Büyük Kaçış - Kitap kapağı

Büyük Kaçış

Anna Pope

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Ira, hayatı boyunca Avcı Klanı’nın lideri olan tacizci babası tarafından kurt adamları avlayıp öldürmek üzere eğitilmiştir. On sekizinci yaş gününde ilk kurt adamını öldürerek kendini klana adaması beklenmektedir; ancak bunun yerine bildiği her şeye sırtını dönerek öldürmesi gereken kurtla birlikte kaçar.

Şimdi etrafı bir kurt adam sürüsüyle çevrilidir ve ona “eşim” demekten vazgeçmeyen sürünün alfasının merhametine kalmış durumdadır.

Yaş Sınırı: 18+

Fazla göster

28 Chapters

Büyük Kaçış

IRA

“Vakit geldi Ira,” dedi babam küçük “odamın” kapısında durarak.

İçinde oturduğum süpürge dolabına oda demeye bin şahit ister ama işte burası benim odamdı. Bir hapishane hücresi büyüklüğünde olsa da benim sığınağımdı — nefret ettiğim ve aynı zamanda sevdiğim bir yerdi.

Ne yapmak üzere olduğumu fark ettiğimde yüreğimin korkuyla dolduğunu hissettim. Bu günün geleceğini hep biliyordum ama hep bunu engelleyecek bir şey olmasını ummuştum.

Benden bekledikleri şeyi yapmak istemiyordum ama emirlerine karşı gelmeye cüret edersem ne olacağını da biliyordum. Bu yüzden hızla ayağa kalkıp bana öğretildiği gibi göz temasından kaçınarak yere baktım.

“Evet, baba,” diye fısıldadım.

Sanki kafatasımda delikler açtığını hissederken, herhangi bir korku emaresinin onu daha da kızdıracağını çok iyi bildiğim için, korkudan köşeye sinmemeye çalıştığım birkaç gergin dakikanın ardından nihayet arkasını dönerek beni koridorun sonuna götürdü.

Rahatlayarak iç çektim çünkü o anda istediğim son şey öfkesini benden çıkarmasıydı. Yapmam gerekeni düşündükçe geriliyordum; bu zaten yıpranmış olan sinirlerimi daha da yıpratıyordu.

Evin içinde yürürken kalabalığın her hareketimi izleyip yargıladığını hissettim. Bakışları beni tedirgin ediyordu ama yanlarından geçip dışarı çıkarken yüz ifademi korumayı başardım.

Babam ormanın kenarında durduğunda onu taklit ettim, gözlerimi kapattım ve elimin titremesini engellemek için yumruk yaptım.

Kulağıma yumuşak, acınası bir inilti geldi. Kirpiklerimin arasından baktığımda, babamın ayaklarının dibinde, ona küçük gelen bir kafesin içinde yatan büyük, kirli beyaz bir kurt gördüm. Yumuşak kürkü kan ve kirle kaplıydı, sağ gözünün üzerinde bir yara vardı.

Kesik kesik nefes alıyordu ama sarı gözleri canlıydı ve bana bakarken nefretle parlıyordu. Bakışlarıyla karşılaştığımda ürperdim ve farkında olmadan geriye doğru bir adım attım.

Bu zavallı yaratığı görünce kalbim sızladı. Benden yapmamı bekledikleri şeyi düşünmek bile bende çok uzaklara kaçma isteği uyandırıyordu.

Babamın, “Ira,” diye seslendiğini duydum, yüzü taştan bir maske gibi kaskatı kesilmişti. Elindeki silahı bana uzattı. Derin bir nefes alarak bedenimi onunla işbirliği yapmaya zorladım.

Titreyen elimle silahı kavrayarak kurda doğrulttum. Gözlerimiz kenetlendi; onun bakışları sert ve nefret doluydu, benimkiler ise karşı koymaya çalıştığım gözyaşlarıyla doluydu.

Babam, “Ira, şimdi!” diye bağırdığında korkuyla başımı salladım.

Kurt bana bakmaya devam ediyordu, şimdi sanki merakla. Sonra gözlerini kapatıp başını yere eğdi.

Ben de gözlerimi kapattım, zavallı yaratığa daha fazla bakamadım. Tetiği çekmeye çalıştım ama kafamın içindeki küçük bir ses beni durdurdu: Eğer bunu yaparsan ömür boyu pişman olacaksın!

Sesi duymazlıktan gelmeye çalıştım ama her geçen saniye daha da güçleniyordu; delirdiğime emindim.

“Ne bekliyorsun? Çek şu tetiği!” diye bağırdı babam. Sert sesi sinirden çenemi sıkmama neden oldu.

Ona baktığımda yüzünde çirkin bir küçümseme ifadesi gördüm ve o an ondan ne kadar nefret ettiğimi fark ettim. Hayatım boyunca bana işkence etmişti. Dayak ve hakaret anılarıyla bunalıyor, öfkenin içimi yaktığını hissediyordum.

Sefil varlığımın her bir gününü hatırlarken titremeye başladım; sonra içimde bir şey koptu. “Hayır!” diye bağırarak yön değiştirdim; silahı şimdi ona doğrultmuştum.

”Ne yaptığını sanıyorsun sen?” diye hırladı babam ama mesafesini korudu.

“Yıllar önce yapmam gereken şeyi. Aç şu lanet kafesi,” diye emrettim yabancı, güçlü ve benimkine hiç benzemeyen bir sesle.

Babamın yüz ifadesinden, şaşıran tek kişinin ben olmadığımı anladım.

Kafesin kilidini açtı, gözle görülür bir şekilde mutsuzdu. Kafasına doğrultulan silaha bakarken yüzünde saf bir nefret ifadesi belirdi. Sonra kurt kafesten çıkarken hızla geri çekildi.

Arkamızdaki ormanı işaret ederek, “Kaç!” diye bağırdım kurda.

Ama o öylece durdu; kımıldamadan kocaman gözlerle bana bakıyordu.

“Hadi, ne bekliyorsun? Kaç!” diye bağırdım inatçı yaratığa.

Ancak o birkaç dakika daha öylece durduktan sonra olduğu yere oturdu.

Başını önce bana doğru, sonra eve doğru salladı; muhtemelen neyin bu kadar uzun sürdüğünü merak eden klanın geri kalanı dışarı çıkmaya başlamıştı.

Nihayet ne söylemeye çalıştığını anlayana kadar şaşkınlıkla ona baktım. Onunla gitmemi istiyordu.

Ne yapacağımı bilemedim. Bir yandan, eğer burada kalırsam muhtemelen ertesi sabah ölmüş olacaktım; diğer yandan, eğer onunla gidersem sonunda orada beni neyin beklediğini öğrenecektim.

Klan dışında kimseyi tanımıyordum; topraklarımızın dışına adımımı bile atmamıştım. Karar vermem bir dakikamı aldı; sonra kurdun sırtına atlayıp kollarımı boynuna dolayarak parmaklarımı kürküne geçirdim.

Ormanın içinde yıldırım hızıyla koşmaya başladığında evden gelen sesler giderek yükseldi. Arkamı dönüp hayatım boyunca evim dediğim yere son bir kez baktım; bilinmezle yüzleşmek için son derece hazırlıksız hissediyordum.

Ben ne yaptım?

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok