Ruhların Dansı - Kitap kapağı

Ruhların Dansı

Kelsie Tate

Bölüm 3

SASHA

Bir hafta sonra, TİTAN’daki ilk iş günüm gelip çattı. Binaya girdiğim anda sürünün gücünü damarlarımda hissedebiliyordum. Nefes kesici, neredeyse felç ediciydi.

Vücudumdaki her haydut hücre kaçmamı istiyor, adeta bana yalvarıyordu. Bu işi kabul etmek bana büyürken öğretilen her şeye aykırıydı. Babamın sözleri durmadan zihnimde yankılanıyordu.

“Sürü tehlikelidir, asla bir sürüye güvenme.”

“Eğer onların bölgesinde yakalanırsan, öldürülürsün.”

“Onları ikna etmeye çalışma. Sadece kaç.”

“İhtiyacımız olan tek sürü biziz.”

Kendimi anılarımdan kopardım ve lobideki resepsiyona ilerledim.

Resepsiyondaki kız beni baştan aşağı süzüp kaşlarını çattı. “Yardımcı olabilir miyim?”

“Merhaba. Jim Thorpe’u görmeye geldim.”

“Peki kimsiniz?” Beni tekrar bir aşağı bir yukarı süzdü, gerçekten orada olmam gerekip gerekmediğini anlamaya çalışıyordu.

“Sasha Lovett.”

Telefonu açmadan önce bana baktı, “Sasha Lovett, Beta Thorpe’u görmeye geldi. Mm-.”

Telefonu kapatıp tekrar bana baktı. “Tamam, Lovett Hanım. Asansörle sekizinci kata çıkın. Thorpe Bey sizi bekliyor olacak.”

“Teşekkür ederim,” diye cevap verdim nazikçe.

“Lovett Hanım! Sizi gördüğüme çok sevindim!” Asansörden çıktığımda Thorpe Bey beni karşıladı.

Gülümseyerek elini sıktım. “Günaydın Thorpe Bey.”

“Lütfen bana Jim deyin. Herkes öyle der.”

Ona gerçekten böyle hitap etmeye hazır olup olmadığımdan emin olmadan başımla onaylayarak cevap verdim.

“Tamam, Bettany Bey sizin, tırnak içinde söylüyorum, ‘sahip olduğu en kötü asistan olmadığınızı’ söyledi, ki Bettany Bey’den anladığım kadarıyla bu oldukça övgü dolu bir eleştiri.”

“Ah bir bilseniz,” deyip kıkırdadım.

“Eğer Bettany Bey’le başa çıkabildiysen buradaki iş çocuk oyuncağı gibi gelecek. CEO’muz ve alfamız Jackson Thorpe’un yeni asistanı olacaksın.”

“Thorpe, yani...” Beynim bağlantıyı kurmaya çalışırken gözlerim kısıldı.

“Kardeşim.”

“Ahh, tabii,” diye cevap verdim başımı sallayarak. Bu o kadar da kötü olmamalıydı. Eğer Jim gibi biriyse, yaşlı trol Bettany Bey’den çok daha iyi bir patron olacaktı.

“Sana burayı gezdireyim. Burası dinlenme odası. Buzdolabı her zaman dolu. Lütfen istediğini al. Kahve, çay ve diğer içecekler ve atıştırmalıklar var.”

“Burası dosya ve fotokopi odası. Bu katta iki ana toplantı odamız var. Biri benim ofisimin yanında, diğeri de koridorun sonunda seninkine yakın. Seni masana götürelim ve sözleşmenizin üzerinden geçelim.”

“Teşekkür ederim.” Gülümserken onu koridorda takip edip hemen dışında temiz, modern bir masanın bulunduğu büyük bir çift kapıya geldim.

“İşte geldik. Oturup sözleşmeyi inceleyin. Ben de gidip ona burada olduğunu haber vereceğim.”

O uzaklaşırken ben elimdeki dosyaya baktım. Açıp sözleşme şartlarını okudum.

Gözlerim kurallar ve şartlar listesinde büyüdü, çoğunlukla gizli iş ve sürü konularıyla ilgilenecektim. Bunları kimseyle paylaşamayacağımı yazan maddenin üzerinden geçtim.

Sayfanın altında maaşımın belirtildiği yerde gözlerim faltaşı gibi açıldı. Gözlerime inanamadım; bu rakam doğru olamazdı. Şimdiye kadar kazandığımdan daha fazla para kazanacaktım.

Ofisteki duvarlar çok kalın değildi ve yanda konuşulan her şeyi duyuyordum. Yandan gelen seslere kulak kabartırken sözleşmeye odaklanamadım.

“Ciddi misin, Jimmy?”

“Beni bir dinle, Jack!”

“Sürü için çalışması için lanet bir haydutu işe alamazsın! Bilgilerimizi nasıl kullanabileceğini hayal edebiliyor musun?”

“Tatlı ve güvenilir bir kıza benziyor. Sence de bir haydut olması ve bu kadar genç olması biraz üzücü değil mi? Ona yardım edebiliriz.”

“O bizim sürümüzün bir parçası değil. Sürümüzün iç sistemlerine öylece vakıf olamaz.”

Başımı öne eğdim. Bunun işe yaramayacağını, sözleşmenin gerçek olamayacak kadar iyi olduğunu biliyordum.

“Bu kızı işe alamayız, Jim!”

“Bal gibi de alırız.”

“Göreceğiz bakalım!” Yanıma gelen ağır aksak ayak seslerini duyabiliyordum.

Kapı hızla açılırken birden başım dönmeye başladı.

Adaçayı ve bergamot kokusu duyularımı doldururken adeta bir tuğlayla çarpılmış gibi ağırlaştım. Koku sarhoş ediciydi. Jackson Thorpe olduğunu tahmin ettiğim kişinin gözleriyle karşılaşmak için başımı kaldırdım.

“EŞİM!”

Eşim! Eşim! Eşim! Eşim! Eşim!“ Raya’nın kafamın içinde çıldırdığını duyabiliyordum ama bedenim hareket etmiyordu.

Bu bir eş istemediğimden değildi, sadece gerçekten bir eşim olduğunu düşünmüyordum. Gençken tek düşünebildiğim beni sürüsüne alacak ve benimle bir yuva kuracak bir eş bulmaktı. Bana güvenli bir yuva verecek birinin olduğunu düşünüyordum.

Ama o an hiç gelmemişti.

Artık yirmi dört yaşındaydım. Bir kurdun gerçek eşini bulmadan bu kadar uzun süre yaşaması neredeyse hiç duyulmamış bir olaydı. Bu yüzden pes etmiştim. Kendi başımın çaresine bakabilirdim. İhtiyacım olan tek sürü bendim.

Alçak bir hırıltı duyduğumda aklım tekrar dünyaya döndü. Başımı kaldırdığımda Jackson Thorpe’un agresif bir şekilde üzerime yürüdüğünü gördüm.

“Sen. Benim. Eşim. Olamazsın.”

Teslimiyetimin onu sakinleştireceğini umarak başımı eğdim.

“Asla olmaz!”

Gözlerimi yukarı diktiğimde Jim’in dağ gibi vücudu önümde duruyordu.

“Gördün mü! Sana onu işe almanın iyi bir fikir olduğunu söylemiştim!” Kardeşi gülünce ben de yüzümde oluşan küçük gülümsemeye engel olamadım. Jackson’ın hırlamasıyla bu gülümseme çabucak silindi.

“Biz eş değiliz,” diye homurdandı Jackson.

“Ve yavru köpek gibi bakan kızlardan nefret ederim.”

Jackson ve ben Jim’e döndük, yüzünde gözle görülür bir şaşkınlık vardı.

“Etrafta dolaşıp doğru olmayan şeyler söylediğimizi sanıyordum.” Jim sırıtarak omuz silkti. “Benim hatam.”

Kahkahamı bastırmaya çalıştım. Hareketim Jackson’ın ateşli bakışlarını geri getirdi. “İkiniz de ofisime geçin.”

Hışımla ofisine döndü. Jim ve ben de arkasından gittik. Masasının karşısındaki sandalyelere oturduk. Kendi koltuğuna geçip arkasına yaslandı. İçindeki mücadeleyi görebiliyordum. Ne yapacağımı bilemiyordum.

“Alfa Jackson…”

Jackson elini kaldırarak sözümü kesti. “Konuşma.”

Tekrar konuşmadan önce sonsuza kadar sürecekmiş gibi gelen bir sessizlik içinde oturduk. “Yapacağımız şey şu. Bir ay boyunca benim asistanım olacaksın, ama o kadar uzun süre dayanabileceğini sanmıyorum.”

“İstifa etmeden önce en fazla bir hafta veriyorum.”

“Bekle, yani kovulmadım mı?” diye şaşkınlıkla sordum.

“Henüz değil.”

“Peki onu eşin olarak mı tutacaksın?” Jimmy ekledi.

“Henüz değil.”

Kalbim sıkıştı. Bir eş bulmakla ilgili kurduğum tüm hayaller suya düşmüştü. Beni istemezse ne olacağını hiç düşünmemiştim.

“Göreceğiz,” diye ekledi.

O kadar da kötü değil...” Raya sızlandı.

“Kimseye bundan bahsetmiyorsun. Çok ciddiyim, Jimmy. Eğer birine söylersen, ağzını burnunu dağıtırım.”

“Dene de gör,” diye alay etti.

Jackson, alfa varlığının tüm etkisini kullanarak ayağa kalktı. “Kimse bu konuda konuşmayacak. Anladınız mı?”

İkimiz de başımızı öne eğdik. “Evet.”

“Harika. Şimdi işinizin başına dönün.”

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok