Kirli Yalanlar - Kitap kapağı

Kirli Yalanlar

Mandie Steyl

Bölüm 2

SKYE

Düdük çaldığında ortalık karıştı!

Erkekler topları fırlatırken kızlar çığlık çığlığa bağırıyordu. O kadar sert değillerdi ama yine de biraz acıtıyorlardı.

Altı erkeğe karşı üç kız kalmıştık. Bir sonraki tur başlamadan önce hızlıca bir plan yaptık.

Kızıl saçlı ateş topu Vicky soldaki iki çocuğu, Tessa sağdaki iki çocuğu ve ben de Bay Pislik ile kankasını haklayacaktım.

Pozisyonlarımızı alıp gözlerimizi toplara diktik. Düdük çaldığında her birimiz bir tane top kapıp hedeflerimize saldırdık.

Vicky topu ilk hedefinin karnına indirmişti. Tessa ise topu ilk hedefinin kaburgalarına geçirmişti. Bense ilk hedefimin bir anlığına dikkatinin dağıldığını gördüğümde topla yüzüne vurdum.

Arkadaşını yere serdiğimde Bay Pisliğin yüzüne doğru bir kahkaha patlattım. Bana dik dik bakarken aklından intikam planları geçtiğine emindim. Elinden geleni ardına koyma pislik!

Son tur için yerlerimizi değiştirdik. Üç erkeğe karşı üç kız kalmıştık. Zaferin tadını şimdiden alabiliyordum. Yeni okulda daha ilk günümdü ve şimdiden bu çocuktan ve grubundan nefret ediyordum.

Yan taraftaki iki aptal Barbie’nin, ağızlarının suyunu akıtarak onun dikkatini çekmeye çalıştıklarını görebiliyordum ama çocuğun gözleri hep benim üzerimdeydi. Üç kankası ciyaklayan domuzcukları arkalarında bırakarak gitmişti.

Seslerini duymazdan gelerek gözlerimi devirdim ve oyuna odaklandım. Son düdük çaldığında toplara doğru koştuk. Bu sefer sadece iki tane alabilmiştik. Ben de fırsat kollamaya başladım.

Vicky son çocuğu indirmişti ama sonra Bay Pislik elindeki topla Vicky’nin karnına vurdu. Tessa ise topunu fırlatırken kendisine doğru gelen iki topu görmemişti.

Şansımı deneyerek toplardan birini yakaladım. İkincisini de Tessa hızla yakalamış, hedefine geri fırlatmıştı. Çocuğu tam suratının ortasından vurmuştu.

Bay Pislik elinde iki top, gözlerinde ölümcül bir bakışla hazır bekliyordu. Tessa’ya baktım, ne yapmamız gerektiğini biliyorduk.

Tessa bir top daha kapmak için ileri atıldı ama Bay Pislik elindeki topu ona doğru fırlattı. Neyse ki Tessa tam zamanında eğilmeyi başarmıştı. Top onu ıskaladı.

Tam ben Tessa’nın etrafından dolanırken aptal çocuk topu tekrar fırlattı ama ben çoktan topumu ona doğru fırlatmış, büyük ikramiyeyi, yani toplarını vurmuştum.

Kasıklarını tutarken iki büklüm oldu. Yüzü öfkeden kıpkırmızıydı. Artık yeşilin koyu bir tonuna bürünmüş olan kristal gözleriyle bana dik dik bakıyordu.

Ona göz kırpıp arkamı döndüm ama tam suratıma çarpan topu beklemiyordum.

Sırtüstü yere düşerken bayıldım. Gördüğüm son şey, beni kucaklayıp kaldırırken bana bakan öfkeli yüzü ve ateş püsküren gözleriydi.

“Bayan Booklyn... Beni duyabiliyor musunuz?” Sevgi dolu bir ses duydum. Bana sesleniyordu.

“Beş dakika daha anne...” diye mırıldandım. Kendimde değildim. Birden annemin gözü yaşlı görüntüsü gözümün önüne geldi. Sevgi dolu gözlerle bana bakıyordu.

Tanıdığım en nazik insandı ama aynı zamanda babama karşı her zaman beni savunan belalı bir anneydi. Ama o zamanlar babam böyle değildi.

Altı yıl önce annem bir araba kazasında ölmüştü...

Gecenin bir yarısı dans resitalime giderken sarhoş bir sürücü kırmızı ışıkta geçmişti.

Annem direksiyonu kırınca araba köprüden nehre uçmuştu.

Annem emniyet kemerini takmıyordu. Bu yüzden, araba takla atıp ters dönmeden önce pencereden dışarıya fırlamıştı. Ben arkada oturuyordum. Kemerim bağlıydı. Başımı kapıya çarptığım için bayılmıştım.

Bir hafta sonra gözlerimi hastanede açmıştım. İki kırık kaburga kemiği, kırık bir kol ve kafa travması… Neyse ki durumum doktorların düşündüğü kadar kötü değildi.

Babam hâlâ annemin ölümü için beni suçluyordu.

Kötü seçimler yapmıştı ve yeni bir “iş” bulana kadar her şeyimizi kaybetmiştik. Eskiden orduda keskin nişancıydı. Yani, yeni “işinin” çok da iyi bir iş olmadığını bilmek için dâhi olmama gerek yoktu.

Ondan uzak durmak, yoluna çıkmamak için elimden geleni yapıyordum.

“Bayan Booklyn.” Tatlı ses beni annemin anılarından kopardı. Gözlerimi açtığımda sevgi dolu kahverengi gözlerle ve sıcak bir gülümsemeyle karşı karşıya geldim. Doğrulmaya çalıştım ama karşımdaki kadın beni durdurdu.

Hâlâ spor salonunda olduğumuzu ve etrafımda büyük bir kalabalığın toplandığını fark ettim. Kadının üzerinde üniforma vardı. Anında paniklemeye başladım.

“Ne oldu?” diye sordum. Başım zonkluyordu. Tekrar etrafıma baktığımda Bay Pisliğin arkada durmuş, bana kaşlarını çattığını gördüm. Yine de gözlerinde bir parça endişe vardı.

“Yüzüne top çarpmış. Hafif bir beyin sarsıntısı geçirdin,” dedi kadın.

“Burnun kırılmamış, bu iyiye işaret ama burnun bir süre şiş gezeceksin. Ayrıca gözlerinin etrafı da moraracak.” Süper, harika! Gerçekten harika! Babam beni öldürecek!

“Teşekkür ederim,” derken yavaşça doğruldum ve başımın daha hızlı dönmesini engellemek için gözlerimi kapattım. Kadın yavaşça kalkmama yardım ederken Mona’nın sesini duydum.

Arkalardan, “Nerede o?” diye bağırıyordu. Kalabalık ona yol verdi. Diğerlerine dönmeden önce durup bana baktı.

“Bunu her kim yaptıysa onu buna pişman edeceğim!” dedi herkesin duyabileceği kadar yüksek sesle. Bu agresif tavrı karşısında kıkırdadım. Ben dengede durmaya çalışırken bir kolunu bana dolamak üzere bize döndü.

Sağlık görevlisine, “Teşekkürler anne,” dediğinde duyduklarım karşısında şoke olmuştum. Dönüp bana baktığında yüzümü öyle görünce kaşlarını oynattı. Gülmeye başladım ama baş ağrım şiddetlenince durdum.

“Her zaman, tatlım. Ve ağzından çıkanlara dikkat et!” dedi annesi Mona’ya. Ardından eşyalarını alıp gitmek için arkasını döndü. Kalabalığın arasından geçerken yüksek sesle, “ÇEKİLİN!” diye bağırıyordu. Çok geçmeden kalabalık hızla dağılmıştı.

Kendi kendime kıkırdadım. Demek Mona cesaretini buradan alıyordu.

Herkes son ders için salondan çıkmaya başlamıştı ama Bay Pislik ve üç arkadaşı geride kaldı.

“İyi misin?” diye sordu pislik, o derin, seksi sesiyle. Tepeden tırnağa beni süzerken çenesini sıkmıştı. Parlak gözleri neredeyse neon yeşilinden koyu yeşile döndü.

Üzerime baktığımda en sevdiğim tişörtümün üzerindeki kanı gördüm. Harika.

“Çok iyiyim Prenses. Teşekkür ederim,” dedim ona bakarak. Güzel dudaklarında bir gülümseme görür gibi oldum ama arkasını dönerek çıkışa doğru yürümeye başladı. Kapıya vardığındaysa durup bana döndü.

“Eğlenceli bir oyundu,” dedi alaycı bir tonda. Salondan çıkmadan önce şeytani bir sırıtışla bana göz kırptı. Ardından arkasındaki üç arkadaşına baktım. Yaveri bana karanlık bir gülümsemeyle bakıyordu.

“Çok seksi... Ve cesur,” dedi bana göz kırparak. Bunun üzerine diğerleri kıkırdadı ve flörtöz çocuğu sürükleyerek salondan çıkardılar.

“Bu da neydi böyle?” diye sordu Mona meraklı bir bakışla.

“Kızlar kazandı.”

Buna karşılık Mona yüksek sesle çığlık atmıştı. “Aman Tanrım! Bu zamana kadar hiç kimse Draque ve ekibine karşı kazanamamıştı!”

Spor salonundan çıkarken ona ilgi çekici detayları anlatmaya koyulmuştum. Günün son dersine giderken yolda çok gülmüştük. Şanslıydık ki her şey yolundaydı.

Son zil çaldığında herkes neredeyse koşarak dışarıya fırladı. Bense toparlanmış, öğretmeni bekliyordum. Mona’ya okuldan sonra cezalı olduğumu söylediğimde bana gülmüştü.

Çılgın sürtük ilk günümde ceza aldığım için benimle alay etmişti. Bana sarılıp gitmeden önce bunun yeni bir rekor olduğunu söyledi.

Ceza odasına girip orada tek olduğumu görünce mutlu olmuştum. Öğretmen beni mutfak personelinin temizlik yapmasına ve yarına hazırlanmasına yardım etmem için kafeteryaya göndermişti.

Mutfaktaki iki kadın da çok tatlıydı. Her şeye gülüp eğlenmiştik.

Aslında eğlenceli bir gün olmuştu. Yeni arkadaşlar edindim, yakantopta milletin kıçını tekmeledim, sürtük kızlara haddini bildirdim ve eğlenceli bir ceza geçirdim. Morarmış yüzüm dışında hiç de fena değildi.

Ama sonra en kötü kısma gelmiştik. Şu anda evin önünde dikilmiş, içeriye girip kendine baba diyen canavarla yüzleşmekten korkuyordum. Derin bir nefes aldım ve hızla içeriye girmeye karar verdim.

Kapıyı açtığımda babam evin ortasında bir sandalyede oturmuş, ellerini yumruk yapmıştı. Yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuş bir hâlde beni bekliyordu.

“Merhaba baba...”

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok