Lycan Vârisi - Kitap kapağı

Lycan Vârisi

A. Makkelie

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Kiara kendini bildi bileli cehennemden farksız bir yaşam sürmektedir. Ailesi ve sürüsü tarafından on beş yıl boyunca hayatı burnundan getirildikten sonra, artık hayatından ümidini kesme noktasına gelmiştir. Ta ki onu arzulayan ve onun için gerekirse katil olabilecek iki Alfa ile tanışana kadar. Tek dileği özgürlük olan Kiara, ikisinden birinin kaderindeki eş olduğu anlar. Acaba kaderindeki eş hangisidir?

Fazla göster

80 Chapters

Tutsak

Kiara, “Ne olur dur!” diye yalvarmaya devam ediyordu. Beta’sının ona daha fazla işkence etmemesi için âdeta yakarıyordu.

“Niye duracakmışım? Çok eğleniyorum!” Beta pençesini çıkarıp kızın göğsüne sapladı. Acıdan çığlık atan Kiara’nın görüşü bulanıklaşmaya başladı. Bu esnada diğerlerinin güldüğünü duyabiliyordu.

Ailesi onu kurt olmadığı için reddettiğinden beri, sürüsü ona “sırf insan olduğu” için işkence çektirip tecavüz ediyordu.

Beta pençesini göğsünden çekince kanlar fışkırdı. Kiara tekrar çığlık atarak dizlerinin üzerine düştü. O ağlamaya başlarken herkes gülüyordu. Alfa’sı bile onunla ilgilenmiyordu.

Öz ailesi bile onu umursamazken o neden onunla ilgilensindi?

Beta’sı onun yanına çömelerek gözlerinin içine baktı. “Bana bir daha saygısızlık edeyim deme.” Kiara’nın yüzüne tükürüp oradan uzaklaştı.

Kiara kalan mecaliyle ayağa kalkıp ormana doğru koşmaya başladı. Sürü evini arkasında bırakarak var gücüyle koşmaya devam etti.

Bir süre sonra kendini dizlerinin üzerine bırakarak şiddetle ağlamaya başladı. Kaçmak istiyordu.

İnsanların yanına gidip bir daha asla arkasına bakmak istemiyordu ama onu önünde sonunda bulup hayatını daha da burnundan getirecekleri için bunu yapamazdı.

Yarasına bakarken acıyı tüm vücudunda hissetti.

Her kurt hem bir insan bedeni hem de bir kurt formuyla doğduğu için kurdu her daim yanında olduğundan hiçbir kurt asla yalnız kalmazdı.

Ama o bir istisnaydı. O yalnızca bir insan bedeniyle doğmuş, kurdu hiç ortaya çıkmamıştı. Sürü doktoru, kurdunun o doğarken içinde öldüğünü söylemişti.

Yalnızca insan olmasının onun hatası olduğunu söylemişlerdi. Ailesi ona kurt yaşamını sağlamak için her şeyi denemişti. Hatta kurdunun uyanması umuduyla onu sayısız kez ısırmıştı.

Temkinle ayağa kalkıp küçük nehre doğru yürüdü. Tişörtünü nehirde ıslatıp yarasının üzerine bastırdı. Çığlığını bastırmak için dudağını ısırdı.

Sürünün sürekli onun acısıyla keyiflenmesi korkunçtu.

Sırtını bir ağaca yaslayarak oturup nehre baktı. Koluyla karnına bakınca hem babasının onda bıraktığı eski ısırık izlerini hem de sürüsündekilerin ona verdiği sayısız yara izini gördü.

Bedeninin her yeri yara bere içindeydi. Gözyaşları yanaklarından süzülmeye başladı. Yirmi senelik yaşamının on beş senesini işkence görüp tacize uğrayarak geçirmişti.

Sürüsündekilerden defalarca onu öldürmelerini istese de bunu asla yapmamışlardı.

Hiç kimsesi yoktu.

Kurdu hayatta kalsaydı yeryüzünde cehennemin ta kendisini yaşamaz, on beş yıldır yaşadıklarının hiçbiri başına gelmezdi!

Gözlerini kapayıp başını ağaca yasladı.

Bir süre içinde çığlıklar etrafı sardı. Ayağa fırladığında havanın karardığını gördü. Tişörtünü giyip sürü evine doğru koşmaya başladı.

Çığlıkların daha da şiddetlenmesiyle bir sürü kurdun uluduğunu duydu. Yaklaştıkça kan gölü görüş alanına girdi. Paramparça edilmiş kurtlar yerde yatarken, sürüdekiler diğer kurtlarla mücadele ediyordu.

Bir saniye, neden başka bir sürü onun sürüsüne saldırıyordu?

Kiara daha ne olduğunu anlayamadan onu gören kahverengi bir kurt ona doğru koşmaya başladı. Kiara onu görür görmez onun bir haydut olduğunu anladı. Bu yüzden bir ağaca doğru koşmaya başladı.

Haydut ona doğru koşarak uluyordu. Kiara ağaca atlayıp bir dalı yakaladı. Yaralarının acısının vücuduna yayıldığını hissetse de bunu görmezden geldi. Hayatı buna bağlıydı.

Gövdesini yukarı çekerek başka bir dala tutundu. Haydut ise ağaca saldırıp bacağını ısırdı. Haydut onu yere çekerken Kiara çığlık attı.

Onu yere düşüren kurt yavaşça onun üzerine yürürken, Kiara çaresizce geriye doğru süründü. Kurt havaya sıçrayarak onu yere yapıştırdı. Kurt dişlerini Kiara’nın gırtlağına geçirmek üzereyken, kız gözlerini kapattı.

Kiara sefil hayatının sona ermek üzere olduğunun farkındaydı.

Ama kendini hazırladığı dayanılmaz acı yerine, kurdun ondan biraz uzaklaştığını hissetti. Gözlerini açıp tepesindeki kurda baktı.

Haydut artık ona değil, yanlarında duran büyük gri kurda bakıyordu.

Başka bir haydut kurda.

Belli ki zihin bağlantısı kurarak birbirleriyle konuşuyorlardı.

Gri kurt Kiara’ya baktı. Gözleri kahverengiydi. Tepesindeki kurt da ona bakarak hırladı. Geri çekilerek tekrar insan formuna dönüşmeye başladı. Gri kurt da insana dönüştü.

İki adam da muhteşem yakışıklı ve…

Çıplaktı.

Kiara gözlerini kaçırarak onların yüzlerine bakmaya odaklandı. Otoriteyi elinde tuttuğunu düşündüğü gri kurda, “Siz kimsiniz?” diye sordu.

Siyaha çalan kahverengi gözleri ve açık kahverengi saçları vardı. Kahverengi kurt adam Kiara’nın sorusuna cevap vermeden onu yakalayıp ayağa kaldırdı.

Yarası daha da açılırken tekrar çığlık attı.

Diğer adam bunu görüp ona doğru yürüdü. Şaşkın adam, “Sen insan mısın?” diye sorup gülmeye başladı. Başka bir kurt daha gelince adam başını çevirerek onunla zihin bağı kurdu.

“İyi haber, seni tutsak eden sürünün büyük bir kısmı yok edildi ve hayatta kalanlar etrafa dağıldı,” dedi.

Sürüsü ona berbat davranmış olsa da üzüldüğünü hissetti. Ailesinin öldüğünü düşünmeyi istemiyordu.

“Kötü haber,” diyerek devam etti. “Artık bizim tutsağımızsın.” Uzaklaşırken gülüyordu.

Kiara, “Bırakın beni!” dedi.

Adam arkasını döndü. “Demek konuşabiliyor!”

“Evet, konuşabiliyorum. Ben işinize yaramam, o yüzden bırakın gideyim.” Adam ona doğru yürüyüp Kiara’nın yüzüne sadece birkaç santim kala durdu.

“İşime yarayıp yaramayacağına ben karar vereceğim. Neden burada tutuluyorsun?”

Ona az önce katlettikleri sürünün bir parçası olduğunu söylerse, sonunun onlardan farksız olmayacağını biliyordu. Bu yüzden tek kelime etmedi.

Adamın kollarındaki yara izlerini görmemesi için uzun kollu tişörtünün kollarını çekti. “Nasılsa öğreneceğim. O yüzden bana doğrudan söylersen senin için daha kolay olur.”

“Sana hiçbir şey söylemek zorunda değilim, pis haydut!”

Adam Kiara’nın yüzüne tokat attıktan sonra boğazını sıktı. “Beni kızdırmayı inan bana hiç istemezsin, insan!”

Nefesi kesilen Kiara adamın bileğini tuttu.

“Haydut olsam da hâlâ bir kurdum, peki ya sen? Sen yalnızca bizimle ilgili hiçbir fikri olmayan bir insan müsveddesisin.”

Adam kendinden çok emindi. Yanılıyor olması ne yazıktı.

Kiara, “Zannettiğinden çok daha fazlasını biliyorum,” dedi. Adam bunun üzerine onun boğazını bıraktı. Kiara öksürerek dizlerinin üzerine çöktü.

Adam, “Bunu göreceğiz,” dedi. Kiara’nın kafasına yumruk attığı anda kız için her şey karanlığa gömüldü.

Kiara dayanılmaz bir baş ağrısıyla uyandı. Yıllardır âtıl olan eski bir sürü evindeydi. Görünüşe göre haydutlar tarafından kullanılıyordu.

Doğrulunca bir kanepede olduğunu fark etti. Elleri arkadan bağlı olsa da bacakları serbestti. Haydutların lideri öne çıkarak ona baktı. “Günaydın,” dedi.

Neyse ki adam bu sefer çıplak değildi.

Kiara, “Ben hangi cehennemdeyim?” diye sordu.

Adam sırıttı. “Burada soruları ben sorarım. Sen kimsin?”

Kiara cevap vermedi.

“Seni neden esir aldılar?”

Yine çıt çıkarmadı. Adam sinirlenmeye başladı. “Bak. Sana dürüstçe itiraf etmen için fırsat veriyorum, böylelikle canını yakmak zorunda kalmam.”

Bu acıyla on beş yıl boyunca yaşadığı için buna da katlanabilirdi. “Sana hiçbir şey söyleme zorunluluğum yok.”

“Yanılıyorsun. En azından yaşamak istiyorsan zorundasın.” Adam tekrar sırıttı.

Kiara, “Yaşamak istediğimi kim söyledi?” diye sordu.

Adamın sırıtışının yerini şaşkın bir ifade aldı. Onu kolundan tutarak ayağa kaldırdı. “Madem yaşamak istiyorsun, Spencer’dan neden kaçtın?”

“Spencer?”

“Sana saldıran kahverengi kurt.” Kesinlikle iyi bir soruydu. Yine de cevaplayamayacağı türdendi.

“Blake!” Adam adını duyunca arkasını dönerek kapı aralığında duran Spencer’a baktı. Spencer, “Buradalar!” diye bağırdı.

Blake bunun üzerine hırladı. “Bizi nasıl buldular?” Anında Kiara’ya dönünce onun kan içindeki kıyafetlerini gördü. “Kahretsin.” Onu kapıya doğru sürükledi. “Savaşmamız gerekecek. Gözünü onun üzerinden ayırma. Önemli biri olabilir.”

“Ciddi misin? Onun yüzünden peşimize düştüler!”

Blake homurdandı. “Onu orada esir almış olmalarının bir nedeni vardı ve biz o nedeni bulmalıyız. Bu da ancak o hayatta kalırsa mümkün olabilir!”

Spencer hırladı. “Peki!” Spencer, Kiara’yı kolundan tutarak dışarı çıktı. Uzaktan uluyan ve hızla oldukları yere doğru yaklaşan kurtların sesini duyabiliyorlardı.

Kiara, “Gelenler kim?” diye sordu. Spencer ona cevap vermeyerek onu ormana doğru sürüklemeye devam etti. Hızlı koşuyordu. Kiara’dan daha hızlı. Gelgelelim Kiara’nın bacakları pes etti. “Yapamıyorum!”

Spencer onu kucağına alırken Kiara kendini tutamayarak çığlık attı. Kiara’ya, “Kapa çeneni!” diye hırladı. Kiara da ona itaat etmesi gerektiğini anında anladı. Spencer tekrar koşmaya başladı.

Kiara’nın midesi bulanıyordu. Başka bir kurdun ulumasını duyunca Spencer’ın omzunun üzerinden arkaya baktı. Arkasında onu takip eden kahverengi bir kurt eşliğinde, güzel siyah bir kurt onlara yetişmek üzereydi.

“Şey, Spencer?” Spencer ona cevap veremeden, siyah kurt Spencer’ın bacağını ısırdı. Yere yığıldıkları anda Spencer hızla kurt formuna dönüştü.

Yüz yüze olduğu kahverengi kurda doğru hırladı. Siyah kurt ise Kiara’ya odaklanmış vaziyetteydi.

”Kim bu kız?”

”Bilmiyorum ama onda bir gariplik seziyorum.”

”O bir insan!”

”Yapma ya, Mike.”

”İnsan olsa da onda farklı bir şey var.”

”Farkındayım, şu lanet olası haydutlarla işimiz bittiğinde bunu anlayacağız.”

Kiara, kurtla insan benliğinin kendi aralarında konuştuklarını duyamasa da adamın kafasının karışık olduğunu görebiliyordu.

Bir kurt adam insan formundayken, kontrolü çoğunlukla insan benliği elinde tutardı. Kurt formundayken ise, kurt benlikleri kontrolü ele alırdı.

Kurt formundayken birbirleriyle iletişim kurabiliyor olsalar da insan formundayken sadece birbirlerinin varlığını hissedebiliyorlardı.

Ayrı bir parça olan kurdun insan formundan farklı bir adı olurdu.

Kurt, ona doğru bir adım atınca Spencer’ın hırladığını duydu. Kahverengi kurtlar boğuşmaya başladı. Siyah kurt onlara aldırış etmeden Kiara’yı izliyordu.

Kiara ayağa kalkacak mecali bularak koşmaya başladı. Yine de kurt üzerine atlayarak onu yere yapıştırdı. Kiara sırtüstü dönünce kurdun baş döndürücü ela gözlerine bakakaldı.

Kurt birkaç dakika içinde dönüştükten sonra, artık üzerinde bir kurt değil bir adam vardı. Adamın saçları kürküyle aynı renkteydi. Simsiyahtı.

Adam, “Kimsin sen?” diye sordu.

Adam ne kadar yakışıklı olursa olsun, Kiara tekrar tutsak düşmek istemiyordu. Bu yüzden bacağını havaya kaldırarak aletine diz attı. Adam hırlayarak yan tarafına düştü.

Kiara ayağa kalkıp tekrar koşmaya başladı. Arkasına baktığı anda gri bir kurda çarptı.

Blake’e.

Kiara yere düşünce onun kahverengi gözlerine baktı. Blake nedense endişeli görünüyordu. Arkasında bir hırıltı duydu. Başını eğince siyah kurdu gördü. Kurtlar o anda birbirlerine hırladı.

Bu, Kiara’nın içinde olmak istemeyeceği türden bir dövüştü. Blake siyah kurdun üzerine atlayarak boynunu ısırmaya çalıştı. Ama siyah kurt daha iri olduğu için Blake’i yere yapıştırarak ona dikkatle baktı.

Blake onu üzerinden itmeyi başardı.

Bunun üzerine birbirlerine tekrar hırladılar. Dövüşün akıbetini görmek istemeyen Kiara ayağa kalkıp koşmaya başladı. Bu defa arkasına bakmaya niyeti yoktu.

Bölgede onlarca kurt olsa da umurunda değildi. Tek istediği özgürlüğüydü.

Yaşananların üzerine kafasını toplaması ve gerçekten neler olduğunu anlaması gerekiyordu. Bu yüzden ardına bile bakmadan koşmaya devam etti.

Hırlamalar duyamayacağı kadar uzaklaşmış olsa da şimdilik güvende olmadığını biliyordu.

Haklı olduğunu kısa süre içinde anladı.

Çünkü kendini bir anda yerde bulunca etrafının kurtlar tarafından sarıldığını fark etti. Kafasına isabet ettirilen bıçak kabzası gördüğü son şeydi.

Yavaşça uyandı. Tüm uzuvları sızlıyordu. Şakağına uzanınca ellerinin bağlı olmadığını fark etti. Etrafına bakınca o eski evde olmadığını gördü.

Eski ev yerine revirdeki bir hastane yatağındaydı.

“Günaydın.” Onu yakalayan adamın sesini duyunca irkildi. Siyah kurt. “İyi misin? Yaraların epey büyük.”

Kiara’nın rengi attı. “Vücuduma mı baktın?”

Adam sırıttı.

“Ne olmuş baktıysam?”

Öfke bedenini sarınca Kiara ona saldırma niyetiyle anında ayağa fırladı. Kolunu kaldırıp ona tokat atmaya yeltense de adam bileğini yakalayarak onu duvara itti. “Bırak beni!”

Adam tekrar sırıttı. “Sakin ol bebek. Sana baktığım falan yok. Sadece doktor ucuz kurtulduğunu söyledi. Seni tedavi etmeseydi, yaraların enfeksiyon kaptığı için ölecektin.”

Kiara başını aşağı eğince üzerinde beyaz bir eşofman altıyla uzun kollu bir tişört olduğunu gördü. Adam da onun bakışlarını takip etti. “Doktor kıyafetlerini de değiştirmiş,” dedi.

Kiara bir anlığına gözlerini kapattı. “Sana vücudumla ilgili başka ne söyledi?” Başını kaldırıp ona baktı.

“Yalnızca birkaç yara izin olduğunu. Ama öncesinde haydutların tutsağı olduğun için buna şaşırdığımı söyleyemem.”

Kiara onu üzerinden uzaklaştırdı. “Şimdi de senin tutsağınım.”

“Gitmene müsaade edemem. Çünkü haydutlar seni tekrar yakalar ve sürü sınırları dışındaki orman güvenli değil. O yüzden şimdilik, evet, tutsağımsın.”

Kiara başına gelenlere inanamıyordu. Sadece birkaç gün içinde üç farklı sürü tarafından kaçırılmıştı!

“Kimsin sen? Haydutlar seni neden yakaladı?”

“Canın cehenneme.” Adamın omzuna çarparak yanından geçse de fazla uzaklaşamadı. Adam onu kolundan yakalayarak duvara doğru çekti.

Adam, “Sana kimsin sen dedim?” diye tekrarladı.

Kiara, adamın içinde boğulmak istediği ela gözlerine baktı. “Ben de sana canın cehenneme dedim!”

Adam iyiden iyiye sinirlenmeye başlamıştı. “En azından bana adını söyle.”

“Senin adın ne?”

Adam sırıttı. “Dominic. Senin sıran. Bana en azından bunu borçlusun.”

“Sana niye borçlu olacakmışım?”

“Hayatını kurtardım da ondan.”

Kabul, yeterince iyi bir sebep.

“Kiara.”

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok