Kenzo: Karanlığın Pençesinde - Kitap kapağı

Kenzo: Karanlığın Pençesinde

Ivy White

Bölüm 2

HAZEL

Annette, “Ah, işte Dante de geldi,” dediğinde kanepenin en ucuna kaydım. Yine kişisel alanını işgal ettiğimi düşünmesini istemiyordum.

Onunla aynı odada olduğumuzu düşündüğümde sürekli ürperiyordum. Evet, Dante Chloe’nin abisi, benim de abayı yaktığım kişiydi.

Söylemem gerekirse aramızda önemli bir yaş farkı vardı ama kendimi durduramıyordum. Bu yaş farkı okurken önemliydi ama büyüyünce bir önemi kalmıyordu. Neden?

Bu benim için asla sorun değildi. Artık yirmi yaşıma yaklaşmıştım. Dante benden sadece altı yaş büyüktü.

Kapıdan içeriye girerken anahtarların şıngırdadığını duydum. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve başımı yere eğip ellerimi birbirine kenetledim. Odadaki gerilimi hissedebiliyordum.

Bunu sadece ben mi hissediyorum bilmiyordum ama bu gittikçe dayanılmaz bir hâl alıyordu. Dante aşırı gergindi. Aptal gibi odasına daldığım zaman gördüğüm karın kasları da rahatlamama yardımcı olmuyordu.

Bunu yapmam için beni neden cesaretlendirdin Chloe? O gün neredeyse kendime hâkim olamayıp sınırı aşacaktım. Gerçi aşsam fena olmazdı. Neyse bunu geçelim. O gece gerçekten de çok garipti.

Nefesini ensemde hissettikten kısa bir süre sonra göğüslerimin çok güzel olduğunu söylemişti. O anda yanaklarım kıpkırmızı olmuş, hızla odasından çıkmıştım. Dakikalar sonra bana gönderdiği mesajsa tüylerimi diken diken etmişti.

“Selam anne,” diyerek oturma odasına girdi ve Annette’in yanağına bir öpücük kondurdu. Boyu neredeyse iki metreydi. 1.50 civarında olan boylarımızla biz kızlar onun yanında minicik kalıyorduk.

“Bu akşam hepimiz yemeğe çıkıyoruz. Unuttun mu?” diye sorarken Annette’nin yüzünde sıcacık bir gülümseme vardı. Dante tam karşımdaki kanepeye oturmuştu.

Gazabına uğramamak için başımı kaldırmaya cesaret edemiyordum. Beni utandırmak için ne yapardı bilmiyordum ama isterse illaki bir şey bulurdu. Dante böyle biriydi.

Kısa bir süreliğine başımı kaldırdım.

“Sen de geliyor musun?” diye sordu, başını hızla bana doğru sallayarak.

Başımı tekrar aşağıya indirdim. Bana baktığını biliyordum. Gözlerimi koyu ahşap zeminden ayırmadan evet dediğimde Dante dirseklerini dizlerine dayayarak öne doğru eğildi.

Chloe’yle Annette nasıl olduysa birden ortadan kaybolmuş, beni Dante’yle oturma odasında bırakmıştı.

“O kadar çirkin miyim?” diye sordu Dante. Sanırım konuşmayı devam ettirmeye çalışıyordu. Başımı sallayarak ona hayır dedim.

“O zaman bana bak,” dedi gözlerini benden ayırmadan.

Derin bir nefes aldım ve başımı kaldırıp onun ışıltılı yeşil gözlerine baktım. Başını yana çevirince ben de vücudumu pencereye bakacak şekilde döndürdüm. Parmaklarımla oynarken saçlarımı hızla omzuma attım.

“Annene söyledin mi?” diye sorduğunda başımı iki yana salladım. Dante annemle olan ilişkimi bilmiyordu. Ona özel hayatımdan hiç bahsetmemiştim.

“Ailenden birine haber ver Hazel. Nerede olduğunu bilmeleri gerek.”

Başımı salladım. Yapabileceğim tek şey buydu. Societa Oscura için çalışan bir adamın kurbanı olamazdım. O adamlar insanların hayatlarını mahvediyordu! Annette’le Chloe onun yaşam tarzının nasıl farkında değillerdi, anlamıyorum.

“Neden durup dururken bana böyle bir soru sordun?” dediğimde omuzlarını silkti. “Bu gayet normal bir soru, öyle değil mi?”

“Sanırım öyle ama annem sizinle olduğumu anlar,” derken dudaklarımı birbirine bastırıp ne giydiğine baktım.

Siyah bir gömlek, mavi bir yelek, altın rengi bir kravat ve siyah pantolon. Karın kasları gömleğine baskı yapıyor, geniş göğsünü mükemmel bir şekilde görebiliyordum.

O kadar yapılı bir vücudu vardı ki ona bakarken istemsizce alt dudağımı yaladım. Dante bunun farkında değil gibi görünüyordu ya da bunu çaktırmıyordu, hangisi olduğundan emin değildim ama beni burada, ailesinin evinde istemediğini biliyordum.

“Ya anlamazsa?” diye sordu. Sefil hayatımı düşünürken gözlerimi ondan kaçırdım.

Neden paramparça olmuş bir ailem vardı ki? Neden fırsatım varken buradan kaçıp gitmemiştim? Yine de Annette’i atlatabileceğimden emin değildim. Onu atlatmak çok zordu.

“Dante. Zavallı kızı rahat bırak.” Annette odaya girdiğinde Tanrı’ya şükrettim. Beni kurtarmıştı! Bu benim için bir ilkti. Zor bir duruma düştüğümde kimse bana yardım etmezdi, bu yüzden Annette’e minnettardım.

“Evet ama ailesinin en azından sabah bire kadar dışarıda olacağını bilmesi gerekiyor anne.” Dante ellerini birbirine kenetlediğinde Annette ona sert bir bakış attı.

“Bu seni ilgilendirmez Dante. Hazel bu gece burada kalacak.” Annette televizyonun kumandasını kaptığı gibi televizyonu kapattı.

“Ciddi misin?” derken Dante iç çekerek başını arkaya atmıştı.

“Evet, ciddiyim.” Annette ona ters ters bakarken oturma odasına giren Chloe’nin ayak seslerini duydum.

Chloe, “Aslında bu gece Hazel’la kulübe gideceğiz,” dediğinde kafam karışmıştı. Bu gece dışarıya çıkmaktan bahsetmemiştik. Yanımda giyecek kıyafetim bile yoktu.

“Çok beklersiniz!” dedikten sonra Dante ayağa kalktı ve bir sigara yakarak pencereye doğru yürüdü. Ardından pencereyi açıp sigara dumanını dışarıya üfledi.

“Genelde bundan hiç rahatsız olmazsın.” Chloe kollarını göğsünde kavuşturup kanepeye oturduğunda başımı çevirip ona baktım.

“Bu gece rahatsız oldum,” dedi Dante iç geçirirken. “Hiçbir yere gitmiyorsunuz. Annemin ne dediği umurumda değil. Arlington’da Cumartesi günleri garip şeyler olur.”

“Tanrım, sen kendi işine baksana,” dedi Chloe gözlerini devirerek. Dante kafasını çevirip doğrudan bana bakmadan önce bir saniyeliğine gülümsemiştim.

“Bakıyorum zaten küçük kardeşim. Bu yüzden sana cumartesileri şehirde boktan işlerin döndüğünü söyleyebilirim.” Dante sırıtırken ellerimle oynuyordum.

Bu geceki planımda aile kavgasına tanıklık etmek yoktu ama sanırım bununla başa çıkabilirdim.

“Öyle mi? Çünkü büyük kötü adam sensin, değil mi?”

Ben ikisinin atışmalarını dinlerken Annette müzik dinlemek için kulaklıklarını taktı.

“Kesinlikle öyleyim.” Dante Chloe’ye doğru yürüyüp kızın siyah saçlarını karıştırdı. Dante odadan çıkarken güldüm. Ardından üç kız sessizce oturup beklemeye başladık.

Bu çok garipti.

RESTORANDA

Lazanya dolu son çatalımı ağzıma götürdükten sonra Annette’in sipariş ettiği kırmızı şaraptan bir yudum aldım. Restorana girer girmez ilk işi şarap söylemek olmuştu.

Herkes yemeğini bitirdikten sonra artık hesabı ödeyip kalkma zamanı gelmişti. Garson hesabı masamıza getirirken Annette ödeme yapmak için çantasını açmıştı ki Dante eliyle Annette’in elini tuttu ve hesabı ödemek için cebinden para çıkardı.

“Ben hallederim,” dedi ama Annette onunla tartışmaya çalışınca Dante başını salladı. “Hesap ne kadar tutarsa tutsun yemeğin parasını her zaman centilmenler öder. Sen kendine bir elbise ya da başka bir şey al.”

Annette başını sallarken Dante annesinin parayı çantasına koymasını bekledi ama Annette parayı çantasına geri koymadı. Hayır, her zamanki gibi kahraman olmaya çalışıyordu.

Annette parayı masanın üzerinden bana doğru fırlattığında Dante yüzünde sert bir ifadeyle bana baktı.

“Hayır, hayır. Bunu kabul edemem Annette. Yine de teşekkür ederim,” derken parayı ona geri uzattım ve ardından şarabımdan bir yudum daha aldım. Annette hızla ayağa kalkmıştı.

Masanın etrafında dolaşırken bana bakıyordu. Onun bu irdeleyici bakışları karşısında kendimi rahatsız hissediyordum. Dante bu huyunu kesinlikle annesinden almıştı.

Bu şarabı içmeye devam edersem gecenin sonunda küfelik olacaktım ama kendimi çok rahatsız hissediyordum. Hiçbir kelime bu hissiyatı açıklayamazdı.

“Elini aç,” diye homurdandı Annette dişlerini sıkarak. Bana söyleneni yapmayı reddederek başımı salladım.

“Sana o elini aç dedim. Bunu alacaksın, çok ciddiyim. Bu para sana lazım, bana değil. Bu kadar basit.”

Ben inatçı biriydim. Yine başımı salladım ama Dante bileğimi yakaladığında gözlerim kocaman olmuştu. Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım.

Zaman bir anlığına durduğunda etrafımızdaki bütün sesler kesilmişti. Elimi tutup ters çevirdikten sonra zorla avucumu açtı.

Avucumun içine para koyduktan sonra parmaklarımı kapatıp elimi masaya bıraktı. Hareket etmiyordum. Kalbim yerinden çıkmaya çalışırken sadece ona bakıyordum.

“Anne, paran sende kalsın. Hazel sen de o parayı al. Artık tartışmak yok,” dedikten sonra viskisinden büyük bir yudum aldı. Annette tekrar yerine geçmişti.

Annette Dante’ye, “Hayır oğlum, paraya ihtiyacın var,” dediğinde Dante sırıtarak annesine döndü.

“Parayı mı ihtiyacım var?” Annette başını sallarken Dante kıkırdadı.

“Araba kazası sonucu komaya girmiş olabilirim. Vücudumun her yeri kurşunla kaplanmış da olabilir. Ama sahiden asgari ücretle çalışacağımı mı düşünüyorsun?” Dante bardağını masaya koyduğunda Annette omuzlarını silkti.

Neden ona ne iş yaptığını sormuyordu? Herkes gerçeği biliyordu. İçten içe Annette de onun ne iş yaptığını biliyor olabilir miydi?

“Evet, öyle düşünüyorum,” dedi Annette ona bakarak. Metanetini korumaya çalışıyordu. Dante ukala bir şekilde sırıtarak sandalyesine yaslandı.

“Gerçekten mi?” Dante alt dudağını yalarken dikkatle onu izliyordum. O kadar seksiydi ki! O yanımdayken gerilmekten nefret ediyordum.

Annette tekrar başını salladığında Dante cebinden bir tomar banknot çıkardı.

“Hiç de bile,” dedi gülerek. Ardından rulo hâlindeki banknotları masanın üzerinden Chloe’ye doğru itti. Chloe’nin ağzı bir karış açık kalmıştı. Dante omuzlarını silkip bir tomar daha çıkardıktan sonra bu sefer paraları Annette’e uzattı.

“Yedi bin alışveriş için yeterli olur, değil mi?”

Chloe’yle Annette senkronize bir şekilde başlarını salladı. Robot gibi görünüyorlardı. İkisi de şoke olmuştu. Sonrasında Dante masaya doğru eğilip bana baktı.

Gözlerimi ondan kaçırarak etrafıma bakındım. Söyleyeceği şeyin beni zor durumda bırakacağını biliyordum.

“Söyle bakalım. Neden annem sana para ve kalacak bir yer veriyor? Bunlar da yetmiyor, seni sürekli evimizde ağırlıyor? Evinde neler oluyor?”

Dante kaşlarını kaldırırken ayaklarımı yere vurmaya başladım. Ona bunun nedenini söylemek istemiyordum ama şu anda saldırı modundaydı. Bense çok gergindim. Ona gerçeği söylersem yapabileceklerinden korkuyordum.

“Dante, genç bir kıza böyle bir şey soramazsın!” diye haykırdı Annette masanın karşısından. Dante her ne kadar oğlu olsa da, o da bu soru karşısında şaşırmıştı. Dante yavaşça yüzünü annesine döndü.

“Sorabilirim ve soracağım da.” Bana dönerek dirseklerini masaya dayadıktan sonra ekledi. “Neler oluyor söylesene?”

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok