Xavier Gibi Biri - Kitap kapağı

Xavier Gibi Biri

Ava Star

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Üniversitenin son dönemi başlamadan bir hafta önce Melody, seksi bir yabancıyla tek gecelik ilişki yaşar. Onu tekrar görmeyi beklemese de onu ve paylaştıkları bağlantıyı unutamaz. Mezuniyetine gelen gizemli adamın kim olduğunu öğrenen Melody şok olur. Aralarındaki kimyayı ve tutkuyu inkar edemez, ancak birlikte de olamazlar. Kader onları sonsuza kadar ayıracak mı yoksa ortak bir yol bulabilecekler mi?

Yaş Sınırı: 18+

Fazla göster

61 Chapters

Chapter 1

Bölüm 1

Chapter 2

Bölüm 2

Chapter 3

Bölüm 3

Chapter 4

Bölüm 4
Fazla göster

Bölüm 1

MELODY

Gözleri dekoltemden bir saniye bile ayrılmayan barmen, “Bir tane daha ister misin?” diye sordu.

Başımı sallayarak daha güçlü bir içecek istedim. Buraya erkek arkadaşıma sürpriz yapmak gelmiştim ama asıl sürprizi beni aldatarak o bana yapmıştı.

Reed. Artık eski erkek arkadaşım olan Reed.

Geçen yıl NYU'ya kabul edilmişti. Onun için mutluydum ama aynı zamanda onu özleyeceğimi için de üzülmüştüm.

Bugün doğum günüydü. Bunun için gelmiştim ama onu başka biriyle yatakta basmıştım. Ona aşık değildim ama yine de kendimi kötü hissediyordum.

Kötü hissetsem de kalbim kırık değildi. Bana uzun mesafe ilişkisinin işe yaramadığını söyleyebilirdi.

Derin bir nefes alarak dairesinin kapısını açtım. Kapı açılır açılmaz büyük bir şok dalgası, korku ve acı içinde kalbime yayıldı.

Donakalarak en kötü kâbusumun gerçekleşmesini izledim.

Reed'in önünde kanepeye eğilmiş bir kız vardı. Gözleri kapalı bir şekilde, yüzünde saf bir coşkuyla kızın içine girip çıkıyordu.

Ellerini kızın kalçalarına koyarak hareketlerini daha da hızlandırdı.

Kız tiz bir sesle, “Evet!” diye haykırdı. “Tanrım! Geliyorum, çok yaklaştım, evet, evet, evet!” diye haykırdı.

Bu iğrençliğe daha fazla şahit olmak istemeyerek, “Neler oluyor burada?! diye bağırdım. İkisi de hızla bana dönerek şok içinde kalakaldılar.

Reed kocaman gözlerle bana baktı.

”Lanet olsun Mel, burada ne işin var? Bak, ben çok üzgünüm, amacım seni incitmek değildi. Sadece uzun zamandır kimseyle birlikte olmamıştım. Lanet olsun! Bunu öğrenmemen gerekiyordu.”

Aşağılık pislik.

Başımı sallayarak içeceğimden bir yudum daha aldım.

Ne düşünüyordum ki? Bu ilişkinin asla yürümeyeceğini biliyordum.

Neyse ki gelecek hafta derslerim başlayacaktı. O zaman kafamı kitaplara gömüp her şeyin unutabilirdim.

Arkamdan bir sesin, “Merhaba, güzel şey,” dediğini duydum.

Gözlerimi devirdim. Neden erkekler kızları asla yalnız bırakmıyor? Son bir saattir neredeyse bir düzine erkeğin arkadaşlık isteğiyle uğraşmıştım.

Arkamı döndüğümde gözlerim koyu kirpiklerle çevrili orman yeşili bir çift gözle karşılaştı. Vücuduna oturan tişörtünün altından şekilli kasları, geniş göğsü ve muhteşem karın kasları açıkça görülebiliyordu.

Otuzlu yaşlarda gibi görünüyordu.

Vay canına, çok seksi.

Bakışlarım yeniden yüzüne odaklanınca onu kestiğimi bildiğini söyleyen bir sırıtmayla bana baktığını fark ettim.

Yüzümde göz kamaştırıcı bir gülümsemeyle, “Selam, yakışıklı,” dedim.

Gülümsemesi genişleyerek, “Yanınıza oturmamın bir sakıncası var mı?” diye sordu. Tanrım gamzeleri var!

Vay canına.

Gözleriyle beni tepeden tırnağa süzdü. Yüzünde anlam veremediğim bir ifade vardı. Gözleri sanki sürekli beni izliyordu.

“Tabii, buyurun,” dedim gülümseyerek.

Yanımdaki sandalyeye oturup bana doğru eğildi. Aramızda kısa bir mesafe kalınca parfümünün kokusu başımı döndürdü.

“Sana bir içki ısmarlayabilir miyim?”

“Tabii ki, neden olmasın.”

Barmen, “Ne alırsınız?” diye sordu.

“Bloody Mary.”

Seksi yabancı, “Votka,” dedi.

Saçlarını eliyle düzelterek adını söyledi.

“Xavier Clark.”

Gülümseyerek, “Sara Hudson,” deyip ben de kendimi tanıştırdım.

Barmen içkileri bırakıp gittikten sonra Xavier derin, hafif hırıltılı sesiyle, “Hanımefendi için,” deyip içkimi önüme koydu.

“Teşekkür ederim,” diyerek eğilip bir yudum aldım. Tüm bu süreçte gözleri odaklanmış bir şekilde dudaklarımı izledi.

Birkaç dakika sessizce oturduktan sonra ayağa kalkarak, “Buradaki en güzel hanımefendiyle dans edebilir miyim?” diye sordu.

Bu genellikle erkekleri barda bıraktığım noktaydı ama nedense başımı sallayarak oyununa dahil oldum.

Hafif alaycı bir tonda, “Sen beyaz atlı prens misin yoksa?” diye sordum.

“Eğer prensesim olmayı kabul edersen,” dediğinde omurgamda bir titreme hissettim. O da fark etmiş olmalı ki kıkırdayarak, “Hazır mısın?” diye sordu.

Başımla onaylayarak elimi avucunun içine koydum.

Ellerimi geniş göğüs kafesine yasladığımda kollarıyla sırtımın etrafına sararak beni sıkıca tutup kendine çekti.

Neredeyse birbirimizin göz hizasındaydık ve ona sıcak nefesinin yanaklarımı ısıttığını hissedecek kadar yakındım.

Belimi daha sıkı kavrayarak kendine yaklaştırdı. Artık o kadar yakındık ki göğüslerim kaslı göğsüne değiyordu.

Beni kendine daha sıkı çektikçe kot pantolonun altında sertleşen penisinin sıcaklığını karnımda hissedebiliyordum.

İkimiz de şehvet pusunda kaybolmuştuk; gözleri arzuyla doluydu, benden izin istiyordu.

Dilimi yutmuş gibiydim, ne diyeceğimi bilemiyor ya da ağzımdan çıkacak en ufak bir şeyin bile yanlış anlaşılacağını hissediyordum.

Bu yüzden yavaşça başımı salladım. Bir sonraki kalp atışımda, kuru dudakları şiddetli bir öpücükle benimkilere dayanmıştı.

Saniyeler içinde dillerimiz dans etmeye başladı. Parmaklarım saçlarında geziniyordu. Yüzünü kendime doğru çekip öpücüğü derinleştirdim. Xavier sanki ağzıyla beni yutuyor gibiydi.

Saatlerce dans edip öpüştükten sonra, “Tuvalete gitmem gerekiyor,” diyerek onu dans pistinde bırakarak uzaklaştım.

Aynadaki yansımama baktım: sarhoştum ve kendimi asi hissediyordum. Hiç yapmadığım bir şeyi yapmak istedim.

Tuvaletten çıktığımda, onu duvara yaslanmış bir şekilde beni beklerken buldum. Kaslı kollarını göğsünün üzerinde birleştirmişti.

“Burada ne yapıyorsun Beyaz Atlı Prens?”

“Seni bekliyorum.”

Ben de kollarımı göğsümde birleştirerek, “Bunu yapmanı istememiştim,” dedim. Gözleri göğüs dekolteme kaydı.

Omuz silkerek, “Sen istemedim; ben istedim,” dedi.

Çıkışa doğru yürümeye çalışarak, “Şey, içki için teşekkürler,” dedim.

Birkaç adım atmıştım ki elimi tutarak beni sertçe kendine çekti. Yanaklarımı ellerine alıp dudaklarımı sıcak, ıslak bir öpücükle saldırdı. Yavaş bir öpücük ya da rüya gibi bir öpücük değildi.

Hayır, damarlarımı sular altında bırakan bir ısı dalgası gönderen şehvetli bir öpücüktü. Beni açgözlülükle öpüyordu. Tüm vücudum alev alev yanmaya başlamıştı. Penisini yeniden hissettiğimde nefesim kesildi.

Siktir! ~Penisi uzun ve kalındı. Bunu hissedebiliyordum ve sadece bunu hissetmek bile sırılsıklam neden olmuştu.

“Beni delirtiyorsun, güzelim.”

“Penisinim ne kadar sert olduğunu hissediyor musun? Hepsi senin için, seni gördüğümden beri bu haldeyim. İçine girip o masum amcığını gömülmeyi ne kadar istediğimi tahmin bile edemezsin.”

Geriye bir adım atarak, “Bütün gece adımı haykıracaksın. Seni istemediğin hiçbir şeyi yapmaya zorlamayacağım,” diye hırladı.

Konuşamıyordum. Hissettiğim arzu sanki konuşma yetimi elimden almıştı. Onu bacaklarımın arasında o kadar çok istiyordum ki.

En son birisiyle sevişeli neredeyse on aydan fazla olmuştu. Bildiniz gibi erkek arkadaşım New York'ta yaşıyordu.

Xavier’e baktım. Bana künt bir arzuyla bakıyordu; hiçbir şey gizlemiyordu, ne yapmak istediğini çok iyi biliyordu. Beni istiyordu ve bacaklarımın arasındaki acı ve arzu karışımı benim de onu istediğimi söylüyordu. Hem de acilen.

Bir seferden bir şey olmazdı, zaten onu bir daha görecek değildim.

Kendimi toparladıktan sonra sesli bir şekilde yutkunarak, “Bir gece,” diye fısıldadım. Keşfetmek, vahşi olmak, özgür olmak, dışarı çıkmak için çığlık atan ruhumu serbest bırakmak için bir gece.

Şaşkınlıkla, “Ne?” diye sordu.

“Sadece bir gece, sonrası yok.”

Sırıtarak elini göğsüne koyup, “Kalbinin sesini dinleyen kız,” deyip beni elimden çekerek çıkışa doğru sürüklemeye başladı.

“Sadece bir gece; ondan sonra birer yabancıyız, hatırla,” diye tekrar ettim hızlı adımlarla onu peşinden giderken.

Serbest elini boynunun arkasına sürterek, “Pekâla, tamam,” dedi. “Bana mı gidelim, sana mı?” diye sordu.

Kiralık arabamın kilidini açarak, “Benim otelime gidelim,” dedim.

Xavier kaşlarını kaldırarak, “Otel mi?” diye sordu.

“Buraya erkek arkadaşıma sürpriz yapmak için gelmiştim ama onun yerine beni aldatırken bastım. Onun kaybı,” diyerek omuz silktim.

Xavier, “Ve benim kazancım. Eğer seni aldatmasaydı, şimdiye kadar gördüğüm en güzel kızla bir gece geçiremezdim. Şanslıyım.”

Elini çıplak uyluğuma koyarak göz kırptı. Sıcak eli bacağım boyunca hareket ederken nefesim kesildi.

Parmak uçları aşağı doğru kayarak iç uyluğumun hassas cildine dokundu. Kendime engel olamayarak sessizce inledim.

Parmakları bacağımın etrafımda gevşeyerek yukarı doğru kayıp iç uyluğumun etini okşadı. Sonra daha da yukarı hareket etti.

“Bunu daha önce hiç yapmadım,” dedim kısık bir sesle.

“Hiç ne yapmadın?” diye sordu. Kafası karışmıştı, hareket etmeyi bıraktı.

“Bir yabancıyla bir gecelik ilişki,” dedim, dikkatimi yolda tutarak.

Keskin bir nefes alarak sanki onu şaşırtmışım gibi bana doğru dönüp, “Nasıl yani? Hiç mi?” diye sordu.

“Hiç,” diye tekrarladım.

“Lanet olsun!” diye inledi. Eli aniden bacağımı daha sıkı sıkmaya başladı.

“Bu gece için emin misin?”

“Eminim,” diye yanıtladım, neden emin olduğumu bilmesem de.

Bacağımdaki tutuşu anında rahatlayarak sesindeki şehveti saklamadan yüksek sesle hırladı. “Bunu bilmek güzel.”

Sonra parmakları tekrar hareket ederek bu sefer külodumun dantelini buldu. Parmakları yavaşça külotumun içine doğru ilerlemeye başladı.

Önce sıcak parmaklarıyla labiamın dışına, sonra da sanki tatlı bir yaz esintisinin yumuşaklığı gibi klitorisime dokununca kendimden geçtim.

Ellerim hâlâ direksiyondayken sesli bir şekilde inledim.

Sakince, “Yola odaklan, güzelim,” dedi.

Parmaklarını klitorisimin üzerinde gezdirerek okşamaya başladı. Sonra parmakları aşağı kayarak vajina girişimi keşfetti.

“Lanet olsun,” diye inledi. “Sırılsıklamsın, bebeğim.” Parmakları benimle dalga geçiyormuş gibi girişimi çevreledi. Aniden elini geri çekince birkaç saniyedir tuttuğumdan bile haberim olmayan nefesimi bıraktım.

Otele geldiğimizde asansöre yürüdük. Birazdan neler olacağını düşündüğümü biliyordum. Endişem gittikçe artıyordu.

Huzursuzluğumu hissederek, “Emin misin? Eğer değilsen bunu yapmak zorunda değiliz, benim için sorun değil,” dedi.

Bana bakarken gözlerini ruhuma işliyor; bakışları vücudumun her zerresinin karıncalanmasına ve kanımın kaynamasına neden oluyordu.

Birlikte asansörün içine girdik. Odamın olduğu katın düğmesine bastım.

Yakışıklı, heyecan verici bir yabancıyla vahşi, tutkulu, yarını olmayan bir seks gecesine adım atmak üzereydim.

“Eminim. Bunu istiyorum. Seni istiyorum,” diye fısıldadım. İkimiz de aynı anda öne gelerek dudaklarımızın tutkuyla baş döndürücü öpücüklerle buluşmasına izin verdik.

Dudaklarıma boğuk bir sesle, “Ben de seni istiyorum,” diye fısıldadı.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok