Ufak Tefek Sırlar

Tuli

“Neden buradayım?” diye homurdandım aşırı hevesli arkadaşımın yanında rastgele bir ev partisinin girişine doğru isteksizce yürürken.

“Hadi ama Tuli,” diye sızlandı Megan beni kendine doğru çekerek. “Mızıkçılık yapma. Anı yaşamaya çalış! Asosyalliğini üzerinden atmak istediğini söyleyen sendin.”

“Evet, ama buna hazır olduğumu söylemedim!” diye bağırdım transparan bluzum ve kısacık şortumun üzerine kapüşonlumu çekerken.

Megan bana ışıltılı bir gülümseme vermeden önce gözlerini devirdi. “Sızlanmayı bırak! Seksi görünüyorsun!”

Beni kapıdan içeri itince basamağa takıldım.

Yere düşerken cıyakladım, ama suratım zemine çarpmadan önce bir çift kol beni yakaladı.

Suratımı, tanımadığım deri ceketli bir yabancının göğsüne bastırılmış halde buldum.

Yukarı baktığımda koyu renk dağınık saçlar arasındaki bir çift büyük kahverengi göz tarafından büyülenmeden önce gördüğüm ilk şey dolgun ve ıslak dudaklardı.

Utançtan kızarmış halde geveleyerek özür diledim ve bu muhteşem yabancının kollarından kendimi uzaklaştırdım.

“Bastığın yere dikkat et,” diyerek homurdandı ve yanımdan yavaşça uzaklaştı.

Arkadan gelen arkadaşımı fark etmeden orada şaşkınlıkla kalakaldım. “Pislik,” diye homurdandı çocuğun gidişini izleyerek. Bana rahatlık verici bir bakış atarak gülümsedi. “Bunun modunu düşürmesine izin verme. Hadi gidip biraz içki alalım.”

Megan beni erkeklerin beer pong oynadığı ve kızların sohbet ettiği mutfağa götürmeden önce tereddütle kapüşonlumu çıkarıp ön kapının yanında bıraktım. Bana bir bira verdi.

Birayı tereddütle elinden alıp arkadaşım beni oturma odasına doğru götürürken kehribar rengi sıvıya baktım. Mutfaktan çıktığımız an tanıdık sarışın bir sima arkadaşıma yaklaştı. Ağabeyim bana el sallayıp Megan'a göz kırptı.

Meghan ağabeyimle göz göze geldiğinde kıkırdadı ve varlığımı tamamen unutup onunla dans etmeye başladı. Yanımdan uzaklaşmalarını izlerken biramdan bir yudum aldım.

Sosyalliğin de bir sınırı var diye düşündüm somurturken.

Bir duvara yaslandım ve hemen o an oradan ayrılmak ya da kalıp hayatımın ilk partisinin tadını çıkarmaya çalışmak arasında bir seçim yapmaya çalıştım.

Birkaç dakika sonra, hâlâ kendi içimde bir seçim yapmaya çalışırken uzun boylu, sarışın ve çekici bir adam bana doğru yürüdü. Ona şüpheyle baktım ama olduğum yerde kalıp biramı yudumlamaya devam ettim.

“Nasıl gidiyor?” dedi yanıma yaklaşıp bana sinsice sırıtırken.

“İyi,” dedim kibarca gülümseyerek, ama bu kadar yanıma yaklaşmasından rahatsız olarak bir adım geri attım. Üstüne sinmiş ağır alkol ve sigara kokusu bana nefes alacak alan bırakmıyordu.

“Seni burada tek başına dururken gördüm. Çok eğleniyormuş gibi görünmüyorsun. Benimle dans etmek ister misin?”

Daha da yaklaşıp tepemde dikildi.

“Hayır, teşekkürler. Böyle iyi,” diye mırıldanıp bir adım daha geri atmaya çalıştım.

“Ah, hadi gel benimle biraz eğlen,” dedi sırıtmaya devam ederek, kollarını duvara dayadı ve elime uzandı.

“Hayır, teşekkür ederim,” dedim daha cesur bir sesle elini geri iterek.

Gülümsemesi aniden öfkeli bir bakışa dönüştü.

“Dinle, sana iyilik yapmaya çalışıyorum. Benimle dans edebilir ve açık saçık ateşli bir seks gecesi geçirebilirsin ya da o koca götünle burada dikilip pineklemeye devam edebilirsin. “

İçgüdüsel olarak yüzüne bir tokat attım. Ardında ona baktığımda yaptığım şeyden pişmanlık duymadığımı fark ettim. Ağzımdan çıkacak sonraki kelimeler kibar olmaktan çok uzaktı “Siktir git, pislik.”

Etrafından dolaşıp uzaklaşmaya çalıştım ama yeterince uzaklaşamadan önce bir el sertçe bileğimi kavradı.

Sarışın adam beni kendine doğru çevirirken acı içinde dişlerimi sıktım.

“Lanet olası orospu,” diye bağırdı bileğimi iyice sıkarak. “Kimse bana tokat atamaz. Bunun bedelini ödeyeceksin.”

Serbest olan elini yumruk haline getirerek kaldırdı ve yüzüme doğrulttu. Güçlü durmaya çalışsam da korkumu tamamen gizleyemedim.

Gözlerimi kapatıp gelecek olan yumruğu beklerken bileğimi kavrayan elin gevşediğini hissettim ve acı dolu bir çığlık duydum. Gözlerimi açtığımda daha önce çarptığım adamın sarışını bileğinden yakaladığını gördüm.

Pislik, Bay Gizemli’nin bileğini tutan eline uzanırken gözlerim korkuyla kocaman açıldı.

Elini bırakıp gömleğinden tuttu ve sarışın adamı duvara doğru itti. “Sana siktir olup gitmeni söyledi,” dedi tehditkar bir şekilde. “Ona tekrar bulaşmak istiyorsan önce beni geçmen gerekecek. Anladın mı?”

Bay Gizemli onu yanımdan uzaklaştırıp gitmesine izin verdi. Sarışın adam küfredip tökezleyerek odadan çıktı.

Sonra kurtarıcım bana döndü, elime doğru uzanırken pek memnun görünmüyordu.

“Sen kimsin be?” dedim beni kendine doğru çekerken. Onun elinden kaçmak için de kıvrandım ama sefil bir şekilde başarısız oldum.

Kaçma girişimime gözlerini devirdi ve beni kalabalık alandan uzaklaştırdı. Kolumu bırakmadan önce beni üst kattaki nispeten sessiz olan koridora götürdü. Ters ters baktım ona.

“Problemin ne senin?”

Bana döndü. “Seni iki kez kurtarmak zorunda kaldım. Benim problemim bu. Yardıma muhtaç kadın rolünü oynamaktan keyif mi alıyorsun?”

Tam cevap vermek üzereydim ki artık deri ceketini giymediğini fark ettim. Siyah V yakalı gömleğinin ardında zar zor gizleyebildiği şişkin kasları dikkatimi dağıtıyordu.

Ayrıca gömleğiyle göğüs kıllarını kapatmaya çalışmasının da pek işe yaramadığını fark ettim, çünkü bir parçası gözüküyordu. Dudağımı gergin bir şekilde ısırdım.

“Beni dinliyor musun?” dediğinde odağımı tekrar ona verdim.

Ona baktım. “Sağır değilim, pislik.”

Beni vücudu ile duvar arasında hapsettiğini fark ettiğimde gerildim. Yanaklarım kızarmaya başladı. “N-ne yapıyorsun?”

“Dikkatini çekmeye çalışıyorum. Ne dediğimi duydun mu, küçük hanım?” diye tekrarladı vücudunu hafifçe benimkine yaklaştırarak.

Onun dokunuşundan kaçmak için kendimi duvara doğru bastırırken buldum. Midemde garip bir his oluşmaya başladı. Bedenimin onun dokunuşuna tepki verdiğini biliyordum.

Bakışlarım tekrar vücuduna kaydığında Bay Gizemli'nin sırıtmaya başladığını gördüm.

“Sanırım dinlemiyordun. Ama şimdi dikkatini çektim. Kapıdan girer girmez senin de benim dikkatimi çektiğinin farkındasın değil mi?”

Uzağa bakmaya çalıştım. İçimdeki o yabancı duygu o bana baktıkça yoğunlaşıyordu. Heyecan verici ama aynı zamanda sinir bozucu bir duyguydu bu. Biraz bunalmış hissetmeye başlamıştım.

Parmağını çeneme yaklaştırıp gözlerinin içine bakmam için suratımı kaldırdı. “Oldukça göz alıcısın tatlım,” diye fısıldadı. “Şimdi bana sahip olduğuna göre, benimle ne yapmak istiyorsun?”

Karnımın üzerinde bir sertlik hissettim. Ne olduğuna bakmak için geri çekilme isteğine engel olamadım. Pantolonunun altından kendini belli eden erekte olmuş penisini fark ettiğimde yanaklarım alev alev yandı.

“Hiç tek gecelik bir ilişki yaşadın mı, küçük hanım?” diye sordu bana kısık ve boğuk bir sesle.

“Ben bakireyim,” dedim hiç düşünmeden.

Bunu neden söyledim ki?

Bay Gizemli tek kaşını kaldırdı. “Bu kolayca düzeltilebilir, tatlım.”

Eğildi ve yavaşça kulağımı emmeye başladı, erekte olmuş penisini karnıma iyice bastırdı. Yavaşça inledim, bu hissin verdiği zevkin tadını çıkardım.

Ben daha nasıl karşılık vereceğime karar vermeden önce kolları belimin etrafını sardı ve beni kendine yaklaştırıp dudaklarını benimkilere bastırdı.

Dili ağzımın içinde gezinirken ona karşılık verdim. Dili dilime sürterken bu duyguya yabancı hissettim. İçimdeki inleme isteğini durduramıyordum.

Ellerimi saçlarına götürdüm ve yüzünü kendiminkine daha da yakınlaştırdım. Eliyle bacağımı kavrayıp beline doladı, serbest eli ise göğsümü avuçlamak için uzandı.

Başka bir inilti daha çıkardım, bacaklarımın arasında ıslandığımı hissettiğim için kalçalarım ona daha da yaklaştırdım.

Hafifçe uzaklaştı ve dudaklarıma doğru baştan çıkarıcı bir şekilde fısıldadı, “Bekaretini alabilir miyim, Tuli?”