Derin Arzular - Kitap kapağı

Derin Arzular

Daphne Watson

Bölüm 2

Burada ne işi var? Meraktan çatlamak üzereydim.

Bardaki gizemli adama hiçbir şey hissettirmeden kızlara döndüm. Siyah bir takım elbise ve beyaz bir gömlek giymişti; üst iki düğmesi açıktı.

Sol bileğindeki Rolex saat parlıyordu. Görünüşü güç ve zenginlik haykırıyordu.

Kızlar bana merakla baktı. “O adamı tanıyor musun?” diye sordu Mara.

“Hayır, dün tesadüfen ona rastladım.” Omuz silktim ve restoranın etrafına bakındım. Etraftaki herkes Lezzetli yemekler ve arkadaşlarıyla sohbetlerden memnundu.

“Nasıl rastladın?” diye sordu Mara. Yüzünde korkmuş bir ifade vardı.

“Şey, yürüyordum, aniden yoluma çıktı. Ben de ona çarptım, ama bu onun hatasıydı,” dedim.

“Yani Xavier Lexington’a çarptın ve o hiçbir şey yapmadı mı öyle mi?” diye sordu Arabella. Masadaki herkes bana deliymişim gibi bakıyordu.

“Sinirlenip bağırdı. Ben de ona bağırıp sonra hışımla çekip gittim.” Anlamamıştım. Neden bununla bu kadar ilgileniyorlardı?

“Xavier Lexington’a bağırdın mı? Delirdin mi sen? Ölmek mi istiyorsun?” diye haykırdı Isa başını sallayarak.

“Neler oluyor, gerçekten anlamıyorum. Lütfen biriniz bu adamın kim olduğunu açıklayabilir mi?” Başım ağrımaya başlamıştı.

Arabella açıklamaya başladı. “Peki, Xavier Lexington Londra’nın, hatta tüm ülkenin en zengin adamlarından biri.”

“Tanınmış bir iş insanı ama aynı zamanda mafyayla da ilişkisi olduğuna hatta Londra mafyasının lideri olduğuna dair söylentiler var.”

“Herkes onun karşısında tir tir titrer. Kimse ona karşı gelemez. Ona karşı çıkanların ortadan yok olduğu biliniyor. Sen de sanki normal bir şeymiş gibi ona çarptığını ve onun hiçbir şey yapmadığını söyledin!” dedi, gözleri büyüyordu.

Omurgamdan aşağı ürperdiğimi hissettim. Kahretsin!

“Üzgünüm Katherine, belki de önemli bir şey değildir. Ama o çok korkutucu bir adam. Senin karanlık işlere bulaşmanı istemem,” diye ekledi Arabella.

Çok iyi bir arkadaş olacağını düşündüm.

“Bakın kızlar, sadece ona çarptım. Hepsi bu. Muhtemelen içkiyi bana bunu hatırlatmak için göndermiştir,” diyerek onları rahatlatmaya çalıştım.

“Tamam, umalım da dediğin gibi olsun,” dedi İsa.

Yemeğimize geri döndük ama içime çöreklenen o kötü duygudan bir türlü kurtulamıyordum.

Mafyayla ilişkisi olan bir adama çarpmış, sonra da ona bağırmaya başlamıştım. Aman Tanrım.

Yemeğimizi bitirdikten sonra şarap içip işlerimiz hakkında sohbet ediyorduk ki masamıza biri yaklaştı.

Kızların yüzleri az önce hayalet görmüş gibi bembeyaz oldu.

Şaşkınlıkla kimin geldiğini görmek için başımı kaldırınca kalbim duracak gibi oldu.

İşte oradaydı! Sözde mafya lideri masamıza gelmişti. Xavier Lexington yanımda duruyordu, elleri cebindeydi. Gülümsüyordu ve geç de olsa bunun da bir şey ifade ettiğini fark ettim.

“Pardon, size nasıl yardımcı olabiliriz?” Kararlı ses tonumla kendimi şok ettim.

O da şaşırmış görünüyordu. “Bu hafta benimle akşam yemeği yemek isteyip istemediğini soracaktım. Kötü şartlarda tanışmış olsak da bunu telafi etmek istiyorum.”

Akşam yemeği mi? Muhtemelen bir suçlu olduğunu yeni öğrendiğim adam benimle yemek mi yemek istiyordu? Hiç sanmıyorum.

Masanın etrafına göz attım. Kızlar şok içinde bana bakıyorlardı, ağızları açık kalmıştı.

“Akşam yemeği,” dedim, şaşkınlığım sesimden belli oluyordu. “Benimle akşam yemeği yemek mi istiyorsun?” Dediğini doğrulamam gerekiyordu. Sanki doğru duymuş olmam mümkün değil gibi hissettim.

“Evet, birlikte akşam yemeği yemek istiyorum.” Güldü, restoranın içinde çınlayan güzel sesi tüm kadınların başlarını çevirip şehvetle ona bakmasına neden olurken, erkekleri kıskançlık ateşi sarmıştı.

“Üzgünüm ama davetinizle ilgilenmiyorum. Ama akşam yemeği yemek için birini bulmakta zorlanacağınızı da sanmıyorum,” dedim ve dikkatimi tekrar masaya yönelttim.

Onunla bu şekilde konuştuğuma inanamıyordum. Şarap rahatlamama yardımcı olmuştu.

“Cevabın hayır mı?” diye sordu. Önce şok olmuş gibi göründü ama kısa süre sonra sinirlendi.

“Benim kim olduğumu biliyor musun, tatlım? Kimse bana hayır diyemez!” dedi.

“O zaman ilk ben diyeyim,” dedim. Tekrar gözlerine baktım. Gözlerinde gördüğüm öfke beni ölesiye korkuttu.

Ters cevap verdiğim için bana kızacağını düşünmüştüm ama sadece gülümseyip elimi tuttu.

“Tatlım, kimse benimle bu şekilde konuşamaz. Eğer cüret ederse fazla yaşamaz. İnsanlar ben dersem yapar.”

“Ve eğer seninle akşam yemeği yemek istediğimi söylersem, gülümseyecek ve başını sallayacaksın. Anladın mı?” Elimi sıkıca kavradı.

Elimi geri çekmeye çalıştım ama izin vermedi. Gerçekten korkmaya başlamıştım.

“Yani bu bir evet mi, Katherine?” diye sordu.

“Adımı nereden biliyorsun? Kim olduğun umurumda değil ama seninle çıkmam için bana patronluk taslamana izin vermeyeceğim.”

“Sana çarptığım için özür dilerim, eğer bu yüzden bu kadar kızgınsan, ama birinin hayır demesinin ne anlama geldiğini öğrenmen gerekiyor.”

Ayağa kalkıp garsona işaret ettim. Ödemeyi yapıp buradan ayrılmak istiyordum. Bu adamın ne zaman yakamı bırakacağını bilmiyordum.

“Gitmeye hazırız. Hesabı alabilir miyiz lütfen?” diye sordum Masamıza yaklaşan garsona.

Başını salladı ve gitmek için döndü ama korkutucu adam garsonu durdurdu. “Hesabıma yaz.”

Kız bir kez daha başını salladı ve ben itiraz edemeden çekip gitti.

“Bu akşam yemek benden, hanımlar,” dedi masadaki herkese. Sonra bakışlarını bana çevirdi. “Yarın saat yedide seni alacağım. Hazır ol yoksa…”

Şimdi de beni tehdit mi edecekti? Yok artık!

“Yemek için teşekkür ederim ama kendimiz de ödeyebilirdik. Yarınki yemeğe gelince, cevabım hâlâ kesin bir hayır. Kim olduğunuz ya da ne yaptığınız umurumda değil. İstemediğim kimseyle çıkmak zorunda değilim,” diye cevap verdim.

Kızlara baktım, dediğimi anlamış gibi hepsi ayağa kalktı. Ayrılmak için adımı attığımda adam elimi hâlâ kuvvetle tutuyordu.

“Lütfen elimi bırakın!” Başımı kaldırıp gözlerine bakarken ne düşündüğünü anlamaya çalıştım. Hayatımda gördüğüm en güzel gözlere sahipti.

Karayip Denizi gibi saf maviydiler. Ona o kadar dikkatle bakıyordum ki beni bıraktığını ve Arabella’nın adımı söylediğini fark etmedim.

“Geliyorum!” Arkamı döndüm ve o büyüleyici adama dönüp bakmadan oradan ayrıldım.

Restorandan dışarı adımımı atar atmaz soru yağmuruna tutuldum. Sessiz kalan tek kişi İsa’ydı. Diğerleri hep bir ağızdan bana bağırmaya başladı.

“Aklından ne geçiyordu? Xavier Lexington’a hayır dediğine inanamıyorum.”

“Sen gerçekten deli olmalısın!”

“Ölmek mi istiyorsun?”

Ne diyeceğimi bilemedim. Başım ağrıyordu ve çok kızgındım. Benimle böyle konuşmaya nasıl cüret ederdi? Sanki emir verebileceği bir köpekmişim gibi…

“Bu saçma dramadan bıktım. Bunlarla uğraşamam. Yarın hepinizle konuşacağım ve bu karmaşayı ortadan kaldıracağız.”

Bir hışımla oradan ayrıldım.

***

Ertesi gün Arabella’dan olabildiğince uzak durdum. Sorularına cevap vermek istemedim. Zaten ne diyeceğimi de bilmiyordum.

Kendimi nasıl bir pisliğin içine soktuğumu merak etmekten dün tüm gece uyuyamamıştım. Başıma gelenlere inanamıyordum.

Önce annemin vefatı, şimdi de bu... Hayatım berbattı.

Saat tam beşte işten çıktım. Hâlâ kızlardan hiçbiriyle konuşmamıştım ve konuşmayı da düşünmüyordum. Belki yarın konuşurdum. Önce günün geri kalanını atlatmam gerekiyordu.

Onunla yemeğe çıkmayı reddetmiştim ama peşimi bırakacak mıydı? Öyle olmasını umsam da içimden bir ses kötü bir şeyler olacağını söylüyordu.

Eve döndükten sonra biraz televizyon izledim. Uzun bir duş alarak zamanın daha çabuk geçmesini sağlamaya çalıştım.

Saat altı olmuştu. Yapacak daha iyi bir işim olmadığı için kek pişirmeye ve akşam yemeği hazırlamaya karar verdim.

Kek fırına girdikten sonra bir şişe beyaz şarap açıp kadehi ağzına kadar doldurdum. Doğrusu birazdan olacaklar için buna ihtiyacım vardı.

Biraz pilav ve annemin özel tarifi olan soslu tavuk pişirdim. Annemin yemekleri çok leziz olurdu. Zaman o kadar çabuk geçmişti ki, ben farkına bile varmadan saat yedi olmuştu.

Saat yediyi vurduğunda kapı çaldı.

Kendime baktım. Saten bir pijama takımı giyiyordum. Seksiydi ama çok açık değildi. Kapıyı açtım.

Karşımdakini görünce yüzüme darbe almış gibi hissettim.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok