Omega'nın Peşinde - Kitap kapağı

Omega'nın Peşinde

Jessica Edwards

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Alice için hayat oldukça sıkıcıydı: liseye gidiyor, en iyi kankası Sam ile Gossip Girl izliyor ve bir lokantada yarı zamanlı çalışıyordu. İşteyken çöpü çıkardığında bir kurt tarafından ısırıldığı felekten bir geceye kadar hiç heyecan dolu bir şey başına gelmemişti. Garip bir şekilde, ertesi sabah uyandığında, ısırık çoktan iyileşmişti ve kendisini her zamankinden daha iyi hissediyordu. Sorun şu ki, kendisindeki gelişmeleri fark eden tek kişi o değildi… Kötü çocuk Ryder ve ekibi aniden onunla çok ilgilenmeye başlamışlardı fakat insan sormadan edemiyordu, neden?

Yaş Sınırlaması: 16+

Fazla göster

Birinci Bölüm

ALICE

Bu gece o kadar da kötü değildi. Yani, iyi ve kötü günleriniz vardır, değil mi?

Pazar günleri genelde burası sessizdir ama o kadar da kötü değil, gerçekten.

Sürekli gelen müşteriler bahşişlerinde nazik ve cömerttir ki patronum Robbie bile o kadar da kötü değildi.

Tabii ki biraz tembeldi ve biraz fazla arkama bakıyordu ama her zaman zamanında ödeme yapardı ve kalan yiyecekleri eve götürmeme izin verirdi.

Duvarda asılı duran eski, yuvarlak saate bakıp keyifsiz bir şekilde iç çektim.

Sadece yarım saat kaldı~. ~

Gecenin son müşterisine bakıyordum, sessizce artık yemeğini bitirmesi için dua ettim. Kahve dolu cam sürahiyi aldım ve müşteri ile samimi bağ kurmak için yüzüme sahte bir gülümseme maskesi geçirdim.

Hayır diyeceğini umarak gözlerimle yalvarırcasına "Biraz daha kahve, efendim?" diye sordum.

"Hayır teşekkür ederim, canım," dedi masadan kalkarken.

Paltosunu giyip şemsiyesini almasına yardım ettim. Bana 10 poundluk bir banknot verdi ve tek kelime etmeden kapıdan çıktı.

Parayı kasaya koydum ve lokantadaki ışıkları kapattım.

Daha sonra, mutfağın olduğu lokantanın arka kısmına doğru yöneldim ve sadece Terry ve benim kaldığımızı fark ettim.

Ofis duvarında asılı olan programa yüzünde dehşeti andıran bir ifadeyle bakıyordu.

Terry çalıştığı tarihlere bakarken duyulabilecek şekilde iç çekti. Otuz yıldan fazladır lokantada çalışıyordu ve bir kez bile günlük bir izin koparamamıştı.

Saçları grileşmeye başlamıştı ama tatma zevkine erişebildiğim en lezzetli yemekleri pişirebiliyordu.

"Hey Terry, son müşteri az önce gitti. Lokantayı senin için kapatmamı ister misin?"

Terry gözleri programdan ayrılmadan bana el salladı ve "Ön tarafı kilitleyeceğim ama gitmeden önce bana bir iyilik yapar mısın canım?" dedi. Cevap dahi veremeden altı torba dolusu çöpü bir araya getirip ayağımın ucuna bırakıverdi.

"Bunları çöpe götürmemi ister misin?" diye sordum. Ellerimde üçer torbayı da toplayıp Terry'e baktım.

"Zahmet olmazsa. Gerçekten çok memnun olurum," dedi.

Ceketini kaptığı gibi hoşça kal dercesine el salladı ve gitti.

Sallanan kapıya bakıyordum, ne olduğunu anlayamamıştım, kafamı sallamıştım öylece.

Çantalar hala ellerimdeyken arkadan çıkıp çöplüğe doğru yürüdüm. Yağmur yağdığını görünce dudak bükmedim değil.

Harika, çok güzel. Teşekkürler Terry. Çok teşekkürler.~ ~

Arkamdaki zifiri karanlıktan dümdüz, keskin bir hırıltı duyduğumda çöp konteynırının kapağını açmış elimdeki iki torbayı atmaya hazırlanıyordum.

Kanım donmuştu, acaba bana oyun oynayan sadece hayal gücüm mü diye merak ediyordum.

Dehşete kapılmış bir şekilde, torbaları yakınımda tutuyordum ve arkamı döndüm. Çöp torbalarını kılıç gibi saldırmaya hazır bir şekilde elimde tutuyordum hala.

Gözlerimi açtığımda hırıltının kaynağını gördüm. İki metreden daha yakında hayatımda gördüğüm en uzun cüsseli kurt duruyordu.

Korkudan anlamsızca bir şeyler geveledim ve yavaşça geri çekilmeye başladım, giderken derme çatma silahımı yerlere düşürüyordum. Daha sonra sırtımın çöplüğe değdiğini anlayınca gidebileceğim bir yer kalmadığını fark ettim.

Korkudan titriyordum, gözlerimi kapattım ve kurdun beni bir tehdit olarak görmemesi için dua ettim.

Ya da daha kötüsü, bir yemek.

"Lütfen bana zarar verme," diye kendi kendime tekrar tekrar fısıldıyordum.

Sonra gözlerimi yavaşça açtım ki bunu yapmamış olmayı dilerdim.

Yaşadığım sürece o gözlerinin peşimi bırakmayacağını hissettim içimde. Kan kırmızısı ve bana karşı saf nefretle dolu o gözler...

Grinin donuk bir tonu tüm vücudunu kaplamış gibiydi ve kürkünün bazı yerlerinde büyük boşluklar vardı, sanki koparılmış gibi.

Kurt sanki vücudunun her yerinde yaralar varmış gibi görünüyordu. Bu kadar uzun süre hayatta kalmayı nasıl başarmıştı?

Aklıma gelen tek şeyi yaptım. Islak zeminde başım eğik bir şekilde diz çöktüm.

Kurt kafasını kaldırıp geceye doğru uludu ve bir hışımla bana saldırdı.

Beni tartakladıkça çığlık atıyordum ama sonra çalılıklara doğru yöneldi ve gözden kayboldu. Kurdun koştuğu yöne bakıp histerik bir şekilde gülmeye başladım.

Bu da neyin nesiydi...?~ ~

Kafamı salladım ve yerden kalktım, üstüm tamamen mahvolmuştu.

Kendimi kontrol ederken kıyafetlerimin sağ omzumdan itibaren yırtık pırtık olduğunu fark ettim.

Omzum neden bu kadar ağrıyor?

Sanki gömleğimden kocaman bir parça koparılmış gibiydi.

Omzuma dokunurken elimi kaplayan kırmızı sıvıyı görünce ürkekçe "Ah!" diye inledim.

Kan! Beni ısırdı mı!?

Etrafa bakıyordum, bunun gerçekten olup olmadığını idrak etmeye çalışıyordum.

Sarsılmış bir şekilde son birkaç çöp torbasını çöpe attım. Çantamı alıp lokantayı kapattıktan sonra eve gittim.

Karanlıkta eve yürürken yağmur artık yağmıyordu ve ben de bunu gece gökyüzüne bakarak değerlendirdim, dolunay vardı.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok