Tatlı Cazibe - Kitap kapağı

Tatlı Cazibe

Merra Gischan

Berbat

CHLOE

Chloe kaldırımda donup kalmış bir halde önünde kalanlara baktı. Pastanesi karşısındaydı ama artık çatısı yoktu.

Bir zamanlar beyaz ve pastel mor renklerle süslenmiş olan şirin, sade, zarif Sweets Pastanesi artık gri siyah ağırlıklı bir renkle kaplıydı.

Tüm ekipmanları kırılmış ya da yanmıştı. Hatta en önemli eşyalar olan fırınlar, dondurucular, mikserler bile hasar görmüştü. Sadece bu kadar da değildi. Sweets Pastanesi’nin minibüsü de alanın ortasında park edilmiş gibi duruyordu. Ne yazık ki o da yanmıştı.

Yangın diğer binalara sıçramadığı ve kazadan zarar gören başka kimse olmadığı için şanslıydılar.

Chloe kollarını göğsünde kavuşturmuş, yanaklarında gözyaşlarıyla kendine sarılıyordu. Hayalleri bir anda yok olmuştu. Gece gökyüzüne baktıktan sonra gözlerini kapatıp kendini sakinleştirmeye çalıştı.

Merak etme, sigorta bunun için var, değil mi?

Bir dakika, sigorta sözleşmelerimiz bu hasarı kapsayacak şekilde ayarlanmış mıydı? Aktif olması gerekir, yoksa bir daha asla ayağa kalkamayız.

Projeleri pastaneye bağlı olan tüm müşterileri aramalıyım. Tüm büyük projeleri iptal etmek zorundayım.

Parmaklarını saçlarında gezdirdikten sonra yanaklarından akan gözyaşlarını sildi. Hayal kırıklığına uğramış hissediyordu.

Gece geç olmuştu. Zaten orada yapabileceği hiçbir şey yoktu. Başını eğip yavaşça eve doğru yürümeye başladı.

***

Amy telefonun diğer ucundan, “Peki, sigorta şirketiyle durum nedir?” diye sordu. Sabahın erken saatlerinden beri Chloe'yi kontrol ediyordu. Bu, o öğleden sonra ondan gelen üçüncü telefondu.

Amy yıllardır onun en iyi arkadaşıydı. Chloe'ye birçok projede, hatta Chloe'nin hayatının diğer alanlarında da sık sık yardım ederdi. Chloe onu kız kardeşi gibi görüyordu.

“Şans yok,” dedi Chloe kahve fincanını mikrodalgaya koyarken derin bir nefes verip sessizce burnunu çekti.

“Poliçelerine göre, sözleşmeler imzalandıktan bir ay sonra aktif oluyor. Onlarla daha yeni çalışmaya başladım. Poliçeyi geçen hafta imzaladığım için, dükkânın zararlarını karşılayamıyorlar.”

“Üstten başka biriyle konuşmayı denedin mi?”

“Evet, denedim,” dedi Chloe. Sigorta şirketi müdürüyle konuşmanın işe yaramadığı gerçeğini düşündüğünde umutsuzluğu büyüyordu. “Ama yine de... Hiçbir şey yapamayacaklarını söylediler.”

Chloe alnına dokundu. “Her neyse, artık üstesinden gelemeyeceğimiz büyük projelerin hepsini iptal ettim. Sonuçta atölyedeki ekipmanları kullanamayacağız. Ama Jeremy'nin projesi hâlâ duruyor.”

“Elbette,” dedi Amy. Chloe, konuşma tarzından Amy'nin sırıttığını anlayabiliyordu.

“Öyle değil, onunki en yakın zamana planladığımız proje. Evimdeki normal fırınla halledebilirim.”

“Açıklamana gerek yok. Ayrıca, ben bir şey söylemedim.”

Amy tekrar gülümsedi.

Chloe sıkıntıyla, “Onun hakkında alay etmeyi ne zaman bırakacaksın? O sadece bir müşteri,” diye açıklama yaptı.

Amy hafifçe gülerek, “Onun çıkma teklifini kabul ettiğinde,” dedi. Chloe tam cevap verecekken gelen başka bir çağrı sesi duydu.

“Amy, diğer hattan arama var. Mel arıyor.”

“Tamam. Jeremy projesinde görüşürüz! Kendine iyi bak!” dedi Amy.

“Teşekkürler, sen de.”

Amy'yle telefonu kapattıktan sonra Chloe hemen Melanie'den gelen aramayı açtı.

Melanie, “Alo, Chloe. Ne zaman geleceksin? Konuşmamız gerek,” dedi.

Chloe sessizce iç çekerken, “Yapacak bir sürü işim var. Bugün gelebileceğimi sanmıyorum. Kusura bakma,” dedi. “Bugün nasılsın?”

“Daha iyiyim, teşekkürler. Scott uyandı. Kardeşinin geleceğini söyledi,” dedi. Chloe onun başka bir şey söylemek istediğini anlayabiliyordu.

“Bunu bana söylüyorsun, çünkü?” diye sordu.

“Onunla tanışmanı istiyorum. Scott'ın kardeşi pastanemizin sorunlarıyla ilgilenecek.”

Melanie'nin sesindeki bir tını Chloe'ye daha iyi olduğunu söylüyordu. Hatta sesi mutlu geliyordu. Yaptıklarından dolayı suçluluk duyması gereken biri için fazla mutluydu.

Chloe mutlu olduğu için onu suçlamıyordu ama bu tipik Melanie'ydi.

”Sorumsuz, bazen de cahil,” diyedüşünürken bir süre sessiz kaldı.

“Alo? Chloe?”

“Evet, buradayım.” Chloe başını salladı.

“Scott yarın sabah Kingston Kulesi'ndeki ofisinde kardeşiyle buluşman gerektiğini söyledi. Scott onunla konuştu, yani kardeşi orada olacağını biliyor. Kingston Holding’i biliyorsun, değil mi?”

Sorgulayıcı tonu Chloe'nin dikkatinden kaçmamıştı.

“Aslında bilmiyorum.” Hiç duymadım. Zaten ülkedeki başka bir dünyadan gelen zenginlerle büyük şirketlerin sahiplerini kim takip eder ki? Ben kendi dünyamla uğraşmakla meşgulüm.

“Ayrıca, dükkanımızın restore edilmesi gerektiği gerçeği bir yana, onunla ilk görüşenlerin seninle Scott olması gerekmez mi? Neden hastaneye gelmiyor?”

Chloe kendisine ait olmayan bir sorumluluğu üstlenmek zorunda kalmaktan hoşnut değildi. Kız kardeşini çok iyi tanıyordu.

“Scott ona her şeyi anlattı. Sabah erkenden şehre varacak. Neden ofisi yerine bizimle önce hastanede buluşmaya karar vermediğini bilmiyorum.”

“Scott kardeşinin önce bizim dükkânla ilgilenmek istediğini söyledi. Sanırım buraya gelmesinin asıl sebebi de Scott'a yardım etmekti.”

Melanie iç çektikten sonra, “Lütfen Chloe. Bu konuyu, dükkânla ilgili her şeyi benden daha iyi biliyorsun. Ben de en azından bu şekilde işleri yoluna koyabilirim.”

Chloe, “Tamam!” diyerek sözünü keserken sesini hafifçe yükselttiğini fark edince derin bir nefes aldı. Başka bir zaman, bir gün, Melanie'yle ona yük olan şey hakkında gerçekten konuşacaktı.

“Bana ayrıntıları gönder yeter.”

“Tamam, ayrıntıları sana mesaj atarım.”

“Teşekkürler Chloe,” dedi Melanie.

LIAM

Liam Kingston, pencereden dışarı bakarken dergiyi özel jetinde yanındaki koltuğa fırlattı. Kardeşi Scott'ın yaptığına hâlâ inanamıyordu. Kız arkadaşını hamile bırakmıştı.

”Nasıl bu kadar aptal olabilir?” ~diyedüşündü Liam.

Kingston ailesiyle Kingston Holding’in ilk çocuğu olan Liam, hem ailesini hem de şirketlerini koruyan adamdı.

Babasının sıfırdan inşa ettiği Kingston aile mirasını, ailesinin servetini sömürmek isteyen insanlardan koruyordu.

İnsanlar derken, özellikle servet avcısı insanlarla, Scott'ın durumunda servet avcısı kız arkadaşını kastediyordu.

Kızlarla eğlenirken çizgiyi aşmaması gerektiğini çok iyi biliyordu. Özellikle de servet avcısı tipteki kızlarla…

Onu yanlış anlamayın, kızları severdi. Ama onlara güvenmek başka bir hikâyeydi.

Şu anda kendine acıma ruh hali içinde değildi. Elbette hem iyi kızlarla hem de kötü kızlarla bazı deneyimleri olmuştu ama kendine acıma ruh hali içine girmesine neden olacak eski yaraları yoktu.

Hiç yara yok. Sadece dersler vardır. ~Ancak görünüşe bakılırsa Scott bunlardan hiçbir şey öğrenmemişti.

Liam derin bir nefes aldı, bir an için bunaldığını hissetti. Her zaman kardeşinin pisliğini temizlemek zorunda kalmaktan bıkmıştı.

Belki Scott tek kardeşi olsaydı bu kadar bunalmazdı ama Scott'tan daha küçük Jackson Kingston ile Marley Kingston adında iki kardeşi daha vardı.

Liam, ailesini ayakta tutma yükümlülüğünün yanı sıra babasının rolünü de üstlenmişti. Her zaman annesinin güvendiği oğul olmuştu.

Aslında Scott'a yardım etmek için Alvero City'ye giden jette bulunmasının nedeni de annelerinin iyiliği içindi. Liam'ın, annesi Elouise Kingston için yapamayacağı hiçbir şey yoktu.

Liam, babasının on yıl önceki ölümünden beri annesinin yalnızlıkla mücadele ettiğini biliyordu.

Şirket ile aile için hayat çok zorlaşmıştı ama nostaljik düşüncelerden ya da kendine acımaktan hoşlanmıyordu.

Liam, daha geçen yıl her şeyi yoluna koymuşken kardeşlerinden birinin yeni bir sorun yarattığına inanamıyordu. Tekrar başa dönmek gibiydi bu.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok