Azrail'in İddiası - Kitap kapağı

Azrail'in İddiası

Simone Elise

Kötü İkizler

AZRAIL

Roach sert, soğuk, çok kötü bir adamdı.

Eğer onu tanımasaydınız, boğazınızı keser korkusuyla ona ikinci bir bakış atmazdınız.

Şeytanın Oğulları Motosiklet Kulübü başkanıydı. Başkan yardımcısı Trigger onun yanında oturuyordu ve ikisi de ben ve başkanım Dane’in tam karşısında oturuyordu.

Birkaç kişi daha masayı işgal etti: Banger ve Bleach bizim tarafımızda, Gitz ve Cameron onların tarafında.

Bir sigara yaktım ve Trigger'a baktım.

"Silahlarınızı değiştirmenize yardım etmeyi kabul ettik kardeşim, ama askerlerle olan savaşınızı devralma konusunda anlaşmadık." Roach sigarasından uzun bir nefes aldı.

Banger "Askerler kurşunlarımıza değmez," diye havladı. "Biz bununla ilgileniyoruz; sizinle bir ilgisi yok."

"Garajımı kurşun yağmuruna tuttular kardeşim. Bu da bizi bunun bir parçası yapar," diye geri havladı Roach.

Toplantının hiçbir şeyi çözmeyeceği belliydi.

Herkes akşamdan kalmaydı ve sinirler bozuktu.

Çocuklar ağızlarını açıp anlamsız bir tartışmaya başlamadan önce, odanın her yerinde insanın kanını donduran bir çığlık kükredi.

Herkes yerinde zıpladı.

"Kahretsin; iş boka sardı." Gitz başını salladı ve bir dakika içinde arkalarındaki çift kapı açılıverdi ve çok kızgın bir kızıl içeri girdi.

"Baba!"

Roach sandalyesinde döndü.

Ayağa kalkarken "Saçlarına ne yaptın?!" diye kükredi.

Baba?

Roach'un bir kızı var.

Dane'e baktım ama pek şaşırmamış gibiydi.

"Ben yapmadım! Böyle uyandım!" diye bağırdı. "Bu adi Abby’nin işi!"

Erkek gibi küfrediyor ve manyak gibi bağırıyordu. Armut dibine düşermiş. İnsanları vurmaya ve polislere şantaj yapmaya başlamadan önce ne kadar zaman geçecek merak ettim.

"Abby!" Roach bağırdı.

Prez’in kulağına "Buraya aile dramı için değil, lanet bir toplantı için geldik," dedim.

Boşa zaman harcıyorlardı. Kardeşlerle vakit geçirmekten çok memnundum ama akşamdan kalmaydım ve en son istediğim şey mızmız ve şımarık bir veledin babasına yakınmasına şahit olmak ya da bunu dinlemekti.

Bu yüzden herhangi bir kadına girmeden önce kendini kapatıyorsun.

"Kardeşim, az sonra ona teşekkür edeceksin." Bir şeyler bildiğini göstererek sırıttı.

Tekrar baktım ve oradaydı, bir gece önceki tişörtü giyiyordu, sadece şimdi acayip kısa bir şortla.

Kollarını bağladı ve kızıl saçlıya baktı.

İkisine birden baktım ve gözlerimi kızıl saçlı üzerinde gezdirdim.

Onlar ikizdi, tek yumurta ikizleriydiler ve tek farkları kızıl saçlardı.

Lanet olsun.

Roach onun babası.

Roach ve Abby bir çıkmaza girmişti.

"Ne yaptın Abby?" Roach kudurmuştu. "Neden kız kardeşinin saçını boyadın?"

"Çünkü ya benimki ya da onunki boyanacaktı, ya da tüm saçlarını kesecektim." Abby omuzlarını silkti ama yüzü ölümcül derecede sakindi.

Fırtınadan önce görmeyi bekleyeceğin türden bir sakinlikti.

"Kırmızı, baba, siktiğimin kırmızısı!" Şeytani ikiz ağlamakla tehdit ederek ayağını yere vurdu.

"Abby, kendini açıklamaya başlasan iyi olur!" Roach ona kükredi ve bense ona yönlendirdiğim bakışı durduramadım.

Roach iki normal adam büyüklüğündeydi.

Büyüktü, korkutucuydu ve onunla bu şekilde konuşması hiç hoşuma gitmedi.

Beni neden rahatsız ettiğini bilmiyordum. Bir sigara yaktım ve istesem de başka bir yere bakamadım.

"Öyle hissettim,” gözlerinden ateş fışkırarak ona tısladı.

Bleach, "Bir gösteri izlemek üzereyiz," diye alay etti.

"Bazen ikinizi sokağa atmak istiyorum. Bu yapacağım anlamına gelmiyor!" diye kükredi.

"Kırmızı, baba" kızıl saçlı hıçkıra hıçkıra ağladı.

"Ne yaptığına bir bak Abby," Roach kızıl saçlının sırtını sıvazladı.

Kız kardeşine bakarak "Aman Kimberly ağlamasın" dedi, tükürdü.

"YETER!" Roach ona parmağını uzattı. "Lanet olası sokaklara düşmeden önce kendini açıkla Abby."

"Yapma baba. Ben ona bir iyilik yaptım. Artık şehirdeki her erkeği kırmızı saçlı orospu olarak yeniden becerebilir.”

"BABA!" Kim kükredi ve kız kardeşine vurmak için yumruğunu kaldırdı. Roach aralarına girdi ve onları ayırdı.

"Her lanet gün... keşke oğullarım olsaydı diye dua ediyorum!" diye kükredi.

Abby kız kardeşine dik dik bakmaya devam etti ve içimden bir ses neden kız kardeşinin saçlarına saldırmaya karar verdiğini bildiğimi söyledi.

Trigger sandalyesine yaslandı, sırıttı. "Biliyorsun Kim. Hoşuma gitti. Seni daha yaşlı gösteriyor," dedi ve Kim’i gözleriyle süzdü.

Kim kıpkırmızı oldu.

Roach, başkan yardımcısının reşit olmayan kızını becermesini kabul edebilir mi?

Roach'un yüzündeki öfke cevabımı verdi.

"O hala on sekiz yaşında," Roach başkan yardımcısına kükredi. "Ve ben sikini koparmadan önce ona öyle bakmayı bıraksan iyi olur."

Sanırım başkan yardımcısının kızıyla ne yaptığını bilmiyordu.

Abby'ye baktım, sadece gözlerini benimkilere kilitlemek için.

Şimdiye kadar fark edilmemiştim.

Yutkundu ve gözlerini yere yapıştırdı.

Oturduğum yerde dikleşirken sandalyem gıcırdadı.

Bana bakmasını istedim.

Neden bana bakmıyor yahu?

"Erkek çocuklar. Tek istediğim erkek çocuklarım olmasıydı." Roach homurdanarak ve kızlarına bakarak konuştu. "Peki o zaman bunu nasıl çözeceğiz?"

"Onu öldürmek istiyorum," Kimberly hırladı.

"Neyle, Kim? Topuklu ayakkabılarınla mı?" Abby alay etti.

"Çok zeki olduğunu sanıyorsun kitap kurdu," Kim Abby'ye sert bir şekilde bakarak tükürdü. "Neden dünyaya bir iyilik yapmıyorsun ve yatak odana dönüp orada kalmıyorsun?"

"İyilik kelimesinin nasıl hecelendiğini biliyor musun iyilik?" diyerek kız kardeşine sataştı.

Onu beğendim. Gözlerindeki ateşi çok ama çok beğendim.

"Yeter!" Roach atışmalarını kükreyerek kesti. "Siktiğimin toplantısındayım." Kolunu odanın etrafında salladı. "Burası benim KULÜP BİNAM."

Boynundaki damarlar şişti.

"Sakin ol baba." Abby'nin gözleri yumuşadı ve babasının kolunu okşadı. "Kendine kalp krizi geçirteceksin."

"Evet baba, sakin ol, olur mu?" Kim diğer kolunu okşadı.

"Bir molaya ihtiyacım var," dedi, "senin ve senin saçmalıklarına bir mola." İkisine birden baktı. "Her zaman kavga, her zaman mızmızlık. HER ZAMAN BENİ DE BULAŞTIRIYORSUNUZ!"

Kükremesi pencereleri sallamaya yetti ve odadaki herkes ürktü ama Abby ve Kim bundan hiç de rahatsız görünmüyordu.

Abby "Bak ne yaptın" diyerek kız kardeşini tersledi.

"Benmi ne yaptım?" Kim yemi yutarak döndü. "Saçımı boyadın, sürtük!"

"Evet, ikimiz de nedenini biliyoruz," dedi. "Ve eğer lanet olası saldırını kesmezsen, babama söyleyeceğim."

Roach birbirlerini tehdit ederken sanki orada değilmiş gibi aralarında sapasağlam duruyordu.

"Ne söyleyeceksin?" diye dikildi.

"Onu öldürmek mi istiyorsun?" Kim'in sesi üstün geldi.

Sanki lanet bir film izliyordum ama Abby her aktristen daha seksiydi.

Aşağı, Kade.

Reşit değil, hatırlıyor musun?

Abby düşünmeye hakkımın olmadığı reşit olmayan bir amcıktı.

"Çok isterim." Abby kollarını bağladı. "Kaybedecek bir şeyim olmadığını biliyorsun."

"Ölmemi mi istiyorsun Abby?" Roach konuşmalarının arasında kükredi.

"Kes sesini baba. Senden bahsetmiyoruz." Kim babasının yüzüne el kaldırdı.

Trigger şimdi çok daha gergin görünüyordu. Bir gece önce ne yaptığını -ve bunu kime yaptığını- biliyordu.

Artık ikizleri bir bakışla ayırt edebiliyordum ve farkları sadece kızıl saç değildi.

Abby'nin gözlerinde bir yumuşaklık vardı. Biraz daha uzundu, göğüsleri ellerim için yapılmış gibi görünüyordu ve yürüdüğü zaman her erkeğin bakacağı bir kıçı vardı.

Kim'in göğüsleri daha küçüktü ve düz bir kıçı vardı. Kulüp fahişesi gibi göründüğünden ve giyindiğinden bahsetmiyorum bile.

Bir bakışta kimin kim olduğunu bilirdiniz.

"Tamam, tamam. Geri çekiliyorum." Kim kollarını bağladı.

"Zorunda değilsin. Gerçekten, dün gece bana anlattıklarını babama da anlatmayı çok isterim."

Abby, kız kardeşi dönüp uzun kızıl saçları yüzünde titreyene kadar duruma biraz daha baskı uyguladı.

"Rahatsız ettiğim için özür dilerim baba. Biz her şeyi halledeceğiz." Kim babasına büyük bir sırıtışla baktı ve sonra elini uzattı. "Para lazım."

"Ne için?" Roach biraz daha rahatlamış gibiydi.

"Yeni giysiler için. Artık saçlarım kızıl."

Abby, "Fahişelerin başka renklerde olduğunu bilmiyordum," dedi.

"Çirkin ikiz konuştu." Kim gözlerini devirdi.

Roach, Kim'in eline büyük bir tomar para bıraktı. "Dışarı çıkın. Siktirin gidin, ikiniz de."

Kim babasının yanağına bir öpücük attı. "Akşama görüşürüz baba."

Abby'ye doğru bakış attı ve Trigger'a şehvetli bir şekilde göz kırpıp gitti.

Abby onu takip etmeye başladı ama Roach elini kolunun üstüne doladı ve onu durdurdu.

"Abby."

"Evet, baba?" Arkasını döndü ve ifadesizce ona baktı.

"Bana tam olarak ne olduğunu anlatacak mısın?"

"Hayır."

"Biri canını mı yaktı?"

"Hayır."

"Yalan mı söylüyorsun?"

"Hayır."

Başını salladı, yüzü yumuşadı. "Yalan söylüyorsun ufaklık."

Roach'un bir adamı soğukkanlılıkla öldürdüğünü görmüştüm.

Bu adamın birçok tarafını görmüştüm, ama yumuşak ve nazik olanı hiç görmemiştim.

Dane'e baktım ve bana sırıttı.

Sanırım baba olmak yetişkin bir adama garip şeyler yapıyor.

"Ben iyiyim baba. Toplantınızı böldüğüm için özür dilerim." Dudaklarına zayıf bir gülümseme yerleşti.

Onu yerden kopararak kucakladı.

Sonunda babasının omzunun üzerinden gözlerimin içine baktı.

Roach ona sarılırken ayakları havada sallandı.

Lanet olsun, çok güzeldi.

"Toplantıya kalmak ister misin ufaklık?" Başını ovuşturarak onu indirdi. "Askerlerden bahsediyoruz."

Bu kulüp işiydi.

Etekler kulüp işine ait değildi.

"Bence oda biraz dolu. Akşam görüşürüz." Görüş alanımdan çıkmıştı ama yine de sesini duyabiliyordum.

"Tamamdır ufaklık. Hadi git bakalım."

Abby iki büyük ahşap kapıyı kapatarak çıktı.

Roach sandalyesine doğru yürüdü, kendini bıraktı ve bira şişesine uzandı.

"Kız çocuk doğurmayın. Bu da siz gençlere bir ders olsun" diye homurdandı.

Dane onunla bir babalık şakası paylaşırken derin bir kahkaha attı.

Toplantı devam etti ama yalan söylemeyeceğim ve aklımın on sekiz yaşındaki bir çocuğun mavi opal gözleri ve muhteşem vücudunda olmadığını da belirteceğim.

ABBY

Utanç alışık olduğum bir şey.

Bir sürü adamın etrafında büyüyen ve benim kadar sakar olan biri için ortamda bu her zaman oluverdi.

Ama bu sabah, sadece Kim’in sızlanmasıyla değil, aynı zamanda babam tarafından azarlandığım için bütün gece düşünmeden duramadığım adamın önünde büyük bir doz aldım, hatta doz aşımı yaşadım.

Kade Wilson: Azrail olarak da bilinir.

Onda kötü çocuk çekiciliği vardı ve bir aziz bile görünüşüne kanabilirdi: o derin koyu renkli gözler, o seksi gülümseme ve vücut.

Onu arzulayan şeyin sadece hormonlarım olmadığını biliyordum çünkü iki gözü olan her kadın aynı şeyi yapardı.

Babam yatak odama girdiğinde bir Metallica şarkısına yüksek ve detone bir sesle eşlik ediyordum.

"Baba, kapı çalmak diye bir şey duydun mu hiç?" Eğilip fırçamı kapmadan önce tersledim.

Harika. Halımda bir leke daha.

"Okuldan neden bir mektup aldığımı açıklamaya başlasan iyi olur Abby." Yüzüme bir kağıt parçası salladı.

Elinden kaptım ve bir uzaklaştırılma hikayesini -uzaklaştırılma hikayemi- detaylandırarak güzelce yazılmış mektubu okudum.

"Ben bir şey yapmadım." Şok olmuştum.

Mektupta bir öğretmene taciz ettiğim için uzaklaştırıldığımı söylüyordu. Elbette, bazen biraz ateş püskürtmüş olabilirim ama bir öğretmeni taciz ettiğim tek bir olay bile hatırlayamadım.

"Mektup bana bunun aksini söylüyor" diye homurdanan babam, inkarımı yutmuyordu.

"Bunu ben yapmadım." Kağıdı ona geri verdim. "Kim'i ve beni karıştırmış olmalılar çünkü Bayan Matthews benim öğretmenlerimden biri değil!"

Babamın bunu düşünmesini izledim.

Sonunda derin bir nefes aldı ve keskin bir şekilde döndü. "KIMBERLY!" Çıkarken kapımı kapattı ve koridorda kükredi.

Kim uzaklaştırma aldı.

Yine.

Ne büyük sürpriz.

Tabloma baktım. Ters bir şeyler vardı. Ne olduğuna karar veremedim ama bu soyut sanat eserinde bir şey eksikti. Belki de ona biraz ara vermem gerekiyordu.

Babamın koca botlarının odama dönüşünü duyduğumda lavabomda fırçamı temizliyordum.

"Abby, Kim'i bulamıyorum."

Aynama baktım ve babamın yansımasının arkamdan baktığını gördüm.

"Nerede olduğuna dair en ufak bir fikrim yok." Yine de tahmin edebilirdim; Trigger neredeyse, o da oradaydı.

Kız kardeşimi -birazcık- severdim ve babama Kim'in Trigger'la yattığını söylemenin başına büyük bela açacağını biliyordum.

"Kendini mi kestin?" Babam yaklaştı, kıpkırmızı lavaboya baktı.

"Hayır, boya bu." Ona temiz fırçaları gösterdim. "O kadar aptal değilim baba."

"İyi, iyi. O jilet kesme saçmalığıyla alakan olmasını istemiyorum. Yara izleri taşımak için fazla güzelsin." Saçlarımı karıştırdı. "Bir süreliğine dışarı çıkıyorum. Bu geceki partiden önce dönmüş olurum."

"Baba," dedim. "Batı Derneği kalmaya devam ediyor mu?"

"Daha yola çıkmadılar ama önümüzdeki birkaç gün içinde gitmelerini bekliyorum."

Bana şüpheyle bakarak gözlerini kıstı. "Neden?"

"Kaç kişiye barmaidlik yapacağımı merak ettim."

Gerçek nedenimi bir gülümsemenin arkasına sakladım.

Kade hala buradaydı.

Gitmemişti, bu da belki borcumu ödeyebileceğim anlamına geliyordu.

Bana küçük bir kızmışım gibi bakmasını istemedim.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok