Sevgililer Günü Laneti - Kitap kapağı

Sevgililer Günü Laneti

Jen Cooper

Bölüm 2

LAUREN

Lauren sakin ve kendinden emin bir tavırla, “Senin gibi, kendini kadınlar için lütuf sanan adamları tercih etmediğim kesin,” dedi. “Belli ki bütün kadınların yatakta ne istediğini sadece deneyimlerinden yola çıkarak bildiğini iddia eden bir tipsin.”

Sonra başparmağını kaldırıp, “Kötü haber, Ateşli Şey!” diye ekledi. “Tüm kadınlar farklıdır, hepimiz bambaşka şeyler ararız.”

Adam kaşlarını şaşırmış gibi kaldırırken yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Koltuğun arkasına attığı elini indirip öne eğildi. Kirli sakalını şöyle bir ovuşturduktan sonra Lauren’ın gözlerine baktı.

Adamın seksi bakışları Lauren’ı mahvediyordu ama zayıf görünmeye niyeti yoktu. Zihnine üşüşen şehvetli düşünceleri uzaklaştırıp kendini toparlamaya çalıştı. Karşısındaki adam Lauren’ın hayallerindeki beyaz atlı prens tanımına birebir uyuyor olabilirdi. Ne olmuştu yani? Belli ki kişiliğini geliştirememiş, yüzeysel herifin tekiydi.

Bir kez daha adamın gözlerine baktı ama herhangi bir cevap gelmeyince eğildiği masadan doğrularak uzaklaşmaya hazırlandı.

Tam o sırada adamın iri ellerinden birini bileğinde hissetti. Titrek bir nefes alıp kolunu çekti. Adam ısrarcı olmadan bileğini bırakmıştı ama dokunduğu yer hâlâ karıncalanıyordu. Güçlükle yutkunan Lauren, sanki içi alev alev yanmıyormuş gibi davranmaya çalıştı.

Adam sonunda, “Peki ne arıyorsun?” diye sordu. Sesi o kadar derin ve hırıltılıydı ki pornolardaki ya da erotik sesli kitaplardaki adamların seslerine benziyordu.

Lauren tüm gün o sesi dinleyebilirdi.

Gözlerini adamın öpülesi dudaklarından ayırıp gözlerine çevirdi ama adamın bakışları vermeye hazırlandığı cevabı tekrar düşünmesine sebep oldu. Ona aradığı şeyin onu ilgilendirmediğini söylemek istiyordu ama adamın yüzündeki o düşmanlık ifadesi kaybolmuştu.

Gerçekten öğrenmek istediği için sorduğu belliydi.

Ona sosyal hayatı olmayan bir işkolik olduğunu ve kendisi gibi yaşayacak birini aradığını söyleyemeyeceği için, işler daha da karmaşıklaşmadan oradan uzaklaşmanın en iyi cevap olacağına karar verdi.

Derin bir nefes alıp, “Çıkışı arıyordum,” diye cevap verdi. “İyi geceler.” Gitmek üzere arkasını döndü. Sonra omzunun üzerinden sırıtarak bakıp, “Efendim,” diye ekledi. Ardından masaların arasından süzülerek kapıya ilerledi.

Adamın delici bakışlarını sırtında hissedebiliyordu. Restorandan çıkınca temiz havayı içine çekti. Serin rüzgâr içine işliyordu ama onu boğan sıcaktan kurtulmak hoşuna gitmişti. Aklı hâlâ adamdaydı, vücudu karıncalanıyordu ama tüm bunları görmezden gelip adamı aklından uzaklaştırmaya çalıştı.

New York’un canlı gece hayatı da buna yardımcı oluyordu. Karanlığı delen yüzlerce gökdelenin renkli ışıkları ona bir çeşit enerji veriyordu. Birkaç kadeh şarap ve biraz önceki karşılaşma yüzünden iyice güçsüzleşen Lauren, kendini toparlamaya çalışarak vale kabinine yürüdü.

Park biletini valeye uzatıp serin rüzgârdan korunmak için kollarını kavuşturarak beklemeye başladı. Kol kola, şen kahkahalarla yürüyen mutlu çiftlere bakmamaya çalışıyordu. Bakışlarını yere indirdi. Onların varlığı kendi yalnızlığını yüzüne vuruyordu.

Aslında az önce yaşadığı diyalog, boktan randevusunu unutturur gibi olmuştu ama temiz havaya çıkınca ayılmıştı. Bütün gecesi baştan sona bok gibiydi.

Sevgililer Günü’nde ekilmişti, hayatında gördüğü en çekici adamla karşılaşmıştı, ne yazık ki o da tam bir pislik çıkmıştı. Üstelik ağzının sularının aktığını belli etmeden duramamış, sonra adamın peşinden giderek kendini iyice rezil etmiş, en son da saçma sapan bir şekilde restorandan ayrılmıştı.

Yaptıklarını tek tek hatırlayıp utançtan yerin dibine girecek gibi hissederken birkaç derin nefes alıp daha kötüsünün de olabileceğini kendine hatırlattı.

Gerçekten de daha kötüsü olmuştu. Bu seferkinde sadece Sevgililer Günü’nde ekilmişti.

Bir keresinde bir adam, Sevgililer Günü’nde hem karısını hem de Lauren’ı idare etmeye çalışıp randevuların saatini karıştırmıştı. Bir keresinde başka bir adam, Lauren’ı masadaki mezeler yüzünden terk etmişti. Bir başka adamı da randevu sırasında garson kızla tuvalette sevişirken yakalamıştı. Tüm bunlar elbette ki çok daha kötü tecrübelerdi.

Aslında ekilmesi bir bakıma iyi olmuştu çünkü böylece gecesi daha da boktan bir hâl almadan sona erebilirdi.

Vale nihayet arabasını getirdi. Lauren arabaya bindiği sırada telefonunun mesaj sesi duyuldu. Emniyet kemerini sakince takıp derin bir nefes alan Lauren, kendisini eken adamın bahanesine hazırlanarak telefonuna uzandı.

TRENTSelam Lauren. Bu akşam için kusura bakma. Eski sevgilimle arayı düzelttik. Ama tekrar ayrılırsak seni ararım. Bu arada fotoğraflar için teşekkürler! Mükemmel bir vücudun var ve eski sevgilim fotoğrafları görünce kendini kaybetti. Hatta barışmamızı sağlayan şey bu oldu. Neyse... Sevgililer Günü’n kutlu olsun!

Lauren tırnaklarını telefon kabına sertçe bastırmakla yetindi. Bir Sevgililer Günü’nde daha yalnız ve gıcık olmuş hâldeydi. Arabayı çalıştırıp direksiyonu sıkıca kavrayarak vitesi yükseltti.

Trent’in numarasını engelleyip telefonu yanındaki koltuğa fırlattı. Yola çıkıp bir an önce evine, sadık şarjlı sevgilisine kavuşmak için gaza bastı.

En azından o, hayatındaki diğer tüm erkeklerin, en çok da babasının aksine, onu hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmıyordu. Belki de Lauren birileriyle flört etmeye çalışmayı veya aşkın gerçek ve ulaşılabilir olduğunu iddia edip duran filmlere ve kitaplara inanmayı bırakmalıydı.

Belki de vaktinin ve enerjisinin tamamını kariyerine vermeliydi.

Tam bunları düşünürken restorandaki adamın yüzünü hatırladı. Adam Lauren’a Hollywood icadı olduğunu düşündüğü duygular hissettirmişti. İçinde pır pır eden son umudun sebebi oydu.

Peki ne arıyorsun?Adamın derin sesi, geriye tek bir cevap kalana kadar diğer cevapları paramparça ederek zihninde yankılandı.

Lauren’ın onca zamandır aradığı adam oydu.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok