Requiem Şehri: Final - Kitap kapağı

Requiem Şehri: Final

C. Swallow

Dövüş Gecesi

LOCH

Locada kollarımı kavuşturmuş, sahne ışıklarının dövüş alanını aydınlatmasını izliyordum.

Bir kanlı kafes dövüşleri vardı bir de şu an izlemek üzere olduğumuz şey...

Stadyumu dolduran binlerce kişi beklentiyle gürledi.

Hadi, şu lanet şey başlasın artık!

Performansını görmem gerekiyordu.

Tarzını öğrenmeliydim.

Onu yenebilmenin tek yolu buydu.

Rex'i…

Başka hiç kimse beni utandırmaya bu kadar yaklaşamadı.

Bir daha da hiç kimse bu kadar yaklaşamayacaktı.

Maddie, elinde bir kadeh şampanya ile yanımda belirdi. O daracık, kırmızı elbisesinin içindeki inanılmaz vücudu bile dikkatimi dağıtamadı.

Benimle kalça tokuşturarak, "Neşelenir misin biraz, huysuz?" deyip elindeki şampanyayı uzattı.

"Ben gayet iyiyim," diye cevapladım.

Göz ucuyla baktığımda yüzündeki kocaman gülümsenin kaybolduğunu gördüm.

"En azından aklından neler geçtiğini söyleyecek misin?"

Hael locanın köşesinden kulak zarımı patlatacak kadar yüksek sesle cevapladı:

"Kes şunu, fare," dedi, gülerek. "Adamın kafası çok dolu."

Kardeşim kanepeye kurulmuş, maçı mükemmel bir açıdan izliyordu.

Kar beyaz gömleğinin düğmelerini göğsüne kadar açmıştı ve tıpkı benim gibi deri pantolon giyiyordu.

Maddie gidip yanına kıvrıldı.

Anlamıyorlar.

Nasıl anlasınlar ki?

İçimde Hael'ın ancak hayal edebileceği bir canavar vardı ve o kadar güçlüydü ki Maddie'nin şarkıları ile bile evcilleştirmeye yetmezdi.

Lochness…

Rex haklıydı.

Bir alkış tufanı eşliğinde, arenaya giden sokakta yürümeye başladığında gözlerimi ondan alamıyordum.

Kalabalığı coşturmak için etkileyici bir ayak hareketiyle dans eder gibi yürürken havaya yumruklar atıyordu.

Gerçekten işe yarıyor gibi görünmesinden nefret ediyordum.

Hael, "İşte geldi, kardeşim!" diye seslendi. "Şimdi, bununla doğru yatırımı yapıp yapmadığımızı göreceğiz."

Hael'ın sesi kulaklarımı tırmaladı.

Sonra, şaşkın bir nefes sesi duyuldu.

"Ah!" dedi Maddie, sanki hayatındaki en harika şeyi görmüş gibi. "Bence sözleşmeye değdi."

Dişlerimi sıkıp önümdeki masaya bir yumruk indirdim. Sert bakışım ikisinin de kahkahalarını kesti.

Maddie iç çekerek yanıma koştu.

Bileğimden kavrayarak, "Şunu keser misin?" dedi, yalvarır gibi. "Kendine güveni olmayan küçük bir çocuk gibi davranıyorsun. Gel bizimle otur. Gösterinin tadını çıkar!"

Pantolonumun fermuarına uzandığını görünce elini ittim.

"İzliyorum," diye cevap verdim.

Maddie yüzünü buruşturarak hışımla Hael'ın yanına döndü.

Umurumda değildi.

Maç başlamak üzereydi.

Maça gömleksiz çıkan Rex ringde aynı anda üç iri adamla mücadele ediyordu.

Biliyordum çünkü onlarla ben anlaşmıştım. Biraz para kazanmak isteyen haydut ejderhalardı.

Rex'e hücum ettiklerinde arenaya doğru eğildim.

Şimdi, fırsat ellerinde.

Rex dev gibi adamlardan birini omzunun üzerinden yere atarken diğerinin suratına çok sert bir yumruk indirdi.

Dişlerimi sıktım.

Hızı olağanüstü.

Kendi ekseni etrafında döndükten sonra, kanayan burnunu tutan adamı geri çekilmesine fırsat vermeden bacaklarının arkasından yakalayıp hâlâ dövüşen diğer rakibinin üzerine fırlattı.

İnanılmaz... Adamlarla oyuncak gibi oynuyor.

Ellerini havaya kaldırıp kalabalıktan büyük bir alkış topladı.

Hael kolunu Maddie'ye dolayıp, "Paracıkları şimdiden görebiliyorum," dedi.

Başımı çevirip tekrar kavgaya odaklandım. Hael ile Maddie'nin şapur şupur öpüşmeleri sinirimi bozsa da bir şey söyleyemeyecek kadar dövüşe odaklanmış durumdaydım.

Rex tehlikeli bir kombinasyonla rakibinin göğsüne bir darbe indirdi. Adam yere uçup titreyen bir enkaza dönüştü.

Kontrollü davranıyor. İstese o adamı öldürebilirdi.

Sonuçta bu, gösteri amaçlı bir spordu.

Üstelik bu, gücünün sadece bir kısmı.

Yumruğumu sıktım.

Güç... Güce ihtiyacım vardı.

Hemen!

Rex, savaş yorgunu bir başka dövüşçüyü can çekişen bir sineğe vurur gibi kolayca yere yapıştırdı.

Arenadaki tüm gözler üstündeydi.

Omzumun üzerinden arkaya baktım. Maddie ile Hael kanepede öpüşmeye devam ediyorlardı.

Fırsat bu fırsat...

Küçük dozlar alıyordum. En azından başlangıç için...

Takım elbisemin ceketinin cebinden bir şişe çıkarır çıkarmaz burnuma demirimsi kan kokusu doldu.

Bu, Rex'in sırrıydı. Şimdi, benim de gerçek potansiyelimi ortaya çıkaracaktı.

Şişeyi yudumlayıp tatlı büyücü kanının tadını çıkardım.

MADDIE

Hael göğsümle oynarken ben de dilimi diline dolayarak uzun bir Fransız öpücüğü verdim.

İşte hayat bu!

Sokaklardan gelen bir kızın böyle lüks bir hayat süreceğini kim bilebilirdi ki!

Keşke huysuz eşim de yanımda olsaydı.

Rex, Loch'u çıldırtan bir joker olabilirdi ama dolarlar gelmeye başladığında Loch bile Bay Kaslı'yı unutacaktı!

Hael dudağımı ısırarak aklımı başımdan alırken birden ayağa kalktığında elini tırmaladım.

Göz kırparak, "Daha fazla şampanyaya ihtiyacımız var," dedi.

Nasıl da kışkırtıyor!

Tamamen baştan çıkmış bir şekilde oturup beklemeye başladım.

Loch hâlâ gergindi. Ama o pantolonu… Nasıl da her şeyini ~ortaya çıkarıyordu!

Neden biraz boş verip gelip bizimle eğlenmiyordu?

Tam onu çağırmak üzereydim ki ayaklarının dibine kırmızı bir şey damladığını gördüm. Hael o sırada barda yeni bir şampanya patlatıyordu.

Kalbim ağzımda Loch'un yanına koşarak, "O da ne?" diye sordum.

Ağzından bakırımsı bir koku geliyordu. Gözlerini kocaman açmış gülümserken dişleri kıpkırmızı görünüyordu.

Olamaz! Yine mi kan içiyor? Gerçekten mi?

"Bana öyle tepeden bakma, sokak faresi!" diye çıkıştı.

Loch'un ne kadar inatçı olabileceğini biliyordum bu yüzden yumuşak, tatlı, sevgi dolu bir sesle konuşmaya çalıştım.

Başımı eğerek, "Bunu neden yapıyorsun, Loch?" diye sordum.

Elini tuttum.

Sadece gel ve küçük, üçlü eğlencemize katıl!

Loch elini geri çekip matarasındaki kanı yudumladı.

Iyy, iğrenç!

Dudaklarından süzülen bir damla kanı ceketinin koluna sildi.

Başımı sallayıp göz devirdim.

"İyi, madem istemiyorsun…" deyip elbisemin eteğini popomun yanakları görünecek kadar kaldırarak kasıla kasıla uzaklaşmaya başladım. "İyi vakit geçirmekle çok daha fazla ilgilenen biri hazır bekliyor."

Hael'ın uzattığı kadehi alırken kolumu boynuna doladım. Sertleşmiş penisi kalçama baskı yapıyordu.

Loch'un neler kaçırdığını bilmesini istiyordum.

Hael'ın gömleğinin düğmelerini açarken, "Loch sırf kendisinden daha güçlü birini gördüğü için gergin," diye takıldım.

"Kimse benden daha güçlü değil!" diye tersledi Loch. "Hiç kimse, sıçan!"

O sırada, Rex arenada başka bir adamı daha deviriyordu.

Hael yarım ağızla güldü. Eğer bu kadar azgın olmasaydı belki kardeşi için daha çok endişelenirdi.

Popomu avuçlayarak, "Gergin olan sadece o değil," dedi. "Biraz stres atma zamanı, küçük fare."

Böylece, yatak odasına doğru yola koyulduk.

Loch dönüp bakmadı bile.

Unut onu.

Yatak odasına yaklaştıkça kalabalığın uğultusu daha az duyulur oldu. Bir şey stadyumu çılgına çevirmiş gibiydi ama önemli değildi.

Bu, sadece bir sonraki gösteri için daha fazla bilet demekti!

Hael'ın sertleşmiş penisini kavradım.

Kaliteli zaman geçirme vakti!

Bazen bir kardeş iki kardeşten daha iyiydi!

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok