Karar Anı - Kitap kapağı

Karar Anı

Ronja T. Lejonhjärta

Dürüst Olalım

Ormandaki kovalamacanın ardından birkaç gün geçmişti. İkizler sürü işleriyle meşguldü. Ben de savaşçılarla birlikte eğitim alıyordum.

Normalde omegalar mutfak görevinde ya da diğer önemsiz işlerle ilgilenirdi ama genç yaşta kendimi kanıtladığım için eski alfa beni kanatları altına alıp bizzat kendisi eğitmişti.

Eski alfa ve ikizlerin babası olan Alfa Darren, hâlâ birkaç sürü işinden sorumluydu. İkizler başka şeylere odaklanabilsin diye savaşçılarla ve eğitimlerle ilgileniyordu.

İkizler çoğu gün bizimle antrenman yapıyordu. Sürüdeki en iyi dövüşçüler onlardı. Ben hem kurt formunda hem de insan olarak daha hızlı ve çeviktim, ancak onlar daha güçlü ve çoğu kişiden daha acımasız dövüşüyordu.

“Olivia, sola git... Güzel. Şimdi saldır... İşte böyle,” diye talimat verdi Alfa Darren. Şu anda Micheal’la kapışıyordum. İkizlerden sonra sürünün en iyi savaşçılarından biriydi. “Onu yere ser... Şimdi, Olivia!”

Alfanın talimatlarıyla Micheal’ın kolunu arkasına doğru bükerek onu kısa sürede yere yapıştırdım. Ardından kolunu bırakıp ayağa kalktım. Nefesimi ve nabzımı dengelemeye çalışıyordum.

Alfa Darren beni kendine doğru çekip kolunu omzuma doladı. Sürü evine doğru yürümeye başladık.

“Olivia, Lycan eğitimi alma teklifimi tekrar düşünmeni istiyorum. Bu hem senin hem de sürü için iyi olur.”

Her sürünün en iyi savaşçıları Lycan Akademisi’ne giderdi. Eğitim iki yıl sürerdi ve eğitimi bitiren her kurt, normal kurtlarla kıyaslanamayacak bir fiziğe ve beceriye sahip olurdu.

İki yıllık sıkı çalışma ve büyü sayesinde kazanılan bu yetenekler, kurtlar arasındaki en büyük onurdu.

“Biliyorum Alfa Darren ama gidemem.” Gitmek istiyordum, gerçekten… Ama gitmeyi ikizlerle burada kalmaktan daha çok istediğimi söylersem yalan söylemiş olurdum.

“Sen ya da onlar eşini bulduğunda ne yapacaksın? Onları sevdiğini biliyorum ama geleceğinin önüne geçmelerine izin veremezsin.”

Alfa Darren beni ikna etmeye çalışıyordu. Benim için gerçekten endişeleniyordu. Omega statüme rağmen beni seviyordu.

“Ama ben sıradan bir omegayım. Akademi beni kabul etmez.”

Alfa Darren durdu ve ellerini omuzlarıma koyarak gözlerimin içine baktı.

“İkimiz de bunun doğru olmadığını biliyoruz. Sen bundan çok daha fazlasısın. Çocuklarımın seninle vakit geçirmesine izin vermemin tek nedeni de bu... Şimdilik.” Bana imalı bir bakış attı.

Kaşlarımı çatarak ona baktım, kafam karışmıştı. “Şimdilik mi?”

“Dürüst olalım Olivia. Sen harika bir kızsın. Çok yeteneklisin ama bu sürünün lunası olamazsın. Ne de olsa sen bir omegasın,” dedi Alfa Darren. Bir yandan da beni teselli etmek için kollarımı ovuyordu.

Şaşırmamıştım. Sürüdeki konumum hiçbir zaman bir sır olmamıştı. Kaderimde ikizlerin eşi olmak yoktu, bunu biliyordum ama yine de uzun zamandır bana baba gibi davranan birinden bu sözleri duymak canımı acıtmıştı.

Hayal kırıklığımı gizlemeye çalışarak yere baktım.

Alfa Darren bir eliyle başımı kaldırdı. “En azından bunu bir daha düşünür müsün? Son başvuru tarihine az kaldı. Hangi sürü üyelerini göndereceğimi onlara bildirmem gerekiyor.”

“Peki Alfa Darren.” Onu yanağından öptükten sonra duş alıp bir şeyler atıştırmak için sürü evine girdim. Normalde heyecanla duşa koşardım ama bugün yavaşça banyoya doğru yürürken sırtım kambur, kaşlarım çatıktı.

Sıcak suyun altına girip şarkı listemden bir şarkı açtım. Kötü günler için ayırdığım bir şarkıyı bağıra çağıra söylerken iki kolun belimi sardığını hissettim.

“Söylemeye devam et Küçük Omega,” diye kıkırdadı Liam.

Arkamı dönerek kollarımı boynuna doladım. “Bunu planlamıyordum.”

“Ama itiraf etmeliyim ki şarkı eşliğinde kıçını sallayışını görmek beni tahrik etti.” Ereksiyonunu karnıma doğru itti. Kolları aşağıya inerken elleri kıçımın üzerinde durdu.

Popomu sıktıktan sonra bir yanağıma şaplak attı. “Seni antrenman yaparken izliyordum. Çok iyi olmaya başladın. Yakında Jameson’ı bile yenebilirsin.”

“Ah, sadece Jameson’ı mı? Seni yenemez miyim?” dedim gülerek. Boynumu öperken eş işaretinin olacağı yerde durdu. Uzun dişleri o bölgeyi sıyırırken vücudumdan bir ürperti geçmişti. Keşke...

“Ben ondan daha iyiyim. Beni yenemezsin,” dedi sırıtarak. “Arkanı dön.”

Arkamı döndüğümde meme uçlarımı sıkarak memelerimi yoğurmaya başladı. “Eğil,” diye emretti.

Eğilir eğilmez sertleşmiş ereksiyonunu vajinamın girişinde hissettim. Ardından aletini içeriye soktu. Büyük, sert aleti anında tatlı noktama çarpınca Liam bir süre hareketsiz kaldı.

Birkaç dakika sonra aletini sokup çıkarmaya başlamıştı. İkimiz de orgazma yaklaşıyorduk.

Kendimi sabitlemek için ellerimi fayanslara bastırdım. Liam da kollarını belime dolamıştı. Basınçtan başım dönerken sert aletini daha da derinlere sokuyordu.

“Liam, daha sert,” dediğimde Liam eskisinden daha hızlı ve sert bir şekilde içime girdi. “Yaklaştım,” diye inledim.

“Ben de... Nereye istiyorsun?”

“İçime. Derinlerime.”

Birkaç kez daha ittirdikten sonra tohumlarını sarsılan vajinamın içine akıttı. Nefesini tutarken başını sırtıma yasladı. Tenim bu temasla karıncalanıyordu.

Çok geçmeden geri çekilerek vücudumu yıkamaya başladı. Kıvrımlarımda oyalanırken aleti tekrar sertleşmişti. Onunla ve zonklayan aletiyle alay ederken sırıtıyordum.

Arkamdan, “Buraya gel Küçük Omega,” diye bağırdı ama banyodan çıkıp yatak odama girdim. Jameson yatağımda çırılçıplak uzanmış bekliyordu.

“Buralarda bir yerde olduğunu bilmeliydim,” dedim ona doğru yürürken. Liam koşarak odaya girerken Jameson’ın üzerine çıktım.

“Çok geç kardeşim, o artık benim.” Jameson ereksiyonunu ıslak vajinama yönlendirirken kıkırdıyordu. Ona binerken aynı zamanda aletini okşayan Liam’la göz teması kurdum. İkizini becermemi izliyordu.

Jameson kıçıma sert bir tokat attığında acının verdiği zevk vücuduma yayıldı. Başını boynuma gömmüş, eş işaretinin olacağı noktayı yalıyordu. Bu beni çılgına çevirirken ona daha sert binmeye başladım.

Popoma tekrar tokat attıktan sonra kıçımı sertçe kavradı ve popomu kaldırıp aletine sertçe geri çarpmama yardım etti.

Liam hâlâ büyük aletini okşuyor, ben kardeşine binerken gözlerini zıplayan göğüslerimden bir kez olsun ayırmıyordu. “Benim için boşal Liam. Boşaldığını görmek istiyorum.”

Jameson’ın inlemeleri artarken zar zor nefes alıyordu. Kalp atışlarının benimkiyle birlikte hızlandığını duyabiliyordum. Çok geçmeden üçümüz de orgazma ulaşmıştık.

Yatağa yığıldığımızda ikizler beni kucakladı ve birlikte uykuya dalana kadar bana sıkıca sarıldı.

***

Etrafımı saran kolların arasında uyanmıştım. Telefonuma uzanıp saati kontrol ettim. 02:34. Harika. Tekrar uyuyamayacağım için ikizlerden kurtuldum ve yavaşça yataktan sürünerek çıktım.

Birkaç dakika sonra yatağın yanında, ellerim kalçalarımda çırılçıplak duruyordum. Nefes nefese kalmıştım.

“Pekâlâ, bu kadar zor olmamalıydı,” diye homurdandım sessiz odada. Balkon perdelerinin arasından parlayan ayı görebiliyordum.

Balkona çıkıp bir sandalyeye oturdum.

Ay, kurt adamları sakinleştirirdi. Ne zaman bizi rahatsız eden bir şey olsa gözlerimiz Ay’ı arardı ama ben bunu bir adım ileriye taşır, Ay ile konuşurdum. Asla bir cevap almayı beklemiyordum ama genellikle kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyordu.

Ben daha yavruyken babamı kaybetmiştim. Kimsem yoktu. Ay ile konuşmaya da o zaman başlamıştım. Annemle hiç tanışmamıştım. Kardeşim de yoktu.

Annemle babam eş değildi ve görünüşe göre annem eşiyle bana yedi aylık hamileyken tanışmıştı. Eşi beni istememişti ve annem de beni doğurduktan birkaç saat sonra evi terk etmişti. Ne kadar şanslıyım değil mi?

Sandalyeye uzanarak Ay’a baktım. Bu şişkin aydı, yani yarın gece doğum günümde dolunay olacaktı.

Dolunay doğaüstü yaratıkları insanlardan daha fazla etkilerdi, kurt adamları ise çok daha fazla. Dolunayda alışılmadık davranışlar, yoğun duygular yaygındı. Birinin herhangi bir şeye nasıl tepki vereceğini asla bilemezdiniz.

“Ne yapacağımı bilmiyorum. İkizler... Onları seviyorum ama korkuyorum. Bana annemin babama yaptığının aynısını yapmalarından korkuyorum. Bu beni kahreder.”

“Belki de Alfa Darren’ın benden istediği şeyi yapmalı ve Lycan Akademisi’ne katılmalıyım. Bana yol göstermene ihtiyacım var.” Elimi yüzümde gezdirirken iç çektim. “Hiçbir şeyin yok mu? Her zamanki gibi. Tamam. Belki yarın benim için bir şeyleri açıklığa kavuşturursun.”

“Ne yapıyorsun?” Başımı çevirdiğimde Liam’ı kapının pervazına yaslanmış buldum. “Yine Ay’la mı konuşuyorsun?” dedi sırıtarak.

“Olabilir.” Ayağa kalkarak parmaklıklara yaslandım. Liam bana doğru üç adım attıktan sonra kollarını kalçalarıma doladı.

“Tuhaf birisin Küçük Omega. Sevimli ama tuhaf.” Beni burnumun ucundan öptükten sonra eğilerek boynuma sokuldu. Boynuma doğru bir şeyler mırıldandı ama alçak sesle konuştuğu için hiçbir şey anlayamıyordum.

“Ne?”

Geri çekilerek bana baktı. “Ben... Seni seviyorum,” dedi yüzünde üzgün bir ifadeyle. Hafifçe yanaklarımı okşadı.

Ona uzanarak yüzünü kavradım. “Sorun ne? Neden böyle söylüyorsun?” Liam’ın cevap vermesine fırsat kalmadan Jameson’ın balkona çıktığını gördüm.

“Çünkü yarın yirmi yaşına basıyorsun. Eşini bulacaksın ve... Bu iş bitecek.” Jameson’ın sesi Liam’ın arkasında gürlüyordu.

Liam kenara çekilerek Jameson’ın bana yaklaşmasına izin verdi ve ikisi de çıplak tenlerimizi sanki son kez hissedecekmişiz gibi beni kucakladı. Belki de son kezdi…

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok