Sevgililer Günü Laneti - Kitap kapağı

Sevgililer Günü Laneti

Jen Cooper

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Üçüncü kadeh şarabını yudumlarken telefonunu bir kez daha kontrol etti. Yarım saattir bekliyordu; belli ki flörtü gelmeyecekti. Aslında sorun erkek seçimlerindeydi. Sanki o, erkeklerin ruh eşlerine giden yoldaki son durak gibiydi.

Lauren, Sevgililer Günü’nde kendini beğenmiş bir restoran sahibiyle tanışır. Aralarında bir tartışma alevlenir. Acaba Lauren bu adam için de ruh eşini bulmadan önceki son durak mı olacak yoksa Sevgililer Günü laneti sonunda bitecek mi?

Fazla göster

32 Chapters

Chapter 1

Bölüm 1

Chapter 2

Bölüm 2

Chapter 3

Bölüm 3

Chapter 4

Bölüm 4
Fazla göster

Bölüm 1

LAUREN

Sevgililer Günü’nü yalnız geçirmek Lauren Landon’ın kaderiydi. Onlarca talihsiz randevu, sadakat konusunda da en az G noktasını bulmaktaki kadar başarısız olan adamlar, ruhsuz sevişmeler ve evdeki şarjlı vibratörler bunun en güzel kanıtlarıydı.

Lauren, üzerinde en güzel elbisesi ve yüksek topuklu ayakkabılarıyla şık bir restoranda oturmuş, kırmızı şarabını yudumlarken etrafındaki çiftlere baktı. Hepsi yüzlerinde sinir bozucu bir neşeyle “doğru kişi” olmasını umdukları kişiyle yakınlaşmak için masaların üzerine eğilmiş, sohbet ediyorlardı.

Lauren’ın bir gün böyle bir şey yaşayabileceğine dair umudu giderek azalıyordu.

Hepsi birbirinden beter bir sürü adamla çıkmıştı ve her seferinde kendini bir şişe şarap eşliğinde küvette ağlayarak dondurma yerken bulmuştu. Telefon rehberinde kayıtlı numaradan çok engelli numara vardı.

Aslında bunun sebebi belliydi; erkek tercihlerini doğru yapamıyordu. Aksi takdirde sevgiye değmeyecek bir kadın olduğunu kabul etmesi gerekecekti ki, bu doğru olmazdı. Yine de Lauren, erkeklerin ruh eşlerini bulmadan önceki son durağı gibi göründüğünün farkındaydı.

Üçüncü kadehini yudumlamaya devam ederken telefonunu son on dakika içinde milyonuncu kez kontrol etti. Saat 19.30 olmuştu. Yarım saattir randevusunu bekliyordu, eğer salak değilse adamın gelmeyeceğini anlamış olmalıydı.

Tam o sırada garson kız yanına usulca yaklaştı. Lauren’ın karşısındaki boş sandalyeye göz ucuyla bakıp utana sıkıla, “Çok üzgünüm ama sipariş vermek için en fazla beş dakika verebiliyorum. Sonra masanızı başka birine vermek zorundayım,” dedi.

Lauren telefonuna son bir kez daha bakıp başını salladı. “Hiç gerek yok, hesabı alayım lütfen.” İç geçirip kadehi dikledikten sonra çantasını açtı. Randevuya vaktinde gelmeyen bir adam için daha fazla vakit harcamak istemiyordu.

Vaktini yeni, babasının verdiği değil, kendi hakkıyla aldığı önemli bir müşterinin etkinliğiyle ilgili detaylara odaklanarak geçirebilirdi. Babasının gölgesinden kurtulup kendi adını duyurmak, Lauren’ın en büyük hedeflerinden biriydi.

Garson kız, “Elbette. Buyurun,” diye karşılık verdi.

Lauren hesabı ödeyip bonkör bir bahşiş bıraktıktan sonra, New York’un serin sokaklarına çıkmak üzere paltosunu giydi.

Hafta sonu düzenleyeceği bağış kampanyasının yarım yamalak kalan planı aklını kurcalayıp duruyordu. Paltosunun düğmelerini ilikledikten sonra restorandan çıkmak üzere arkasını döndü. Davetli listesini ve dekoru düşünürken iyice dalmış olacak ki bir adama çarpıverdi.

Başını kaldırıp karşısındaki yapılı adamı inceledi.

Dikkatsizliği için özür dileyeceği sırada gözleri adamın parlak yeşil gözlerine takıldı. Kendisine kilitlenen ve hafif sinirli duran bakışları fark edince suspus oldu.

Adam inanılmaz bir şeydi!

Tinder’da gördüğü anda sağa kaydırdığı hafif kirli sakallı, seksi, keskin çene hatları olan acayip yakışıklı tiplerdendi. Yunan tanrısı havası veren adamdan inanılmaz çekici bir parfüm yayılıyordu.

Sonunda kendini biraz olsun toparlayan Lauren boğazını temizleyip konuşmaya başladı. “Kusura bakmayın, ben...”

Sesi de en az kendisi kadar seksi olan adam, “Yürürken önüne bakmayı öğrenmen lazım,” diyerek sözünü kesti.

Lauren, adamın kucağına atlamamak için zor duran vücuduna hâkim olmaya çalışıp kaşlarını çatarak karşılık verdi. Sonuçta adam da önüne bakmamıştı.

Karşı çıkar bir tavırla, “Siz de öyle,” deyince adamın mükemmel şekilli kaşları hafifçe kalktı. Görünüşe göre Bay Uzun Boylu, Esmer ve Yakışıklı tartışmaktan hoşlanmıyordu. Lauren Pekâlâ, diyedüşündü. Tartışma konusunda oldukça başarılıydı ve adamın üstüne gitmek isteyebileceği bir ruh hâlindeydi.

Adam alaycı bir tavırla, “İstediğim gibi yürürüm. Burası benim restoranım,” dedi.

Lauren göz devirdi. Ah! Demek karşımdaki “benimse istediğimi yaparım” tarzı adamlardan biri. Üstelik bununla hava atmaktan çekinmiyor.Lauren hiç etkilenmemişti.

Kollarını göğsünde kavuşturan Lauren, “Ne hoş,” dedi. “Buranın sahibinin tam bir pislik olduğunu öğrenmiş oldum. Geri bildirimimi resepsiyona bırakacağımdan emin olabilirsiniz. Adınız neydi? Bay Şerefsiz mi yoksa Majesteleri mi?”

Bir eliyle telefonunu, diğer eliyle de çantasının askısını sıkı sıkı tutarken ikisini de silah olarak kullanmamak için zor duruyordu.

Adam beklediği gibi kızmak yerine bir adım yaklaştı. İri bir adama göre çevik davranmıştı. Lauren ne olduğunu anlayamadan adam suratına eğilmişti bile. Geri çekilmeye fırsat bulamadı.

Adam o kadar dibine girmişti ki nefesindeki viski kokusunu alabiliyor, yeşil gözlerindeki hareleri seçebiliyordu.

Ağzını açınca ılık nefesi Lauren’ın kulağını okşadı. “Ben ‘Efendim’i tercih ederim.” Bunu söyledikten sonra doğruldu. Koyu kahverengi saçlarının yumuşak telleri Lauren’ın yanağını gıdıklamıştı.

Lauren donup kaldı. Vücudu adamın o sinir bozucu tavırlarının kurbanı olmuştu. Peki en kötüsü neydi? Bunun hoşuna gitmiş olması! Vajinası sırılsıklamdı.

Üstelik karşısındaki pislik adam da bunu biliyordu.

Sırıttı, kusursuz dolgun dudakları seksi ama alaycı bir şekilde açıldı. “Görünüşe göre siz de bunu tercih ediyorsunuz.” Bunu söyledikten sonra Lauren’ın yanından sırıtarak geçip yürümeye devam etti.

Bu işin peşini bırakmaya hiç de niyetli olmayan Lauren, adamın peşinden hışımla yürüdü. “Sen kim oluyorsun da bana neyi tercih ettiğimi söyleyebiliyorsun?”

Adam Lauren’ın çıkışını görmezden gelerek masasına, köşedeki locaya yürümeye devam etti. Sinir bozucu bir rahatlığı vardı; sanki dünya onun etrafında dönüyormuş gibi duruyordu. Aslında onun gibi bir adam için muhtemelen öyleydi.

Umursamaz tavrı Lauren’ın zoruna gitmişti.

Adam sonunda üstten bir tavırla, “O hâlde aydınlatın beni,” diye karşılık verdi.

Lauren’ın zihninde onlarca düşünce uçuşmaya başladı. Söz konusu erkekler ve seks olduğunda neyi tercih ettiğini gerçekten biliyor muydu? Pek sayılmazdı. Daha önceki ilişkilerinde hep karşıdakinin boşalması için uğraşmıştı. Yatakta pek aktif bir kadın sayılmazdı.

Ama bu adam için, o ana kadar çekilmiş tüm pornoları izleyerek onu tatmin edebilecek her şeyi öğrenmeye hazırdı. Tabii böyle bir şey teklif edecek hâli yoktu. Etse bile adamın ilgileneceğine ihtimal vermiyordu.

Yine de adamın talebi üzerine onu aydınlatmaya karar verdi.

Sonuçta o gün Sevgililer Günü’ydü. Ekilmişti ve çok içmişti. O anda ihtiyacı olan son şey, karşısındaki pisliğin küçümcesiyi tavırlarına biraz daha maruz kalmaktı.

Bu yüzden iki elini masaya koyup öne eğildi. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok