Milenyum Kurtları - Yılbaşı Özel - Kitap kapağı

Milenyum Kurtları - Yılbaşı Özel

Sapir Englard

Noel Zamanı

SeleneHey, noel öncesi brunch yapabiliriz diye düşünüyordum.
Seleneannem ve babam bebeğe bakıyor, bu yüzden dışarı çıkabilirim
Selenesen ve Aiden var mısınız?
SiennaÇok işim var
SiennaAma mimozayı asla geri çeviremem
SiennaVeya yumurtalı ekmeği
SiennaYani EVET
SeleneHARİKA!!
Selenedört gözle bekliyorum kardeşim, xoxoxo

SIENNA

Garson boş mimoza bardağıma işaret ederek, “Bir tane daha ister misiniz?” diye sordu.

“Hayır, teşekkür ederim.”

Selene sözümü kesip, “Bir tane daha alacak,” dedi ve garsona gülümsedi.

Yanımdaki Aiden'a döndüm ve ona öğleden önce sarhoş olmak üzereyim bakışı attım.

Aiden masanın altında elini uzatıp dizimi sıktı. Garsonun bardağımı daha fazla turuncu sıvıyla doldurmasını izlerken, kendime endişelenmeyi bırakmam gerektiğini söyledim.

Noel yarın başlayacaktı ve partiden önce yapmam gereken milyonlarca şey vardı ama önemli değildi. Önemli olan, eşim ve en iyi arkadaşımla ve en iyi arkadaşımın eşiyle bruncha gelmişolmamızdı. Hepimiz mutlu ve sağlıklıydık.

Ve evet, mimozaların leziz olması keyfime keyif katıyordu.

“Bize,” dedi Selene, yeni doldurulmuş kadehini kaldırarak.

“Bize,” Aiden, Jeremy ve ben koro halinde kadehlerimizi tokuşturarak karşılık verdik.

Keşke bu anın fotoğrafını zihnimde çekebilseydim, böylece sonsuza dek hatırlayabilirdim. Her sabah uyanır uyanmaz, kendime ne kadar güzel bir hayatım olduğunu hatırlatmak için tekrar oynatmak isterdim.

“Merhaba, Aiden. Milenyumun Alfası konusunda ne yapacağına karar verdin mi?” diye sordu Jeremy, beni düşüncelerimden sıyırarak.

“Milenyumun Alfası mı?” diye sordum Aiden'a bakarak. “Ne olmuş ona?”

Aiden'ın Jeremy'e bakıp gözlerini kıstığını gördüm. Kafam çok karıştı, neler oluyordu?

“Dinliyor musun? Aiden?” diye bastırdım.

Aiden iç çekti. “Evet, Raphael, Yule Balosu'na geliyor. Daha yeni öğrendik.”

“Bu inanılmaz bir haber!” diye bağırdım.

Milenyumun Alfası’nın şehre gelmesi her zaman heyecan vericiydi. O hem ne kadar ilginç ve havalı olduğunu ortaya koyan bir itibara sahipti hem de arkadaşımız, görmekten memnuniyet duyduğumuz biriydi.

Ama Aiden hiç de mutlu görünmüyordu. Hatta biraz sinirli duruyordu. Ona doğru eğilerek, “Bana söylemediğin ne?” diye usulca sordum.

Ama Aiden bana cevap veremeden Jeremy masanın karşısından bağırdı. “Onunla balodan önce toplantı yapacaksınız, değil mi?”

Yüzüm bembeyaz kesildi.

Gülümsemem yüzümden silindi.

Balodan önce. ~

Ama partimiz balodan önceydi.

Uğruna köle gibi çalıştığım, her şey mükemmel olsun diye her gün saatlerimi harcadığım, Aiden’la eşleştiğimizden beri planladığım ve sonunda gerçekleşecek olan parti.

Bu sürpriz bilgiden mi yoksa mimozalar yüzünden mi bilmiyorum ama başım dönüyordu. Aniden midem bulandı, masadan kalkmalıydım. Tuvalete gitmem gerekiyordu, alana ihtiyacım vardı. Ve muhtemelen kusmaya.

“Sienna…” Ayağa kalkarken Aiden bana elini uzattı ama onu ittim ve restoranın diğer tarafına geçip koridorun sonundaki banyoya yöneldim. Oraya sağ salim vardığımda, yüzüme soğuk su çarptım ve derin nefesler alıp verdim.

Kapı açıldı ve Selene içeri girdi. “Tatlım,” dedi ve ben tek kelime etmeden aklımdan geçenleri anladı. Kollarını bana doladı ve saçlarımı düzeltti.

“Ne yapacağım ben?” diye sordum ona.

“Bilmiyorum. Ama şimdi alışverişe gidiyoruz.”

SELENE

En sevdiğimiz butiklere gittik, Sienna'nın neşelenmek için buna ihtiyacı olduğunu biliyordum. Sienna’nın, bir şey istediğinde onu elde etmek için her şeyini verdiğini bilecek kadar uzun süredir tanıyordum onu.

Yani Sienna bu parti için, her detayı mükemmel olsun diye gece gündüz çalışıyordu. Evine en son gittiğimde, otuz farklı yumurta likörü tarifiyle dolu bir defter bulmuştum.

Noel söz konusu olduğunda Sienna’nın şakası yok.

Bu yüzden bir an önce dikkatini başka yöne çekmemiz gerekiyordu. Noel ruhuna kapılmışken, hiçbir şeyi kız kardeşime yardım etmekten daha çok istemiyordum, özellikle de moda söz konusu olduğunda.

Sienna’yı, her duvarını raflardaki ayakkabıların kapladığı arka odaya götürdüm. Ne zaman üstüne otursam bana tahta oturmuşum gibi hissettiren pelüş, mor koltuğa işaret ederek, “Otur,” dedim ona.

Sienna oturdu, büyük beden ceketini çıkarmasına yardım ettim. Sonra önünde çömeldim, böylece göz göze geldik. Ona dik dik baktım ve “Derhal yüzündeki o ifadeyi sil, Sienna Mercer-Norwood, kendine acımayı bırak,” dedim.

Çok şaşırdı, ardından kahkaha attı.

“Güzel,” dedim. “Şimdi, mimozalar seni bu delikten çıkaracak kadar güçlü olmadığından, merdivendeki bir sonraki basamağa geçiyoruz. Ayakkabılar.” Başımı çevirdim ve etrafımızdaki güzel ayakkabılara baktım.

Stilettolar, kısa ve uzun botlar, topuklu ayakkabılar vardı. Kahretsin, aralık ayında olmamıza rağmen sandaletler bile bulunuyordu.

Sienna'ya döndüğümde hâlâ gözlerini duvarlarda gezdiriyordu. İyi. Ona birkaç saniye daha verdim ve sonra omuzlarından tutup ona sert bir bakış attım. “Göster,” dedim.

Ve gösterdi.

Bir çift bordo stilettoyu işaret etti. Yaklaşık altı santim yüksekliğinde topuğu, klasik kayışı, hafif sivri burnu vardı, hem klasik hem de modern görünüyordu. Havalı, eğlenceli, zarif ve Noel için mükemmellerdi.

Ayakkabıları raftan aldım ve satıcının yanına gittim. "Bunların otuz yedi buçuk numarasını istiyorum,” dedim kasaya yönelirken.

“Onları benim için satın alamazsın Sele…”

Yanıma geldiğinde, “Kapa çeneni,” dedim ona. “Bu ayakkabılar senin Noel hediyen. Mutlu Noeller,” dedim gülümseyerek.

Beni kendine çekip bana sarıldı. “Teşekkür ederim!” diye bağırdı kulağıma. “Mükemmeller. Diğer her şey öyle olmasa bile.”

“Diğer her şeyi siktir et,” diye hatırlattım ona. “Önemli olan tek şey biziz. Ve ayakkabılar.”

“Bize,” dedi, kadeh kaldırırken söylediğimi tekrar ederek.

“Bize.”

SIENNA

Alışveriş gezimiz ayakkabı mağazasında sona ermemişti. Bu daha başlangıçtı. Kıyafetim baştan ayağa değişene kadar yarım düzine mağaza gezmiştik.

Selene bir metre ötemde, “Vay canına, Sienna,” diye bağırdı. Gözleri üzerimde geziniyordu ve ağzı bir karış açıktı.

Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Biri bana bu şekilde bakınca rahatsız oluyordum. Ama Selene daha ileri gidip ıslık çaldığında, kendimi tutamayıp güldüm.

“Kes şunu Selene.”

Kahretsin.” Selene beni duymazdan gelerek devam etti. “Sen bir tanrıçasın. Ben de bir dâhiyim.”

Elbiseye baktım. Selene modadan gerçekten anlıyordu ve bu yıl arka arkaya kutlanacak olan Noel Partisi ve Yule Balosu için mükemmel bir kıyafet seçmişti.

Elbise siyah kadifeydi, tam bir şaheserdi. Elbise iki parçaydı, göğüs çatalımı gözler önüne seren boyundan bağlamalı bir üstü vardı, bedenimi sıkıca sarıyor ve dizlerimin birkaç santim üstünde sona eriyordu.

Selene, “Gel buraya. Kendine bak,” dedi. Selene’in yanına gittim ve karşımızda duran boy aynasına baktım. Hayretle nefes alışıma engel olamadım.

Siyah kadife, beyaz tenimde göze çarpıyor, cildimi daha aydınlık gösteriyordu. Siyah kumaş, buklelerimin daha kızıl ve parlak görünmesine neden oluyordu.

Ayakkabılarımı çıkardım ve Selene’in bana yeni aldığı bordo stilettoları giydim. Her şey mükemmel görünüyordu.

Mükemmel görünebilir. dedim kendi kendime. ~Ama değil.~ ~

Aiden partide olmayacak. ~

İç çektim. Selene ruh halimin değiştiğini anında fark etti. “Sorun ne?”

Ablama baktım, Selene içimden geçenleri her zaman anlardı. “Keşke Aiden partiye gelebilseydi. Eşimin yanımda olmasını istiyorum.”

Selene başını salladı. “Ama onu Yule Balosu'nda göreceksin, değil mi?”

“Sanırım.”

Selene ellerimi tuttu. “Kardeşim, seni çok sevdiğimi biliyorsun. Ama Noel demek, sevdiklerinle vakit geçirmek demektir. Parti herkesi bir arayagetirecek. Birkaç saat sonra Aiden'ı göreceksin. Kendini strese sokma, tamam mı? Stres yapamayacak kadar seksi görünüyorsun.”

Ona gülümsedim, sözlerinin bilgeliğinin beni etkisi altına almasına izin verdim.

Belki abartıyordum. Belki de her şey yolunda giderdi. ~

***

O gece yatağa girdiğimde Aiden hâlâ sürü evinden çıkıp eve gelmemişti. Sanırım yarın olmadan bitirmesi gereken bir sürü son dakika Yule Balosu hazırlığı vardı.

Ve planların son anda değişmesi hoşuma gitmese de Aiden’ı suçlayamazdım. Sadece iyi bir Alfa olmaya çalışıyordu.

İç çektim, Aiden’ın yastığını kendime yaklaştırdım. Onun gibi kokuyordu ve sevdiğim adama sarılamıyorsam yastığına sarılmak bu durumdaki en iyi seçenekti.

Yarın için her şey hazırdı: Ağacı süsledim, yer kartlarını hazırladım ve mobilyaların yerlerini değiştirdim. Yemek şirketi ayarlandı ve barmenler onaylandı. Parti mükemmel olacaktı... Hayır, Aiden’sız mükemmel olmazdı.

Ama mükemmele yakın olacaktı.

Uykuya dalarken yüzüme bir gülümsemenin yayıldığını hissettim. Neden gülümsediğimi sorgulamama gerek yoktu.

Çünkü Noel'den önceki bu gece, boş bir evde, boş bir yatakta bile etrafımın sevgiyle çevrili olduğunu biliyordum.

Ya seks?

Bu farklı bir hikâyeydi ve Yule Balosu koşturmacası sona erdikten sonra yani yarın yeniden yazılacaktı. Aiden ve ben sonunda, yapılacaklar listesi ya da stresli, son dakika işleri bizi bölmeden birlikte olacaktık.

Pus olsun ya da olmasın, tutkumuzun ateşini gecenin derinliklerinde yakacaktık.

Ama şimdilik sevgiyle yetinmeliydim.

Tüm sevgi buradaydı. Bu soğuk ve karlı kışta içimi ısıtıyordu.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok