Alfa'nın Esiri - Kitap kapağı

Alfa'nın Esiri

Midika Crane

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Mara, korunaklı sığınağı Saflık Sürüsü’nden gizemli kurt adam Alpha Kaden tarafından kaçırıldığında, kendini tehlikeli bir çatışmaya sürüklenirken bulur.Ancak Mara, Kaden'in ailesi hakkındaki sırları ortaya çıkardığında, uğursuz laneti kırabilecek tek kişi olduğunu fark eder... hiç beklemediği bir yerde müttefikler ve romantizmi bulur.

Tür: Kurt Adam, Romantik

Yaş: 18+

Fazla göster

123 Chapters

Dua et

MARA

Perdenin kenarını yavaşça pencerenin önünden çekiyorum ve sokağa bakıyorum.

Hava kararıyor, ay ıssız kaldırımı aydınlatıyor.

Başka biri için bu sahne zararsız -hatta huzurlu- görünebilir. Herkesin kapısı kapalı, perdeleri çekilmiş... Kapıları kilitli ve çocukları güvenli bir şekilde evin içinde.

Ama herkes, her gece olduğu gibi tetikte. Derin bir iç çekiyorum, önümdeki cam nefesimden buğulanıyor.

Tekrar görebilmek için camı kolumla siliyorum. Ama görecek bir şey yok.

Görecek bir şey asla olmaz, çünkü diğer sürülerin aksine, sokaklardaki tüm hareket geceleri burada sona erer.

Neden? Çünkü üyesi olduğum Saflık Sürüsü, İntikam Sürüsü’nden korkuyor.

Tam olarak İntikam Sürüsü’nden değil ama liderleri Alpha Kaden’den.

Son yirmi yıldır, sürümüzde eşitlik ve isyan arasında kurduğumuz dengeyi yok ediyor.

Her şeyi çaldı. Özellikle de özgürlüğümüzü.

Sürümüz diğer kurtlar tarafından sevilmiyor.

Sürü Mahallesi'nde, ekvatorun serin tarafında merkezi bir konuma sahibiz.

Bizi güvende tutmak için kalın bir duvarla çevrili, inanç ve barış dolu küçük dünyamızda korunuyoruz.

Kaden bölgemizi işgal ettiğinde dünyamızı darmadağın etti.

Sürümüzden birçok masum kızı kaçırdı.

Kimse onlara ne olduğunu bilmiyor, ancak çoğu kişi onları öldürdüğünü veya Saflık Sürüsü’nün gözünde eşit derecede utanç kaynağı olan sürü üyelerine sattığını düşünüyor.

Belki de bunu bir iş haline getirdi. Emin değiliz. Ayrıca suçlularımızı da öldürüyor.

Yasaları çiğneyenlerle ilgilenmek Disiplin Sürüsü’nün işidir.

Ama öldürenlerle Alfa Kaden ilgilenir. Bunu açıkça belli etti.

"Mara, oradan uzaklaş!"

Annem omzumdan tutup beni pencereden geri çekiyor.

Öfkeyle perdeyi tekrar kapatırken geriye doğru tökezliyorum.

Ellerini beline koyarak bana dönüyor.

Annemi seviyorum, ama bazen çok korumacı olabiliyor.

Hayatını tek bir şeye inanarak geçirdi: Ay bizim kurtarıcımız ve her zaman da öyle olacak.

Tanrıça'nın yaptığımız her şeyi kontrol ettiğine inanıyor ve kaderimize bizim bilemeyeceğimiz bir çeşit büyüyle karar veriyor.

Bu sürüde büyümeme rağmen, ben buna inanmıyorum. Yine de saygı duyuyorum.

Okulda, Alfa Kaden korkusunu canlı tutmak için bize küçük bir şarkı öğrettiler:

Kapılarınızı kilitleyin, sıkıca kapatın.

Her gece perdelerinizi kapatın.

Camdan bakmayın, orada olabilir.

Her zaman tam bir korku içinde yaşa.

Bu arkadaşını feda etmek anlamına gelse bile,

Alfa Kaden'in kaderini mühürlemesine izin verme.

Annem bile buna inanıyor.

"Anne, sorun değil,” diye onu sakinleştiriyorum. "Kimse beni görmedi."

İç çekiyor ve elini yüzüne koyuyor. Stres, yaşlı yüzüne kazınmış.

Bazen benimle nasıl başa çıkacağını bilmiyor, özellikle de katı kurallarına karşı çıktığımda.

Bunu yapmak istemiyorum ama merakım beni sürekli cezbediyor.

"Komşularımız seni görmüş olabilir,” diye ısrar ediyor. "Kilisede senin hakkında ne dediklerini biliyorsun Mara. Berbat bir anneymişim gibi davranıyorlar."

Gözlerimi deviriyorum.

"Ya Kaden seni gördüyse?" diye soruyor.

"Kaden’in beni görüp görmediğini bilemem çünkü neye benzediğini bilmiyorum,” diye sertçe cevap veriyorum, sesim yavaşça yükseliyor.

Annem bana gözlerini kısarak bakıyor.

Kaden hakkında herhangi bir şey bilmem düşüncesinden nefret ediyor.

Görünüşü hala benim için bir bilinmez. Sokakta yanımdan yürüse bile ben bundan tamamen habersiz olurdum.

Annem bana hiçbir şey söylemiyor ama okuldaki kızlardan bölük pörçük bilgiler topluyorum.

Şanslıysam, katil olup olmadığını öğrenebilirim.

Bazen, uyuduğumu zannederlerken annem ve babamın konuşmalarını dinlemek için gizlice aşağı inerim. Kasabada kaybolan kızları da böyle öğrendim.

"Mara, lütfen. Zorluk çıkarma," diye yalvarıyor annem, bıkmış bir şekilde.

Kollarımı göğsümde bağlıyorum.

Her gece saklanmaktan bıktığımı söylemek hafif kalıyor.

Cuma geceleri arkadaşlarımı görmeyi bıraktım.

Mezun olmak üzereyim, ama bu annemin kurallarının gevşeyeceği anlamına gelmiyor.

Muhtemelen bu sefer bana bir eş bulmak için üstelemeye başlayacak.

Genç yaşlarda eşimizi bulmak kültürümüz içinde esastır.

Geçen ay tanıştığım genç erkeklerin sayısı saçma derecede fazla.

"Burada her şey yolunda mı?" Ön kapının açıldığını ve babamın içeri girdiğini duyunca dönüyorum.

Dışarıda yağmur yağıyor, ama pencereden dışarı bakarken yağmuru fark ettiğimi hatırlamıyorum.

Sırılsıklam paltosunu çıkarıp mutfak masasına seriyor.

Evimiz çok büyük değil, bu da burada geçirdiğim zamanın çoğunu daha da kötüleştiriyor.

Ailem Ay Tanrıçası'nın bizden beklediği basit hayata uyuyor.

Materyalist biri değilimdir ama bazen kendimi biraz yoksul hissediyorum.

"Hiçbir şey—"

"Kızımızı yine pencereden dışarı bakarken yakaladım,” diyor annem, sözümü keserek.

Ona bakıyorum. Sanki babamla başımı hep derde sokmaya çalışıyor.

Babam bana kaşlarını çatıyor.

"Kaden dışarda olmayacak,” diye karşı çıkıyorum. "Dışarda olabilir derken abartıyorsun."

Babamın bakışlarının anneme geçtiğini görüyorum.

Anneme gitmesi için kafasıyla işaret ediyor çünkü onunla ne kadar kolay tartışmaya başladığımızı biliyor.

Annem gittiğinde, oturmamız için beni kanepeye götürüyor.

"Komşunun kızını tanıyor musun? Mandy miydi?"

"Milly,” diye onu düzeltiyorum.

Babam başını sallıyor. "Kaden onu geçen hafta kaçırdı. Onu yatağında yatarken kaçırdı ve Milly zamandan beri ortalarda görülmedi."

Gözlerimin iyice açılmış olduğunu hissediyorum.

Milly mi? Benden bir yaş büyük ve çok daha çekici.

Kaden'in yaptığı iş her neyse, onun bir parçası olarak seçilmesi beni hiç şaşırtmıyor.

"Bunu bana neden anlatıyorsun?" diye soruyorum.

Öğrenmek istiyorum ama babamın da bunu isteyeceğini beklemiyorum.

"Kaçırılman düşüncesi beni endişelendiriyor. Her sabah, gece kaçırılmış olduğunu görmemek için odana girmeye korkuyorum."

Ona kafamı sallıyorum. Kaçırılma ihtimalim çok düşük.

Eğer benim mahallemden bir kız kaçırdıysa, bu en az bir ay daha buraya uğramayacağı anlamına geliyor.

Bu, insanlarla oynamayı sevdiği türden bir oyun.

Bizi sahte bir güvenlik duygusuna sürüklüyor, ta ki düzenini değiştirip hepimizi şaşırtana kadar.

Babam ellerimi avuçlarına alıyor ve gözlerimin içine bakıyor.

Bana dua mı ettirecek?"Hepimiz bunu neden yaptığını merak ediyoruz, Mara. Sana söz veriyorum, bunu çözeceğiz ve onu en kısa zamanda durduracağız."

Elimi hafifçe sıkıyor.

Babam yerel kilisemizin başında, bu da beni Kaden'i durdurma yeteneğinin o kadar da iyi olmadığına inandırıyor.

Çok korktuğumuz adam acımasızlığıyla nam salmış bir sürünün alfası.

Sürüleri yeryüzüne dağıtan Büyük Savaş'ın ardından yeni toplum biçimleri ve ahlak kuralları benimsendi.

Adını temel inançlarımızdan alan her sürünün komşularıyla barışı sürdürmesi gerekiyordu ve bu sistem yüzyıllar boyunca başarılı oldu.

Ancak, tüm sürüler adalet ve eşitlik üzerine kuruluyken, huzurun yok edilmesi için çizgiyi aşan sadece bir sürü vardı.

O, İntikam Sürüsü’ydü.

"Her şey yoluna girecek" diyerek güven veriyorum. "Alfa Rylan eninde sonunda işleri yoluna koyacak."

Bu babamı gülümsetiyor. Rylan bu acıya son vermek için tek umudumuz. Eğer yapamazsa, hiç şansımız yok.

Geriye çekiliyorum ve doğruca yatmaya karar veriyorum.

Odaya girdiğimde, üzerime soğuk vuruyor. Genelde bu kadar soğuk olmaz.

Işığı açıp soğuğun nereden geldiğini görüyorum.

Basit bir dolap, masa ve yatak ile küçük bir oda... Çok gösterişli ya da abartılı bir şey yok.

Soğuğun geldiği yer belli: pencerem sonuna kadar açık. Asla böyle açık durmaz. Hiçbir zaman.

Annem perdemin açık olduğunu görse beni öldürürdü.

Öğrenirse kesinlikle ceza alacağım.

Ben küçükken, bir keresinde güneş batana kadar arkadaşlarımla oynamıştım. O günden sonra, okuldan dönerken bana eşlik etmeye başladı.

Dikkatlice pencereye doğru gidiyorum.

Dışarıdaki yolda şiddetli yağmurun sesini duyabiliyorum.

Gök gürültüsünün gümbürtüleri eşliğinde fırtına kopuyor. Pencereyi ne kadar çabuk kapatırsam o kadar iyi.

Çabucak pencereyi kapatıyorum ve odama dönüyorum.

Cama vuran ani bir yağmur sesi beni korkutuyor ve alarma geçmeme neden oluyor. Gök gürültüsü ve şimşekten her zaman nefret etmişimdir...

Sadece sakinleşip uyumam gerek. Perdeleri kapatırken kendime bunu söylüyorum. Milly olayının beni etkilemesine izin veriyorum.

Saç tokamı çıkarıp banyoya giriyorum. Belki duş alırsam, tüm endişem geçebilir.

Sıcak suyu açıyorum ve tüm kıyafetlerimi çıkarıyorum.

Duş başlığının altına adımımı attığımda, başka bir dünyaya gidiyorum - her zaman başkalarının kurallarını dinlemek zorunda olmadığım bir dünyaya.

Ailemin verdiğim her kararı yargılamadığı bir yer.

Kafamı fayanslara yaslıyorum.

"Belki de kaderimde Özgürlük Sürüsünde olmak vardır.,” diye mırıldanıyorum kendi kendime. "İstediğimi yapabileceğim bir sürü."

Önümden bir gölge geçerken, ne kadar aptalca konuştuğumu düşünüyorum.

Kafamı şaşkınca sallıyorum. Duştan dışarı bakıyorum ve etrafa dikkatlice göz gezdiriyorum.

Hiçbir şey yok.

Şimdi kendimi daha da aptal hissediyorum.

Duştan çıkıyorum, ardından suyu kapatıyorum.

Havlumu vücuduma sararken, tüm paranoyak düşüncelerimi görmezden gelmeye çalışıyorum.

Gölge muhtemelen hayal gücümün bir ürünüydü. Güçlü bir hayal gücüm olduğu aşikar.

Kaden genelde hayal gücümü harekete geçiren biri değil.

Bana ve aileme karşı oluşturduğu tehdidin tamamen farkındayım ve normal şartlarda ondan korkmaktan kendimi alamıyorum.

Yine de bu gece, nedense, omurgamdan aşağı doğru dans eden ürperti varsayımlarımı şaşırtıyor.

Sadece havlumu giyerek aynanın karşısına geçip kendimi kontrol ediyorum.

Diğer Saflık Sürüsü üyelerine oldukça benziyorum.

Saçlarım ıslakken kahverengi görünüyor, ama aslında koyu sarı.

Mavi gözlerim çoğu insanınkinden daha soluk.

Cildim daha soluk ve yanaklarımın neredeyse hiç rengi yok.

Hiçbir çocuğun benimle çıkmak istememesinin sebebi bu olmalı. Her zaman daha iyi seçenekler vardır.

Yine de kendimi hala seviyorum. Başka seçeneğim yok.

Dışarıdan gelen gök gürültüsü beni korkudan zıplatıyor.

Ay Tanrıçası'na, perdeler yıldırımın tüm parlaklığını engellediği için teşekkür ediyorum.

Kurulanıyorum ve odama geri dönüyorum, hızlıca pijamalarımı giyiyorum.

Sonra ışıkları söndürüp doğruca yatağa atlıyorum, yorganı çeneme kadar çekiyorum.

Uyuyup fırtınanın ve Kaden’la ilgili düşüncelerimin yatışmasını istiyorum.

Ama yatakta ne kadar rahat etmeye çalışırsam, onu zihnimden kovmak da o kadar zorlaşıyor.

İç görüm garip gölgelerle bulanıklaşıyor.

Bir elin ağzımı kapattığını hissettiğimde pencereme vuran yağmurun sesiyle uyumak üzereyim.

Bana kendimi nasıl koruyacağım hiç öğretilmedi ve ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yok.

Kollarımı çılgınca sallıyorum, ama yabancı biri beni sıkıca kavrıyor.

Sesim boğuk çıksa da bağırırken elimden geldiğince karşı koyuyorum.

Yatağımdan çıkarılırken tekme atıyorum. Birinin boynuma baskı uyguladığını hissediyorum ve bir an için boğularak ölmek üzere olduğumu düşünüyorum.

Savaşmadan gitmeyeceğim

Bacaklarım sahip olduğum tek silah.

Yabancının ayak bileklerine tekme atmaya çalışıyorum. Ama her seferinde ıskalayıp, çıplak ayaklarımla sadece havayı tekmeliyorum.

"Sakin ol. Yakında her şey bitecek."

O yumuşak erkek sesi, tamamen bayılmadan önce duyduğum son şey.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok