Ruhumu İyileştir - Kitap kapağı

Ruhumu İyileştir

K. Dillon

Altı Hafta

RAINA

DÖRT YIL SONRA

Güneş ışığı bitkin yüzüme çarparken gözlerim açıldı. Dün gece kabuslarım kimseyi uyandırmadığı için şükrettim.

Yüzümü yıkadım, çikolata rengi saçımdaki düğümleri fırçaladım. Sonra merdivenlere doğru yol aldım. Üvey annemle babamın hararetli konuşmasını duydum.

Biraz daha iyi duymak için yavaşladım.

“Bunu düşün Vivian. Marigoldlar çok güçlü. Onların yardımıyla biz de aynı derecede güçlü olabiliriz.”

Marigoldlar mı? Bu ismi daha önce duyduğuma emindim. Güçleri ve statüleri nedeniyle ülkede en çok konuşulan aileydiler.

Vivian, “Senin çirkin çocuklarındansa Diana'nın o aileden biriyle evlenmesini tercih ederim,” dedi.

“Onu istediler Vivian! Richard Marigold onu yardım etkinliklerinden birinde görmüş. Beni kendisi aradı.” Babamın tonu umutsuz ama yine de sertti.

“Oğulları Charles'la evlenecek kadar iyi değil. Bizi utandıracak, ismimizi alay konusu yapacak.” Etrafta dolaşan üvey annemin topuklarının döşeme tahtaları kazdığını duyabiliyordum.

“Vivian, durumumuzu düşün. Marigoldların müttefiklerimiz olmasıyla ülkenin en saygın ailelerinden biri olacağız. İnsanlar ayaklarına kapanacak, sevgilim.”

“Ne yapıyorsun?”

Diana’nın sesiyle ürktüm. Arkadan gelip sırtıma dokunmuştu. Sarı saçlarını at kuyruğu yapmıştı, elmacık kemiklerini daha da ortaya çıkmıştı.

“Gizlice dinliyorsun, değil mi? Çok garipsin.” Kollarını göğsünde çapraz yaptı ve yüzüme baktı. Bakışlarımı yere indirdim.

“Babamın seni evlendiriyor olduğunu duydum. Sonunda senden kurtuluyoruz.” Bana sırıtırken kaşlarından biri hafifçe yükseldi.

“Aklı başında hiç kimse seninle evlenmek istemez. Adam için üzülüyorum. Muhtemelen dişleri olmayan yaşlı bir adamdır. Umarım seni döver.” Gülüşü çok kötüydü.

“Beni rahat bırak Diana,” diye fısıldadım, nasıl bu kadar zalim olabileceğine inanamadım. Neden benden bu kadar nefret ediyorlardı?

Hetty, Diana'nın beni kıskandığını söylerdi ama buna asla inanmazdım. Diana gerçekten çekiciydi. Sarı saçlı ve mavi gözlüydü.

Tanıdığım her kız ona saygıyla bakıyordu ve her erkek onunla olmak istiyordu. Üvey kardeş olmamıza rağmen birbirimize hiç benzemiyorduk.

“Gözümün önünden çekil, ezik.” Salonda ailesine katılırken kolumu itti.

Ne yapıyor bunlar? Evlenmek istemiyordum!

Hetty’nin yanına mutfağa gittim ve kahvaltı hazırlamasına yardım ettim. Zorla evlendirilmekle ilgili her türlü düşünce, kendi aramızda konuşup gülerken aklımdan çıktı.

Bana her zaman aidiyet duygusu hissettirirdi. Ona bağlıydım. Hetty olmadan bir gün bile hayatta kalamazdım.

“Raina!” Babam mutfağa girdi ve elimdeki tabağı yere düşürmeme neden oldu. “Annen ve ben seninle konuşmalıyız.”

O kadına annen dediğini duyunca neredeyse kusacaktım.

Bir şeyler mırıldanarak dışarı çıktı. Hetty'yi takip etmeden önce gergin bir şekilde omuz silktim, o da benim gibi gergindi.

Salondaki kanepeye oturdum, karşımdaki dört çift göz her hareketimi izliyordu.

Babam elini şömineye yaslayarak duruyordu, üvey annem karşımdaki kanepede oturuyordu, Troy yüzünde taş gibi soğuk bir bakışla kapının yanında duruyordu ve Diana pencerenin yanındaki köşede sırıtıyordu.

“Altı hafta içinde evleneceksin,” dedi babam. Bu da neydi? Şok olmuştum. Ağzım açık kaldı, gözlerim genişledi. Bir kere bile istediğim şeyin bu olup olmadığını sormamıştı.

“Ama baba, ben sadece 21 yaşındayım. Evlenecek yaşta değil-.”

“Evleneceksin Raina, son sözüm bu!” diyerek sözümü yarıda kesti. Bir daha konuşursam cezalandırılacağımı biliyordum. Üvey annem ayağa kalkıp sıska parmağını bana doğrulttu, kaşlarımı çattım.

“O aile senin için çok üst seviye, beklentilerini karşılayabileceğini düşünme.” Yüzü öfkeyle doluydu.

“Onlar için sadece bir rahim olacaksın,” dedi, gözleri sanki saf pislikmişim gibi vücuduma bakıyordu.

Benden nasıl bu kadar nefret edebilirdi? Gerçek kızı olmayabilirdim ama yine de yeğeniydim.

Kim benimle tanışmadan evlenmeyi kabul ederdi ki? Babamın Richard Marigold'un beni kendisinin istediğini söylediğini açıkça duymuştum ama neden bu kararı oğluna bırakmıyordu?

“Yine düşüncelere daldı,” dedi Diana aptal sesiyle.

“Yeter!” diye bağırdı babam, Diana'nın yüzündeki kendini beğenmiş sırıtış yok oldu. Sert bir bakışla bana döndü.

“Wilson soyadını onurla taşımalısın Raina. Bizim hakkımızda sadece iyi şeyler söylemelisin. Bizi herhangi bir şekilde utandırırsan seni cezalandırırız!

“Altı hafta sonra Roman Marigold ile evleneceksin.”

Babamın sözleri bitince Diana'nın ağzı açıldı. Sanki bir şey söylemek istiyordu ama kendini tutuyordu.

Daha sonra yalvaran gözlerle annesine baktı ve ardından sertçe odadan çıktı. Bu da ne demek oluyordu?

Her adımda bacaklarımın titrediğini hissederek mutfağa doğru yürüdüm ve düşündüm. Ben evlenecektim. Lanet olsun! Ben evlenecektim. Gözyaşlarımı sildim ve hıçkırıklarımı dindirmeye çalıştım.

***

Günler geçtikçe dayakların durduğunu fark ettim. Bunun toplum içine çıktığım için olduğunu varsayıyordum. Eğer morluklarla kaplı olsaydım insanlar fark ederdi.

Dayaklar durunca, işittiğim sözler daha da kötüleşti, her hakaret beni her gün yaralıyordu.

Sık sık kocamın nasıl olacağını merak ediyordum. Kabuslar görüyordum.

Kabuslarımda, karanlıkta gelinlik giyerek kaçtığımı görürdüm. Sahibini bilmediğim eller duvağımı kaldırırdı, ardından karşımda Troy'un tehditkar sırıtışını görürdüm.

Ter içinde uyanırdım, beni kurtarması için yüce bir güce yalvarırdım.

Hetty zaman zaman dikkatimi dağıtırdı. Bahçede dolaşır ve birçok şey hakkında konuşurduk.

“Annen gibi güzel ve naziksin. Kendine inanmalısın, çocuğum.” Beni cesaretlendirir, nazik eliyle yanağıma dokunur ve alnımı öperdi.

Anne sevgisi beni ayakta tuttu. Beni olabildiğince güçlü tuttu.

***

Vücudum yıllar içinde değişmişti. Sosyal etkinliklerde birçok insanın bana baktığını fark ederdim. Kıvrımlarım ortaya çıkmıştı.

Üniversitenin sonlarına doğru birkaç erkek beni randevuya çıkarmak istemişti ama ben her zaman cevap veremeyecek kadar utangaçtım.

Çikolata rengi dalgalı saçlarım uzadı, saçım neredeyse belime ulaşıyordu. Saçlarım anneminkilere benzediği için çok minnettardım.

Haftalar geçtikçe yavaş yavaş kaderimi kabullenmeye başlamıştım. Hayatımda bir kez olsun kendim için bir seçim yapmama izin verilmemişti, o zaman neden evliliğimin farklı olmasını bekleyeyim ki?

Tüm üst sınıf ailelerin aynı olduğunu varsayıyordum. Açgözlü, tıpkı babam gibi. Üst sınıf ailelerde önemli olan tek şey para, statü ve güçtü.

Babamın beni dövmekten vazgeçmesine şükrettim.

O korkunç geceden önceki birkaç gün küçük bir özgürlük duygusu hissettim ve bu beni sonsuza dek değiştirdi.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok