Geçmişte Saklı Ev - Kitap kapağı

Geçmişte Saklı Ev

P. Gibbs

0
Views
2.3k
Chapter
15
Age Rating
18+

Summary

Dünyada en çok güvendiğin kişi, doğduğundan beri senden hayatını değiştirebilecek bir sır saklıyorsa ne yaparsın? Maggie ile annesi, yıllarca dünyayla birlikte yüzleşerek kırılmaz bir bağ kurmuşlardır. Annesinin ani ölümünden sonra Maggie, vasiyetinin uygulayıcısı olduğunu iddia eden tamamen yabancı kişiden bir telefon alır. Taşındığı kasabada kendini memleketindeymiş gibi hisseden Maggie, yeni arkadaşlarının da yardımıyla beklenmedik tehlikelerin arasında geçmişine doğru bir dizi gizemli keşfe çıkar.

Fazla göster

35 Chapters

Chapter 1

Bölüm 1

Chapter 2

Bölüm 2

Chapter 3

Bölüm 3

Chapter 4

Bölüm 4
Fazla göster

Bölüm 1

Cenazelerden nefret ederim. Özellikle yazları. Özellikle güneyde.

İnsanların son bir kez veda etmek için mezarın yanına gidişini izlerken, önce hangi kişinin sıcaktan bayılacağını merak ettim.

Hastalıklı bir düşünce, biliyorum. Duygularımı bu şekilde kontrol altında tutuyorum.

Tabutta yatan annem olduğu için idare etmem gereken bir sürü duygu vardı.

Beklenmedik bir şekilde öldü. Polis memuru haberi vermek için kapıma geldiğinde, “Kendinden geçmiş bir sürücü,” dedi.

Bir satış temsilcisi araba kullanırken mesajlaşıyormuş. Ters şeride girip annemin arabasına çarpmış.

Yaşadığımız Nashville’de öğleden sonra trafiğinde saatte 96 kilometre hızla gidiyormuş.

İşte oradaydım; hiç katılmak istemediğim bir cenazede. Annem sayesinde tanıştığım insanları izliyor, bu yaslı kimselerden hangisinin önce düşeceğine dair aklımda bahis yapıyordum.

Tahmin oyunumun emsali yoktu değil.

İki yaz önce oturduğum sitede yaşayan yaşlı bir adamın cenazesine katılmıştım. Tabut taşıyıcıları yasını tuttukları adam kadar yaşlı görünüyorlardı ve onlarda ölümün eşiğindeydiler.

O gün fazlasıyla sıcaktı. Adamlar tabutu gömülmek üzere metal bir yapının üzerine koymak için mezar yerinde durduklarında adamlardan biri bayılmıştı. Ne yazık ki, mezara biraz fazla yakındı ve bayıldığında mezarın kenarına düşmüştü.

Ağırlık değişimi diğer tabut taşıyıcılarının dengesini bozmuştu. İçlerinden biri kontrolünü kaybedince tabut kayıp mezarın kenarına eğik bir açıyla düşmüştü.

Bir ambulans, bir itfaiye aracı ve iki vinç gerektiren katıldığım ilk cenaze töreniydi.

Cenazeye bu kadar insanın katılmasına şaşırmakla beraber şu ana kadar dramatik hiçbir şey gerçekleşmemişti. Sanırım bunu tahmin etmeliydim.

Ne de olsa burası güneydi. Cenaze törenleri tıpkı düğünler kadar sosyal etkinliklerdi. Annemin yıllar boyunca bildiği, yas tutan bazı erkek ve kadınları tanıyordum.

Annem, Nashville’deki tıbbi kliniklerden birinde hemşire olarak çalışmış, insanlara gayret ve şefkatle hizmet etmişti.

Kariyerinin yarısından fazla bir süreyi aynı klinikte geçirmiş, bu yüzden gelen hastaların çoğu için tanıdık, sakinleştirici bir simâ hâline gelmişti.

Son birkaçı tenteye yavaşça geldikten sonra tabutu cenaze arabasına taşıdı. Onları bilinçsizce takip edip ailenin temsilcisi olarak onur koltuğuna oturdum.

Başka kardeşim olmadığı için en iyi arkadaşım Kim yanıma oturdu. Kalan sandalyelere birkaç yaşlı insan oturdu.

Papaz, çocukluğumdan hatırladığım birkaç kutsal metinden biri olan 23. Mezmur’u okurken özellikle hiçbir şeye bakmadım.

Vaizden birkaç yorum daha, küller ve tozla ilgili bir şey, son bir dua… Ayin resmen sona erdi. Annemin hastaneden tanıdığı papaz elimi sıkıp annemi ne kadar özleyeceğini söyledi.

Papaz gittikten sonra, çok fazla parfüm sıkmış kadınların sarılmalarına ve başka ne diyeceklerini bilmedikleri için, “Başınız sağ olsun,” diye mırıldanan erkeklerin tokalaşmalarına boğuldum.

Yas tutanlar, iki ya da üç kişilik gruplar hâlinde arabalarına geri döndüler.

Cenaze evi müdürü, cenaze evine dönmeye hazır olup olmadığımı sorana kadar mezarın başında durdum. Ne yapacağımdan emin değildim.

Dalgınca başımı salladım. Kim ile ben tepeden arabaya yürürken müdür beni sabit tutmak için elini dirseğimin altına yerleştirdi. Yola vardığımızda arka kapıyı açtı.

Arabaya binmek için dönüp mezara baktığımda yakındaki küçük ağaçlığın arkasından bir adamın çıktığını gördüm.

Onu tanıyamadım ama cenazede gördüğüm sayısız insana benziyordu. Koyu kravatlı, koyu renk takım elbiseli ve ona uygun koyu renkli ayakkabılar giymişti. Sağ elinde tek bir sarı papatya taşıyarak mezarın başına geçti.

Tabuta ulaştığında, papatyayı tabutun üstüne yerleştirdi. Eğilip tabutu öptü. Sonra doğrularak döndü ve ağaçların arasında kayboldu.

Sonraki bölüm
App Store'da 5 üzerinden 4.4 puan aldı.
82.5K Ratings
Galatea logo

Sınırsız kitap, sürükleyici deneyimler.

Galatea FacebookGalatea InstagramGalatea TikTok