Aşk Isırıkları  - Kitap kapağı

Aşk Isırıkları

L.S Patel

Bölüm 2

SCARLET

Aria aniden ayağa kalktı, şok olmuştu, ama dilini boğazına sokmakta olan adam yarıda kesildiği için kızgın görünüyordu. Burada birinin olduğunu nereden bilebilirdim ki?

"Gerçekten mi?" diye homurdandı adam.

"Sakın gerçekten falan deme bana, geleceğimi biliyordun." Gözlerimi devirdim.

"Bebeğim," dedi Aria.

Adam iç çekerek ayağa kalktı. "İstenmediğim zaman bunu hissederim."

Gülmekten kendimi alamadım, "Chris, ancak beş ay sonra bu ilişkideki üçüncü kişi olduğunu anlayacağını düşünür müydün?"

Chris gülümsemeden edemedi. "Kes sesini. Bu gece görüşürüz bebeğim."

Şakayla karışık omzumu yumruklamadan önce Aria'yı alnından öptü. Onu dışarı ittim ve kapıyı kapatmadan önce ona dil çıkardım.

O çıkar çıkmaz Aria beni yatağına sürükledi, ama öpüşme sahnesine tanık olduktan sonra kanepede oturmayı tercih ettim. O yatakta başka neler yapmış olabileceklerini kim bilebilirdi?

Aria, Chris'le beş ay önce tanışmıştı. O bir Beta'ydı. Babası yaşanan trajediye kadar bu pozisyonda kalmıştı, bu yüzden kral döndüğünde bu işi Chris’in devam ettirmesi mantıklıydı.

Chris on sekiz yaşına gelmeden hemen önce bir eğitim kampına gönderilmişti. Söylentilere göre Dylan'la birlikteydi. Elbette, o bunu ne doğruluyor, ne de inkar ediyor.

Chris döndüğünde, onun onuruna büyük bir parti düzenlendi ve iki muhabbet kuşu bu şekilde tanıştı.

Aria her zaman, Chris gitmeden önce birkaç ay daha bekleseydi, eş olduklarını anlayacağını söylerdi.

Aria, sanırım, Chris'in kamptayken kaçamakları olup olmadığı konusunda daha çok endişeliydi, ama ben ona güvence verdim. Eğitim almaya gitmişti, birileriyle yatmaya değil.

Aria gülümsemeden duramıyordu, ben de birini bulduğu için çok mutluydum. Bu bana hala eşimi bulamamış olduğumu hatırlatıyordu.

Aria'nınki gibi yüzümü kızartacak, beni sevecek ve benimle ilgilenecek olan, adı anıldığında bile gülümsemeden duramayacağım kişiyi.

Gözlerim doldu ama akmalarına izin vermeyerek gözyaşlarımı sildim. Ağlamanın zamanı değildi. Aria mutlu olmayı hak ediyordu, kuzeni geri dönmüştü ve yanında eşi vardı.

Chris'le ilk tanıştığım zamanı hatırlıyorum. Aria en iyi arkadaşı olduğumu söylediğinde Chris gülmüştü!

Doğal olarak, ben de ona haddini bildirdim. Geleceğin alfası ve bir erkek kardeşle büyümek bana en azından bu kadarını öğretmişti.

Chris, hayalarına çevik bir tekme atıp Aria'ya bulaşmaması için sertçe uyardıktan sonra, ciddi olduğumu anladı.

Harry gülmekten ağladı. O gün benimle gurur duymuştu. Neyse ki, o zamandan bu zamana, Chris ve ben yakınlaştık. O benimle dalga geçiyor, ben de onunla.

Aria'ya olan karşılıklı sevgimiz, iyi geçinmemizi kolaylaştırıyor. Bunun yanı sıra inanılmaz bir espri anlayışı var.

Aria ile bir saat kadar konuştuk. O kadar güldük ki gözümüzden yaş geldi. Ama gözümdeki yaşlar kısa süre içinde üzüntüden akmaya başladı. Eşim olmadığı için kendimi çok yalnız hissediyordum.

Harika bir arkadaş olan Aria beni teselli etti, dünyada benim için de biri olduğunu ve hak ettiğim eşi bulacağımı söyledi.

Ağladıktan sonra kendimi toparladım. Ne de olsa yardım etmek için buradaydım.

Birlikte aşağı indiğimiz sırada bir hizmetçi koşarak Aria'nın yanına geldi.

"Çok üzgünüm, ama elbise provası için Bayan Aria'ya ihtiyacımız var."

Aria, "Bunu unutmuşum," diyerek sızlandı.

Gülerek, "Sen git, ben de aşağı inip yardım edeyim," dedim.

Aria başını salladı. "Fazla kalmayacağım!"

Ona inanmadım. Aria tam anlamıyla kız gibi görünen bir kızdı. Elbise provalarını ve saçlarını yaptırmayı severdi. Düşüncelerimde fazlasıyla kaybolmuş halde aşağı inerken Harry'ye rastladım.

Hafifçe gülümseyerek, "Çok üzgünüm, Harry. Dikkatim dağınıktı," dedim.

Harry, "Merak etme, ufaklık. Yardım etmek için burada olduğuna göre, sana bir iş bulalım," dedi ve göz kırptı.

"Tabii, ne yapmamı istersin?" diye cevap verdim.

"Dekorasyon görevinde olabilirsin. Kızımın sana yardım etmesi gerektiğini biliyorum, o nerede?" diye sordu Harry.

"Elbise provasında." Omuzlarımı silktim.

"Ah şu kız,” diye mırıldandı Harry.

Harry kafasını sallayarak uzaklaşırken güldüm.

Lanet olsun, yapacak işlerim vardı. Salona doğru ilerledim ve iç çektim. Uzun bir gün olacaktı. Bazı hizmetçilerin yardımıyla flamaları ve pankartları asmaya başladım.

Onları asarken, mırıldanmalar duydum ve dinledim. Hizmetçiler konuşuyordu. Alfa kralından bahsediyorlardı.

İçlerinden birinin, alfa kralının bir eş istemediğini söylediğini duydum. Herkese eşini reddedeceğini söylemiş. Bu korkunç adamın eşi olacak zavallı kıza acıdım.

Onunla henüz tanışmamıştım ama şimdiden ondan nefret ediyordum. Bu sözler üzerine düşünmek nedense kendimi tuhaf hissetmeme neden oldu. Sanki kurdum ve bedenim bunu protesto ediyor gibiydi.

İç çekerek işime devam ettim ve duyduklarımı düşündüm. Sırf bir eş istemediği için eşini reddedebileceğini düşünen insanlardan nefret ediyorum. Bunun sonuçlarını asla düşünmezler.

İnsanların reddedilince çektikleri acı hayal bile edilemez. O insanlar için hep çok üzülmüşümdür. Bir de benim gibi eşi olmayan insanlar var tabii.

Bu beni kızdırmıştı, ama mantıklı tarafım bana her hikayenin, her zaman iki tarafı olduğunu hatırlattı.

Bir parçam kral için üzülmeden edemedi. Belki de annesi gibi ölmesinden korktuğu için bir eş istemiyordu.

Küçük yaşta yaşadığı travma birçok düşünce sürecini etkilemiş ve değiştirmiş olmalı.

Dedikodu üzerine birini yargılamak hiç benlik değildi. Sanırım bu konu hassas bir sinirime çarpmıştı.

Bu düşünceleri dağıtmak için kafamı sallayarak pankartları asmaya devam ettim. Daha sonra yerde kalan bant parçalarını temizledim. İşim bittiğinde oturup biraz mola verdim.

Sonunda ayağa kalkacak enerjim olduğunda, el emeğime hayran kaldım ve emeğimin sonucundan da memnundum. Hizmetçiler hala köşede dikilip, dünyayı umursamadan dedikodu yapıyorlardı.

Oraya gidip bir şey söylemeyi istedim ama tam tersi yönünde karar kıldım. Zamanımı harcamama değmezdi ve zaten yapacak daha önemli işlerim vardı.

Bir sonraki işim, mutfak personeline yemek hazırlamada yardımcı olmaktı. Yemek yapmıyordum ama malzemeleri ve ihtiyaçları olan her şeyi getirdim.

Bu yaklaşık bir saatimi aldı ve mutfak personeli çok minnettar oldu. Onlara, yardım etmekten mutluluk duyduğumu söyledim.

Bu iş bittikten sonra mutfaktan ayrıldım ve hiç düşünmeden Aria'nın odasına gittim.

Telefonumu çıkardım ve bana mesaj atmış olduğunu gördüm. Elbisemin odasında olduğunu ve orada hazırlanabileceğimi söylüyordu. Aria, Chris'in odasında hazırlanacaktı.

Tanrıya şükürler olsun ki, elbisemi hafta başında buraya bırakmaya karar vermiştim. Aria'nın odasına geri döndüm ve orada ne Aria’yı, ne de Chris’i göremeyince rahat bir nefes aldım.

Kendi kendime gülümseyerek duşa girdim ve bir havlu aldım. Çabuk olmak zorundaydım çünkü misafirler yakında gelmeye başlayacaktı. Rekor bir sürede duş aldım ve vücudumu tıraş etmeyi de unutmadım.

Çabucak kendimi kuruladım ve iç çamaşırımla sütyenimi giydim. Sonra elbisemi giyip saçımı taradım. Saçlarımı kurutmadan doğal dalgalara kavuşmalarına izin verdim.

Şansıma, saçlarım çok çabuk kurudu.

Bir sonraki adım makyajdı. Biraz fondöten, maskara ve göz farı sürdüm; eyeliner çektim. Sonra dudak parlatıcısı sürüp topuklu ayakkabılarımı giydim.

Sade bir çift küpe ile görünümümü tamamladım. Zamanında hazır olduğum için mutluydum. Gelen misafirleri duyabiliyordum.

Aria'nın odasındaki dağınıklığımı çabucak temizledim.

Aşağı inerken kötü bir şey olmaması için sessizce dua ettim. Bu gece Aria, Henry ve sanırım Dylan için önemliydi.

İhtiyacı olan son şey, evine hoş geldin partisinde yaşanacak bir dramaydı.

Ama tabii ki, işler asla plana göre gitmez, değil mi?

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok