılar, o yüzden onlardan mümkün olduğunca uzak dur.”

“Diğer şekil değiştirenlere gelince, dişi kurdu kurtarmayı denedikten sonra benim adımı ya da sürü statünü kullandığın sürece sana her şey serbest olacak.”

Kaşlarımı neredeyse saç çizgime kadar kaldırdım. “Neler diyorsun baba, tüm bunları nasıl başardın? Ayrıca neden bir sürü ismi tüm şekil değiştirenleri durdurmak için yeterli olacakmış?”

Babam vereceği cevaptan endişe duyarak başının arkasını ovuşturdu. “Çünkü söz konusu sürü, Karanlık Ay Sürüsü.”

Annem bir gümbürtüyle yere düştü. Ona doğru baktım. Doğrulmaya çalışsa da dizlerinin bağı çözülmüş gibiydi.

“Tüm bunları sen mi yaptın?” Annem belli ki bunları uzun zamandır kafasında çözmeye çalışıyordu. Babam ona gülümsedi.

“Sana yaptığım her şeyi anlatamazdım, hâlâ da anlatamam, o yüzden lütfen bir şey sorma Amy. Her şeyi kızımızı görevine başlarken olabildiğince güvende tutmak için yaptım.”

“İnsanlar Sarah’nın yeteneklerini öğrendiğinde bunun peşine düşecek. Kehanet yüzünden onun işinin daha zor olacağını ikimiz de biliyoruz.”

Babam ayağa kalkıp annemin yanına gittikten sonra eğilerek yüzüne dokundu.

“Sizi korumak için her şeyi yapmak zorundaydım, çünkü ikinizi de çok seviyorum.”

Annem babamı yere çekerek ona sıkıca sarılıp göğsünde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok