Milenyum Kurtları: Alfa'nın Sesi - Kitap kapağı

Milenyum Kurtları: Alfa'nın Sesi

Sapir Englard

Çok Geç Değil (Bir Eş İçin)

Yatak odama davetsizce sızan sabah güneşi gözüme girerken başım çok fena zonkluyordu.

Komodinin üzerine baktığımda boş viski şişesini görünce neden böyle hissettiğimi hatırladım.

~Pekâlâ bunun sebebi Jocelyn’di. Pusum beni hayal kırıklığına uğrattıktan sonra Jocelyn lateks eldivenler ve lazımlıklarla dolu bir dolapta benden ayrılmıştı. ~

~Kesinlikle en gurur duyduğum anlardan biri değildi. ~

Çarşaflarımı başımın üstüne çekmeye çalıştığımda başım sanki bir konfeti gibi patlayıp etrafa dağıldı.

~Lanet olsun, çok zor bir gece geçirmiş olmalıyım. ~

Ağzımın içinden hırladım ve yüzüme vuran güneşi engellemeye çalışarak yüzümü yastıkla kapattım.

Pusun ilk günü kız arkadaşımla canımızın istediği kadar sevişmemiz gerekiyordu ama bunun yerine, düzülen tek kişi bendim.

“Rüyanda görürsün,” diye yastığıma mırıldandım.

Jocelyn beni rahatsız edici bir gerçeğe sürüklemişti. Daha doğrusu, beni yaklaşan felaketime doğru zorla uçurumdan aşağıya itmişti.

Birçok dönüşümlü partnerlerimden, ulaşılamayan Alfa statümden ve özgürlüğümden mükemmel bir şekilde memnundum.

Ama belli ki hiç de memnun değilmişim...

Jocelyn'in fark etmemi sağladığı şey buydu.

Onun gerçekten “o” kişi olabileceğini düşünmüştüm ya da en azından “onun” yerine geçebilecek kişi. Ama Jocelyn benim eşim değildi.

Ve bu da, bekâr olmak için yılın en kötü zamanında bekâr olacağım anlamına geliyordu.

Haberleri duyunca yanımda olmak için kapımı kıran kadınlar olurdu elbette ama bu istediğim son şeydi.

~Ama yine de, içlerinden biri gerçek eşim olabilirdi ve onunla henüz tanışmamıştım. ~

Hayır, hayal kuruyordum. Hayat lanet olası bir peri masalı değildi. Eşimi bulmanın o kadar kolay olmayacağını biliyordum.

Bazıları eşlerini hiç bulamazdı...

Yastığımı sinirle odanın diğer ucuna fırlattım. Diğer yarımı özlüyordum ve onu bulana kadar bir daha asla tatmin olmayacaktım.

Kalbinizin, zihninizin, bedeninizin ve ruhunuzun aynı fikirde olduğunu ve sadece tek bir şey istediklerini anladığınızda, bir nevi mahvolmuşsunuz demekti.

~Hainler. ~

“Sen o değilsin” diye düşünmeden bir daha asla başka bir randevuya çıkamayacaktım.

~O her kimse artık... ~

Kendimi oturmaya zorlayarak hâlâ sarhoş olan kıçımı yataktan sürükledim. Yatakta debelenip kendime acımak bana iyi gelmeyecekti.

Daha onunla tanışmadan önce hayatımı mahveden bu efsanevi kadından umutsuzca kurtulmam gerekiyordu.

Belki biraz ağırlık kaldırırdım ya da koşuya çıkardım ya da kendimi daha fazla viskiye verir ve çalışırdım.

Ama bunların hiçbiri istediğimi elde etmeme yardımcı olmazdı; sadece geçici olarak dikkatim dağılırdı o kadar.

Bir eş bulma arzumu o kadar derinlere gömmüştüm ki, yüzeye çıkarken bununla baş edemiyordum.

Gerçekten ihtiyacım olan şey tavsiyeydi. Normalde bu tür şeyler için kardeşime giderdim. Ama Aaron öldüğünden beri, aşktan ve eşlerden uzak duruyordum.

Her zaman Aaron'a hayranlık duymuş, her şey için ona güvenmiştim. Aaron her şeyi çözerdi, benim gibi değildi; ben daha kendimi bile zar zor bir arada tutabiliyordum.

Ve tam o anda, kendimi berbat bir hâlde hissettim.

Ne yazık ki artık hayatımdaki en zeki, benimle en uyumlu kişi de dün gece itibariyle eski kız arkadaşım olmuştu.

Gururumu çiğnemek özellikle zor geliyordu ama yine de bu hissi bastırdım.

~Bu çok garip olacaktı... ~

***

Nazikçe Jocelyn'in ofisinin kapısını çaldım. Odası sadece bir kat alttaydı, bu yüzden er ya da geç birbirimizle karşılaşacaktık.

Çok geçmeden içeriden Jocelyn'in sesi geldi. “Gir!”

Odaya girdikten sonra arkamdan kapıyı kapattım. Jocelyn'in gözleri şaşkınlıkla büyümüştü.

“Merak etme, Pusta değilim,” dedim ortamı yumuşatmaya çalışarak.

Jocelyn, “Hayır ama akşamdan kalmasın,” diye cevap verirken burnunu buruşturdu. “Kokunu buradan alabiliyorum.”

Masasına doğru ilerledim ve karşısındaki koltuğa oturdum. “Bununla bir ilgin olduğunu düşünmüyor musun?”

Bana anlayışla baktı. “Özür dilerim, her şeyi böyle... Aniden bitirdim. Ama ikimiz de en doğrusunun ayrılmamız olduğunu biliyoruz.”

İsteksizce başımı salladım. “Sanırım… Ama bu şekilde bu dönem partnersiz kalacağım. İnsanlar konuşacak.”

“İnsanlar her zaman konuşur,” diye karşılık verdi Jocelyn.

“Evet ama ya konseyim? Kimseyi işaretlemezsem, zayıf görüneceğim.”

Jocelyn, “Yardımı olacaksa, ayrılıktan bir süre kimseye bahsetmeyebiliriz,” dedi. “Alfa olarak koruman gereken bir imajın olduğunu biliyorum.”

“Ne imajı?” diye alay ettim. “Sekiz yıldır Alfa olan ve hâlâ eşi olmayan adamı mı kastediyorsun? Tam olarak mükemmel bir imaj değil, değil mi?”

“Ne istediğin hakkında kendine yalan söylemekten daha iyidir.”

~Lanet olsun, gerçekten her zaman haklıydı. ~

“Ama bu gerçek çok korkutucu Jocelyn,” dedim. “Ya eşimi bulamazsam?”

Jocelyn masanın üzerinden eğilerek elimi tuttu.

“Ne yapıyorsun?” diye sordum.

“Enerjini okuyorum,” dedi. “Şimdi sessiz ol ki odaklanabileyim.”

“Pekâlâ, geleceğimde ne var?” diye sordum gözlerimi devirerek.

“Ben bir Şifacıyım, cadı değil. Ama...”

“Ama ne?” Midem anında düğümlenmişti.

Jocelyn parmağını avucumun üst kısmına yakın, birbirine geçmiş iki çizginin üzerinde gezdiriyordu.

“Bu senin eş çizgin. Bu iki çizginin birbirine nasıl dolandığını görüyor musun? Bu gerçekten iyiye işaret. Yani eşin dışarıda bir yerlerde. Kader düşündüğün kadar uzak değil.”

Kalbim bir an için gerçekten bir umutla kabarmıştı. “Başka ne diyor?”

Görünüşe göre artık inançlı biriydim.

Jocelyn avucumu daha yakından incelerken yüzünü buruşturdu.

“Eş çizginden çıkan tüm bu küçük çizgileri görüyor musun? Dikenli tel gibi görünenleri? Bu, eş yolculuğunun karmaşık bir yolculuk olacağı anlamına geliyor.”

~Harika, tam da ihtiyacım olan şey. ~

~Ama en azından eşim dışarıda bir yerlerde. ~

“Gerçekten doktor olduğuna emin misin?” Jocelyn'e şüpheci bir bakış atarak onunla dalga geçtim.

“Ben bir Şifacıyım. Ama sözlerine dikkat etmezsen, seni dışarı atarım. Göründüğümden daha güçlüyüm.”

İkimiz de güldük, aramızdaki şeyler normalmiş gibi davranmak bana kendimi iyi hissettirmişti.

“İnan bana, ne kadar güçlü biri olduğunu biliyorum,” dedim. “Sürekli saçmalıklarıma katlanıyorsun.”

Jocelyn elini çekti ve bana hafifçe gülümsedi. Bu gülümsemede nihai bir şey vardı, geçmişimizin bir sonu ama arkadaşlığımızın değil.

“Yani, iyi miyiz?” diye sordum.

“Bu zor değilmiş gibi davranmayacağım,” dedi dürüstçe. “İşler bir süre garip olabilir ama idare edeceğiz. Ve her zaman iyi olacağız.”

“Tanrıya şükür! Sen olmazsan yönümü bulamam. Bunca zaman rehberim oldun.”

Jocelyn, “Keşke seni eşine yönlendirebilseydim,” dedikten sonra iç çekti. “Neler yaşadığını biliyorum. Bazen birbirimizi asla bulamayacakmışız gibi geliyor.”

Hayatımızdaki kayıp eşlerin özlemiyle bir anlığa sessizliğe bürünmüştük. Sonunda bizi bir bütün hissettirecek o kişiler…

Jocelyn masanın alt çekmecesini açıp iki kristal kadeh ve ardından bir şişe burbon çıkararak sessizliği bozdu.

“Beni şaşırtıyorsun doktor,” dedim gülümseyerek. “Ofisinde gizli bir içki zulası olduğunu asla tahmin edemezdim.”

“Son kez söylüyorum ben Şifacıyım,” dedi Jocelyn bıkkınlıkla. “Ve bunu sadece özel durumlar için saklıyorum. Mesela eski sevgilimin benden eş tavsiyesi almaya geldiği zamanlara. Bu benim için daha ağır bir durum.”

Kadehlerimize kehribar rengi içkiyi döktükten sonra birbirimizin gözlerine bakarak bardaklarımızı tokuşturduk.

Jocelyn, “Eşini bulmaya,” dedi.

“Ve seninkini de,” dedim karşılığında.

Eğer eşim dışarıda bir yerlerdeyse, onu bulacaktım. Ne kadar sürerse sürsün, önemli değildi.

Onu o kadar çok istiyordum ki bu canımı acıtıyordu. Tüm benliğimle eşimi istiyordum.

Kadehimi masaya koyarken avucumdaki dikenli çizgilere tekrar baktım. Jocelyn'in söylediği çizgiler... Yolumuza engeller çıkacaktı.

~Sonunda senin için hazırım. ~

~Umarım sen de benim için hazırsındır. ~

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok