Colt: Final - Kitap kapağı

Colt: Final

Simone Elise

Yeni Kızım

Olivia

Tess’in minik elini tutunca vücuduma tatlı bir sıcaklık yayıldı. Eli buz tutmuş kalbimi bile ısıtmaya yetmişti.

Rosemary’nin malikânesinin önünde diz çökerken, “Tess, tatlım,” dedim. Ona sıkıca sarıldım, ama o kollarını boynuma dolarken sanki isteksiz gibiydi. “Ben senin yanındayım. Sana güçlü olmayı öğreteceğim.”

Tess, malikâneye giden çakıllı yola bakarak, “Şirine bana pek çok şey öğretti,” diye karşılık verdi.

Öfkeyle, “Şirine de kimmiş?” diye sordum. Bunu dişlerimi sıkarak söylemiştim. Kendimi hemen toparlayıp tatlı bir ses tonuyla konuşmaya çalıştım. “Ben annenin ikiziyim. Bu Şirine her kimse, seni benim tanıdığım kadar tanıyamaz. Sen benim sayemde çok büyük ve güçlü biri olacaksın.”

O lanet olası aptal Scorp’tan nefret ediyordum. Kahrolası kız kardeşimden de! Çocuğumu ne kadar da zayıf düşürmüşlerdi!

Tess ışıl ışıl gözlerle gülümseyip, “Şirine babamın kız arkadaşı,” dedi. Ay ışığının altında gözlerinden süzülen yaşları görebiliyordum.

Kendisine kötülükten başka bir şey getirmeyen birine duyduğu özlemin gözyaşları…

Onu bu duygudan kurtaracaktım. Bu acımasız, korkunç dünyada hayatta kalabilmesi için onu mükemmel şekilde yetiştirecektim.

“Anlıyorum. Babanın kız arkadaşı. Aranızın iyi olmasına sevindim. Belki onu bir gün görürüz.”

Scorp’un sürtük kız arkadaşının ya hapiste olduğunu ya da boynundaki enfeksiyon yüzünden ölüp gideceğini bildiğim için istemsizce kıkırdadım.

Her iki durumda da, Tess’im kesinlikle Violet’ı yakın zamanda görmeyecekti. Babasını da görmeyecekti, ama bunu ona hemen söylemeyecektim.

Daha çok küçüktü; on bir yaşındaydı. Şekillendirilmek için mükemmel yaştaydı, tıpkı babamın beni şekillendirdiği gibi.

Elini hafifçe sıktım.

“Birlikte mükemmel bir hayat yaşayacağız, Tess.”

“Peki ya babam?”

Annelere özgü bir tavırla tekrar yanında diz çöktüm. “Üzgünüm, ama babacığın bazı kötü işlere bulaştı. Şimdi de o kötü işlerin sonuçlarıyla başa çıkmak zorunda.”

Tess birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. “Ama babam bana hep iyi davranırdı.”

Yüzüne düşen bir tutam saçı kulağının arkasına sıkıştırıp, “Elbette öyleydi. Sen harika bir çocuksun, Tess,” dedim.

Bunun üzerine Tess kocaman gülümsedi.

Çoğu insan gibi çocukları kandırmak da oldukça kolaydı. Yakında tamamen benim kontrolümde olacaktı.

Tess hayatımdaki en önemli insandı ve bunun onun anlayamayacağı kadar çok nedeni vardı.

Ayağa kalkıp onu malikânenin ön kapısına yönelttim.

Tess benim varisim olacaktı. Planımın tüm taşları yavaş yavaş yerine oturuyordu. Satranç tahtasındaki tüm önemsiz taşlar ortadan kalkmıştı.

Sadece birkaç ağır top kalmıştı.

Suç çetemizin başına geçtikten sonra mirasımı devredebileceğim biri vardı; yeğenim. Bunu gerçekten hak eden biri…

Benim kanımdan olan biri.

Talihsiz bedenim yüzünden çocuk doğuramadığım için, Tess benim kurtarıcım olacaktı. Mirasımı bırakabileceğim bir çocuk olmadan yeraltı dünyasını kontrol etmem mümkün değildi.

Tüm yasaları ve kısıtlamaları çiğneyenler için bile kurallar vardı.

Birinci kural, gücün aile içinde kalması gerektiğiydi.

Taht sadece kendi kanından olan birine bırakılabilirdi.

Elliot öldüğüne göre, sırada ben vardım.

Ama mirasım olabilecek bir çocuğa ihtiyacım vardı, yoksa yaşlanınca suikaste kurban giderdim.

Tess, o masum sesiyle, “Rosemary’yi tekrar görecek miyiz?” diye sordu.

Sesindeki zayıflık beni rahatsız ediyordu. Onu yetiştirip büyüttüğümde gerçek bir savaşçı olacaktı. Onu hiçbir şeyden korkmayan, tuttuğunu koparan biri yapacaktım.

“Tabii ki göreceğiz. Rosemary seninle oynamayı çok seviyor.”

Tess kaşlarını çattı. Rosemary’nin ona yaklaşımından nefret ediyordu, bu da benim lehimeydi. Rosemary Tess’i oyuncak yerine koyuyor, ona adeta oyuncak bebeği gibi davranıyordu.

Tess’in bu tarz çocukça şeylerle vakit kaybetmesini istemiyordum.

Tabancasını nasıl dolduracağını, karşısındakini hızlıca öldürmek için bıçağını nereye saplaması gerektiğini öğrenmesi gerekiyordu.

Ya da yavaşça

Tess’in Rosemary ile oynaması fikrinden bahsetmek bile midemi bulandırmıştı, ama Rosemary’nin bizi kapıda karşıladığını görünce iyice canım sıkıldı.

Rosemary, “Ah, Tess!” diye haykırıp Tess’in ayaklarını yerden keserek kucakladı.

Yüzümü buruşturup Tess’in tatlı tatlı gülümsemesini izledim.

Sonuçta küçük bir kızdı; elbette ilgiden hoşlanacaktı. Scorp’la birlikte o fare deliği gibi yerde yaşadıktan sonra diğer her yerin cennet gibi gelmesi doğaldı.

Ama Rosemary ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Tess bir suç lordu olmak üzere doğmuştu.

Tess benim varisim olacaktı.

“Tess’i bana geri getirdiğin için teşekkür ederim, Olivia.”

Yüzümü buruşturdum.

Bu deli sürtük Tess’in kendisinde kalacağını düşünmese iyi ederdi.

O benim kızımdı.

Sid

Rosemary, Olivia ve Tess’le birlikte salona girdiği sırada keyiflenmek için diş etlerime bir miktar kokain sürüyordum.

Kollarımı iki yana açıp taht büyüklüğündeki koltuğuma gömülürken, “Ah! Biz ne büyük, ne mutlu bir aileyiz, değil mi?” dedim.

Harika! Kızım kaşlarını çatıyordu.

Öne doğru eğilip, “Olivia. Ne oldu?” diye sordum.

“Rosemary Tess’i alamaz!” diye bağırarak hışımla yanına yaklaştı.

Ah, işte başlıyorduk! O aptal çocuk için dalaşıp duran iki kadın…

Ama böylesi daha iyiydi. Böylece benim işlerimden uzak duruyorlardı.

Olivia da onun geleceği için hazırlık yaptığımı anlamalıydı. Ben onun için uğraşıyordum.

Tess’i gerçekten istediği belliydi.

Ama önce onu hak etmesi gerekecekti.

Elimi kayıtsızca salladım. “Tess’le Rosemary ilgilenecek.”

Beyanım basit olduğu kadar güçlüydü de.

Olivia parmağını sallayıp, “Tess benim! İşte o kadar!” diye karşılık verdi.

Rosemary gülümsedi. Tess’in saçlarını örerken kızın güçlükle yutkunduğunu fark ettim.

Oturduğum yerden kalktım. Olivia dahil herkes bir adım geri çekildi.

İki elimi Olivia’nın omuzlarına koyup sırıttım. “Canım, endişelenme. Biz büyük bir aileyiz. Rosemary Elliot konusunda başarısız oldu, ama Tess’i gayet güzel yetiştirecek.”

Rosemary başıyla onaylayıp Tess’in saçlarını örmeye devam etti.

Olivia’nın yumrukları gevşedi. Yüzünü göğsüme yaklaştırdım.

Hızlı hızlı nefes alıp verdiğini hissedebiliyordum. “Bu işte hep birlikteyiz,” dedim. “Biz bu dünyayı yönetmek için doğduk, Olivia. Bunun gerçekleşmesi için de kızımın yapması gereken çok şey var. Rosemary harika bir anne olacak.”

Yanakları kızaran Olivia gülümsedi. Başıyla hafifçe onayladı.

“Peki, baba.”

Colt

Munozos sorgu odasından çıktı.

Bunu söylediğime inanamıyordum, ama haklı olabilirdi. Bu kasabada karanlık bir şeyler döndüğünü sokağa çıktığım anda anlamıştım. Şimdi ben de kulüp de bunu derinden hissediyorduk.

Daha önce bir kez kazık yemiştim, ama bir daha olmayacaktı. Hatalarımdan ders almıştım.

Munozos’un haklı olduğu bir nokta daha vardı. Summer’a musallat olan her neyse, onu alt etmek için hep birlikte çalışmamız gerekiyordu.

Oturduğum yerde arkama yaslandım, canım sigara ya da biraz viski çekiyordu.

Bir polisle tekrar iş birliği yapabileceğime inanıyordum.

Ama bunu kulüpteki çocuklara nasıl satabilirdim?

Daha da önemlisi, Scorp bunu nasıl karşılardı?

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok