Milenyum Kurtları - Yılbaşı Özel - Kitap kapağı

Milenyum Kurtları - Yılbaşı Özel

Sapir Englard

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

En sevdiğiniz Milenyum Kurtları geri döndü ve bu sefer Noel heyecanı yaşıyorlar! Noel ikramları için Sienna, Aiden ve sürünün geri kalanına katılın. Bu bölümler ilk kitaptan bir süre sonra, ana hikâyeyi etkilemeyen rüya gibi bir kış harikalar diyarında geçiyor. Bu yüzden spoilerlar hakkında endişelenmenize gerek yok! Şenlik havasına girseniz iyi olur çünkü etrafta fazlasıyla pus var.

Yaş Sınırı: 18+

Fazla göster

Mutlu Puslar 🌶️

Sienna

“Kuru üzümlü, çikolatalı kurabiyeler yapabiliriz. Genelde böyle yapılmaz ama bu kurabiye, iki harika kurabiyeyi bir araya getiriyor, öyle değil mi?"

Yemeklerden sorumlu Grady'le telefonda konuşurken gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kaldım. “Yeni tarifleri Paskalya'ya saklamaya ne dersin?” diye cevap verdim.

“Çikolatalı, şekerli ve zencefilli kurabiyelerle devam edelim. Olur mu?”

“Patron sensin Sienna,” dedi Grady. “Cuma günü saat 17:00'da kurulum için evinde olacağız…”

“HAYIR!” diye bağırdım.

Cevabım sessizlikle karşılandı. Açıklarken nefesimi kontrol altına almaya çalıştım. “Sana 15:00’da gelmeni söyledim, Grady! Herkes 17:00'da geliyor çünkü Yule Balosu saat 19:30'da başlıyor.”

“5 yazmıştım.”

“Ama 5 DEĞİL! Aynı anda nasıl hem masaları kurup hem de servis yapabilirsiniz? Söylesene, bu mümkün mü?”

“Hayır... Hayır, sanırım değil.”

"O halde sanırım saat 3'te burada olman gerekiyor. Doğru mu?”

Grady'nin hattın diğer ucunda iç çektiğini duydum. “Doğru, Sienna.”

O sırada ön kapının açıldığını işittim ve başımı çevirince Aiden'ın eve girdiğini gördüm. Dışarıda kar yağıyordu, bu yüzden başı ve paltosunun omuz kısmı beyaz kar taneleriyle kaplanmış.

Ama Aiden üzerinde kar olsa bile çok seksi görünüyordu.

Aiden bana, “Bu sefer kimi korkutuyorsun?” diye sordu ve beni kendine yaklaştırıp öpmek için dudaklarını yüzüme yaklaştırdı. “İki saniyeliğine dominant davranmasan olur mu?”

“Şşş.” Aiden’ı susturdum ve telefona dönüp, “Ne dedin, Grady?” diye sordum.

“Yazının ne zaman yayımlanacağını sormuştum. Sürü Haberleri’nde çıkacak olan, Alfa'nın ve yakın ailesi ile arkadaşlarının yemek servisimizi ne kadar sevdiğini anlatan hani.”

Gözlerimi devirdim ve Aiden abartılı hareketlerime güldü. Ama o, Grady’nin ne sorduğunu duymamıştı. “Yakında, Grady. Söz veriyorum yakında yayımlanacak.”

“O zaman saat 3'te görüşürüz.”

Telefonu kapatır kapatmaz Aiden ayaklarımı yerden kesti. Kahkahayı patlattım. “Ne yapıyorsun? Beni yere bırak!”

“Sanmıyorum,” dedi Aiden, beni kanepeye götürürken. “Günlerdir Yule Balosu öncesi vereceğin partiyle ilgileniyorsun ancak ilgine muhtaç olan başka şeyler de var.~”~

Aiden'ın Yule kütüğüne dokunmayıçok isterdim ama luna olmanın getirdiği sorumluluklarım vardı.

“Biliyorum, Aiden ama yapacak çok şey var. Bunun için vaktim yok! Süslemeler almam, yer kartlarını hazırlamam ve ağacı süslemem gerekiyor.”

Ona böyle desem de Aiden beni yumuşak minderlerin üstüne bıraktı ve üstüme çıkıp bacaklarını iki yanıma koydu. “Seni susturmam gerekecek,” dedi sırıtarak.

Ardından dudaklarını dudaklarıma götürdü, eşleştiğimiz günden beri yaptığı gibi nazikçe ve tutkuyla öptü beni.

Bacaklarımın arasındaki sıcaklık artsa da kontrolümü kaybetmedim. Eğer pusun etkisinde olsaydım, böyle davranmazdım.

Görüyorsunuz ya, pus henüz etkisini göstermedi.

Tatil mevsiminin geldiği göz önüne alındığında bu çok garipti. Pus her zaman Noel’den önce gelirdi çünkü yıl bitmeden gelmesi gerekiyordu. Kural buydu.

Ama hâlâ gelmesini bekliyorduk. Bekledik de bekledik. Hiçbir şey olmadı. Sürüdeki herkes bu konuda endişelenmeye başlıyordu. Hatta pusun gelmemesinden öyle korkuyorlardı ki çoğu kişi, bir şeyi ispatlamaya çalışıyormuş gibi, daha çok sevişiyordu.

Pus olsun ya da olmasın tutkulu bir sevişme yaşamak mümkündü.

Ama Aiden ve ben pus gelmediği için endişelensek de özellikle yılın bu yoğun zamanında bu kadar boş zamana sahip olmanın harika olduğunu itiraf etmeliyim.

Sanatım gibi seksle ilgisi olmayan şeylere odaklanmak için daha fazla zamanım oldu ve galerim bunun sayesinde gelişti.

Ayrıca sonunda en sevdiğimiz kişiler için evimizde, Yule Balosu’ndan önce gerçekleşecek bir parti düzenleyebildim ve bunun tek nedeni pusun gelmemesi. Bunu Aiden’la eşleştiğimden beri yapmak istiyordum ama hep bir şey çıkmıştı ve zaman bulamamıştım.

Ama isteğim bu yıl gerçekleşecekti.

Bu yıl, tüm arkadaşlarımız ve ailemiz Noel'i bizimle, özel bir alanda, lezzetli yiyecek ve içeceklerle kutlayacak, ardından birlikte baloya gidecektik. Mükemmel olacaktı.

Ancak mükemmel olabilmesi için yapılacaklar listesini halletmem gerekiyordu.

Aiden'ın omuzlarını tuttum ve onu itip dudaklarımdan uzaklaştırdım. “Aiden, şimdi olmaz,” diye fısıldadım ve üzgün bir köpek yavrusununkini andıran yüzünün ne kadar sevimli olduğunu görmezden gelmeye çalıştım.

Altından kurtulup kalktım ve botlarımı giyip bağcıklarını bağladım. “Cidden gidiyor musun?” diye sordu Aiden, ellerini saçında gezdirerek. “Neredeyse bir haftadır seks yapmıyoruz.”

“Bu doğru olamaz.”

“Evet, öyle. En son geçen perşembe, yönetim kurulu toplantısından sonra seviştik, Sienna. Bugün çarşamba.”

Düşündüm. Haklıydı. Biz seks yapmadan asla bir hafta duramazdık, bu imkânsızdı. Ama gerçekten de gidip süslemeleri almam, ardından yer kartlarını ve ağacı hazırlamam gerekiyordu.

“Üzgünüm,” dedim ona usulca. “Seninle sevişmeyi isterdim, Aiden. Çok isterdim. Ama çok işim var ve cuma gününün mükemmel geçmesini istiyorum.”

Aiden iç çekti. “Sorun yok. Anlıyorum.”

“Bunu telafi edeceğim.”

“Edeceğini biliyorum,” dedi, gözlerindeki yaramaz parıltıyla bana bakıyordu. Bacaklarımın arasına geri dönen sıcaklığı görmezden geldim ve arkadaşıma son kez gülümseyip ön kapıdan çıktım.

AIDEN

Ergenlik çağındaki genç bir çocuk değildim. Tanrı aşkına, ben yetişkin bir adamdım, birkaç gün azgınlığımı kontrol edebilirdim.

En azından kendime bunu söyleyip duruyordum.

Sürekli Sienna’yla olmak, yanında uyumak, sürekli vücudunu görmek ve onunla seks yapamamak bir işkenceydi ve gördüğüm üzere, birbirimizden ayrı geçirdiğimiz zaman onu beni rahatsız ettiği gibi rahatsız etmiyordu.

Pus gelmemiş olsa bile Sienna’nın içinde olma fikri sürekli dikkatimi dağıtıyordu. Yatak odasında, mutfakta, ofisimde. Nerede gerçekleştiğinin bir önemi yoktu.

Önemli olan tek şey, ona ihtiyacım olmasıydı.

Ama Sienna cumaya kadar bekleyeceğimi açıkça belirtti. O gün gelene dek dikkatimi dağıtmak zorundaydım. Sienna yanımdan ayrıldıktan sonra nereye gitsem diye düşünürken aklıma bir şey geldi.

Sienna için mükemmel bir hediye bulamamıştım.

Ona hediyeler almıştım, elbette ama mutluluktan çığlık atıp çıldırmasına, aşağı yukarı zıplamasına neden olacak asıl hediyeyi henüz almamıştım.

Yapacağım şey buydu. Ona hayalindeki hediyeyi verecek, ardından da hayalindeki geceyi yaşatacaktım.

Bu Noel gelmiş geçmiş en iyi Noel olacaktı.

SIENNA

Biraz daha kurdele, hayır, çok abartılı.

Of.

Bir sanatçı olmama rağmen bu tarz şeylerde çok kötüydüm. Ellerimi kullanarak yapmam gereken her işte, kendimi motor becerileri gelişmemiş, sekiz yaşında bir çocuk gibi hissediyordum. Yaptıklarım hep üçüncü sınıf öğrencisinin elinden çıkma, içler acısı ödevi gibi görünürdü.

Kurdeleyi çözüp baştan başladım. Bu sefer başarısız olmayacaktım. Becerikli olacaktım. Tek seçenek buydu.

Aiden’ı geri çevirdiğim için kötü hissediyordum, özellikle onunla sevişmeyi ben de çok isterken.

Ama hediyesini paketlemem gerektiği için onu geri çevirmek zorunda kalmıştım.

Aiden'a mükemmel bir hediye almıştım: en sevdiği içki imalathanesinden yirmi bir yıllık bir şişe viski. Bu hediyeyi ona yakışan şekilde paket yapmalıydım. Aiden hediyeyi açtığında yüzündeki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyordum.

Belki bencilce ama eskiden beri hediye vermenin en sevdiğim kısmı, doğru hediyeyi seçtiğinizi anladığınızda duyduğunuz gururdu.

Kurdeleyi paketin her yerinden geçirdim ve tam ortasında bağlamaya çalıştım ama yine olmadı. Yüksek sesle inledim ve tam o anda yatak odasının kapısı açıldı.

“Kusura bakma, anahtarlarımı unutmuşum,” dedi Aiden içeri girerken.

Kafamı hızla çevirdim. “EVE BİR SAAT SONRA GELMEN GEREKİYORDU!” diye bağırıyorum Aiden’a.

“Vay canına.” Aiden masumum ben ~der gibiellerini kaldırdı. “Neyi böldüm?”~

“Yok bir şey!” diye bağırıyorum. “Bir şeyle uğraşıyorum ve ne yaptığımı görmemen gerekiyor!”

Aiden elleriyle gözlerini kapadı ve bana doğru yürümeye başladı, bir şeylere takılıp hiçbir şey görmüyormuş rolü yaptı. Gülmeden edemedim. “Sen, sevgili eşim, bir aptalsın.”

Aiden ellerinden birini indirdi ve kocaman gülümsedi. “Teşekkür ederim…”

“GÖZLERİNİ KAPA!”

Aiden elini tekrar gözünün üstüne koydu. Ben de acele edip hediyeyi ve henüz bağlamadığım kurdeleyi onları saklamak için kullandığım çantalara koydum. “Tamam,” dedim iç geçirerek. “Gözlerini açabilirsin.”

Aiden ellerini indirip üzerime atladı. Üstüme düşerken yatak sallandı. Gülmekten altıma işeyeceğim sandım. Kahkahalarımın arasından, “Aiden!” diye haykırdım. “Bugün neyin var senin?”

“Ne demek istiyorsun? Yalnızca bugün mü böyle davranıyorum?” diye sordu sırıtarak. Yüzü benimkinin tam üstündeydi. Parlayan tenine, gür, siyah saçlarına ve her daim parlayan altın yeşil gözlerine baktım.

Çok seksiydi.

Gördüğüm her seks rüyasında bulunan, hayallerimin erkeğiydi.

Ve o benimdi.

Kollarımı ona doladım ve dudaklarımız buluştuğunda içimde her zamanki şehvetin harekete geçtiğini hissettim. Parmakları vücudumda gezindi, düşünmesine gerek kalmadan ne yaptığını biliyor gibiydi.

Kollarından kurtuldum. “Yaptığım işi böldüğün için sana hâlâ kızgınım. Tam da halletmek üzereydim…”

Aiden’ın eli eteğime doğru hareket etti ve parmağı iç çamaşırımın dantelinde gezindi ve inlemek için konuşmayı bıraktım.

Parmağını daha hızlı sürterken, “Ne diyordun?” diye sordu sırıtarak.

Ama cevap bile veremedim, harika hissediyordum. Gözlerimi kapayıp kendimi duygularıma teslim ederken bildiğim tek bir şey vardı: Çok güzel bir Noel olacaktı.

AIDEN

Anahtarlarımı almak için yolumdan saptıktan ~sonra Sienna'ya hediye bulmak için evden çıktım.~

Şaşırdım...

Başarmıştım.

Ona mükemmel bir hediye bulmuştum.

O kadar heyecanlıydım ki… Sienna’ya bu hediyeyi vermek, vereceği tepkiyi ve yüzünü ~görmek için sabırsızlanıyordum! Çıldıracaktı. Bunu biliyordum.~ Tanrım, kendimle gurur duyuyordum.

Dükkândan çıkarken moralim çok yüksekti. Eve vardığımda, Sienna nereye gittiğimi sorduğunda ne yapacaktım? Bunu nasıl gizli tutacaktım?

Güçlü ol, Aiden.

Buna değecek.

Seks yapmak için cumaya kadar bekleyebiliyorsam bunun için de bekleyebilirdim.

En azından Sienna, öncesinde bana kısa bir ön gösterimde bulundu.

Telefonum çalmaya başladığında arabayı çalıştırıp geri dönmek üzereydim. Ekrana baktım ve Jeremy'nin adının yanıp söndüğünü gördüm. Telefonu, “Hey, Jeremy,” diye açtım.

“Aiden, ne haber?”

“Eve doğru yola çıkmak üzereydim. Ne var yok?” Bu hafta işler rahat olsa da Jeremy'nin hâlâ sürü evinde olduğunu biliyordum.

Sürü liderliğine Noel haftasını istedikleri gibi geçirmeleri için daha fazla özgürlük verildi. Çoğu izin alıp aileleriyle birlikte olmayı seçti ancak diğerleri, Jeremy gibi ofisten bunca süre ayrı kalmayı hayal bile edemezdi.

“Her şey yolunda, kontrol altında. Ama sana bildirmem gereken bir şey var.”

İç çektim. “Söyle bakalım.”

“Milenyumun Alfası, Yule Balomuza katılmaya karar verdi, Aiden. Balodan önce özel bir toplantıya katılmamızı istiyor. Saat 5'te başlayacak.”

Başım dönmeye başladı.

Cuma günü saat 17:00'da. Toplantı, evimizdeki partinin başladığı saatte gerçekleşecekti. Sienna'nın kalbini ve ruhunu planlamaya adadığı parti…

Ama Milenyumun Alfası’na hayır diyemedim.

“Aiden, orada mısın? Beni duydun mu?”

“Evet, buradayım. Seni duydum.” Ama duymamak için neler vermezdim…

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok