Güzel Hata - Kitap kapağı

Güzel Hata

Mel Ryle

Mavi Gözlü Yabancı

Coleenkızııım! AYRINTILARI istiyorum
Coleenbu gece ne olursa hepsini bana anlatıyorsun
KylaKurallarda böyle bir şeyin olduğunu hatırlamıyorum
ColeenBAŞLATMA kuralına
Coleensen benim en iyi arkadaşımsın
Coleenve nihayet sevişeceksin
Coleen🙌🏼
KylaGöreceğiz
Coleenvazgeçmek yok!
KylaTamam tamam, biliyorum
Coleeniyi eğlenceler
Coleen😉

Derin bir nefes aldım. Lüks bir cipin arka koltuğundaydım ve o mavi gözlü yabancı yanımdaydı. Konuşmamızdan anladığım kadarıyla Jensen varlıklı biriydi; ama kendi özel şoförünün olması?

Vay be. Bara girip her gün karşılaşabileceğin türden bir varlık değildi bu.

"Dante." diye seslendi şoföre. "Bizi her zamanki mekana götür."

Kaşlarımı çattım. "Otobüs durağına götürsen yeter; sana söylemiştim. Ben eve gidiyorum."

"Tamam ama bir içkiden sonra."

"Rica etmiyorsun." dedim ve dilimle şıp diye bir ses çıkardım.

"Tek gecelik ilişki yaşayacağın adamı biraz tanıma fırsatı olarak düşün bunu."

O sırıttı, ben başka tarafa baktım; vücudum kaskatı kesiliyordu. Seksi varsayarak konuşması bile beni ıslatmaya yetmişti. Hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalıştım.

"Bu, kurallara aykırı." dedim.

"Öyle mi? Anlat bakayım bana şu... Kuralları."

Aklıma sarhoş Megan geldi. Gizli oyunumuz hakkında bu kadar açık bilgi verdiğimi bilse beni şuracıkta öldürürdü. Konu oyunun kuralları olunca en katısı her zaman oydu.

"Pekala." dedim. "Oyun basit. Takıl ve bırak. Kişisel bilgi yok. Bağlanma yok. Sonradan birbirine mesaj atma yok."

"Ama söyleyeceğime gücenme." diye mırıldandı. "Pek de deneyimli görünmüyorsun, Kyla."

O kadar bariz miydi? Gülerek başımı salladım.

"Haklısın. Değilim. Bu benim ilk tek gecelik ilişki denemem."

"Ve buna rağmen, bu ilişkiyi sabote etmeye çalışıyorsun. Neden?"

Bana o anki bakışlarında eğlence, cazibe veya flört yoktu. Saf ve içten bir merak vardı. Aslında beni tanımak istiyordu.

"Bilmiyorum." dedim. "Sanırım hâlâ ayrılığımın üstesinden gelmeye çalışıyorum ve..."

"Daha konuşma." dedi başını onaylayıcı bir şekilde sallayarak.

Ne kadar anlayışlı olduğuna şaşırdım. Üç yıllık ilişkimizde Alden bana bir kez olsun içimde neler hissettiğimi sormamıştı. Sadece benim “iyi” olduğumu var saymıştı; açıkça yardım dilendiğimde bile.

Ve burada bir yabancı vardı, soruşturuyordu, sırlarımı açığa çıkarmaya çalışıyordu. Jensen gerçekten kimdi?

Dante’ye seslendi, "VIP odasını boşalttırıp barı doldurtur musun?"

"Tabii ki, efendim."

"Yok artık." dedim gülerek. "Böyle büyük oynamaya gerek yok. Normal bir bar da olur."

"Öyle mi düşünüyorsun?" diye sordu. "Hayır, Kyla, eğer 'büyük oynayacak olsaydım', şu anda dünyanın öteki tarafında olurduk."

Şaka mı yapıyordu yoksa gösteriş mi yapıyordu emin değildim. Ama hiç böbürleniyormuş gibi hissetmedim. Daha çok işin özünü söylüyormuş gibiydi.

İşte o kadar zengindi. Bu adam ne iş yapıyordu?

“Hayır Kyla!” diye kızdım kendime. ~“Bu kuralı çiğnemeyeceksin. Onu yakından tanımayacaksın.”~

Sonunda zarif bir restorana vardık ve Dante kapıyı açtığında kaşlarımı çatıp Jensen’a döndüm.

Fısıldayarak "Buranın bar değil dört yıldızlı bir restoran olduğunun farkındasın değil mi?" dedim.

"Farkındayım." Dışarı çıktık ve beni koluna aldı.

Merak içinde göz kırparak koluna girdim ve beni içeri götürmesine izin verdim. İçeriye adımımızı attığımız anda bizi baş garson karşıladı. İsimlerimizi sormadan bizi açık yemek alanının karşısındaki özel bir odaya götürdü. Biz yürürken birçok göz üstümüzdeydi..

Özel odaya vardığımızda odanın genişliği beni şaşırtmıştı. Sadece iki kişi için hazırlanmış bir masa vardı ve böyle bir hazırlığın bu kadar hızlıca nasıl yapıldığını merak ediyordum.

"Ben de burada basit bir içki içeceğimizi düşünüyordum." dedim.

Omuz silkti, belki onun basit bir içkiden anladığı buydu. Sonra oturduk ve içkilerimizi söyledik. Barmene adıyla hitap ediyordu; Robbie. Belli ki buraya sürekli geliyordu.

Robbie gittiğinde, "Etkilemek için buraya getirdiğin ilk kız ben değilim sanıyorum" dedim.

Her zamanki okunması güç poker suratıyla, "Hayır" dedi. “Değilsin.”

Samimiyetini takdir ettim. Bu adamın kadınlarla olan deneyimini düşünmek beni heyecanlandırmıştı. Acaba bana neler yapabilirdi?

"O zaman beni eğlendir." dedim. "Kızları buraya getirdikten sonra eğlendirmek için ne yapıyorsun?"

"Gerçekten bilmek istiyor musun?" diye sordu, şaşırmıştı.

"Soruyorum, sorduğumu duyuyorsun değil mi?"

Durakladı; mavi gözleri gözlerimin arasında gidip geliyordu. Beni okumaya, söylediklerimin altında gizli bir anlam bulmaya çalışıyordu. Bu adam neden beni çözmeye çalışıyordu?

Robbie içkilerimizi getirdiğinde Jensen ona başıyla işaret etti. Robbie bu işaretin anlamını biliyordu ve bizi yalnız bıraktı. Neler oluyordu?

Sonra odayı loş ışık ve sakin bir müzik kapladı. Jensen içkisinden bir yudum aldı ve flörtöz bir gülümseme ile elini uzattı.

"Dans?"

"Dalga geçiyorsun." Kokteylden bir yudum alıp elini tuttuğumda güldüm. "Bu mu hamlen?"

"Ne diyebilirim ki? Ben eski kafalıyım."

Ayağa kalktık ve birbirimize yaklaştık. Beni ustaca döndürdü ve elini belime koydu. Ardında sakin müziği takip ederek dans ettik. Bu hamlenin işe yaradığına inanmıyordum.

Omzundayken kıkırdadım.

"Seni eğlendiriyor muyum?" diye sordu.

"Evet." dedim.

"Çoğu kız şimdiye kadar kendinde geçmiş olurdu. Suratıma gülen ilk sensin."

Geriye bir adım atıp ona baktım. Bir şey yapıp gururunu kırmış olmaktan korkuyordum. Ama daha önce olduğundan daha meraklı görünüyordu. Madem öyle, biraz daha şımarabilirdim.

"Yüzün komik görünüyor." diye sataştım.

Başını sallayıp güldü. "Hep böyle dalgacı mısın?"

"Duruma göre."

"Yani, benim gibi bir adamın aşağılanmayı sevdiğini düşünüyorsun?"

"Tahmin, hepsi bu. Çok ciddiye alma."

Haddimi aştığımdan endişelendim. Gözlerinde anlayamadığım bir feveran vardı ve okyanus mavisi azalıp fırtınaya dönmüştü.

"Biliyor musun, Kyla?" dedi. Benimle dans etmeye devam ediyordu ama başka bir yere bakıyordu. “İnsanlar sana her şeyi gümüş tepside sunduklarında artık seni gerçek bir insan olarak görmüyorlar.

"Çok yorucu olmalı."

"Evet, öyle. Bu yüzden gerçek biriyle... Seni gören biriyle tanışmak... heyecan verici."

Ve o an fark ettim ki gözlerindeki fırtına öfke değildi. Şehvetti.

Kendi dürtülerimi kontrol etmek için bir adım geri atıp, "Çok da heyecanlanma." diye takıldım. "Dediğim gibi, oyunu bu gece oynamıyorum."

"O kadar emin değilim, Kyla." dedi ve beni kendine doğru çekti. "Dudakların bir şey, vücudun başka bir şey söylüyor."

Parmaklarının omurgamda piyano çaldığını hissediyor ve inleme dürtüme karşı koyuyordum.

"Ben... Benim..." Kekeliyordum. "Gitmem lazım.."

"Nereye?"

Hiç düşünmeden, "Lavaboya." dedim.

Ve o anda büyü bozuldu. Uzakta bir kapıya başıyla işaret edip beni bıraktı.

"Gidebilirsin."

Başımı fazla kibarca salladım ve aceleyle lavaboya gittim. Kontrolü kazanmam gerekiyordu, hem de hemen. Gecenin böyle geçmemesi gerekiyordu.

İçeri girer girmez telefonumu çıkardım.

KylaYapamıyorum Coleen
KylaGerginlikten ölüyorum
Coleenkyla
Coleenaşırı SEKSİSİN
Coleenve bunu hak ediyorsun
KylaAma tek düşündüğüm Alden
ColeenAMA YETER!!!!
Coleen🤬
Coleeno göt her şeyi yeterince mahvetmedi mi?
Kylaevet ama
Coleenaması yok
Coleensen bu çocuğun poposunu gördün mü?
Coleen🍑
Coleenhoşlandın mı?
KylaYani
KylaAslında hoşlandım sanırım
Coleene ne duruyorsun o zaman?!

Coleen haklıydı. Beni durduran neydi tam olarak? Belki samimiyet korkusuydu. Alden'dan sonra başka biriyle nasıl birlikte olacağımı bilmiyordum. Nokta.

Ama anladığım kadarıyla bu adam, Jensen, tek gecelik ilişkiden fazlasını istemiyordu.

Şüphesiz tehlikeli bir yanı vardı. Ama vücudumun umurunda değildi. Vücudum zerre korkmuyordu.

Tutkuya adanmış bir geceden sonra onu bir daha görmek zorunda değildim. Aynaya, kendi gözlerimin içine baktım ve kendimi üç ay sonra ilk kez seksi hissettim. Sahip olduğumu hiç bilmediğim bir cinsel istek hissettim.

Kendimi canlı hissettim.

Bir saniye bile düşünmeden bir hışımla lavabodan çıktım ve Jensen'a doğru yürüdüm. Barda oturuyordu, arkası dönüktü. Ama beni görmek için döndüğünde, sanki aklımı okuyabiliyordu.

"Bir şeyler değişti, değil mi?" diye sordu.

Ona yaklaştım. "Çok güzel zaman geçirdim. Ama bence artık gitmeliyiz."

Onu ilk gördüğüm an beynimde bu adamın tam yatağına girmelik biri olduğunu biliyordum.

Ama o anda, onun o delici mavi gözleri VIP odasının ortasında beni çırılçıplak soyarken ve sarhoş edici kokusu şehvetle başımı döndürürken...

Ona daha fazla karşı koyamazdım.

Elimi tuttu ve nazikçe bir öpücük kondurdu. O yumuş pembe dudakların çıplak tenimde bıraktığı his beni benden adı ve o da bunu hissetti.

Elini kolumdan yukarı kaydırarak boynuma ulaştı ve yüzümü kavrayıp beni kendine çekti. Bana yakınlaşır ama temas kurmamak için sabırla direnirken aramızda oluşan çekim dayanılmazdı.

"Seni istiyorum." diye fısıldadım.

"Biliyorum, Kyla." dedi. "Ben de seni istiyorum."

Ve dudaklarını dudaklarıma getirip beni öptü. En çılgın fantezilerim bile beni, onun dudakları ve dilinin hissettirdiklerine hazırlayamazdı.

Artık başka numara yoktu. Başka alay ve tahrik yoktu. Hayır. Oyun gerçekleşmek üzereydi.

Yavaşça geri çekilirken aklımı bir kez daha okuyordu ve o okyanus mavisi gözleri açlıkla doluydu.

"Hadi buradan gidelim."

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok