Aşk Skandalı - Kitap kapağı

Aşk Skandalı

T. Stanlight

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Saat 18:15. Ben Price Industries ofisinin cilalı mermer zemininde asansöre doğru ilerlerken insanlar da ofisi yavaşça boşaltıyor. Mesai çoktan bitmiş, insanlar evlerine doğru yola koyulmaya başlamıştı.

Gerginim ama röportaj yüzünden değil, zira şimdilik her şey yolunda gidiyor.

Hayır, kesinlikle röportaj yüzünden değil. Gerginliğim asansöre binmem gerektiğinden.

Fazla göster

CEO'nun Dikkatini Çekmenin Alışılmadık Bir Yolu

KATE

Saat 18:15. Ben Price Industries ofisinin cilalı mermer zemininde asansöre doğru ilerlerken insanlar da ofisi yavaşça boşaltıyor. Mesai çoktan bitmiş, insanlar evlerine doğru yola koyulmaya başlamıştı.

Gerginim ama röportaj yüzünden değil, zira şimdilik her şey yolunda gidiyor.

Hayır, kesinlikle röportaj yüzünden değil. Gerginliğim asansöre binmem gerektiğinden.

Kapılara yaklaştıkça heyecanım da artıyor.

Düğmeye bastığımda tüm vücudum ter içinde. Kalbim küt küt atıyor. Bayılmak üzereyim.

Terleme. Panik yapma.

Lanet olsun.

Dostça bir ding ve asansörün kapıları hepimizin çok iyi bildiği o görüntüye açılıyor. Asansör kabini.

Kapalı alan fobim üstesinden basitçe gelemeyeceğim kadar gerçek. Kabine girerken kendi mezarıma giriyormuş gibiyim.

"Kate, kendine gel çabuk,” deyip, kendimi içeri girmeye zorluyorum.

Kapılar tam kapanmaya başlamıştı ki, bir çığlıkla kendimi dışarı atıyorum.

Çıkar çıkmaz kalp atışım normale döndü ama aynı zamanda en üst kata da bir şekilde çıkmam gerektiğini de unutmadım.

Taylor Price'ın ofisinin olduğu en üst kat. Taylor Price, Price Industries'in CEO'su Taylor Price. Milyarder. Endüstri devi. Münzevi.

Bu, röportajı için ikinci denemem; sekreteri bana talebimizi en sonunda kabul ettiklerini söylediğinde adeta sevinçten havaya uçmuştum.

İlk röportajda, Bay Price röportajı son dakikada iptal etmişti.

Arthur, The Daily House’daki editörüm, tabii ki bu fırsatın elimizden kayıp gitmesine pek de sevinmedi.

Röportajın iptal edilmesi benim hatam değildi ama bu Arthur'un umrunda mıydı, tabii ki hayır. Onun ilgilendiği tek şey başarıydı.

Eğer şu an bu asansöre binmezsem, röportajı kaçırıp işimden olacağım. Sonrası zaten malum, her şey sırasıyla mahvolacak.

Büyükannem Philadelphia'da sahip olduğum tek aile. Ben 12 yaşındayken ailemi kaybettiğimden beri sadece ikimiz varız.

Ve şimdi, büyükannemin hayatı doktor randevuları, reçeteler ve tedaviler üçgeninde gittikçe daralıyor. Şiddetli artrit ve osteoporoz ve gittikçe kabaran hastane masrafları ve faturalar. Hayatı artık bu döngüde gittikçe zorlaşıyor.

Bu röportaja ihtiyacım var ve bunu elde etmek için de bu lanet olası asansöre binmem gerekiyor.

Ama bunu yapmak için asansöre binmek için ~yardıma ihtiyacım var.~

KateKafayı yemek üzereyim.
RickYine mi iptal ettiler?? İnanmıyorum!
KateHenüz lobideyim, krize girmek üzereyim.
RickNe krizi?
RickAsansör mü?
KateEvet 😰😓
RickNefes egzersizini denedin mi?
KateEvet, işe yaramıyor.
RickŞu an asansörde misin peki?
KateHayır, bir türlü binemiyorum.
RickKulaklığın yanında mı? Hadi bir şarkı aç, sonra da gözlerini kapat.
RickSonra bir bakmışsın içerdesin.
RickSen içerdeyken yazmaya devam etmemi ister misin?
KateKulaklıklarım yanımda değil…
RickNeden peki?
KateŞu an bunun bir önemi var mı? Ben sadece…
RickEtrafında başkaları var mı?
KateÇok utanıyorum - lanet olasıca asansöre binememekten çok utanıyorum!
RickUtanmana gerek yok.
RickAma o röportajı yapmak zorundasın.
RickMerdivenleri denesen?
Rickİmkansız, odası en üst katta.
RickDoğru, çıkana kadar mahvolursun.
KateSağol ya..
RickNasıl hissettiğini anlat bana.
KateTeşekkür ederim, sensiz ne yapardım bilmiyorum 😭
KateKüt küt atan bir 💓, terleme, baş dönmesi..
RickBelki de iptal edip sonra yeniden randevu almayı denerim?
Rick?!??! Dalga mı geçiyorsun?
RickKusura bakma ama bu gerçekten iğrenç bir fikir - yapman gerekeni yap ama o röportajı BUGÜN yap!
RickSen iyi bir gazetecisin ve harika bir yazarsın ve bunun farkındasın.
Kate🤞🏼
RickCiddiyim, ama Arthur'la da yok yere papaz olmaya da gerek yok!
KateHiç yardımcı olmuyorsun!
RickO zaman saçma sapan fikirler üretmeyi bırak da odaklan!
KateTamam, tamam!
RickSeni kovmayacak, bunu asla yapmaz, bu yüzden şimdi odaklanman gerekenlere odaklan.
RickÖnceliğimiz şu: Asansör. Ne dersem onu yap, tamam mı? Kapılar açık mı?
KateEvet
RickDüğmeler, sağda mı solda mı?
KateSolda.
RickOki doki. Şimdi kendini biraz aptal gibi hissedeceksin, ama bunu takmamaya çalış. Senden telefonunu kaldırmanı ve tam yüzünün önüne tutmanı istiyorum, telefondan başka her şeyi sil kafandan.
KateTamam... Deniyorum. Şu an tek gördüğüm ekranım.
RickAdımını at, sola dön ve düğmeye bas - Düşünme! Hemen yap!
RickÇabuk! Çabuk! Hızlı!
Rick...? Kate? Orda mısın? Ses ver!
KateEVET, HAREKET ETTİ, ÇIKIYOR, AMAN TANRIM!
RickHer şey yolunda... her şey yolunda... açık bir alan düşün... evinin kapısına doğru yürüdüğünü hayal et.
RickGüvendesin, her şey yolunda.
RickHangi kattasın?

Alnımdan akan bir damla teri sildim ve gözlerimi açtım. Asansör ding diye çınladı ve kapılar açıldı.

"Tanrım!" Bir hışımla kendimi asansörden dışarı attım.

Yandaki büyük pencerelerden efsanevi bir şehir manzarası görünüyordu.

Kalp atışım normale dönmeye başladı. Terlemem durmadı, makyajım akmaya devam etti ama olsun, sonuç olarak en üst kata çıkmayı başarmıştım.

KateSen mükemmel birisin, bunu yaptığıma inanamıyorum.
KateBuradayım. İyiyim.
RickHayır, iyi değilsin.
Kate???
Rickİyi değil, sen mükemmelsin. Aslansın, kaplansın, seni kesseler acımaz! Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarsın!
RickYapamayacağın hiçbir şey yok. Şimdi git ve o röportajı yap, eve dön ve harika yazını yaz!

Yüzümde kocaman bir gülümseme belirdi. Rick harika bir arkadaştı ve bugün ona çok borçlanmıştım.

Çantamdan aynamı çıkardım ve makyajıma baktım; Aman Tanrım, berbat haldeydi.

Lanet olsun.

Kendimi en yakındaki tuvalete attım ve sabah yaptığımda da aslında süper olmayan akmış makyajımı sildim.

Aynada kendimi şöyle bir süzdüm.

Kehribar gözlerim, gamzelerim ve kızıl saçlarımla insanların bakışlarını her daim çekebilecek bir güzelliğim vardı.

Resepsiyona doğru yürüdükçe kendime çeki düzen vermeye devam ettim.

Masada 20'li yaşlarının başında sarışın, minyon, bebek yüzlü bir kız oturuyordu, yavaşça boğazımı temizledim.

"Ben Kate Dawson. The Daily House. Bay Price'la randevum vardı."

"Tabii ki," dedi resepsiyonist, kaşlarını çatarak. Belli ki beklediği gibi biri değildim. "Lütfen, bu taraftan."

Duvarlarında buram buram güç kokan geniş bir koridordan geçerek büyük maun bir kapının önüne geldik.

"Lütfen oturun, Bayan Dawson. Bay Price'a geldiğinizi haber vereyim."

Taylor Price ilk röportajımızı iptal edince Arthur haliyle bundan hiç memnun olmamıştı. Hatta başka bir gazete, bu röportajı bizden önce yaparsa beni kovmakla bile tehdit etmişti.

Kimse daha önce Taylor Price'la yüz yüze görüşme fırsatı bulmamıştı; adam sanki bir hayaletti.

Ya öyleydi ya da mahremiyetini insanların ağızlarına sakız etmeyecek kadar çok önemsiyordu.

Kısacası bu fırsat, insanın hayatta bir kez karşısına çıkabilecek bir şeydi.

Kes şunu!

Odaklan. Başrol sensin. Bu iş sende.

Sekreterin kapıyı çalıp odaya girmesini izledim. Avuçlarım terlemeye başladı.

Kapı kapanmadan hemen önce Bay Price'ın ayakkabılarına gördüm. Yeni boyanmış kadar siyah ve tabiri caizse ciladan ayna gibi pırıl pırıl.

Ofisten "Tabii ki efendim," diyerek birisi çıktı.

Ayağa kalktım, adama doğru gülümsedim.

"Bay Price, ben - şey..”

Ama çıkan kişi Taylor Price değildi. Tabii ki o değildi, aptal kafam. Daha bu utancı atlatamadan ofisten başka bir kadın çıktı.

Kadını görünce siyah yüksek belli eteğimi istemsizce yukarı çekiştirdim. Çok güzeldi, burada çalışmak için fazla güzel.

"Bayan Dawson?"

"Evet” diye başımı salladım. “Bay Price'ı bekliyordum?"

"Evet, ben Kristen, Bay Price'ın asistanıyım. Üzgünüm Bayan Dawson ama randevunuzu başka bir tarihe ertelemek durumundayız."

"Ne?!" diye yükseldim. "Ama buraya kadar geldim, yani, neden iptal ediyor?"

"Ne yazık ki Bay Price’ın başka bir toplantısı daha var."

Yumruklarımı sıkmaya başladım. Sinirden köpürmenin eşiğindeyim.

"Çok üzgünüm, Bayan Dawson - Kate - ama korkarım ki farklı bir gün önermek dışında yapabileceğim başka bir şey yok."

"Anlamıyorsunuz" dedim. "Bu benim sonum olur. Eğer bugün de bu röportajı yapamazsam, patronum beni kesin kovar."

"Lütfen Kate," Kristen kafasını salladı. "Bay Price ofiste huzursuzluk çıkmasından hiç hoşlanmıyor."

"Yalvarıyorum. İki soru, hatta bir! Herhangi bir şey, lütfen."

"Lütfen yeniden randevu alın. Güvenliği çağırmak istemiyorum."

Alaycı bir gülümsemeyle çantamı koluma taktım.

"Peki, gideceğim, ama lütfen Bay Price'a şunu iletin. Kaleminiz var mı? Kate’ten Bay Price’a: siktir git kendini beğenmiş…. lanet olasıca aşağılık herif!"

Arkamı döndüm ve merdivenin kapısını açtım, basamaklardan hıncımı alırcasına aşağı inmeye başladım. Tam otuz yedi kat, bunu unutmuşum.

Öfkeden deliye dönmüştüm.

Az önce dünyanın en güçlü adamına kendini becermesini söylemiştim.

Arthur beni kesin kovacaktı.

Boku yedim.

TAYLOR

"NE DEDİ?!"

Bir dizi etkinlik, telefon görüşmesi, e-posta ve mesaj içinde boğuluyorken, kaşlarım çatık bir şekilde büyük antika masamda oturuyordum. Günüm her zamanki gibi kaotikti.

Kristen yüzünde hafif alaycı bir tebessümle önümde dikiliyordu.

"Lanet. Olasıca. Aşağılık herif. Onun sözleri, Taylor. Benim değil."

Benimle daha önce bu kadar cüretkar konuşan kimse olmamıştı, belki babam dışında hiç kimse. En azından yüzüme karşı. Benim de bir sabrım vardı ve ismim kimsenin lekelemesine izin vermeyecek kadar saygındı.

Randevuyu ertelemek benim suçum değildi.

Jameson Enterprises'ı bünyemize katma fırsatı insanın her gün eline geçebilecek bir fırsat değildi. Ve bunu Grayson'ın burnunun dibinden yapmayı başarmak hiç de kolay olmadı.

Acımasız mıydım?

Belki.

Ama o kız bunun bedelini ödeyecekti, karşıma çıkmaya cesaret eden herkes bilir ki; şartlar ne olursa olsun, Taylor Price her zaman kazanır.

Ve bunu Bayan Dawson'a da öğretecektim.

"Zavallı kızı rahat bırak,” diye çıkıştı Kristen.

"Gazeteciler hakkında ne düşündüğümü biliyorsun,” dedim. "Ve eğer bana şey diyecek kadar aptalsa..."

"Aşağılık herif."

"Evet, evet. O. Neyse, nerede kalmıştık?"

İnanılmaz derecede meşgul bir adamdım ve saatlik kazancım 90.000 dolar civarındaydı. Bu kız kendini ne sanıyordu ki?

Bu iş burada kalmayacaktı...

İşimi yarım bırakmak hiç tarzım değildir.

Ona bir ders vermek için her şeyi yapardım.

***

RickNerdesin?
KateBüyükannemleyim.
KateSana selamı var.
RickAcil ofise gelmen lazım.
RickHem de çok acil.
Kate... Konu ne?
RickKonu ciddi.

İçimi büyük bir korku kapladı.

İşimi hayatımın merkezine koymuş ve bunun için birçok fedakarlık yapmıştım.

Sahip olduğum tek aile büyükannemdi ve o, işime benden daha çok ihtiyaç duyuyordu.

Şimdi ise boyunda büyük egosuyla arzı endam eden zengin bir adam yüzünden, uğruna çok çalıştığım her şeyi kaybetmek üzereydim.

Kesin kovulacağım.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok