Ruhların Dansı - Kitap kapağı

Ruhların Dansı

Kelsie Tate

Bölüm 2

SASHA

“Neden tanrım neden?” diye inledim alarmımı susturmaya çalışırken. Yüzümü iyice ovuşturdum. Dün gece o koşuya çıktığım için pişman olmuştum. Her zamankinden daha erken kalkmam gerektiğini biliyordum ama yine de sabah ikiye kadar dışarıda kalmıştım.

Senin suçun!” Duş alıp giyinmek için yataktan kalkarken Raya’ya oflayıp pufladım. Bugün bir toplantı olduğunu biliyordum. Mümkün olan en iyi şekilde görünmem gerekiyordu.

Sadece bir hafta boyunca değiştirmeye yetecek kıyafetim vardı ama bir tanesi diğerlerinden biraz daha güzeldi. Bettany Bey’in hepimizin etkileyici olmasını istediği böyle zamanlar için saklıyordum.

Bir elimde bir torba poğaça ve börek, diğer elimde de kendime gelebilmek için içtiğim kahve ile ofise girdim.

Konferans odasını hazırladım ve tam Bettany Bey geldiğinde masama geçtim. “Günaydın Bettany Bey,” dedim dostça bir ses tonuyla.

“Hmm...” diye mırıldandı kabaca ofisine girmeden önce.

Oturup çalışmaya başladığımda masamdaki telefon çaldı.

“Gold Form Lojistik. Bettany Bey’in ofisi.”

“Selam, Sasha. Ben Paul. Sabah 9 randevusunun gelmek üzere olduğunu haber vermek istedim.”

Telefonu kapatmadan önce, “Teşekkürler,” diye cevap verdim. Paul altmış yaşlarında tanışabileceğiniz en tatlı adamdı. Lobideki güvenlik masasında çalışıyordu. Onunla tanıştığım anda kanım kaynamıştı.

“Bettany Bey, sabah 9’daki toplantınız başlamak üzere.”

“Evet, evet. Teşekkür ederim, Lovett Hanım.”

Şaşkınlık içinde odadan çıktım. Bana daha önce hiç teşekkür etmemişti. Hem de hiç!

Eşyalarımı toplayıp Bettany Bey’in konferans salonuna çıkmasını bekledim. Konferans odasına giden koridorda yürürken camın arkasından hepsinin içeride beklediğini görebiliyordum.

Bettany Bey kapıyı açtı. “Beyler, geldiğiniz için teşekkür ederim.”

Kapıdan içeri girdiğim anda donakaldım. Başımı kaldırıp odadaki adamlara dikkatle baktım. Kokularını alabiliyordum. Ne olduklarını biliyordum!

Birden odadaki her erkek bakışlarını bana çevirdi. Onların da benim kokumu alabildiklerini anladım.

Ne olduğumu apaçık biliyorlardı. Gözleri kararmaya başlarken birkaçının kontrol için savaştığını görebiliyordum. Panik baş göstermeye başladığında midemdeki düğümü hissedebiliyordum.

Hepsi aynı sürüden. Kokularından anlayabilirsin,” dedi Raya yumuşak bir sesle, daha dikkatli olmaya başladığında ensemdeki tüyler diken diken oldu.

Hiçbir şey yapamadan içimden kendimi telkin etmeye başladım.

Bettany Bey, “Lovett Hanım, kapıyı bir zahmet kapatın…” diye homurdanarak beni şoktan çıkardı. Başımı eğip not almak için arka duvarın yanındaki sandalyeme oturmadan önce kapıyı kapattım.

Toplantı bittiğinde hızla odadan çıkıp masama döndüm.

“Panik yapmayın. Belki de sadece bir anlaşmayla buradan geçiyorlardır ve onları bir daha görmen gerekmez,” diye mırıldandım, başımı öne eğip kendimi rahatlatmaya çalışarak.

Farklı sürülerle karşılaşmıştım ve isterlerse ne kadar saldırgan olabileceklerini biliyordum. Göğüs kafesimde bu şiddeti gösteren bir yara izi bile vardı.

Ne kadar genç ya da çaresiz olurlarsa olsunlar, benim gibi haydutları sevmezlerdi.

“Lovett Hanım, doğru mu?”

Daha başımı kaldırmadan onun kokusunu almıştım. Korkumu gizlemeye çalışarak gözlerimi onunkilerle buluşturdum. “Evet, buyurun. Size yardımcı olabilir miyim?”

Karşımdaki adama baktım. Uzun boylu ve oldukça yakışıklıydı. Kısa, dağınık sarı saçları ve parlak bir yüzü vardı. Kurdunun varlığını buram buram hissedebiliyordum. Her kimse, sürüdeki yüksek rütbelilerden biriydi.

“Benim adım Jim Thorpe. TİTAN Şirketi için çalışıyorum. İhtiyacınız olan bir şey olursa beni arayın.” Bana kartını uzatırken şaşkınlığımı gizleyemedim.

“Pardon, tam olarak anlayamadım,” diye cevap verdim. Bu ilk kez gördüğüm kurdun bana ne teklif etmeye çalıştığını anlayamıyordum.

“Altın Form Lojistik’i satın alıyoruz. Muhtemelen işsiz kalacaksın.”

“Ama beni neden istiyorsunuz?” Hiçbir insanın beni dinlemediğinden emin olmak için etrafıma bakındım, “Ben sizin sürünüzden değilim.”

Gülümseyip başını salladı. “Doğru.” Uzaklaşmak için döndü ve asansörün önünde durdu. “Pazartesi günü aramanı bekliyorum.”

Söyleyecek söz bulamadım. Gerçekten kelimelerin bittiği yerdeydim. Şok içinde öylece kalakaldım.

Bir sürüye mi giriyoruz?” diye bağırdı Raya.

Sakin ol. Bir sürüye falan girmiyoruz. Bize sadece bir iş teklif etti. Kabul edeceğimi bile sanmıyorum.”

Raya’nın tereddütlerimden rahatsız olarak bana gözlerini devirdiğini hissedebiliyordum.

O gece ve tüm hafta sonu huzursuzdum. Ne yapacağımı bilemiyordum. Keşke babam burada olsaydı diye düşündüm. Bir şeyleri fazla düşündüğümde beni sakinleştirmekte üstüne yoktu. Ama pazartesi sabahı erken saatlerde aklım biraz netleşmeye başladı.

Telefonumu elime alıp karttaki numarayı çevirdim.

“Ne halt ediyorum ben?” diye sordum kendime telefonun çaldığını duyduğumda.

“Buyurun, ben Jim Thorpe.”

“Merhaba, Thorpe Bey. Ben Gold Form’dan Sasha Lovett.”

“Ah! Lovett Hanım! Ben de sizin aramanızı bekliyordum. Umarım işi kabul ettiğinizi söylemek için aramışsınızdır!”

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım.

Bundan emin misin?”

Hiç değilim,” diye cevap verdim kurduma içimden. “~Ama işsiz kalmak üzereyiz ve başka şansımız yok.”~

“Evet. Teklifinizi kabul ediyorum.”

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok