Requiem Şehri: Final - Kitap kapağı

Requiem Şehri: Final

C. Swallow

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Güçlü, zorlu Requiem City'ye göz kulak olan Ejderha Lordları, Maddie ortaya çıkıp Req City'nin doğasını sonsuza dek değiştirene kadar sevgilileri ve eşleri dâhil istedikleri her şeyi alırlar. Şimdi, doğaüstü bir savaştan altı ay sonra, şehirde yeni, belalı bir ejderha var… Üstelik Maddie'nin daha önce gördüğü her şeyden daha güçlü ve tehlikeli olabilir. Bu yeni güç, Maddie'nin inşa ettiği her şeyi yok edecek mi yoksa Maddie onu da alt edebilecek mi?

Yaş Sınırı: 18+

Fazla göster

Keskin Kılıç🌶️

Güçlü, zorlu Requiem City'ye göz kulak olan Ejderha Lordları, Maddie ortaya çıkıp Req City'nin doğasını sonsuza dek değiştirene kadar sevgilileri ve eşleri dâhil istedikleri her şeyi alırlar. Şimdi, doğaüstü bir savaştan altı ay sonra, şehirde yeni, belalı bir ejderha var… Üstelik Maddie'nin daha önce gördüğü her şeyden daha güçlü ve tehlikeli olabilir. Bu yeni güç, Maddie'nin inşa ettiği her şeyi yok edecek mi yoksa Maddie onu da alt edebilecek mi?

DEVOREX

Ciğerlerime dolan dumanı burnumdan üfledim.

Rahatlatıcı bir gıdıklama hissi gibiydi.

Daha önce de ağzımdan ve burnumdan ateş çıkarmıştım.

Ejderha ateşi…

İnsanı yakıp kül edecek kadar sıcak...

Otelin dışındaki korkuluğa yaslanıp sert gece havasını içime çektim.

Göz kamaştırıcı şehir manzarasına sadece bakmak bile güm güm atan kalbimi sakinleştirmeye yetti.

Requiem City, bir gün benim olacaksın.

Ancak şu an sahip olmam gereken başka varlıklar vardı.

Hazel…

Benim kanat çırpan, küçük kelebeğim…

Hayatım boyunca, pek çok tehlikeli durumda bulundum. Adrenalin bir yarış atı gibi içimden geçti.

Ateşe de yabancı değildim.

Ama bu kadının içimde yaktığı ateş başka hiçbir şeye benzemiyordu.

Son bir nefes çektiğim sigaramın dumanını yıldızlı gökyüzüne üfleyip izmariti sokağa fırlattım.

Hazel orada olmaya devam edecekti. Bu bağın nasıl işlediğini biliyordum. Beni ne kadar istediğini görmüştüm.

Eğer Hazel otel yatağıma güzel bacaklarını açıp çıplak bir şekilde uzanmamışsa Freesia'nın ikizinin ikinci dirilişi değil demekti.

O zaman lanet eşim de değildir.

O zaman bir hiçtir.

Ama emin olmam gerekiyordu.

Vücudumdaki bütün kan bacaklarımın arasına hücum ederken nefes nefese otel odama döndüm.

Hazel benim olacaktı. Ona sahip olduğum her şeyi gösterecektim.

Tabii hâlâ buradaysa...

Otel odasının köşesinden dönüp yatağa ilerlerken kendi kendime kıkırdayarak, "Tabii ki burada olacak," dedim.

Neredeyse kanının tadını bile alabiliyordum. Neredeyse içinde olduğumu hissediyordum. Tam orada, yatağımda olacağını biliyordum.

Ama yatağımda değildi.

Kendini kaybetmiş gibi, "Seni şerefsiz!" diye bağırıyordu.

Sonra, bir kılıç darbesi...

Benim lanet kılıcım…

Ondan çok daha hızlıydım.

Anında kenara çekildiğim için kılıç duvarda büyük bir delik açtı. Sıvalar dökülürken Hazel'ın bir boruyu ortadan ikiye ayırdığı anlaşıldı.

Borudan fışkıran su her yanımızı ıslattı.

Nasıl bu kadar güçlü olabilir?

Dudaklarımda bir gülümseme belirdi.

Hazel'ın beyaz bluzu ıslanıp göğsüne yapıştığı için dantelli sütyenini ve dikleşmiş, pütürlü meme uçlarını görebiliyordum.

Açıkça karıştırdığı valizleri göstererek, "Onu sen öldürdün! Nick'i sen öldürdün, seni yalancı pislik!" diye bağırıp bir yumruk daha attı.

Hemen omzumu çevirip kenara çekildim. Kılıç duvara saplandığında arkasından beline sarıldım.

Dudaklarımı boynunda gezdirmeye başladım. Şah damarına o kadar yakındım ki damarlarında dolaşan kanın kokusunu alabiliyordum.

"Beni bırakıp gitmeyeceğini biliyordum, Hazel."

HAZEL

Psikopat herife bak!

Kılıcı çekip çıkarmaya çalıştım ama tamamen duvara saplanmıştı. Bir saniye önce kendimi dünyanın en güçlü kadını gibi hissediyordum, o ağır kılıcı bir tüymüş gibi kolayca sallıyordum.

Şimdi, tüm gücüm çekilmiş gibiydi... Rex'in avuçlarının içine...

Islak teni tenime değiyor...

Kulağımı hafifçe ısırarak, "Kalp atışlarının hızlandığını hissedebiliyorum, kelebek," diye fısıldadı.

Sızlandım. Dizlerimin bağı çözüldü.

"Sen benim kocamı..." diye söze başlarken Rex'in büyük, güçlü elini belime çektim. Kendimi hiç bu kadar güvende hissetmemiştim.

Alo! Dünyadan Hazel'a! Bu çılgın sapık kocan Nick'i öldürdü!

O zaman neden ondan kopamıyordum?

Bir elimi kaslı boynuna dolarken saçlarını avuçladım.

Arzudan sarhoş olmuş gibi, "Gerçeği," diye mırıldandım. "Bana gerçeği göster."

Rex arkama sıkıca yaslandı. O kadar sertleşmişti ki pantolonunun ağı patlamak üzereydi.

"Ah, öyle bir göstereceğim ki..."

Nefesim kesildi. O kadar ıslanmıştım ki sanırım kot pantolonumdan bile belli oluyordu.

Kalçamı avuçlayarak, "Sen benimsin, Nick'in değil," dedi.

Pantolonumu beyaz tangamı görebileceği kadar indirdim.

Doymak bilmeyen arzularımın içinde bir öfke kırıntısı da vardı.

"Yani onu bana ulaşmak için mi öldürdün?"

Sert sesiyle olabildiğince açık bir şekilde, "Evet,~" dedi.~

Her nasılsa üstümden bir yük kalktığını hissettim. Burada Rex'in kollarında, kıyafetlerim her an yırtılmaya hazırken hayatımdaki her şey yolundaymış gibi hissettim.

Bu, nasıl olabilir? Ben deli miyim?

Rex bu kez daha yumuşak, daha önce hiç olmadığı kadar yumuşak bir sesle, "Nick bir avcıydı. Hobi olarak ejderhaları öldürürdü. Seni kandırıyordu, Hazel. Senin güçlerine erişmek istiyordu," dedi.

Onu ittim.

"Güçler mi?"

Sırıttığını görünce kan beynime sıçradı.

"Hazel," dedi, kıpkırmızı gözlerini gözlerime dikerek. "Sen Kılıç Dansçısı'sın. Var olan savaşçı büyücülerin en güçlüsüsün."

"Yine mi rol yapma saçmalığı?" diye gülerek Orta Çağ'dan kalma, gerçek silahlarla dolu sandığa baktım.

Sonra, duvarda açtığım inanılmaz büyüklükteki yarığa baktım. Kırık borudan su fışkırmaya devam ediyordu.

Benim… Benim güçlerim mi var?

"Yani," dedim, başımı sallayarak. "Beni koruyor muydun?"

Rex o kadar hızlı hareket etti ki ne yaptığını göremedim bile ama tam önümdeydi, pantolonundaki kabarıklık dokunulmak için yalvarıyordu.

"Benim olanı kendime yakın tutuyorum," diye gülümsedi.

Dudağımı ısırdım, kendimi kontrol edemiyordum. Ejderhalar… Kan büyücüleri… Kılıçlar, baltalar, zırhlar…

Tüm bunlar delilikti.

Peki, neden olması gereken buymuş gibi geliyor?

Kelimeler bana ait değilmiş gibi döküldü ağzımdan:

"Biz eşiz."

Rex bir adım daha yaklaşarak aramızdaki mesafeyi kapattı.

Dudaklarımı dudaklarına götürdüm. O da beni yatağa itmeden önce bir kez öpüp otelin tepesindeki ışığın altında parlayan bir bıçak çıkardı.

Bıçağın görüntüsü bile heyecan vericiydi.

Rex kot pantolonumun belinin bir tarafını bir uzman titizliğiyle kestikten sonra pantolonu tek hamlede yırttı.

Tamam, demek böyle oynamak istiyorsun.

Omuzlarından kavrayıp yanıma çektim. Kot pantolonunun düğmelerini açıp kaslı bacaklarından çıkarmamı izlerken ağzı kulaklarına varıyordu.

Üstünde sadece siyah, dar bir baksır vardı. Kocaman penisinin ucuna denk gelen kısmı ıslaktı.

Bıçağı elime aldım. Kocamın katilinin hayatına şu an son verebilirdim.

Ya da hayatımın en iyi seksini yaşayabilirim.

Baksırını çıkarıp devasa penisine yaklaştım.

Zevkten inledi ve içime öyle sert girdi ki yatak gıcırdayıp sallandı.

Sanki vajinam onun için yaratılmış gibiydi. Tam daha ileri gidemeyeceğini düşündüğümde daha derine giriyordu.

Kalçalarımı kavrayıp her hamlesinde üstünde hoplatarak daha sert gidip gelmeye başladı.

Sanki hayatım boyunca bugünün gelmesini bekliyormuş gibi coşkuyla karşılık veriyordum.

Popoma bir şaplak atıp zevkten kendimden geçmeme neden olurken, "Ah, evet!" diye haykırdı.

Beni sırtüstü çevirdiğinde benim yüzümden sırılsıklam olmuş kocaman penisine baktım.

Hayranlık dolu bakışlarla kendimi okşamaya başladığımda tekrar içime girdi. Bu sefer her santimini hissedebileceğim kadar yavaştı.

Her hamlesinde sonuna kadar içime girip geri çekiliyor, sonra tekrar sonuna kadar giriyordu.

Zevkten kendimden geçtim. Daha önce hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.

Böyle becerilmeye devam ederken içgüdüsel olarak boynumu yana eğdim.

"Kanımı em," diye inledim.

Ne dedim ben?

Rex, kölelerinin boyunlarını emmesine izin verdiğini söylemişti. Bıçağa gerek yoktu.

Hiç tereddüt etmeden dişlerini boynuma geçirdi. Acıtacağını düşünmüştüm ama daha boşalmadan vücudumda orgazm çanları çalmaya başladı.

Hızlı ve acısızdı.

Rex dişlerindeki kanı yalarken hamleleri daha da sertleşti. Dayanabilmek için yatağın kenarına tutunmak zorunda kaldım.

İçime büyük bir zevk dalgası yayılırken, "Rex!" diye haykırdım. "Geliyorum!"

Her nasılsa Rex daha sert gidip gelmeye başladı. O kadar derindeydi ki neredeyse mideme değdiğini hissediyordum.

Kalbim çılgınca atarken Rex'in güçlü kollarını kavrayıp kendimi yaşadığım en olağanüstü orgazma bıraktım.

Tepeden tırnağa, akıllara durgunluk verecek kadar yoğun bir histi.

Rex dişlerini sıkıp gülümseyerek içime boşaldı.

Bir an için birbirimize kenetlenmiş bir şekilde öylece durduk. Ne olduğumuzu anlamaya çalışıyorduk.

Sanki...

Eşimizi bulmuştuk.

Rex'in ne yapmasını beklediğimi bilmiyordum.

Sarılmasını mı?

Sarılacak biri değildi.

Ama yataktan kalkıp siyah bir dövüş şortu giymesini beklemiyordum.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum.

Yatağın başucundaki saati işaret etti.

Kapıya gitmeden önce kaşlarını çatarak, "Dövüş gecesi," dedi.

Cidden mi!

"Bekle!" diyerek peşinden koştum.

Ama çoktan gitmişti. Beni spermiyle yapış yapış olmuş yatağında yalnız bırakıp gitmişti.

Kızgın olmalıydım.

Kocamın kesik başı bir sandığın içinde yanı başımda olduğu için utanmalıydım.

Yine de sonunda evimdeymiş gibi hissediyordum.

Evimde, Requiem City'de...

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok