Tutsak Kedicik - Kitap kapağı

Tutsak Kedicik

Michelle Torlot

BÖLÜM 2: Daniel Amca

DANIEL

Birkaç hafta önce Michael beni aradığında çok şaşırmıştım. Neredeyse beş yıldır onunla konuşmamış ya da görüşmemiştim. Beni yalnızca başı derde girdiği zamanlarda arardı.

Hoş, buna aldırış etmiyordum. Çünkü bu kediciğimi görebileceğim anlamına geliyordu. O epey tatlı, küçük bir şeydi. En karanlık günde bile ışık saçabilirdi. Beş yıl önce her şey değişmişti.

Gittikçe genç ve güzel bir kadına dönüşmeye başlamıştı. Bu düşüncemi Michael’la da paylaşmıştım. Sinirlenip beni kızının yakınlarında görmek istemediğini söylemişti.

Onu anlayabiliyordum. Ben de onun babası olsaydım, benim gibi birinin onun yakınına bile yaklaşmasını istemezdim.

Yine de onu özlemiştim.

Gülüşüyle koca bir odayı aydınlatabilirdi. Parıldayan gözleri muziplikle doluydu.

Michael'dan aldığım haber üzerine şaşırmamın sebebi de tam olarak buydu. Benden herhangi bir terslik olursa ona göz kulak olmamı istemişti.

Ne gibi bir terslik olabileceğinden bahsetmemişti ama küçük kızını, kediciğimi bana emanet ediyordu ve önemli olan da buydu.

Özümde kötü bir insan değildim. Sadece genç kadınlardan hoşlanıyordum. Reşit olmayanlardan değil, tam da kediciğimin şu anda olduğu yaşlardaki kadınlardan.

Michael’ın beni aradığını tamamen unutmuştum. Ta ki çocuklardan biri ofisime gelene kadar.

O esnada bir sözleşmeyi inceliyordum. Genişliyorduk ve Avrupa’daki bağlantım bana altın değerinde bir iş fırsatı sunmuştu.

Yine de paraya ihtiyacım yoktu. Tüm işlerim oldukça tıkırında gidiyordu ama hiçbir zaman önüme gelen fırsatı tepecek biri olmamıştım.

Alex kapımı çalıp ofise girerken, “Haber kanalına bir baksan iyi olur patron,” dedi.

Habersizce bölündüğüm için biraz sinirlenerek kaşlarımı çattım. Kumandaya uzanıp haber kanalını bularak sesi açtım.

Son dakika haberleri…

FBI Michael Ryan'ı tutukladı. Küçük çaplı bir dolandırıcı olan Ryan'ın Marchesi mafyasıyla bağlantısı olduğu düşünülüyor. Evinden kanıtlar toplandı.

FBI şu anda babasının tutuklanmasından sonra evden kaçan kızı Rosie'yi arıyor. Tehlikede olabileceği bildiriliyor.

Söylentilere göre FBI, şu anda hakkında soruşturma yürütülen Vincent Marchesi hakkında bilgi karşılığında Bay Ryan'a bir anlaşma teklif etmeyi düşünüyor.

Ekrana öylece bakakaldım. Haber kanalında kediciğimin fotoğrafı vardı.

Başımı iki yana salladım. “Michael, sen hakikaten lanet olası bir aptalsın. Onu derhal bulmalıyız,” diye emrettim.

Alex onaylarcasına başını salladı. “Çocuklardan birini bölgedeki FBI ofisine göndereceğim. Ryan'ın avukatı gibi davranacak. Kızın numarasını bulabilirsek, izini sürebiliriz.”

Alex ofisten çıkarken onu başımla onayladım.

Onun hâlâ ekranda duran fotoğrafına bakıp iç çektim.

“Kedicik, neden babanın tembihlediği gibi beni aramadın?”

***

Alex birkaç saat sonra ofise geri geldi. İncelemem gereken sözleşmeye hiçbir şekilde konsantre olamamıştım.

Tek düşünebildiğim kediciğim ve onun FBI’ı nasıl atlattığı idi. Ah benim zeki kediciğim.

Alex bana bir kâğıt uzattı. “Bu onun telefon numarası. Belli ki Ryan’ı tutukladıkları sırada evin oradaymış. Hatta federallerden biri onu kovalamış,” deyip kıkırdayarak, “Ama kız onu atlatmış,” diye ekledi.

Gözlerimi devirdim. “Bundan daha iyisini yapmalıyız.”

Numaraya baktıktan sonra dizüstü bilgisayarıma uygulama yükleyip telefonumu bilgisayara taktım.

Birçok işimden biri, takip teknolojisi geliştirme konusunda ilk sırada yer alıyordu. Özellikle de telefon takibi. Bunu telefonun GPS’ini kullanarak yapıyordum.

GPS’ini kapatacak kadar zeki olmadığını umuyordum. Kediciğim bunu yapabilecek kadar zeki olsa da yaşadığı panik içinde bunu yapmayı unuttuğunu umuyordum.

Kâğıttaki numarayı çevirip telefonun çalışmasını bekledim.

Saate baktığımda geç olduğunu ve gece yarısını biraz geçtiğini fark ettim.

Telefonun diğer ucundaki kadın sesi, “Alo?” diye mırıldandı.

“Kedicik? Sen misin?” diye sordum.

Tekrar, “Evet,” diye mırıldandı.

Hâlâ koordinatlarını tespit etmeye çalışan bilgisayara baktım.

“Seni uyandırdım mı, kedicik? Neredesin?” diye sordum. Onun yerini tespit etmeye çalıştığımı bilmesine gerek yoktu. Bunu sadece tekrar kaçmaya karar verirse diye yapıyordum.

“Ben iyiyim Daniel Amca, gerçekten. Yalnızca neler olduğunu çözmeye çalışıyorum.”

Gözlerimi devirdim.

Sert bir tonda, “Kedicik,” diye çıkıştım. Sesimi biraz yumuşatarak, “Nasıl olduğunu sormadım, nerede olduğunu sordum. Gelip seni alayım,” dedim.

Takip programı tamamlandığında bilgisayarın ekranına baktım.

“Ben sahiden iyiyim Daniel Amca. Seni sabah ararım.”

Her şeyin tam olarak rayında olduğunu fark edince gülümsedim.

Israrcı bir şekilde, “Peki kedicik, beni arayacağına söz veriyor musun?” diye sordum.

“Evet, Daniel Amca, söz veriyorum. “

Sonra arama sonlandı. Telefonu ben değil, o kapatmıştı. Yine de bunun bir önemi yoktu. Telefonunun koordinatları elimdeydi. Her ne kadar bunu yapacağını düşünsem de telefonunu atmadığı sürece, tekrar kaçarsa onun nerede olduğunu bilecektim.

“Peki...” Alex araya girdi. “Şimdi ne yapacağız?”

Önce saatime sonra da tespit ettiğim lokasyona baktım. Burası birkaç saat uzaklıktaki mesafedeydi.

“Hemen çıkalım. Oraya vardığımızda gün çoktan doğmuş olacak.”

ROSIE

Oturduğum yerde duvara yaslanıp kara kara ne yapacağımı düşündüm.

Soğuk ve nem iliklerime kadar işlerken titriyordum. Belki de ona nerede olduğumu söylemeliydim. Eğer söyleseydim, şu an sıcak bir yerde olabilirdim. Yine de şüphe etmiştim.

Bu belki de benim fıtratımda vardı. Belki de her zaman herkesten şüphe duyan babamla büyüdüğüm içindi. Beş yıl önce Daniel Amca’nın birdenbire neden ortalıktan kaybolduğunu merak ediyordum.

Şimdi aniden geri dönüvermişti.

Bunun sebebi babam mıydı yoksa Daniel Amca mıydı? Babam belli ki başı dertte olduğu için eski arkadaşına ulaşmıştı. Belki de elindeki tek seçeneği buydu.

Belki de babam tutuklanmak üzere olduğunu biliyordu. Olanlardan bihaber olmaktan nefret ediyordum. Neden kimse bana neler döndüğünü anlatmıyordu?

Uykuya dalamayacağım kadar üşüdüğüm için karanlıkta öylece oturuyordum. Sonra birden bir ses duydum. Ses alt kattan geliyordu.

Kahretsin. Neden üst katta bir oda seçmiştim? Buradaki tek kaçış yolu merdivenlerdi. Evin ön tarafına bakan pencereye koştum. Hasar görmeden pencereden atlayamazdım.

Sonra onu gördüm.

Koyu renkli bir araç vardı. Yanında koyu renk takım elbiseli, iri yarı birkaç adam duruyordu. Onlar polis değildi. Yoksa Daniel Amca’nın adamları mıydı?

Kendi kendime, “Kahretsin,” diye tısladım. Telefonumu çıkarıp üst sekmede yanıp sönen GPS simgesine baktım. Daniel Amca izimi mi sürmüştü? Zaten nerede olduğumu biliyor muydu? Beni almak için neden tanımadığım adamları göndermişti?

Merdivenlerden çıkanların sesini duydum. Ayak seslerine bakılırsa birden fazla kişilerdi.

Yüreğim ağzımdaydı. Kendimi köşeye sıkıştırılmış bir hayvan gibi hissediyordum. Sonra kapının altında parlayan ışığı gördüm. Bu ışığın evden gelmediğini biliyordum. Evin elektriği kesikti. Bu el feneri olan biri olmalıydı.

Kapı yavaşça açılınca iki adamın siluetini kısaca gördükten sonra el feneri parlak ışığıyla yüzüme doğrultuldu.

Parlak ışıktan gözlerimi korumak için kolumu kaldırdım.

“Daniel Amca?” diye sordum.

Elinde feneri tutan adam, “Pek sayılmaz, piccolo,” diye yanıtladı.

Hemen fark edilecek kadar ağır bir yabancı aksanı vardı.

İşte şimdi korkmaya başlamıştım. Belki de ev onlara aitti.

“Özür dilerim,” diye kekeledim. “En iyisi ben gideyim.”

Kapıya doğru yürümeye yeltensem de fazla ilerleyemeden, adamın kollarını etrafıma sarıp ellerimi yan tarafımda sabitlediğini hissettim.

Mücadele etmeye çalışsam da adam çok güçlüydü.

El feneri olan adam kıkırdadı. “Hiç sanmıyorum, piccolo.”

Beni yakalayan adam, “È questa la figlia del bastardo?” diye sordu. [Bu piçin kızı mı?]~

Kahretsin, bu insanlar benimle aynı dilde bile konuşmuyordu. Az önce bana piç mi demişti?

El feneri olan adam sertçe saçlarımdan kavrayıp başımı geriye doğru yatırdı. Kafa derime binlerce iğne saplanıyormuş gibi bir acı hissettim. “Sì, è lei. Riportiamola dal capo.” [Evet, bu o. Hadi onu patrona götürelim.]

Cebinden bir şey çıkarınca bunun bir şırınga olduğunu fark ettim.

“Lütfen... Hayır...” diye yalvardım.

Sonra boynumun yan tarafında keskin bir iğnenin acısını hissettim.

“Dormi bene, piccolo.” Sırıttı. [~İyi uykular, ufaklık.~]

Güçten düştüğümü hissederken başım dönmeye başladı. Bu adamlar kesinlikle Daniel Amca tarafından gönderilmemişti. Görüşüm bulanıklaşmaya başlarken kendimi karanlığın kollarına bıraktım.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok